7 Mart 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

7 Mart 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÖNSÖZ İçinde yaşadığımız XX. Asır çok isim almıştır: Elektrik Asrı olmuştur, Radyo As- rı olmuştur, Atom Asrı olmuştur, Feza Asrı olmuştur. 2000 yılını bulmamıza kadar bunlara yeni etiketlerin ekleneceğinden hiç kimse şüphe etmemelidir. Ama XX. As- rın bir özelliği vardır ki o, hiç değişmeden sürüp gidecektir: Bu asır, Propaganda Asrıdır. Bugün insana inanılmaz gibi geliyor: Bir harbin sonunda koca Türkiye Yunam nistana peşkeş çekilmiştir! Harpten mağlüp olan memleketlerinin kaderinin tamah edilecek bir kader olamayacağı tabiidir. Türkiye de elbette bir bedel ödeyecekti. Elinden bir kısım toprakları alınacaktı, sırtına bir takım mükellefiyetler yüklene- cekti. Ama, bir tabak içinde Yunanistana sunulmamız!. Anlaşılmayan taraf budur. Şimdi, bu sayıdan itibaren başladığımıız bir yazı serisi bu sualin cevabım ver- mekte ve gerçeklere kıymetli bir ışık tutmaktadır. Yunanistan böyle bir neticeyi elde edebilmek için korkunç bir propaganda makinesini harekete geçirmiş ve bütün dünya umumi Halkara adeta "Türkiyeyi Yunanistana vermek, hakkın en basit ica- bıdır" fikrini telkin etmeğe muvaffak olmuştur. Bu eserin büyük mimarı, sonradan Türk-Yunan Dostluğunun üç mimarından biri olan Elefterios Venizelostur. Lloyd George tarafından “Periklesften beri Yunanın en büyük devlet adamı" olarak tavsif edilen Venizelos propaganda ve milletlerarası politikada baskı sahasının eşsiz bir üstadı olduğunu ispat etmiştir. 1920'lerde Yunanistanın bu sahalardaki gayretlerinin bütün içyüzü bir takım yunan vesikalarının incelenmesi suretiyle açığa çıkmıştır. AKİS bir yazı serisinde bunların değerlendirilmesinde fayda görmüştür. Bir yandan yunanlıların o yıllardı Türkiye üzerinde nasıl hisler ve niyetler bilediklerinin bilinmesi, diğer taraftan kafalarında, kalplerinde yatanın ne olduğunun anlaşılması bize mutlaka yeni ufuk- lar açacaktır. Hele Kıbrıs daha büyük davaların bir minyatürü olarak ele alınırsa ve Başpiskopos Makariosun Ada türkleri hakkındaki emelleri hatırlanırsa, niha- yet Papaz Başkanın dünya umumi efkârım kendi tarafına çekmek için nasıl bir me- kanizma kurduğu dikkate alınırsa bu ufukların kıymeti daha da artar. AKİS, 1920'lerin değerlendirilmesinde o günlerin bugün yaşayan en yetkili şahsiyetinin, İsmet Paşanın yardımını istemiştir. İsmet Paşa, tarihe aydınlık getir- mek için bu ricamızı kabul etmiştir. O günlerin hikâyesi böylece, Garp Cephesinin ve sonra Lozanın kahramanı İsmet Paşanm özel notları veJıatıralarıyla birlikte yayınlanacaktır. Bu suretle yunan oyunla rına karşı 1920'lerde bizim tutumumuz, davranışımız, mukabil gayretlerimiz de açıklanmış olacaktır. Türk-Yunan münasebetleri bugün bir dönüm noktasında bulunuyor. Böyle bir anda tarihi hatırlamak ve ayrılıkların her iki tarafa da perişanlıktan başka Ur şey getirmediğim tekrar anlamak, en avantajlı olunduğu sanılan sıralarda dahi tabii ce- reyanın tersine akıtılmasına muvaffak olunamadığını görmek bilhassa komşu memleketin devlet adamlarım uyarırsa hepimiz bahtiyar oluruz. METİN TOKER

Bu sayıdan diğer sayfalar: