13 Mart 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 36

13 Mart 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 36
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO JÜSTİNYEN "Bir olun bakalım, bir olun. "Bana kim dokunacak? Ben "İmparatorum. Göğsümde on kat duvar, "Her parmağımda yüz bin mızrak, "Omuzumda Tanrının eli var. "Siz bir olun, ben "Sarayıma gidiyorum. BELİSARİUS "Güle güle, küçük Jüstüıyen!" Hisseden kıssa. "Büyük Jüstüıyen", görüldüğü gibi, altında genç insanoğlunun, insan ruhunun bütün büyüklük ve küçük- lükleriyle yüze çıktığı bir dram, bir "iktidar" dramı. Refik Erduran bu dramı iğlerken zamanımız "kudret- lilerinden çoğunun düştüğü (beşeri zaafları da seyirciye hatırlatmış olu- yor. Ama ele aldığı olayların, uzak- larda değil, memleketimizdeki zerleriyle olan yakın ilgisini, lığın ortaklaşa taraflarım, daha açık bir şekilde belirtebilir, yüzyıllar oön- cesinde geçen vakasını osamanımıza yaklaştırabilir, ona daha manalı, da- ha cazip, daha aktüel bir ifade ve- rebilirdi. Tıpkı eski ternaları, olayla- rı işleyen birçok: Batılı yazarın yap- tığı gibi. Refik Erduran bundan kaçınacak, malzemesinin kendisine bol bol ver- diği imkânlardan faydalanmasını bil- miyecek bir yazar değildir. O halde "Büyük Jüstinyen"i, alelade seyirci için, çok "indirecte" o benzerliklerin sınırı içinde, sadece eski Bizansa ait bir "tarihi dram" kılığı ve çerçevesi içinde bırakmayı neden tercih etmiş- tir? Belki de piyesini inkılâp günle- rinden çok Önce yazıp bitirmiş olduğu için... Ama İnkılâptan sonra eserini hadiselerin kendisine kazandırdığı yeni imkânlar içinde, tekrar ele ala- bilir, ona geniş bir hürriyet havası içinde, yepyeni, daha "canlı" bir se- kil verebilirdi ve bu iş zahmetine de değerdi. Sahnedeki oyun "Büyük Jüstinyen"i, Büyük roda sahneye koyan Şahap lın, Refik Erduranla nın gözalıcı dekor ve kestümleri i- çinde, esere havasını, rengini, mâna- sını ve ağırlığını veren çok ölçülü bir sahne düzeni içinde, en başarılı ça- lışmalarından birini vermiştir. "Hür- rem Sultan" gibi, "Büyük Jüstüıyen" de. bu sayede, Devlet Tiyatrosunun gerçexleştirdiği en başarılı (o temsil- lerden biri olarak hatırlanacaktır. Bellibaşlı rollerden Jüstinyende Kerim Afşar, iman tarafı ile hü- kümdar tarafı atbaşı giden, biri öbü- rünü gölgelemeyen çok dengeli bir 34 Tiyat- Aka- Hâle Erdura- kompozisyonla muvaffaktı. hesiz sanat hayatının sayılı larından birini gerçekleştirdi. keşke bağırdığı sahnelerde Hiç şüp- yaratış- Ama tonlarım kaybetmemeye daha çok itina etse, sonlara doğru geçen "lahit" kelime- sini de "lâââhit" şeklinde telâffuz etmese, sıcak ve tatlı sesinin kulak- lara verdiği zevki bozmasaydı... Belisarius'da Halük Kurdoğlu mert, hükümdarına bağlı, yurtsever ve insan tarafı üstün Bizans başbu- gunu kudretli olduğu kadar, sevimli kadar mühim olan Teodorada Tijen Par güzel fiziğine çok uygun düşen bir rol bulmuştur. Teodoranın kadın tarafım, cazip bir şekilde, verebiliyor. Ama haris ve yırtıcı tarafım, İmpa- rator üzerindeki tesirinden faydalan- masını bilen kurnaz tarafını, metnin ve rolün kendisine verdiği büyük im- kânlara uygun bir kompozisyon anla- yış içinde, derinliğine, kudret ve ih- tişamla, canlandırdığı pek söylene- mez. Diksiyonu da ne yazık ki, böyle bir rol için gerektiği kadar akıcı, “Büyük Jüstinyen"den bir sahne Güle güle küçük Jüstinyen bir çehre ile canlandırmasını bildi. Kanun adamı Tribonian'da Asu- man Korad, kurnaz ve toksözlü hazi- ne nazırı Yohanda Oğuz Bora, Ha- dım komutan Nerses'te Hâşim Heki- moğlu, asalet düşkünü mürabahacı Ulter'de Atillâ Eldem, suikastçı Dra- go'da Erol Amaç, canlandırdıkları tiplere vermeğe (omuvaffak oldukları inandırıcı ve ifadeli oyunlarıyla. dik- kati çektiler Kadın rollerine gelince: Jüstinyen ahenkli değil - sıcak ve tatlı bir sesi olduğu halde-- Dilenci Dorkes'te Melek Tartan pitoresk bir tip çiziyor, Silviya'ya Tomris Oğuzalp, Dio'ya da Gülsen Al nlaçık temiz ifadeler veriyorlar. He- le Tomrisin Teodoraya, başnedime yaptığı oda hizmetçisine istemeye is- temeye diz çöktüğü ve karşı kıyıya gönderildikleri osahnelerdeki SESSİZ oyunu, bakışlarında okunan nefret ve korku gerçekten canlı ve güzel. Faik Tonguç tarafından yazılan bu kitap Kafkas cephesini ve Rys- osrakla yada esaret hayatım anlatması herkesin okuyacağı bir eserdir. Ankarada Akba, Tümen ve Dorman kitabevlerinde Yulereir. Ödemeli gönderilir. Fiat : 10 LİRA Denizciler Ond, Acıçeşme sokak No: 4 — ANKARA AKİS, 13 MART 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: