23 Kasım 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

23 Kasım 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Asıl gerçek omadaki. hukuk öğrenimini tamam - ladıktan sonra baba ocağına dönen Antonio, çevrenin kendisine karşı olan bu türlü davranışını neye yoracağına bilememektedir. Çevre, kendi düşlerin- de yaşattığı bir Antonio ile karşılaş- mak istedikçe, bu giderek Antonio için bir baskı - acılı bir baskı - olmakta- dır. Antonio. bu türlü bir yaşayışın gerçek kişisi midir? Babası, oğlunu çok zengin bir baş- ka toprak ağasının kızı ile evlendirme düşleri kurmaktadır. Bunu. giderek gerçekleştiriyor da... (Antonio, genç, güzel, fakat içine kapanık - gelenekle- rin yetiştirdiği - Barbara ile evleniyor. Çocuklar bunu bir, çeşit aşk evlenme- si yaparlarken, işin gerisindeki baba- lar ise karşılıklı pazarlığa oturuyorlar, Evlenme, babaların kendi isteklerine göre, bir ticaret evlenmesi oluyor. Ay- rıca, bu yetişmiyormuş gibi, Kilise - ki bunu kız tarafından amca temsil et- mektedir- de evlenmeye burnunu so- kuyor ve hikâye böylece, Boiognini" nin istediği şekilde -tutumuna ve görü açısına uygun şekilde — biçimleniyor, İki genç erittiklerini sürdürüyorlar, fakat bu evlilik, cinsel yakınlaşmaların dışında bir evliliktir. Antonio, beklen- medik bir cinsel tutukluğa uğruyor. Karısı Barbara'ya yaklaşamamaşı gü- nün birinde çevrede duyuluyor ve çev- re büyük bir şaşkınlığa uğruyor. Düş- lerin Antonio'su ile gerçekteki Antonio çatışıyor ve çevre gerçektekini bir türlü kabule yanaşmıyor. Tepki korkunçtur. Antonio tek başına kalıyor, çevre ken- disinden uzaklaşıyor, baba ve ana or- tada kalakalıyorlar. En büyük darbe- lisenin ve Barbara'nın ailesinin de ka- rışması ve gençlerin zorla ayrılmaları- na kadar götürülünce, babayı öldürü- yor. Sonunda Antonio evlerindeki hiz- metçi kız Santuzza'nın kendini feda etmesiyle yeniden çevrenin O istediği "Yakışıklı Antonio" oluyor ve kabul ediliyor. Fakat birbirlerini seven, yal- nızca cinsel yakınlaşmanın üstesinden - çeşitli etmenler yüzünden - geleme- miş iki insanın onmaz ayrılığı çözüm- lemesiz kalıyor. Bolognlni, "II Bell Antonio-Acı Nikâh"ta kendi çizdiği yolun dışında değildir. Toplum içinde toplumun bi- reye baskısını, büyüklü küçüklü top- rak ağalarının davranışlarım, gelenek ve göreneklerin ezintisinde kişinin ne kadar karmaşıklar içine atıldığını or- taya koymaktadır. Bu ortaya koyuz da son derece gözüpek bir yoldandır. Bu- gün en ileri toplumlarda bile cinsel yaşayışın dokunulmazlık içinde nasıl bağnazlaştırıldığı gözönünde tutulursa, sinema gibi etki gücü büyük bir organ- da bunun tartışmasını yapmak -bıra- kınız Bolognini açısını- sinema için da büyük önem taşımaktadır. Yakışık- lı Antonio, her erkeğin başına gelebi- lecek bir oluşla karşılaşıyor. Yakışık- ılığım kadınlar için bir araç olarak kullanan genç adam. ilk olarak yürek- ten sevdiği bir kadınla karşı karşıya geliyor. Bu, kişi sevgisinin, ya da aşk erişilmezliğinin bir yerden sonra cin- sel yakınlaşma ile bozulup çirkinleşti- rilmeme tutkusundan da doğabilir. An- tonio bir homoseksüel değildir. Anto- nio. Barbara'yı delice sevmektedir, bu aşkını da herşeyin üstünde tutmakta- dır. Geleneklerine sıkısıkıya bağlı çev- re için bu, anlaşılması imkânsız bir do- rumdur ve toplum, cinsel yakınlaşma SİNEMA konusunda anlayışlı ve bağışlayıcı ol- mayı şiddetle reddetmektedir. Statta toplum, nasıl görmeyi istiyorsa, An- Antonio, cinsel yakınlaşmadan büsbü- tün uzaklaşmaktadır. Bolognini, çevreyi, çevrenin insan- larım, davranış ve tepkileriyle gele- nek ve göreneklerini 'başarıyla ele al- makta ve sonuca bu yoldan giderek, kendi başarısını da sağlamaktadır. İyi oyuncu seçimi - Baba'da Pierre Brasse- ur, yakışıklı Antonio'da Marcello Mast- rolanni, Barbara'da Claudla Cardinâle ve Antonio'nun arkadaşı Eduardo'da Tora- Millian gibi- de Hologrilni'nin başarısında büyük rol oynamaktadır. "11 Bell! Antonio-Acı Nikâh" bu yılın iyi filmleri arasında, yerini şim- diden almış bulunmaktadır. Suç Seyircinin Değil T. KAKINÇ İtalyan sinemasının büyük ustalarından Miehelangelo Antonioni'nin "La Notte - Gece" al, gösterildiği sürece İstanbul sinemalarında iki türlü tep- kiyle karşılaştı: Alkış ve yuha! Filmin usta işi olduğu su götürmez bir ger- çektir ve yine bir başka gerçek de, Antoninni filminin normalin üstünde bir sinema seyircisine seslenir olmasıdır ki, dan gelmektedir. iki tepkinin de ana kaynağı bura- Sinemada rejisör, büyük seyirci çoğunluğu için. kolay anlaşılır olmak, yada zorlamasız film yapmak zorunda mıdır, değil midir? İşin bu yanı. ayrı bir tartışma konusudur elbet. Yalnız Antonioni filmi "La Notte - Gece" büyük seyirci çoğunluğu için kolay anlaşılır film değildi. Bu yüzden de bizde se- yirci ne karşılaştı. Bu nedenlerinin en başında - filmin zorlaması bir yana - a Zin bu so) filmlere karşı hazırlıksız oluşu geliyor. Bilerek, ya da lis lu ğu getirtilen "La Notte e zorun- " benzeri filmlerin seyirci e çıkısı, yurdumuzda ender asilari bir olaydır. Getirticilerimis dünya sinemasın- dan hiç habersiz olmaya kendilerini ve seyircilerimizi o denli alıştırdılar ki, çiz gi dışı bir film hem şaşırtıcı, hem de itici oluveriyor. "La Notte - Gece" n yuhalanmasında seyircimizin bir suçu yoktur. tanımadığı bir sineme eseriyle Alışılmıştan öte, bilmediği, karşılaşması, elbette ki bu çeşit bir tepki yaratacaktır. Kolay filmler, uyutucu, sinemanın da bir sanat olduğunu açık- lamaktan uzak kötü filmler, seyircimize gereken sinema eğitimi vermemiş- tir. "La Notte - Gece" nin anlaşılması için - Antonioni'nin ne demek iste- diğini anlama yolunda- bırakınız kültürü ve aydın olma zorunluğunu, her- şeyden Önce bu tür sinema eserlerini görmenin verdiği bir de sinema eğitimi ister. Seyircimiz bundan yoksundur. Batı ülkelerinde, "La Notte - Gece", böylesi bir itmeyle karşı karşıya gelmemiştir, gelemez de Bilinçli, bilinçsiz -orası çözümlenmiş değildir- getirtilen "La Notte- Gece", getirici şirketlerimize yeni bir silâh daha vermiştir: "Seyircimiz bu çeşit sanat filmlerini tutmuyor, yuhalıyor. Biz de zarar ediyoruz, bir daha niçin m. e bir savunma ve ne de bir özürdür. Suç, asıl, doğrudan doğruya seyirciye bu gibi filmleri getirip vermekten kaçan getirtiri şirketlerindir. Se- yirci göre göre alışacak, eğitilecek, sinema eleştirmecilerinin aracılığında da filmi çözümleyip anlamaya (o çalışacaktır. e usülü ne alışma, ne eğitilme ve ne de çözümleme, yüzyılımızda yoktur! AKİS/33

Bu sayıdan diğer sayfalar: