3 Temmuz 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

3 Temmuz 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Seyahatin Bilançosu Bu satırların okunmakta olduğa sırada Başbakan İnönü uzun seyahatinden Türklyeye dönmüş olacaktır. Faz la seyahat etmek adeti olmayan İnönü on gün üştü u temasların her birinin ana meselesini Kıbrıs işi teşkil etmiştir Kıbrısta nihai hal çaresi konusunda, İnönünün yola çıkışıyla İnönünün yurda döndüğü bugün arasında bir mai Mi a Kimse; Adanın istikbalinin ne olacağını bil- ektedir. Fakat İnönü de buna tayin etmek için yo- ii çık değildir. İnönü, Kıbrıs Meselesinin Türkiye ile müttefikleri arasında bir karışıklık (Odoğurduğu sırada Washington'u, Londrayı ve Parisi ziyareti kabul etmiş- tir. Üç başkentte Türkiye Başbakanının yaptığı temas- lar sonunda bugün böyle bir karışıklık ortadan kalkmış- tır. Tam aksine, Kıbrıs işinin nasıl halledileceği Okesin çizgileriyle tesbit edilmemiştir ama bunun için takip edi- lecek yol hususunda tam mutabakat hasıl olmuştur: Kıb- hususiyeti bir başka kütleye, kuvvet kullanmak suretiyle hakim ol- masına müsaade edilmeyeceğinin ifadesidir ve sarih te- minattır. Kıbrıs işi nasıl halledilecektir? Bunun, mevcut and- laşmaları inkâr etmekle halledilemeyeceğini Washing- ton'da yayınlanan türk-amerikan tebliği Papandreuya ve Makariosa göstermiştir. Kıbrıs işinde bir hal çaresine varmak için mevcut andlaşmalardan hareket etmek mecburiyeti vardır. Mevcut andlaşmalar self-determina- tion yolundan enosisi ne kadar engelliyorsa taksimi de sadece o kadar engellemektedir. Adada bir kıbrıslı hal- kın olmadığı açık surette kabul olunduğuna göre Ada halkına bir self-determination hakkı tanımak bahis ko- nusu değildir. Self-determination hakkı, eğer kabul edi- lecekse, iki cemaate birden kabul olunacaktır. Rumlar ne isterlerse onu yapacaklardır, türkler ne isterlerse onu ıbrısın Yunanistana ilhakının hiç b i ukuki kıymeti olmayacaktır. Bunu tescil etmek üz: Ada iç v a dışı kuvvetler harekete geçtiği takdirde ise bunlar karşısında türk ordusunu bulac: dır. Ameri - n Johnson böyle erikanın, Tür- kiyenin elini bir daha tutmayacağını belli etmiştir. İn- iltere ve Fransa da aynı temay uklarını belli et- iy s hafazası idi. Bünün tam aksi olmuştur. Mevcut andlaş- etin TOKER Emir işin ruhunu teşkil ettiği, altı çizilerek işaret e- dilmişti Kıbrısta ne olacaktır? Bunu henüz kimse bilmemek- tedir. Havada bir takım projeler vardır. Amerikanın ak- lında bir çare mevcuttur, General de Gaulle bir şeyler düşünmektedir. Bunların her biri zamanla ve görüşmeler le olgunlaşacaktır. Ama Kıbrısta bir şey olmayacaktır: Adanın Yunanistana ilhakı! Ne Makariosun, ne Grivasın kudreti buna yetecektir. Zira Türkiyenin elini ümit edilen batılı müttefiklerimiz buna imkân olmaya- cağını bizzat İnönünün ağzından işitmişlerdir ve buna kani olmuşlardır. Bu, devrimizde yüksek seviyede karşı- lıklı temaslar yapmanın büyük faydasını bir kere daha ispat etmektedir. Bundan dolayıdır ki Türkiye ile Amerika arasındaki münasebetleri gölgeleyen bulutlar da İnönünün Was- hington'da Başkan Johnson ile yaptığı temasların o so- nunda dağılmıştır. Başkan Johnson İnönüyü gördükten sonra Türkiyeyle nasıl konuşulması gerektiğini anlamış- a te uğunu, bir şeyler bii için çırpındığını, ama ba- şında çok dert olduğuna görmüş, ona hemen kızmamak gerektiğini farketmiştir. Mesele Amerikaya vaziyeti an- latmak, yanıldığı noktaları belirtmek, onu dostane (o bir şekilde hakkın, hakikatin ve basiretin yoluna itmektir. Buna karşı Amerikanın esastan bir mukavemeti yoktur. Ama bilmemekte, anlamamaktadır ve takt hataları yapa- rak bazen "porselen dükkânına girmiş fil" durumuna düşmektedir. Tıpkı bunun gibi, General de Gaulle Fran- sası ile aradaki bir takım unsurlar yüzünden soğuk gö- rünen münasebetler iki devlet adamının semai es- ki haline dönmüştür. Şahsen General de Gaulle'ün, onun rejiminin ve onun dış politika istiklâli anlayışının Tür- kiyede bu kadar rağbet görüp İtibar kazandığı bir sıra- da Türkiye ile Fransa arasında bir soğukluğun mevcudi- yeti zaten anlaşılmaz bir husustu. Bu garip durum şim di bertaraf olunmuştur. General de Gaulle'ü, angajman- larının imkân vereceği yakın bir tarihte Türkiyede, ara- mızda görmek bizim için sevindirici olacaktır. İnönü, seyahatinden memnun dönmektedir. Bu mem nuniyetinde haklıdır, zira bir fransız tabiriyle ("bütün i'lerin üzerine noktaları koymuştur". Amerikada, İngilte- rede ve Fransada umumi efkârın Türkiye kadar İnönü- nün şahsına karşı gösterdiği ilgi kendimizden bahsettir- mek, ismimizi duyurmak ihtiyacımızı bir defa daha göz- ler önüne sermiştir, ra işi hepimizi üzen, dertli bir meseledir; Ama dünyaya bir de Türkiyenin bulunduğunu, onun temayülünün m olduğunu, Türkiyenin idarecileri- nin bu görüşü savunduklarını göstermeye Kıbrıs vesile vermiştir. İnönü, günlük işlerle ilgili temaslarından başka, Tür- kiye bakımından bir de "iyi niyet elçiliği" yapmıştır. Bu, seyahatinin, belki de uzun vâdede Türkiye için en faydalı. kısmını teşkil etmiştir. AKİS/7

Bu sayıdan diğer sayfalar: