3 Kasım 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

3 Kasım 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURITA OLUP BİTENLER İnönü e... Türk Silâhlı levele ka ığa bağla ilk günü dağıldı. Başkentte bir haf- ta içinde cereyan eden bilinmeyen olayların hikâyesi, tehlike geçiştiril- dikten sonra İsmet İnönünün hadise- leri yaşayarak, halkın ise hadiseleri hissederek çektikleri derin (o «Offf» un manasını gözler önüne yetecektir. sermeye Zira Türkiye, bu hafta, hiç kim- senin anki varmadığı surette ya- kın tarihinin en vahim tehlikesini yaşadı ve Cumhuriyet o Bayramının ilk günü bundan hem selametle, hem e büyük şan, şeref ve itibarla çık- İ «Hazır ol cenge...» Ka patlak veren buhran, da- ha başından, Türkiyede ogere- ken bütün önemle karşılandı. Buh- ranın hazırlanmakta olduğundan An- kara habe a rma nın Kübada kopacağını hissediyordu, Türkiyenin işe karıştırılacağından emindi. Ame- rika bir kuvvet gösterisi me ne olacağı, Rus epki göstereceği bilinmiyordu. ye veni ihtimal, bir Soğuk Harbin büğe laması olarak görüldü. Mesut ihti- mal, Moskovanın yelkenleri Kübada suya indirmesi olacaktı. Kötü ihti- mal, nükleer harbin çıkmasıydı. İnönü, her zaman yaptığı gibi, kötü ihtimali ön plana aldı ve hazır lıklarını o tertibe göre yürüttü. Nük- leer harbin çıktığı dakikada, Türki- ye otomatik olarak ve ilk anda teh- like altına giriyordu. Teni harbin Hiroşimasının oOAnkara ve İstanbul olacağını kestirmek için fazla bir sezgiye lüzum yoktur. New York ve Moskovada bombalar bundan pek kı- sa zaman sonra patlayacaktır. Ateş o suretle dünyayı saracak ve yak- madık yer bırakmayacaktır. Ankaranın ortası, Atatürk Bul- varı üzerinde, Dil - Tarih ve Coğraf- AKİS/10 yapıyordu. usyanı ya Fakültesinin yanındaki tren köp- rüsüdür. İstanbulun ortası ise, Kara- köy köprüsüdür. Bunların üzerinde, 500 metre irtifada patlatılacak bir nükleer bomba üçbuçuk kilometrelik kutru olan bir saha içinde hayat bı- rakmayacaktır. Bugün için dünyada, böyle hallerde alınacak tedbir o şe- hirlerin (o boşaltılmasıdır. - Amerika- nın da hazırlıkları o istikamettedir.. Rusya da muhtemelen aynı şeyi ya- pacaktır Hükümet ve Genel Kurm: güvenliğimizin, dış güvenliğimizin ütün tedbirlerini alırken içişleri Bakanlığı, gene Genel Kurmay ve Savunma o Bakanlığıyla birlikte bü- yük şehirlerimizin nükleer (o harbin afetinden en az zarar görecek şekil- de korunmasını planladı. Orduda Kulağa Küpe... Devlet Adamı / Kom Gülek teşhis koydu : Küba ile Türkiye mukayese edilmeyecektir. Krutçefmuka- belesinde Türkiyeyi bahis konu- su etmeyecektir. Ruslar cevapla rını Berlinde vereceklerdir. Her- kes yatıp uyuyabilir! Şimdi, olanlara bakin : 1 — Küba ile Türkiye mu- kayese edildi. Krutçef "Siz Türkiyede- ki yn kaldırın, ben de Kü- badakileri kaldıracağım ”de- di. 5— Berlinin lâfı bile olmadı. Ama Krutçefne ayıp etti, değil mi? Sunay izinler kaldırıldı, Milli Emniyet Teş- kilatı her hangi ME o teşebbüse karşı tedbirlerini ald Türkiye ilk önce, 5 «Sürpriz taar- ruz» ihtimalini bertaraf etti. İnönü bundan sonra, siyasi tutumunun tat- bikine geçti. «.. İstersen sulh-ü selah» g nönünün hakim olduğu (Ankara- dan «Hava ve Deniz Kuvwvetleri- mize, Küba civarında sevgili ve say- gıdeğer Amerikalı müttefiklerimizin emri altına girmek ve o Fidel Cast- ro denilen adama haddini bildirmek üzere harekete geçmeleri emri veril- miştir» tarzında isterik sesler (o çık- mayacağını bu sırada herkes bilmek- teydi. Ama Türkiyenin hadise karşı- sındaki tutumu, serinkanlılık odere- cesi, durumu nasıl gördüğü merak konusu teşkil etti. İnönü bunu şöy- le ifade etti: «Barış istiyoruz. Harp çıkarsa, müttefiklerimizin o yanında savaşacağıZ». Demeci yumuşak bulanlar gi sert alanlar oldu. Türkiyenin bir lık kapı bıraktığını düşünenlere rast. landı, Türkiyenin bütün gemilerini yaktığını söyleyenler işitildi. Alaka uyandırıcı , o Ankaradaki Amerika Büyük Ekçisi Raymond A. Hare ve Sovyet Büyük Elçisi Nikita Rijoftan geldi. İki , Büyük Elçilikte d kırk yardılar. Meselâ İnönü, sabo- tajlar konusunda «sezgi» den o bah- setmişti. Amerikalılar bunu «to melerin bütün nüanslarına dikkat edildi. Ruslar, metni ruscaya tercü- meyle yetinmediler. Fransızcaya da çevirdiler. Büyük Elçiler ve müşa- virleri bunları inceden inceye tetkik ettiler, Konuşmanın orijinali ve ter-

Bu sayıdan diğer sayfalar: