July 3, 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

© AK i ca Yıl: 11, 3 Temmuz 1964, Sayı: 524 Cilt : XXX HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI KIBRIS OLAYLARI Türkiye Başbakanı İnönü Londra hava alanında karşılanıyor Dinç ve kararlı Dış politika 2 Ortaya açılan kartlar Bu haftanın ilk gününde, Londrada- ki Başbakanlık binasının o büyük bir zevkle döşenmiş toplantı salonun- da biri beyaz, diğeri kır saçlı, orta boylu, ince yapılı iki devlet adamı, birbirleriyle dostça görüşüyorlardı. Hal lerinden, çok önemli bir konu üzerin- de durdukları belliydi. Bir ara, kır saçlı zat, karşısında oturan beyaz saç- lı devlet adamına bir soru sordu. Beyaz saçlı adam önce soruyu iyi anlamadı- ğını sandı, yanındaki yardımcısına bir kere daha tekrarlamasını söyledi, on- dan sonra da büyük bir kızgınlıkla, karşısındakine, "Siz kimin malını ki- me veriyorsunuz?" dedi. Kır saçlı a- AKİS/6 dam, bu soru karşısında gözlerinin içi- ne kadar kızararak önüne bakmaktan başka çare bulamadı. Kendine yöneltilen soruyu duyunca gözlerinin içine kadar kızaran kır saç- lı devlet adamı, ingiliz Başbakanı Sir Alec Douglas - Home'dan başkası de- gildi. Karşısındaki beyaz saçlı devlet adamı da, Türkiye Başbakanı İsmet İnönünün ta kendisiydi, iki devlet ada- Londrada, son ayların en önemli milletlerarası buhranı sayılan Kıbrıs anlaşmazlığını görüşmek üzere bulun- muşlardı. Görüşmelerin hararetli ge- çen bir anında, İngiliz Başbakanı, e- ger Kıbrıs Adası Yunanistana verilir- se Türkiyenin buna karşılık ne isteye- ceğini öğrenmeye kalkıştı işte o za- man İnönü önce kulaklarına inana- madı, sonra da yukarıdaki soruyu sor- du. Doğrusu, bu soruyu sorduktan son- ra, kim olsa gözlerinin içine kadar kı- zarmaktan başka birşey yapamazdı. Hedefe doğru 'Türk Başbakanı İnönü, Londra Başkan Johnson'ın çağırısı üzeri, ne gittiği Birleşik Amerikadan yurda dönerken uğramıştı. Bilindiği gibi, İ- nönü, Birleşik Amerikada bulunduğu süre içinde oradaki ilgililere Kıbrıs ko nusundaki türk görüşünü anlatmaya çalışmıştı. İşin doğrusu istenirse bu gö rüşmeler sırasında Kıbrıs anlaşmazlı- ğına olumlu bir çözüm yolu bulunmuş değildi, fakat (amerikalılar türklerin görüşünü büyük bir dikkatle dinlemiş-