23 Kasım 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

23 Kasım 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 > E Hİ R Trafik Tıkanan dolaşım sistemi ümrükten özene bezene (o çıkardığı gıcır gıcır arabasına kurulu kara sokaklarında keyif çıkaracağını umarak binbir güçlüğe ve sıkıntıya katlanmış olan genç diplomat, "Baş- kent trafiğinin bu hale geldiğini bil- seydim bunca zahmete katlanıp bir araba getirmeyi asla düşünmezdim" diyordu. Gerçekten, özellikle oakşam saatlerinde Samanpazarından Ulusa Bahçeli- yıllanmış derdi olan "trafik" sorunu- nun artık Ankaraya da ulaşmaya baş- ladığını göstermektedir. Bu (yönden de genç tiplomata hak vermemek im- kânsızdır. Başkentin (o içersinde (o bulunduğu, daha doğrusu içine girmekte olduğu trafık buhranının ana sebeplerinden birisi, hiç şüphe yoktur ki, şehirde ça- lışan otomobil, otobüs ve hele kaptı- kaçtı veya minibüs sayısının son Üç- dört yıl içinde birdenbire hızlı o bir artış göstermiş olmasıdır. Bunda, iki yıl kadar önce İçişleri Bakanlığı ta- rafından minibüslere verilen "çalış- ma ruhsatları" nın büyük etkisi oOl- muştur. Öte yandan, daha çok ameri- kanlar tarafından yurdumuza getiri- len, sonra da giderken türklere sa- tılan "kaptıkaçtı" biçimindeki birçok araba özellikle Bahçelievlerde Cebeci arasındı, işlemekte ve bu hatta esasen pek sık olan otobüs servislerine rakip olmaktadır. Bunlara, , son yıllarda zaman o Za- erin açılması (o suretiyle yurda sokulan özel arabaların da ek- lenmesiyle büyük bir trafik (oOakını ortaya çıkmaktadır. Daha çok bir me- mur şehri olan ve iktisadiyatı olduğu kadar günlük hayatı da bu esasa göre ayarlanan Başkentin trafik akını da o ölçüde kesif ve kısa süreli olmakta- dır. Yani kısa bir saman aralığında büyük sayıda otobüs, troleybüs, özel veya taksi otomobili birden caddeleri, kavşakları ve geçit * erlerini doldur- makta, bu büyük trafik akınını geçi- lebilecek cadde genişliğinin ve kav- şaklardaki meydanların ise bugünkü- ne oranla pek muazzam Ölçüde olma- sı gibi bir garip sonuca varılmakta- dır. o Oysa' ki bu büyük akın kısa bir süre sonunda ortalıktan o kaybolup, caddelerde tam anlamıyla "cinler top oynamağa başladığı" sıralarda oradan geçen bir yabancının cadde ve mey- CI LI K danların neden bukadar geniş tutul- duğunu sorması hiç de yadırganma- malıdır. Bu durumu mutlaka önlemek ge- rektir ve sanıldığı kadar da zor değil- dir. Yeter ki klişeleşmiş "mesai saati" mefhumunu biraz değiştirmek ilke o- larak kabul edilsin ve dairelerde işe başlama saatleri o dairenin semtine ve memurlarının sayısı ile genellikle oturdukları yere göre ilmin ışığında plânlansın. Bir tarihlerde -bundan dört, beş yıl önce Ankara EGO İdaresinin «sa- radan yarıda bırakılan hayırlı ve iyi bir teşebbüsü vardı. Bu teşebbüs ye- niden ele alınmalı, sonuçlarının de- gerlendirilmesi suretiyle, hiç olmazsa hangi saatte, hangi yol üzerinde ve ne yönde, kaç yolcunun taşınması gerek- tiği bilinmelidir. Buna "trafik sayımı" da denilebilir. Önlenebilecek zorluklar aşkent olmanın karakteri İcabı or- Biaya' çıkan güçlüklerin yanısıra ö- zellikle ileriyi görememenin, hattâ trafik bilgisinin ve tekniğin henüz gir- memesi yüzünden birtürlü önlenemez gibi görünen, aslında önlenmesi oga- yet kolay, az parayla savuşturulabile- cek bazı zorluklar da vardır. Bunların başında, araba kullananların dalma "rahmetle andıkları" şimdiki CENTO —eski Meclis— binasının altındaki "gö- bek" gelmektedir. Bu göbeğin artık bü tün modem ülkelerde bu metod terke- dilmişken niçin hâlâ, inatla muhafaza edilmeğe çalışıldığını Ankaranın yeni Belediye Başkanının, makamına gelir gelmez, öğrenmeğe çalışması temenni edilmektedir. Diğer göze batan bir nokta, Baş- kentte, hem.de batıya yüzünü çevirmniş bir ülkenin başkentinde doğru dürüst çalışır bir tek bile trafik ışığının bu- lunmamış olmasıdır. Bir ozamanlar iyi-kötü iş gören, "yayalar geçebilir". şeklindeki ikazından sonra yayaları (o eğlendirmek 2) çalan egzantrik ve derme f ik ışıkları bile SESİN ri sö küldü, bir daha da takılmadı. Bugün Başkentte trafik düzeni daha çok Kav- şakları bekleyen trafik omemurlarıyla devriye gezen trafik ekiplerine dayan- maktadır. Ancak, nihayet insan fak- törüne dayanan bu düşenin er geç mutlaka makine gücü demek olan tra- fik ışıkları o sistemine (o değiştirilmesi, trafik memurlarının çok daha lüzum- lu olan teftiş ve denetleme işlerinde, taşıt ve bizzat şoförlerin kontrolünde kullanılması lüzumu ortadadır. Durum bukadar açıkken, Atatürk Bulvarının yaya geçitlerine bile birer trafik memuru konulmasında herhan- gi bir mantıki sebep olmasa gerektir. Hâlbuki hepsi birer "güzide" elaman olan ve sayıları da böyle (omekanik işler" le uğraştırılmalari İçin çok ye- tersiz durumda bulunan memurlardan daha verimli bir şekilde faydalanılma- sı, bunların yerine yaya geçitlerine, Avrupa ve Amerikada yapıldığı o gibi, yanıp sönen bir seri sarı renkli işa- ret feneri konulması daha mantıki ol- duğu kadar, personel ekonomisi (o yö- nünden de uygundur. Ankaranın trafik dâvasının o çö- zümlenmesinde büyük yardımı doku- nacak tedbirlerden biri de yolların isaretlenmesidir. Bir zamanlar. o Vali Nuri Teoman zamanında denendiği şekilde, yol kaplamasının üzerine be- yaz ve diğer renklerde trafik işaret- leri çizilmesi, böylelikle şoför ve sü- rücülere duruş, dönüş yerlerini, yol şeritlerini, özellikle ve en Önemlisi, ya- ya geçitlerini belirtmek mutlaka lü- zumludur. Ankaranın yeni (Belediye Başkanını bekleyen (o problemlerden biri de bu yönde harcanacak para- ların karşılığını bulmaktır. işaretler ve trafik düzeni a iyi olursa olsun, alınan tedbirler ve trafik kaideleri tam olarak (ouygula- namazsa hiçbirinin değeri olmayacağı bir gerçektir. Hernekadar yeniden şo- för ehliyeti alanlardan trafik kuralla- rına tam uymaları ve bunları gayet iyi bilmeleri titizlikle istenmekteyse de, hâlen Ankara sokaklarında (dolaşan binlerce şoförden pek azı bu kurallara uymağa bir vecibe saymaktadır. Yapı- lacak şey de, mekanik işlerle uğraştı- rılan trafik memurlarını bu gibilerin yola getirilmesiyle (o görevlendirmek, böylece bu değerli elemanlardan daha fazla randıman sağlamaktır. bekleyen de

Bu sayıdan diğer sayfalar: