14 Mayıs 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

14 Mayıs 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"Geçen yıl Belediyeye çalıştık" de- mektedirler. Nitekim, Belediye yer- gisinin 9 15'ten & 25'e çıkarılması, Kent Oyuncularının bellerini bük- mektedir. Vali Tulga, bu oranı tek- rar 96 15'e indirmek konusunda va- adde bulunmuştur ama, kendisinin Istanbul Vali ve Belediye (o Başkanlı- gından ayrılması üzerine (tabiatıyla bu indirim işi suya düşmüştür. Kenter Kardeşler şimdilik, oönü- müzdeki tiyatro mevsiminde oynama- yı düşündükleri o eserleri meşguldürler. Beckett gibi, Anouilh gibi ünlü yazarların piyeslerini o sey- retmek imkânını bulacak dan İstan- bulluların, bir "erkeğin bile mıyacağı işleri olan bu sanatçı kadının sahne kabi- liyetine bir kere daha iman edecek- leri muhakkaktır. Bu arada İzmir ve Ankaraya da turneye çıkacak olan Kent Oyuncularının "Yıldız"ı, son bir aydan beri her sabah 5'de uyku- dan kalkmakta ve otomobil ehliyeti almak için çalışmaktadır. Eh, a- rada taksitle bir de otomobil alınmış- tır. İstanbullular bu büyük yıldızı, «arif ve ince parmakları ile direksi- yon başında göreceklerdir. Edebiyata düşkün olan Yıldız; Ken- ter, bilhassa insanı konu edinen ya- tarlardan hoşlanmaktadır. Son dere- ce tertipli, hattâ aşırı titiz olan Yıl- dız Kenter, eskiden beri odikişlerini bile kendisi dikmektedir. İyi giyin- meyi ve yüzmeyi seven Yıldız oKen- terin bu aşırı titizliğinden evdekiler bile şikâyetçidir. - Geçen yaz denize giremediği için bir hayli üzülen Ken- ter, bu yaz İngiltereden gelecek olan ablası ile birlikte, yazın tadını çıkar- mak niyetindedir. Yıldız Kenterin sanatı dışındaki en büyük tutkusu, kızı Leylâdır. Ha- len Selim Sırrı Tarcan İlkokuluna gitmekte olan Leylâyı (okendisi gibi tiyatro aktrisi olarak yetiştirmeyi is- Fakat, kendi deyimi ile kızma mes- nadığı oyunlardaki rollerinden hiçbi- ri 'arasında bir tefrik yapmıyan Ken- ter, AKİS muhabirine: — Oynadığım her role sahip olu- yorum. Piyes bittiği zaman da üzün- tü duyuyorum" demiştir. Fakat buna rağmen, ilk büyük ba- şarısını borçlu olduğu "Miras" piye- sindeki Katilerine rolüne karşı o özel bir zaafı olduğunu da saklamamakta ve bu oyunun kendisine "uğur" getir- diğini' belirtmektedir o Başarısında, yılmadan çalışmanın yanısıra, o bir- likte çalıştığı insanların iyi İnsan ol- masının da payı olduğunu o söyleyen Yıldız Kenter, Oyunculuk sanatı ile ilgili literatürü de takip etmektedir. Amerikan "Theater Art" ve İngiliz "Play and Players" dergilerini mun- tazaman okumaktadır. Beklenen Üç Kanun HI Lütfi AY Çıkması beklenen kanunlardan üçüncüsü de Devlet Tiyatrolarının yeni teşkilât kanunudur. 1949 da kabul edilmiş olan şimdiki kanun Anka- rada yalnız Küçük ve Büyük Tiyatrolardaki çalışmalar gözönünde tutu- larak hazırlanmıştı. Aradan geçen ondört yıllık zaman içinde bu çalış- malar hayli genişlemiş, yeniden açılan tiyatrolarla Ankarada beş, İzmir ve Bursa tiyatroları da hesaba katılırsa yedi sahneye dağılmıştır. Bu sahnelerde, 1949 da, sadece Opera ve Tiyatro temsilleri veriliyordu. Şim- di Bale ve Operet temsilleri ile bunlara eklenmiştir. Ankara dışındaki sahneler, kurulacak Bölge Tiyatrolarına bırakılsa bile, Ankaradaki beş sahnede yürütülen Opera, Bale, Operet, Dram, Komedi ve Çocuk Tiyat- rosu çalışmalarını bugünün şartlarına göre yürütebilmek için yeni bir teşkilât kanununa ihtiyaç vardır. Bu kanun hangi esaslara dayanmalıdır? Milli Eğitim Şürasından, geç- miş ve uzun çalışmalar sonunda hazırlanmış olan tasarıya göre, çok ge- nişlemiş, olan sanat işleriyle idare işlerinin biribirinden ayrılması Genel Müdürün yükünü bir hayli hafifletmiş olacaktır Bu konuda sanat işlerinin de, çeşitli kollara Bö, birbirinden ayrıl- ması, meselâ Opera, Operet ve Bale bölümlerinin ayrı, Tiyatro bölü- münün ayn bir sanat idaresine bağlanması hatıra gelmektedir. Ama bu- nu şimdilik, birbirinden tamamiyle ayrı kurumlar olarak değil, Dev- let Tiyatrosu Genel Müdürlüğüne bağlı ayrı ihtisas kolları olarak mü- talâa etmekte zaruret vardır. Çünkü, birkaç yıl önce girişilmiş olan Ope- rayı Tiyatrodan ayırma denemesi iyi sonuçlar vermemiştir. Bu deneme göstermiştir ki binası, atelyeleri, sanat ve teknik kadrosu, bütçesi tama- miyle ayrılmadan bu çeşitli kollarda ayrı bir yönetime gitmek, çalışma- ları zorlaştırmaktan ve bütçeyi kabartmaktan başka bir şeye yarama- maktadır. Bina ile atelyelerin ayrılması ise ancak Büyük Tiyatro gibi, aynı teknik imkânları olan bir ikinci tiyatro binasına sahibolmakla müm- kün olabilir. Elde böyle bir ikinci bina bulunmadığına, yenisinin yapıl- manı ise uzun yıllara ve milyonlara bağlı olduğuna göre, Opera veya Ti- yatro bölümlerinden birini bugünkü sanat seviyesini sağlayan sahneden yoksun bırakmak, kaş yapmak isterken göz çıkarmaktan farksız olacak- tır. Şu halde realite, iki bölümün gene bir Genel Müdürlüğe bağlı olarak kalmasını gerektirmektedir. Yeni kanunun getireceği en önemli hükümlerden biri de Repertuvar işlerinin bugünkü gibi Edebi Heyetle değil, Dramaturglar kuruluyla dü- zenlenme olacaktır; Bugünkü sistemin Devlet Tiyatrosuna gönderilen eserleri incelemekten ileri gidemediği artık anlaşılmıştır. Devlet sahne- me ile işe alınacak, bağımsızlıkları sağlayacak ve bütün zamanlarını yal- nız bu işe ayıracak yetkili Dramaturlarla mümkün olabilir. konuda Devlet sahnelerine eser veren yazarlara, veya çeviri sahip- lerine bazı hakların tanınması da artık düşünülmelidir. Kabuledilen oyun- ların oynanıp oynanmamasında idareyi, tek taraflı olarak, serbest bıra- kan bugünkü sisteme dünyanın hiçbir yerinde artık rastlanmamaktadır. Eseri kabuledillen yazar eserinin oynanacağından emin olmalı, hiç değil- se kendisine maddi bir teminat verilmelidir. Son olarak yeni teşkilât kanununun Devlet sanatçılarını maddi geçim sıkıntılından tamamiyle kurtaracak, "hastalıkları halinde tedavilerini, belirli bir çalışma Pe sonra emekliliklerini sağlıyacak mali hü- kümleri de içine almalı Bu esaslara göre son ekimi almasını ve bir an önce çıkmasını diledi- gimiz yeni teşkilât kanunu Devlet Tiyatrolarımızın daha verimli bir dü- zen içinde çalışmasını bağlıyacak, hayatlarını Devlet sahnelerine vakfe- denlerin geleceğini de sağlama bağlamış olacaktır. Yıldız Kenterin başarısı, başarısıdır. sadece kabiliyetin değil, sabırlı, titiz ve yıl- madan çalışmasını bilen insanın da

Bu sayıdan diğer sayfalar: