3 Ocak 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

3 Ocak 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

R A D Y O Programlar Yılbaşı eğlencesi G eçen hafta salı ve Cuma günle- ri öğleden sonra İstanbul Rad- yoevinin, — bir anlar radyonun halk onunde hazırlanan "On be ş Gün- de Bir" veya "Bilgi Yarışı" prog- ramları için temsil salonu — olarak kullanılan büyük stüdyosu gene, gü- len, eğlenen, alkışlıyan seyircilerle dol uydu Ne olmuştu? Radyo stüd- yolarında halk önünde program ha- zırlanmasını yasak eden , geri mi' alınmıştı ? Bılındıgı gıbı bundan birkaç ay önce Basın Yayın Umum Müdürlüğünden radyo müdürlükleri- ne gönderilen bir emirle, - radyoevi stüdyolarına seyirci alınması yasak i. Bu hareketın resmi bir i- izahı — ise, studyoların halk öni program hazırlanmasına müsait olmadığı yo- lundaydı. Bunca senedir bu işe el- verışlı olmadığı kimsenin aklına gel- yen stüdyoların birdenbire niçin halka kapatıldıgını aynı sıralarda verilen bır başka pek güzel i- zah ediyordu: Radyoevlerınde çalı— şan memurları ziyaret etmek isti- yenler yahut radyoevlerine işi olan- lar artık o zamana kadar olduğu gi- bi ellerini kollarını sallıya — sallıya kapıdan içeri giremiyeceklerdi. Ka- pıdakı müracaat bürosuna başvurup isimlerim, adreslerini kaydettirmek, görecekleri şahsın adını ve bilgilerin kaydedildiği fişle ziyaret edecekleri memurun yânına Çıkmak; fişi ona imzalatmak, gider- ken de bu imzalı fîşı kapıdak me- mura teslim etme zorundaydılar. Artık Tradyoevine gır ekle askeri sırların muhafaza edildiği bir bina- ya girmek arasında pek büyük bir fark kalmamış gıbıydı Studyolara seyırcı kabulünün yasak edilmesi ü- zerine, halk önünde hazırlanan prog- ramlar ya radyo arşivlerinde mev- cut malzemeden faydalanarak devam ettirilmiş, ya da programların radyo binaları dışındakı salonlarda yapılmasına başlanmıştı Fakat işte, geçen hafta İstanbul radyosunun buyuk stüdyosunda ge- ne, birkaç ay önceye kadar olduğu gibi, seyirciler vardı. Vardı ama bi- raz dikkatli biri seyircileri bir bir gozden geçirirse, bunların kim oldu- ğunu tanımıya çalışırsa, halk Öönün- de program yapma yasağının kaldı- rılmamış olduğunu, veya — radyoevi rünün bir emre karşı gelme ce- saretini gostermedıgını anlamakta hiç de güçlük çekm İstanbul radyosunun yılbaşı ge- cesi ıçın hazırladığı programı, tıpkı dışardan gelmiş seyirciler gibi. kahalarla; alkışlarla takip "edenler, radyoevi memurl rından, radyo sen- foni orkestrası uyelerınden ve prog- rama katılan oyuncu ve müzikçiler- den başkaları d e ği AKİS, 3 OCAK 1959 Seyirci rolündekiler İ stanbul radyosunun program şefi Faruk Yener, yılbaşı programını hazırlama zamanı gelip çattıgı za- man kara kara düşünmiye başla mıştı. Bu programın, yılbaşı gece- sinin havasına yakışır şekilde, cüm- büşlü, coşkun, patırtılı — gürültülü, alkışlı, kahkahalı olması — lâzımdı. Bu neşe havasını ancak halk sağlı- yabilirdi. Programa katılacak oyun- cu ve müzikçilerin numaralarını boş, soğuk bir stüdyoda geride kaydedip numara aralarına arşivde — bulunan alkış ve gürültü seslerini eklemek, hiç de istenen o eğlenti havasını sağlamıya yetmezdi. Öyleyse ne yap- malıydı'7 Yapılacak şey ancak, stüd- "Zzararsız" olduğu' bilinen şa- hıslarla doldurmaktı. Programın ha- zırlanmasına saat beşte, yani iş sa- Erdem Buri Danışıklı döğüş!. atinin hemen bıtımınde başlanacağı- na göre hademelere kad radyo personeli seyirci rolü oynamak üzere seferber edilebilirdi. Ama rad- yo personeli, salonu doldurmıya' yet- mezdi. Başka bırılerını daha bulmak gerekiyordu. Me: Reşit Reyden ve radyo nfonı orkestrası- nın Üyel, b oş kolt inden, uklara yer- leşmelerı rica edilebilirdi. Aynı şey programa katılan oyuncu ve müzik- çilerden de istenebilir, sıralarını sav- dıktan sonra gitmeyip, seyirci gibi bir koltuğa oturup temsili takip et- meleri ve gördüklerinden çok hoş- lanan bir seyircinin yaptığı hareket- leri yapmaları, çıkardıgı sesleri çı- karmaları sağlanabilirdi. Kendilerine, ister,istemez, seyirci rolü verilen, bu. şahısların bu rol ' layınız, her ne kadar pek güç değilse de- gerç'ek bir seyirci gibi hareket et- melerini sağlama vazifesi de, prog- ramın takdimcisi Erdem Buriye dü- şüyordu. Yani Erdem Buri, bir ba- kıma rejisörlük vazifesi de görmüş olacak, karşısındakilere gerçek bir seyirci gibi nasıl hareket edileceğini öğretecekti. "Durumu biliyorsunuz" ejisör Buri, figüranlarının isten- R diği gıbı Vazıfe gormelerını sağ- lamakta ük b TOp-ramı açmak için sahneye çık'? tığında dudaklarında ü: r tebessüm vardı. Normal şartlar al- tında "gerçek" seyirciler karşısında yapılması gereken, fakat malüm ve u epler yüzünden seyirci tavrı takınm lüzumunu hisseden bir topluluk karşısında ,cereyan, edecek mın gulerız aglana— cak halimine" deyim aksettiren' bu müstehzi tebessumle açılması pek uygun kaçıyordu. Buri, seyırcılerıne hıtapl "du- rumu bılıy unuz" diye başladı. E- vet! Herkes, dıskotek memurları, fi- lârmoni orkestrası üyeleri, hademe- ler, Şehir Tiyatrosu oyuncuları, mü- zikçiler, güldürücü Celâl Şahin -he- le, yalnız radyoda degıl çalıştığı başka yerlerde de, siyas espriler aması gerektıgı kendısıne bil- dırılen Celâl Şahin-, hattâ Aziz Bas- macı. herkes durumu çok iyi biliyor-' du. Malümun bir daha ilân edilme- sine ne lüzum vardı? "Durumu biliyorsunuz" dedi Er- dem Buri. ramın, salon sanki seyırcılerle doluymuş sııbı canlı, eğ- lenceli bir hava içinde geçmesi lâ- zım. Hep nizin yardımına güveniyp- uz. Hareketsiz, cansız durmayınız* Programa katılınız. Gülünüz, alkış- isterseniz bağırınız. Yılbaşı gecesi bir eğlence yerine gitmiş de çok eglenıyorrmış gibi hareket ede— niz. İçinizden pekliği gibi davranı- nız. Eğleniyormuş, seyrettiklerinizi duyduklarınızı begenıyormuş hareket ediniz." üran seyircilerin. içinden öyle için ellerınden geleni yaptılar, nen gürültüyü çıkardılar Arada sıkılanlar usul usul yerlerinden kal— kıp kapıya doğru seyırttıklerınde Buri hemen mud hale ediyor "Ne o- lur birkaç daki daha bekleyın' Az kaldı, bıtıyor gıbı sözlerle sa- seyirciyi büyük keyifler verecek tarafı yoktu. İstanbul radyosunun yılb aşı progra— mı,aslında. Onbeş Günde Bir pro, ramlarının bir çeşit tekrarından baş— ka birşey değildi. Aynı sıralama ay- nı simalar, aynı espriler, hep o. Er- meni. Yahudı taklitleri, aynı orkest- ralar. ayni şarkıcılar... Farklı olan. seyircilerdi. Ama, yılbaşı gecesi rad- yo antenleri, gulen eglenen alkışl- yan ınsanların sesini yayabildiler ya! Maksat hasıl olmuş sayılırdı. 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: