3 Ocak 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

3 Ocak 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN Meslekler Diplomalı gazeteci 1 0 Aralık 1958 Çarşamba akşamı enç bir kız, Bayez meydanını, adeta bir kuş gıbı uçarak geçti. Za- zaman elindeki kurdele ile sa- rılı yuvarlanmış mukavva parçasına bakıyor, zaman zaman parmakları arasında onu sıkarak mevcudıyetım hissetmek istiyordu. gün Üniver- sitenin merkez bınasında Gazetecı- lik Enstitüsünü bitir. 132 genç ilk defa törenle dıplomalarını almış- lardı. Genç kız yazı hayatına atıl- mak isteyen diplomalı gazeteciler- den bir tanesiydi. Birçok güçlükle- rin kendisini beklediğini de bilmiyor değildi. Töreni açan Prof. Orhan Tuna, basın ilminin birçok memle- ketlerde, yüksek bir öğretim disipli- nine yol açtığını, memleketimizde de 1950 senesinde kurulan Gazetecilik Enstitüsü sayesinde birgün mesleğin yalnızca ampirik olarak yürütülmek- ten vazgeçileceğini belirtmişti. Ens- titü bugün mezunlarına yüksek tah- sil derecesinde — diploma veriyordu. Enstitünün birçok eksikleri tamam- landığı zaman, istikbalde bunun bir fakülte olarak ınkışafı beklenebilirdi.' Bunlar elbette ıyı havadislerdi ama işin pek güç rafları da vardı. Prof. Tunadan sonra mezunlar na- n Ergun Balkanın da belırttıgı gıbı diplomalı gazetecıler pek güçlükle iş buluyorlardı. Mezun lar, Basın Yayın ye Turizm Bakan lıgının ve gazete sahiplerinin kendi- lerine bir tercih hakkı tanımalarını istiyorlardı. Genç kız bu hususta ar- kadaşları kadar bedbin değildi. Dip- lomanın faydalı, fakat yetersiz oldu- ğunu biliyordu. Gazetecilik Fakülte- lerinin mevcut bulunduğu memleket- de dahi çekirdekten yetişen gaze- tecılerın diğerlerini gölgede bıraktık- arını duymuştu. İstidatla bilgiyi bir- leleştırmek çalışmak, didinmek, se şarttı. Fakat mezunları güçlük yalnız saha bulmak guçlugu degıldı Otuzbeş senelik ün- lü bir gazeteci olan Burhan Felek, yazı yazarak hayatını pek güç olduğunu belirtirken, gaze- tecinin herşeyden evvel bir idealist olması icap ettiğini söylemiş ve "kaleminizi mürekkebe yalnızca ha- kikatleri yazmak için batırınız" de- mişti. Buna muvazi olarak, genç kız başka şeyler' hatırladı: Hapisteki gazetecileri, Basın kanununu.. Gene kız urperdı ama kendisinin sırtına taş,- yığsalar hepsini kaldıracak ka- dar kuvvetli hissediyordu. Dolmuşa atladı ve istikbal- proıelerı kurmağa başladı, İlk fırsatta tanınmış bir şahsıyetle mülakat yapmak ıstıyor- du.Mülakat deyince enstitüde gör- düğü ilk derslerden biri gözlerinde canlandı. Dikkatle defterine not alı- yordu ve kürsüdeki gazeteci,mülâ- katlara ait dersini veriyordu. Çeşitli mülakatlar vardı ve hepsinde gaze- 24 kazanmanın. Halk ünden güne hayât şartları, bu şartlara intibakı kolaylaştıran bilgilerin mevcudiyeti, — milletleri, gün geçtikçe, okul dışı bir eğitim programının tatbikine götürmek- tedir. Genç çağlarda, çoğu zaman nazari olarak ve sırf not almak için edindiğimiz pratık bılgıler, bugün artık bizim için yeter ğildir Bunlardan vaktiyle yeter derecede faydalandıgımızı - kabul etsek dahi, bu bilgilere hergün bir yenisi ilave olunurken eskilerle ye- tinemiyeceğimiz — aşikârdır. Vak- tiyle Halkevleri, bu yolda hayırlı bir adım atmış ardı. Benim yetiş- tiğim muhitte. Halkevi bınasında Sık sık konferanslar verilir ve halk bugün sinema olar k kulla- nılan oldukça geniş bir salonu ko- laylıkla doldururdu. Tanınmış ya- zarlar, doktorlar, her sahada selâ- hiyet sahibi kimseler, mühim mev- zuları r Ve ka ınerek onun anlıyabılecegı bır lisanla nu — aydınlatmaya çalışırlardı Gençler, Halkevi binalarında spor gösterilerine gider, fikir tartışma- ları yaparlardı. Yaşlılar gene bu çatı. altında toplanırlardı. Gene Halkevlerinin, lisan kursları gibi kültürel ve sosyal daha birçok fa- aliyetleri vardı. Halkevleri ma- lüm sebeplerle kapandı. Fakat ye- rine aynı şekilde faal bir teşkilât, maalesef kurulamadı. mevzuunu eski genış teşkılatla- ele mkün olduğu gıbı bunu fikır kuluplerının, der- neklerin yer yer ve ufaktan başlı- yarak başarması da mümkündür. Çok mühim birçok mevzua git- meden, ev kadınını ılgılendıren Bir- kaç mesele eyi ele lım. Çocuk terbiyesi bugün h pımız ıçın, için- den çıkılmaz bir problem olm uş- tur. Modern terbiye diyoruz, psi- koloji diyoruz, esasını bilemediği- miz için yüzümüze gözümüze bu- laştırıyoruz. Bugün annenin çocuk terbiyesi problemi yarının bir SsOSs- yal memleket davasıdır. Küçüm- senemez. İlk bakışta bize pek ba- sit gorunen, meselâ beslenme ve- ya giyim mevzuu da memleketin saglık problemleri, hatta_ekono- misi ile ilgilidir.. Bugün İlkokul- larda çocuklara bedava dağıtılan Eğitimi Halkevlerı gıbı teci birçok kaidelere Triayet etmek- le mükellefti. Genç kız çocukluktan beri birgün bir meşhur adamın kar- şısı a çıkıp onun düşündüklerini öğ- enmek, gizli taraflarını keşfetmek; söylemek istemiyeceği — şeyleri de söyletmek arzusunu beslerdi.; İşte şimdi biri çıkmış, kendisine bu işin sırrını öğretiyordu. Hem bu adam Eğitimi Jale CANDAN süt ve balık yağı hapları bir- çok anneler tarafından minnetle değil şikâyetle karşılandığına çok defa şahit oldum. Halbuki Fran- sada bir zamanlar sırf bu süt si- yaseti yuz ünden nneler Men- des-France yları verip onu iktidara getirmişlerdi. Anne ile Baba sütün faydalarını bilmezler- se, çocuklar sütü severler mi? Bu gibi bilgisizlikler neticesinde ilkokul çağındaki çocukların yuz- de altmışında ane gö r ilmesini tabii karşılamak lazımd r. Maalesef memleketimizde en güç başardığımız iş teşkilâtlanma işidir. Derneklerin — umumiyetle başarıya ulaşmamalarının bir se- bebi de budur. İşte bu sebepledir ki, terbıyecılerımız tarafından or- tay atılan ir üzerinde durmak istiyorum. Elım izde mev- cut bir teşkilât var: Okul- Birlikleri ve Okul dernekleri Bun- ları yepyeni bir yol ve İstikamet- te çalıştırmak mümkündür. O- kul-Aıle Birliklerinin vazifesi sa- il liyen ç muhtaç çocukların maddi ihtiyaç- ları yanımda birçok manevi ihti- yaçları da vardı r. Ço ukları giy- dirirken yedirirken onların iz- zetıneiîslerını korumasını biliyor- muyuz? Onlara hakikaten bu şe- kilde yardım ediyor muyuz? Yok- sa istemeye alışan, aşağılık duy- guüsunun fena neticelerine müpte- lâ, cemiyete faydasız insanlar' mı yetiştiriyoruz? Dâva — yâlnızc muhtaç çocuk dâvası degıldır Bugun mureffeh sınıfın çocukla- rı, tehlikelere en çok maruz ço- cuklardır. Okullarda sık sık kon- feranslar, hasbıhaller tertip ede- e an ba e öğretmeni muh- elif arda — aydınlatmak faydalı olacaktır Okul-Aile Bir- likleri ve Okul dernekleri çalışma- larını bu İstikamete çevirdikleri takdirde meselelerin esasına in- mek yoluna gıdeceklerdır Maddi yardımlar ancak manevi kıymet- lerle beraber yürütüldüğü zaman faydalı olur. Bılgısız iyilik ise çok defa zararlı oluyor. dersini yalnızca kitaplardan vermi- yordu. südeki gazeteci Cevat Fehmi Başkuttu. Cevat Fehmi dün- yaya ünlü 'bir piyes muhariri ve bir büyük gazetenin yazı işleri müdürü olarak, gelmemişti. Tıpkı 'bu meraklı genç kız gibi içinde yazı yazmak ateşi, görmek ve gördüğünü. ,söyle- mek aşkı ile mülakatlar, havadisler, AKİS, 3 OCAK 1959

Bu sayıdan diğer sayfalar: