3 Temmuz 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

3 Temmuz 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

F E N Televizyon Konuşan hayâl ye haftanın ortasında dünya rad- yoları ve basını, Amerikanın ye- ni bir buluşu daha uygulama alanına koyduğunu ilân etti. Bu, uzun yıllar- danberi hayâl edilen, ama bir türlü pratik bir çözüm tarzı bulunamadı- gından ve ekonomik sınırlar içersine sokulmasına imkân olmadığından ger- çekleştirilemeyen bir buluştu. Yoksa ilim ve hele tekniğin bu kadar ileri gittiği bir çağda böyle basit sayılacak bir sistemi işler duruma getirmek pek de güç bir iş değildir. ğini belirtmeye lüzum yoktur. Öyle bir âlet tasavvur edilsin ki, telefonda mevcut nümeratöre benze- yen bir yuvarlak çevrilmekle, istenilen numarayı hemen karşıda bulmakla kalınmayacak, fakat ayni zamanda muhatabın hem sesi işitilecek, hem de kendisi bir ekranda görülebilecektir.! Bu memlekette durum ne olursa ol- sun, artık bugün, dünyada, televiz - yonlu telefon gerçekleştirilmiş ve hal- kın faydalanmasına sunulmuş bir bu- luş olarak selâmlanmaktadır. Yalnız, hemen belirtmek yeninde o- lur ki, bu yeniliğin uygulanabilmesi i- çin ilk olarak arayan kadar aranan Telefon cihazı Televizyonlusuna doğru Yeni olarak ortaya atılan şey, bil- diğimiz şehir telefonuna Türkiyeye henüz girmemiş bulunan televizyonun uygulanmasıyla meydana gelen “te- levizyonlu telefon"du. Telefonun bir oyuncak haline getirildiği, iş adamı- nın, hususi otomobilinden uzaklarda- ki bürosuyla konuştuğu, şehirlerarası konuşmaların bir otomatik telefon nü- meratörü çevrilerek istenilen abone bulunmak suretiyle sağlanabildiği A- merika Birleşik Devletlerinde televiz- yonun da artık bir "lüks" sayılmaktan çıkarak gündelik hayatın her yönden ayrılmaz bir parçası durumuna geldi- AKİS/30 abonenin de yeni buluşa ilgi göster- miş ve televizyonlu telefonu alıp tak- tırmış olması şarttır. Sonra, diğer bir kısıtlayıcı konu, televizyonlu telefo- nun çok daha mükemmel taşıyıcı hat- lara ve özellikle karışık birtakım â- letler ihtiva eden telefon santralları- na ihtiyaç göstermesidir. Bütün bun- ların herşeyden önce maliyet unsuru- nu geniş ölçüde etkileyeceği ve hiç de- gilse şimdilik, televizyonlu telefonun gerçekten bir "lüks" sayılmasına se- bep olacak kadar tesis masraflarının ve konuşma ücretlerinin yüksek olma- sı sonucunu doğuracağı da hemen söylenebilir. Lüks bir buluş Tpelevizyonlu telefonun bu durumuna örnek olarak adi telefon cihazları- nın hattı ve bağlayıcı devrelerden his- sesine düşen masrafları da dahil ol- mak üzere bir abonenin ortalama 72.90 dolara malolduğunu, oysa ki televiz- yonlu telefonun en basitleştirilmiş şeklinin bile beher abone için 3530 do- lar ödenmesini gerektirdiğini belirt- mek yeter! Yeni buluşun bukadar pahalı ol- masının nedenlerine gelince... (Daha önce de bu sütunlarda açıklandığı gi- bi, televizyon -yani elektronik metod- larla ışık işaretlerinin taşınmasına ya- rayan sistemler- radyoya, hele tele- fona oranla çok daha yüksek frekans- lı elektrik akımlarıyla çalışmaktadır- lar. Gerçekten de telefonda taşınan elektrik akımının saniyede sadece 300 ilâ 3000 arasında titreşimler yapma- sına karşılık, oradyoda bahis konusu titreşimlerin Oo frekansları (o genellikle, saniyede yüzbinleri hattâ -kısa dal- galar bahis konusu oolunca- birkaç milyonu bulur. Buna karşılık televizyonda kulla- nılan elektrik dalgalarının titreşimle- ri ise bunun çok üzerinde olmalıdır Genellikle Amerikada bir "Standard" olarak tanınan ve seyircinin üzerinde hayâlleri izlediği (o televizyon ekranını 485 defa tam olarak tarayan sistemde gönderilen elektrik dalgalarının titre- şimi en az 4 milyon 375 bin olmalıdır. Bukadar yüksek bir frekansı geçirebi- lecek telefon hatlarının kalite ve tek- nik özellik yönlerinden saniyede sa- dece 3 bin titreşimli oses akımlarını taşıyacak âdi bir telefon o hattından çok farklı olacağı aşikârdır. Ayni fikirlerin televizyonlu telefo- nun santralında kullanılacak malze- menin kalitesi ve teçhizatın da karı- şıklığı için yürütüleceği tabii olduğun- dan, açıklanan fiyat farkının neden- leri kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Diğer çok önemli bir nokta ise, tele- fon konuşmalarında, arasıra da olsa, araya yanlış numaraların karışması veya konuşulurken diğer kanallardaki konuşmaların işitilmesidir. Bu gibi bir durum televizyona arız olursa sonu- cun nekadar "acıklı" olabileceğini a- çıklamaya lüzum olmasa gerek. Örnek olarak, birbirleriyle "pek samimi" gö- rüşme yapan sevdalı bir çiftin arasına çapkınlıklarıyla tanınmış iki erkeğin veya iki meraklı "sosyete kadını"nın giriverdiklerini obir an düşünüvermek yeter! Herhalde telefonlardaki "gizli- lik" şartına televizyonlu telefonda katmerli bir önem vermek ve sistemi bunu kesinlikle sağlayacak şekilde dü- zenlemek ilk şarttır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: