28 Mayıs 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

28 Mayıs 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

F Stereo - Foni Duyulmayan sesler Bundan önceki sayıda derdini an- lattığımız müzik meraklısı (ogen- cin bir başka sıkıntısı daha vardı. O da "high fidelity" diye aldığı ove bir hayli para ödediği (o plâklardaki bazı seslerin duyulmamasıydı. o As- lında, evvelce de Oo bahsedildiği gibi (Bak: AKİS, Sayı 412), bir iki sa- atlik bir dinleyişten sonra oplâktan dinlenen müziğin insanı yormasının bir 6Gebebi de budur. Seslerin haki- kisini veya hakikisine çok benziyen sunisini dinlemeğe ( alıştırılmış obir kulakla aslının aynı olmayan kopya bir ses duyulunca dimağ otomatik olarak bu seste eksik olan hususla- rı tamamlamak itiyadındadır. Ses amplifikatörlerinin Oo özellikle- ri nekadar iyi olursa olsun, sesin ha- sıl ettiği elektrik işaretlerini hakika- te ne kadar yakın bir şekilde geçi- rirse geçirsin, (o bu işaretleri tekrar ses dalgalarına (oçevirmeğe yarayan hoparlör kifayetli olmazsa yine mak- sada erişilmeyecektir. Bugün yaygın bir şekilde kulla- nılan hoparlör çeşitlerinin o başında “elektrodinamik" cinsten olanlar gelmektedir. o Çalışma prensibi (o ve imalât tekniği bakımından nisbeten basit olan bu hoparlörlerde amyplifi- katörden çıkan elektrik akımı az sargılı yuvarlak bir bobinden geçiri- lir. Bu bobinin içerisinde bulunduğu mıknatıs alanı o tesiriyle (yapacağı titreşimler -ki bunlar asıl sesin kop- yasından başka birşey değildir- ko- nik bir kâğıt o mambrana verilerek havaya intikal ettirilir. Diğer bir hoparlör tipi olan "elek- önledi” hoparlörler, bir düzlem kondansatörün levhalarının bunlara tatbik edilen ses titreşimindeki sta- tik elektrik alanı tesiriyle titreşme- si suretiyle ses verirler. (o Hoparlör- lerin başka bir çeşidi de piezo-elek- trik prensibine göre çalışan kristal- li hoparlörlerdir. Yalnız bu son iki tip tek başlarına kullanılmamakta, elektrodinamik tiplere yardımcı Ool- maktadırlar. (oVerebildikleri en tiz seslerin sının Oobakımından kulağı hassas müzik meraklılarını bu saye- de tatmin edebilmek kabil olmakta- dır. Hoparlörlerin şi yerleştiril- diği kutunun Ölçüleri ve şekli de iliği büyük mü- zik sistemlerinde en çok kullanılan kutu şekli o "bas-refleks" denilen a- kustik tertiplerdir. Bunlarda hopar- lörün takıldığı delikten başka sade- AKİS, 28 MAYIS 1962 EH N ce hoparlörle ayni tarafta ebadı he- saplanan bir delik bulunur, bütün yüzeyler kapalıdır. Kutunun kenar- ları en az 2,5 santimetre kalınlıkta masif ağaç, kontrplâk veya suni tahtadan yapılmaktadır. Ayrıca ku- tunun delik bulunan yerlerden gayrı yüzeylerinin iç kısmına 2,5 santi- metre kalınlıkta ses yutucu madde- ler, meselâ cam pamuğu, plâstik ke- çe ve benzeri maddeler, kaplanmak- tadır. Alınan bu tedbirlerin ve yan- ların bu kadar kalın olmasının sebe- bi bizzat kutunun hoparlörden çıkan sesten dolayı o titreşmemesini sağla- maktır. Üç boyutlu müzik Son yıllarda, bilhassa 1955 ten bu yana, sık sık duyulan "Stereofo- ve pratik bir sınırı bulunacağı tabii- dir. İşte bu sınır üçle beş arasında değişmektedir. İki kanal ekseriya is- tenen sonucu vermemektedir. o Bu- nun istisnası, iki çalgı veya gruptan ibaret topluluklarda yapılan mü- Ziktir. Bir tek çalgıda bile alınan neticeler iyi değildir. Bu yüzden A- merikada imâl edilen stereofonik müzik sistemlerinde da bir üçüncü, "orta kanal" kulla- nılmaktadır. Böylece biraz daha iyi sonuçlar alınmıştır. Stereofonik plâklara (o kaydedilme- den önce müzik topluluğunun yayı- nı dört, hattâ beş kanaldan bir man- yetik bant üzerine kaydedilir. o Son- radan stüdyoda, lâboratuvarda bu muhtelif kanalların sesleri birleştiri- lerek veya zaman zaman değişik ka- natlardaki sesler kullanılarak sadece iki farklı kanal ihtiva eden bant dol- Bir stereofonik sistem Para tuzağı nik" deyiminin ifade ettiği anlam, seslerin tabiatte olduğu gibi üç bo- yutlu şekilde duyulmasıdır. Bilindi- ği gibi, insan kulaklarının herbirinin ses çıkaran kaynağa olan uzaklıkla- rının farkı, yardımıyla sesin geldiği istikameti tayin etmektedir. Bu esas- tan mülhem olarak birden fazla mikrofonla sesi alıp kaydetmek ve sonra da kaydedilen müziği birden fazla -iki, üç hattâ dört- kanaldan beslenen ve evvelce kullanılan kayıt mikrofonlarının tesbit edildikleri ye- re tekabül eden noktalara konulan hoparlörlerden yayınlamak suretiyle hakikattekine çok yakın etkiler elde edilmesi kabil olmaktadır. Ancak burada unutulmaması ge- reken nokta, kanal sayısının fazlalı- ğının sesin istikametini tâyinde ko- laylık sağladığıdır. . Bunun ekonomik durulur. Piyasaya çıkarılan plâkla- rın kalıpları bu iki kanallı bantlar- doldurulmakta- dan alınan seslerle dır. Stereofonik iki türlüdür: plâklarda kayıt o şekli Ya bir kanal plâk yü- züne paralel, diğeri dikey istikamet- te kaydedilir, veya, bugün hemen bütün firmalarca kullanılan usule gö- re, tepesi 90 derecelik açı yapan bir üçgen kesidinde açılan yivlerin ( iki yan yüzeyine kaydedilir. (o Dikkat e- dilirse, her iki halde de kayıt düz- lemleri birbirine dikey olduğu için bir kanalda kayıt edilen titreşimle- rin diğer kanaldakilere tesir etmesi teorik bakımdan imkânsızdır. Mama- fih pratikte bazı sebeplerle kayde- dilen seslerin çok az da olsa birbiri- ne tesir etmesi önlenememektedir. 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: