3 Kasım 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 38

3 Kasım 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 38
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

J A L E OKUYUCULARIYLA sahibimiz olan hanımla, son za- manlara kadar, ailece gayet iyi geçinirdik. Fakat bundan bir yıl kadar önce eve bir evlatlık kız ge- tirdi. Bundan sonradır ki apartman- da kimsede huzur kalmadı. Kız on yaşında var yok; okula gitmiyor, e- vin en ağır işlerini yapıyor ve Alla- nın günü kıyasıya dayak yiyor. En başta çocuklarımız, isyan ettiler. Eski dostluğa dayanarak, ko- camla, münasip bir dille ev sahibimi- ze tavsiyelerde bulunduk. Bizi din- lemedi ve üstelik sinirlenerek, babasından satın aldığını söyledi. Bunu ispat için de noterlikçe düzen- lenmiş bazı vesikalar gösterdi. Muh- tara danıştık, hatta her şeyi. göze alarak, polise müracaatı Muhtar, çocuğun babaya takdirde, tekrar satılıp kapı dolaşacağını, büsbütün sefil olacağı- nı söyliyerek bir müddet bizi uyut- tu. Dayak faslı, hergün muntazaman devam ediyor. Bu durumda ödevimi- zin ne olduğunu bilemiyoruz. Selma Yalçın - İstanbul B' manada evlâtlık müessesesi top- lum için bir ardır ve çocuğun hem öz ailesi, hem de ona sonradan tarafından sömü- şekilde alanı da, vereni de suçlu ta- tar. Ama, bu işte bir suçlu da devlet babadır. Medeni Kanunun 273. mad- desi, ailenin çocuğa bakmaktan a- ciz olduğu hallerde, bu ödevi dev- lete verir. Birkaç derme çatma ço- cuk yuvası, sembolik yetiştirme yurtları ve özel teşekküllerle bu iş başarılamıyacağı içindir ki, muhtar efendi bu durumdaki çocukları tespit ve takip etme ödevini kolayca kay- tarır ve sizi de, belki haklı olarak, ikna edebilir. Devletin sahipsiz ço- cuğa olanca gücü ile sahip çıkması, bu çocukları barındıracak esaslı mü- esseseleri kurması lâzımdır ki, ço- cuğun osömürülmemesini sağlıyan kanunlarımız kolaylıkla uygulana- bilsin. Yeni Anayasamızın ruhuna uygun sosyal devlet zaten bunu o Ö- AKİS/38 CAN DAN devleri içine almıştır. Meselenin ucu- nu bırakmayın. Çocuğun hiç olmaz- sa okula gönderilmesini sağlıyabilir- siniz. Küçük kurtarabilir misiniz, bilemem ama, yaralar deşi- lirse konunun önemi belirir ve mem- leketimizde, sayısı 300 binin üstünde olduğu genel olarak kabul edilen, korunmaya muhtaç çocuk dâvasına hizmet etmiş olursunuz. yatımda ilk defa devlet memuru lIdum. Halka hizmet amacıyla kurulmuş olan bir müessesede çalı- şıyorum. İşimi bu bakımdan ilginç buluyorum ve dört elle sarıldım. Ne yazık ki, beraber çalıştığım arkadaş- lar memuriyeti daha çok "boygöste- rip maaş almak" şeklinde ab lar. Bu anlayışladır ki, caat- çıları boşuna bekletmemek, dilekleri, landırmak, zihniyetine son vermek amacıyla sarfettiğim çabayı önce alayla kar- şıladılar. tarzımın işgüzarlıkla Şimdi, erki gözüne girmeye çalışan bir retkeş olarak görüldüğümü ve herkesin aleyhime döndüğünü his- sediyorum. Ne diyorsunuz, çekip gitmek mi lâzım, yoksa onlara uy- mak ma O.K. - Ankara kip gitmeyin. Göstermelik memur olmaya da heves etmeyin. Zaten bu iş zoraki olmaz. Sorumluluk du- yuyorsanız, ödevlerinizi biliyorsanız, aksi bir tutumu, isteseniz de benim- seyemezsiniz. Geri geri gitmek Öne yürümekten muhakkak ki daha çe- tindir. Mücadelenizi nn ama bu mücadele kırıcı olm .O zaman bu mücadeleyi de GER Öde- vinizi yaparken çok titiz olmak hak- kınızdır, fakat başkalarından aynı titizliği her zaman bekleyemezsiniz. Ülkücü olarak kalın. Bu, iyi manada idareci olmayı öğrenmenize de ma- KONUŞUYOR Daha yışlı olursanız etrafınızı daha etkiliyebilirsiniz. yumuşak ve anla- çok ni değildir. Hi nişan haberimizi beklerken, birdenbire ortadan kayboldu. Müşterek ahbaplarımıza gitmiyor, eskiden rastlaştığımız yerlerde artık gözükmüyor. Ama, biliyorum kaba- hatin büyüğü bende. Son günlerde, onunla değişik konularda tartıştım. Halbuki önceleri, onun, meseleleri ne kadar başka şekilde gördüğünü hissetmiş, tartışmaktan kaçınmış- tım. O konuşur, ben dinlerdim. O za- man kendisi de bana yaklaşır, bütün dertlerini anlatmak, fikirlerini bana benimsetmek isterdi. Mesele son si- yasi olaylardan patlak verdi. Önce bu konuda tartışmaya başladık. Son- ra o, kadınların bu işlere karışmama- ları tezini ileri sürünce, tartışma ka- dın - erkek münasebetleri üzerinde kavgaya vardı. Sussaydım, şimdi bel- ki de nişanlanmış olacaktık. Herkese ne diyeceğimi bilemiyorum. Bir genç kız - İzmir B' ömür boyunca susabilecek miy- diniz? Herkes ne diyecek diye bu kadar eziyete katlanmaya değer mi? Önemli olan, siz de pek âlâ bilirsiniz ki, evlenmek değil, evlenmeyi mutlu bir şekilde sürdürmektir. Mutlu bir evliliğe hazırlanmanın ilk şartı, ta- nışma devresinde, nişanlılık devre- sinde iki tarafın birbirlerine olduk- sefere, politik konudaki tartışmala- rınızda biraz daha toleranslı davra- nabilirsiniz. Anlaşmazlık bundan i- baret kalırsa, pek âlâ koalisyona gi- dilebilinir. Bunu unutmayın!. ocam meslek hayatında ilerlemiş, isim yapmış bir fikir adamıdır. Çocuklarımızı iyi yetiştirdik Fakat mahdut gelirli bir aile olduğumuz i- çin bu iş kolay olmadı. Kocam da ben de büyük fedakârlıklara kat- gum için fedakârlığın büyük payı

Bu sayıdan diğer sayfalar: