7 Haziran 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

7 Haziran 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftanın içinden VATANSEVERLİK ÖRNEKLERİ Geçenlerde — Fransız Cumhurbaşkanı Rene Coty'nin Meclis Başkanına yolladığı ve içinde, tavsiyesine uyulmazsa istifa edeceğini bildirdiği mesajını okurken gözümün önüne Elysees sarayı geldi. Galiba 1952 se- nesindeydi. Elysees sarayında bir resmikabul vardı. Paristeki yabancı basın mümessillerini de davet et- mişlerdi. O gece, Fransız Cumhurbaşkanlarının o İka- metgahında gordugum ihtişamı hâla hatırlarım. Her- bir peri masalını andırıyordu. Sarayın içi, goblen- lermden halılarına, kristallerin'den sevrlerine, ipek dö- şemelerinden avizelerine tarihi Fransânın bütün haş- metini taşıyordu. Resmikabul hakikaten parlak olmuş- tu. Şampanya su gibi akmıştı. Dünyanın en güzel ka- dınları dünyanın en şık kıyafetleri içinde oradaydılar. Cumhurbaşkanı misafirlerini — ağırlamış, onlarla, meş- gul olmuş, ikram etmişti. Elysees sarayı bir renk ve ışık cenneti halindeydi. Mesajı okurken düşündüm ki, o cennetin halihazır sakini, fikri kabul edilmezse, göz- lerini kırpmadan bütün saltanatı terkedıp köşesine dönecek fikirlerini kabul ettirmek için — köşesinden mücadelesini yapacaktır. Vatanseverlık dıye buna den- mez de, neye denir, lütfen söyler misiniz? Fransa' Hanı o, de]enere Fransa.. Hani o, demok- ratik rejimin "Hasta Adam"ı Fransa. Hani o, kendi- sini Kakokrasıye kaptırmış Fransa.. Vazifesini böyle anlayan insanlara, fikrine uyulmazsa ne ka r yük- sek mevki işgal ederse etsin mü clıyebılen şahsiyetlere sahip bir memleket hiç olur mu, hiç batar mı? Rene Coty yetmiş yaşın üstündedir. "Şunun şura- sında iki gunluk ömrüm enden sonra tufan!”" diyemez mıyd O iki günü yaşma başına bakmadan, cümbüşle geçiremez miydi? Ama hayır Memleketının bir buhran geçirdiği gün, 1 numaralı Fransız, ne El- ysees sarayının ihtişamını, ne Rambouillet sarayının arklarını ne resmikabul salonlarını dolduran zarif hanımları hatırına getirmiştir. Bilâkis, kendisine mil- letin tevdi ettiği makamda ancak o millet uğrunda, o milletin hayrı için çalışılacagını düşünmüş ve vazife- sini yapmıştır. Kültür meselesi! Bugün Fransada bır diktatörlüğün — kurulup ku- rulmayacağını — pek kimse merak etmektedir. De Gaulle'ün, meşru yoldan da olsa, ayaklanmış bir ordunun zoruyla iktidara geldiği muhakkaktır. Ama aynı derecede muhakkak olan bir yandan cemiyetin, diğer taraftan dünyada bir istifa müessesesinin bulun- duğunu müdrik devlet adamlarının Demokrasinin ha- kiki bekçiliğini sonuna kadar yapacaklarıdır. Mevkiini, makamını fikirlerine kurban etmekten — kaçınmayan tek Fransız Rene Coty değildir. De Gaulle kabinesine Guy Mollet gibi, Antoine Pinay gibi, Pflinılin gibi Baş- bakanlık yapmış ve hâdiseler gerektirdiği gün oradan ayrılmasını bilmiş, sabık başbakan olmanın hakiki bir şeref teşkil ettiğini görmüş devlet adamlarını almış- tır. Bunlar, hükümet başkanı demokratik prensipler- den kaydığı gün bunu şiddetle protesto ederek çekile- cek ve mücadele bayrağı açacak kıratta politikacılar- dır. Resmi Citroen'lerde gezmek, törenlerde çalım satmak, emretmenin zevkini çıkarmak tasvip edilme- yen bir politikaya bu adamların imzalarını atma sebe- bi olmayacaktır. Zira Pinay de, Mollet de, Pflimlin de pek âlâ bilmektedirler ki, fertler fanidir ve mühim olan fikirlerdir. Bu yuzdendır ki Fransız kabinesinin hıç bir azası kabinenin başkanı aleyhinde konuşmak için kapalı kapıların arkasına sığınmayacak, tenkitle- AKİS 7 HAZİRAN 1958 Metin TOKER rini orada yapmayacak, herşeyi umumi efkârın önün- de tartışacaktır. Bu yüzdendir ki Fransada, — meşhur Fransız tabiriyle "Faşizm geçmiyecektir" undan iki hafta evvel, Fransa hadıselerının henüz aydınlanmadığı bir sırada, gene bu unlarda, Fransânın buhranı mutlaka atlatacağı ınancı belırtıl- mişti. Bu hafta iç sayfalarda Pariste cereyan eden hadiselerin geniş ve bizim basına aksetmemiş tafsilâtı vardır. İşbaşındakilerin, Cumhuriyet tehlikeye düşün- ce birbirleriyle nasıl vatanseverlik yarışına çıktıkla- rını o tafsilâttan öğrenmek kabildir. İtimat aldığı hal- de başbakanlıktan, zerrece gam yemeden ayrılan Pflim- lin, prensip meselesinden dolayı itimadını De Gaulle'- den esirgeyen, ama istikbali de hipotek altına sokma- yan Mendes-France, memleket kendisini hizmete ça- ğırdığı zaman en geniş iyinlyetle ve şahsi hiç bir emel taşımadan kollarını sıvayan De Gaulle istisnasız bü- tün milletlere şeref verecek devlet adamlarıdır. İki hafta evvel bu sütunlarda belirtilen inanç, Fransanın böyle şahsiyetlere malik bulunduğunun bilinmesi neti- cesi, Elbette ki insanları cemiyetler yetiştirir. Ama ce- etleri de insanlar terbiye eder. İnsanlarda, hele po- lıtıkaya atılmış insanlarda feragat olmazsa, bütün di- ğer meziyetler eriyip gider, tesirsiz kalır, yerlerını kusurlar alır. Politikaya atamış insanlar fikirleri uğ- runda, makamlarım terke razı oluyorlar mu olmuyor- lar mı ? Mesele buradadır. Direndiler mi, fikirlerinden fedakârlıklar yaptılar mı, kendikendilerini inkâr yolu- na saptılar mı, kurtulmaları için hiç bir ümit kalma- mış demektir. "Herşeyin üstünde Fransa!" Beğenilme- yen Fransada, tehlike çanının çaldığı, vatandaşın va- tandaşa düşme tehlikesinin belirdiği gün "ateş et" em- ri vermek hiç kimsenin hatırına gelmemiş, bilâkis işba- şmdakiler buhranı halledecek tek şahsiyet olan Milli Kahramana yerlerini seve seve terketmişlerdir. Her memleket şu veya bu sebepten bir buhran ge- çirebilir. Hattâ buhranın tehlikelisini geçirebilir. Ce- miyet uyanık, insanlar feragatli ve basiretli olurlarsa her buhran, kısa veya uzun zamanda hal yolu bulur. Buhranların felâketli netice vermesi, sadece cemiyet- lerin umursamazlık, insanların bencillik içinde bulun- maları halinde varittir. Yoksa dünyada, felâkete uğ- ramamış memleket mi kalırdı? İş, herkesin kendisine düşen vazifeyi yapmasıdır. İş, "Herşeyin üstünde mem- leket!" diyebilmektir. İş, bir muayyen dünya görüşü- ne sahip olmak, seçilen rejimin prensıplerıne inanmak, hakikatleri oldukla gibi görebilmek, iyiye gıdılmedı— gl zaman bunu açıkça soyııyebılmektır Bilir misiniz ki bütün bunları yapmak için kırk paralık daha faz- lası değil, kırk paralık idealizm bol bol yeter. Fransa bir defa dana ateşten geçti. Fransa bir de- fa daha dağlandı. Her seferinde olduğu gibi Fransâ- nın bir defa daha kendisini toplayacağına bütün kal- bimle inanıyorum. Milletlerine misal olması gereken makam sahipleri bu kadar güzel, vatanseverlik ömek- leri verirlerse, © millet kendisini toplamaz e ya- par? Elbette ki De Gaulle'ün önü güçlüklerle doluduı' Üstelik De Gaulle, bir siyasi deha olmaktan ziyadesiy- le uzaktır ve devlet adamlığı vasıfları fazla değildir. Bütün bunlara rağmen, Elysees sarayının ruyala a lâyık ihtişamını bir tekme darbesiyle, terke hazır in- sanlaı:ın diyarı Fransa küllerini süratle üzerinden ata-

Bu sayıdan diğer sayfalar: