10 Temmuz 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

10 Temmuz 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YAYINLAR BEYAZ HÜRRİYET Dr, Ali Yıldızın siyasi romanı (Efe Matbaası, Ankara 1964, fa 10 lira) H“ insan, duyup düşündüğünü baş- kalarına duyurmak, anlatmak eği- limindedir, ifade edilememiş, başkala- rına duyurulamamış bir fikir, sahibi- ni huzursuz eder. 196 say- Ali Yıldız genç bir tıp doktorudur. Gerek kitaplardan, gerekse gözlemle- rinden edindiği bilgilerle, memleketin kalkınması konusunda bir takım sen- tezlere varmış olan Dr. Ali Yıldız, dü- şüncelerini "Beyaz Hürriyet" adlı bir kitapta toplamış ve kitabın türüne de "siyasi roman" demiştir. "Beyaz Hür- riyetin siyasi roman olup olmaması önemli değil. Yazarın da "benim ese- rim bir romandır" gibilerden bir id- diası yoktur sanırız. Önemli olan, 196 sayfalık kitapta, bir tıp doktorunun, dağınık da olsa, memleket kalkınması konusunda bir takım fikirler ortaya at- mış olmasıdır. Bu bakımdan, kita- bın dili, yapısı türü, sanat değeri ü- zerinde durmıyacağız. Üzerinde dura- cağımız hususlar. Dr. Yıldızın, Kendi gözlem ve kitaplardan edindiği bilgi- lerle vardığı sonuçlardır. "Beyaz Hürriyet" iki bölüm halin- dedir. Birinci bölümde, romanın kah- ramanı Şahapın çocukluğu, aile haya- tı, öğrencilik yılları, Tıp Fakültesin- deki mücadelesi anlatılmaktadır. İkin ci bölümdeyse yazar, mesleği açısın- dan mücadelesini sürdüren doktor Şa- haba bir takım sosyal, ekonomik ve politik fikirler, görüşler söyletmektedir. Birinci bölüm hikâye tekniğiyle yazıl- mıştır. İkinci bölüm ise âdeta uzun bir makaledir. Bu bölüme sıkıştırılan bel- geler - ki bunlar, Doktor Şahabın, vak- tiyle bazı taşra gazetelerinde yazmış olduğu yazılardır - ve savunulan fikir, kitabı siyasi roman niteliğinden uzak- laştırmaktadır. Esere, bu bakımdan, o- laylarla, gözlemlerle e bir etüd demek daha doğru o Dr. Ali Yıldız; 196. sayfalık kitap- ta belirttiği gözlemlerinden şu formü- le varmıştır: "Sosyalist doku üzeri- de kapitalist dinamizmi". Denilebilir ki, bütün eser, eserdeki olaylar göz lemler zinciri, tamamen bu formülü doğrulamak için verilmiştir. Ne de- mektir "sosyalist doku üzerinde ka- pitalis dinamizmi"? Yazar bunu şöyle açıklamaktadır: "Biz kapitalistin kurnaz, muktesit, icatçı Zir zekâ olduğuna inananlardı- nız. Bu bakımdan, kapitalist yok et- mek değil, varlığından halk adına is- tifade etmek istiyoruz. Bu bakımdan, iktisadi Ogörüşümüz 'sosyalist doku üzerinde kapitalist dinamizmi' formülü ile izah edilebilir. Yâni devletle özel teşebbüsün ortaklık yapmasını teşvik edecek kanunlar çıkarılmasını... Şahap, "bir sınır şehrinde unuttu- gumuz küçük kızın, cesur bir polisle evlendikten sonra doğan oğludur. Ön- ce Teknik Üniversiteye girer, fakat o- rayı kuru bulduğu için, ayrılır ve Tıp Fakültesine devam eder. Tıp Fakülte- si bir âlemdir. Fakülte idarecileriyle, hocalarından bazılarıyla oarası açılır. Fakülteye protesto beyannameleri asa- rak mücadele eder. Polis görevlisi bir kızla tanışır, sonra da, polisten yar- dım görmek amacıyla, polisle işbirliği yapar. Derken, Ursula adlı bir alman kızıyla tanışır. Şahabın bütün arzusu "polisle anla- ihtilâlsiz, ü halletmek"tir. "Yâni iktidar mekanizması içinde bir regülâ- tör ve ikaz sistemi olmak. Şahap bu- nu tecrübe ediyordu işte polisle anlaş- makla." Tıp Fakültesini bitiren Şahap, mü- cadelesine doktor olarak devam eder. Şöyle diyor yazar: "Bir tarafta Tanrı ve Şahap, bir yanda ayrı iki cephe. Kimin galip geleceğini zaman göste- recekti. Maamafi Şahabın şöyle bir te- sellisi vardı: o Ben mağlup olursam, Tanrı yok demektir." Şahap, doktor olarak gittiği her yerde kötü idarecilerle, vurguncularla, istismarcılarla mücadele eder. Çün- kü. "Atatürk mimarisi arkasında sak- lanmış, Atatürkü istismar eden, onu yağma etmeğe çalışan, daha önce de Namık Kemallerin, Mithat Paşaların başını yiyen hortlak, şimdi de genç bir halk çocuğuna gözünü dikmiş, onu yutmağa hazırlanmaktadır." Doktor Şahap "statüko düşmanı değil, statükoyu (o basiretsiz ve egoist davranışları (oOile tehlikeye (o sokan temsilcilerinin oOdüşmanıdır". oOOnun için, "tek çare olarak, Türkiye- de müstakil bir halk cephesi kurmak icap ettiğine inanır. Bu halk cephesi hiç bir ideoloji veya kurumun bendesi olmayacak bilâkis, herşeyi kendi arzu ve yapısına göre tadil edip kullanabi- lecekti. (...) Herhangi bir doktrinin birkaç iyi tarafı var diye, onun tümü ne esir olmak asrımıza göre safça bir davranış"tır. Şahap bir "neşir organı" kurar ve muhayyel bir parlâmentoda, halli cephesi adına ilk tarihi nutkunu verir. Nutuk, çeşitli doktrin ve görüş- lerin kısa mukayese ve tenkidinden i- barettir. Kitaplar İSLAMİ BİLGİLER ANSİK- LOPEDİSİ Hazırlayan Selâhattin Şar, Hizmet Kitapları | İstanbul, 272 sayfa, ciltli 1250 kuruş DRAM SANATI Yazanlar: G. Wickham - G. Breton, Çevirenler: Ergin - Gani Yener, Elif Ya- yınlan II. Tiyatro Dizisi 4, 78 sayfa 350 kuruş TÜRK DİL BİLGİSİ Muharrem Ergin, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakül- tesi yayınları 785, İstanbul 1962, 384 sayfa 35 lira YENİ HUKUK LUGATİ ve HUKUK TERİMLERİ SÖZ- LÜĞÜ Hazırlayan T. Azmi Uslu, Si- te Yayınları Hukuk Dizisi 1, İstanbul 1964, 349 sayfa 25 lira. GECENİN SONU Orhan Asenanın piyesi, Top- lum Yayınları, 1964, Ankara, 2 lira, KÖY ÖĞRETMENİNE MEKTUPLAR Ceyhun Atuf Kansunun ya- zıları, Toplum Yayınları 1964, Ankara, 3 lira. İSLAMİYET AÇISINDAN ŞEYHLİK-AĞALIK Mehmet Emin Bozarslanın dini incelemesi. Toplum Ya- yınları, 1964, Ankara, 5 lira. ORTAK: Talip Apaydının romanı, 1964, Fiyatı 4 lira. NİSAN YAĞMURLARI Mustafa Arif Arıkan şiirleri. Yargıçoğlu (Matbaası, 1964 Ankara, 250 Kuruş. "Beyaz Hürriyet" tarihi sahneler- le başlar, realist sahnelerle gelişir ve hâyâli sahnelerle son bulur. Doktor şahap şuna inanmıştır: "Her devir kendi hürriyetini yaratır, ebedi hürriyet yoktur." Kitabın birinci kısmı, ikinci kısmı- na göre çok hafiftir. Yazar, ikinci kı- sımdaki fikirleri söyleyebilmek için, Şahabın çocukluğunu, o öğrencilik ve doktorluk yıllarını uzun uzun anlat mak lüzumunu duymuştur. Kitabın en önemli kısmı, Şahabın doktorluk yıllarında Anadolunun muh- telif yerlerinde şahit olduğu idari bo- zukluklar ve karşılaştığı haksızlıklar- dır. Hiçbir hayâle yer vermeyen bu gözlemler oldukça düşündürücüdür. AKİS/33

Bu sayıdan diğer sayfalar: