5 Aralık 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

5 Aralık 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftanın İçinden « Sayısız Milli Menfaat» asıl, bütün beden hareketleri içinde en gücü mual- lâkta durmaksa, siyasi rejimler içinde de geçicilik vasfım taşıyanlar çeşitli zorluklarla boğuşma mevkiin- de olandır. Gerçi fransızlar "Devam eden, sâdece geçici olandır" derler ve bunu bilhassa politika alanında kul- lanırlar ama, aslında bu, yerleşme niyetinde bulunan geçiciler içindir ve vasfın süregelliği devrenin güçlü- günü inkâr maksadıyla söylenmemiştir. Geçici idarelerin karşılaştıkları sıkıntıların temeli, memleket hayatında istikrar unsurunun getirdiği fay- dadan yoksunluktur. Bu idareleri düşünülebilecek ida- relerin en temizini, en âkilini, en basiretlisini, en iyi ni- yetlisini teşkil edebilirler. Ama istikran sağlamalarına imkân yoktur ve bu yüzden çeşitli sahalarda ya fazla hareketsizlik, ya da fazla kıpırdanma mutlaka görüle- cektir. Hareketsiz sahalar ekseriya iş ve ticaret âlem- lerine alt olanlardır. Fazla kıpırdananlar ise politikacı- lar ve siyasi zümrelerdir. Geçici bir idarenin bu iki te- cellisini önleme çâresi henüz hiç kimse tarafından bu- lunmamıştır. Onun içindir ki böyle bir vasıf taşıyan re- jimlerin, yerlerini bir an önce devamlı, yâni müstakar sistemlere devretmesi bahis konusu memleketlerin yüksek menfaatleri takımından bir zarurettir. Zaman zaman iş sahası açılmışa, politika kulisleri müşterile- rini kaybetmişe (o benzeyebilirler. o Görünüşe aldanma- mak lâzımdır. Ürkek para ilk tehlikede kaçar, hırslı politikacı ilk fırsatta belirir. Zira her şey yerli yerine oturmadığı müddetçe, suların üstü zahiren sakin de ol- sa altta kaynaşma devam etmektedir. 27 Mayıs İnkılâbından bu yana, açık hakikat her- kes tarafından anlaşılmıştır. Bunu ilk söyleyen, hemen her zamanki gibi, memleketin 1 numaralı siyaset ada- mı sayın İnönü olmuştur. O tarihte bu beyanın nasıl it- hamlara mâruz bırakıldığı hatırlardadır ve ithamların haksızlığı, insafsızlığı şimdi gözler önündedir. Ama C.H.P. nin sayın Genel Başkanı, bilinen vaziyetini alır- ken şüphesiz bunun ifası gereken bir milli vazife oldu- ğunu sezmiş ve engin, tecrübesiyle, ortalık bulandırma mütehassıslarının yaratacakları havanın bir balon gibi geride yapılmış ikazın kalacağını hesaplamıştır. Nitekim, sayın İnönü böylece bir defa daha siyasi kehanet kudretini (belirtmek fırsatım ele geçirmiştir. Tabii bu, işin esasında, bir kehanet değil, hâdiselere konmuş bir doğru teşhisten başka şey de- ğildir. M.B.K. nde beliren iki grubun rejimi geçicilikten çıkarıp devamlı kılma arzusunda ittifak halinde bulun- dukları bugün bilinmektedir. Giden 14'ler de, onları gönderen 23'ler de bir müstakar idare kurulmadıkça yapılamayacağım görmüşlerdir. Fark, böyle bir idarenin hangi esaslar üzerine dayanacağı noktasında beliren temayüldedir. 14'ler, o fransız ata- sözünün taşıdığı mânaya uygun şekilde, geçici diye başlayanı devamlı kılma gayretine kapılmışlar, ilk gü- nün fikirlerine ve vaadlerine sırt çevirerek Demokrasi- yi, batının anladığı mânadaki Demokrasiyi reddetmiş- lerdir. Buna mukabil 23'ler, en süratli şekilde bir de- nokratik rejimin, batının anladığı mânadaki demok- ratik rejimin kurulması için kolları sıvamışlardır. Yok- sa, geçiciliğin işbaşındakiler için teşkil ettiği handikap ve memleketi mâruz bıraktığı tehlike iki grubun ikisi AKİS, 5 ARALIK 1960 Metin TOKER tarafından da farkedilmiş, işi uzatmanın mahzuru bü- tün gözler önünde belirmiştir. Türk Silâhlı Kuvvetlerine (o niyabeten Türkiyenin idaresi sorumluluğunu omuzlarına almış bulunanlar ta- kip edilecek yolu tâyin ettiklerine ve bu yol pek geniş millet ekseriyeti tarafından tasvip olunduğuna göre “en kısa zamanda seçim" bir milli parola olarak ortaya çıkmalıdır. Bugün içinde yaşadığımız devre, uzadıkça yeni güçlüklere, bilhassa siyasi hırs sahiplerinin yol açacakları tadsızlıklara gebedir. Siyasi hırsı ayıpla- maya kalkışmak bir beyhude gayrettir. Bu, bir vakıa- dır ve aslına bakılırsa seçtiğimiz Demokrasinin de ay- rılmaz parçasıdır. Bugünden yazılanlar, bugünden söy- lenenler, bir takım Öfkeli, sinirli, küfürbaz veya müba- lâğacı tiplerin şampiyonluğunu yaptıkları tutum git- gide şiddet dozunu arttıracaktır. Buna, geçici bir ida- renin ne dereceye kadar tahammül edeceğini sezmek mümkün değildir. Kuru gürültülere kulak tıkayarak, hakiki milli menfaatin nerede bulunduğuna daima en isabetli teşhisi koyarak, demagoji fırtınasına hiç, ama hiç aldırmaksızın ve yaratılmak istenilen, tahrik olu- nan kompleksler asla kaale alınmadan uzun müddet yü- rümek kolay değildir. Bir noktaya gelinir ki basiret sendeler, soğukkanlılık yerim sinirliliğe bırakır ve söy- lene söylene beliren kompleksler tesirlerini icra ederler. "Ben öyle olmam" demek boşunadır. Herkes, sonda, mutlaka "öyle" olmuştur. Ejderin pençesinden yakayı Sıyırmak, ancak onu besleyen şartlan yok etmekle ka- bildir. Bunun çâresi ise, seçim denilen imtihanla politi- kacıları da, siyasi zümreleri de, milleti de bir an önce karşıkarşrya bırakmaktır. Zaten, fazla hareketli siya- set kulisler) gibi âtıl bekleyen iş sahası da bunu elzem kılan bir faktördür. Millet iradesi tecelli etmeden bunun üzerindeki spekülasyonları önleme imkânı yoktur. Hayalin hudu- du, dilin kemiği mevcut değildir. Herkes rüya görecek, herkes söyleyecektir. Karşılıklı oithamların zehiri her gün biraz daha artarak bu millete hayatını zehir ede- cektir. Millete ve işbaşındakilere.. Ancak boyların öl- çüsü bir serbest seçimde alındığında memleket haya- tındaki yerler belli olacak, gerçek kuvvetler ve kudret en açık şekilde belirecektir. Bırakınız geçici ve anor- mal şartların mahsulü idareyi, en demokratik memle- ketlerde, meselâ İngilterede bu hava emmeye başladı mı millet derhal sandık başına gidip kördüğümü çözmeye, daha doğrusu bir bıçak darbesiyle kesmeye davet olun- nandır. Bir seçim bütün dilleri, biç olmazsa uzun bir sü..- ağızlar içine mi kapatacak ve halk, sakin, yo- luna devam edecek Şimdi, bir iii belirtilmesinde fayda vardır. “En kısa zamanda seçim" parolası bir takım zaruretle- rin hasıraltı edilmesini asla gerektirmez. Bir Yassıada cenazesi, bütün ağırlığıyla memleketin omuzlarında yatmaktadır. O kaldırılmadan, bir seçim düşünülemez. Anayasanın kabulü ve Seçim Kanununun hazırlanması da, gerçekleşmesi gereken hususların bir başka faslı- dır. "En kısa zamanda seçim" parolası temponun sü- ratlendirilmesini kolaylaştıracak ve elzem şartların ta- hakkukundan sonra gidilecek seçimin tarihini öne ala- caktır. Yâni bu, sürüncemede kalabilecek işlerin o halden kurtarılmasını sağlayacaktır. u, kabildir. 17

Bu sayıdan diğer sayfalar: