5 Mart 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

5 Mart 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA ve hiciy, tatlı, neşsli ve yumuşak bir havaya bürünen “Serseri Milyarder” yenilir yutulur kılığa (osokmaktadır. “Serseri Milyarderi “İstanbul Kaldı- rımlarnı"'na aktaranların ilk ve en bü- yük yanlışları da Sauvageon'un filmin deği bu havayı osağlıyamamalarında kendini gösbermektedir. Senaryocuiar - Metin Erksan, İsmail Sovdan, Hamd: Avcıoğlu . bu havayı sağlamağı çalış- mak şöyle dursun, üstelik işi c'da' ta- rafından almakla, zaten inanılmaz bir Hpi ve hikâyeyi büsbütün yoku- sa sürmektedirler, Zeki Mürenin isminden Ve sesinden sonuna ka- dar yararlanmak çabası da tab:i baş- ka bir engel... Çünkü dokuz şarkı ve . gereksiz uzatılan iki sahne -renkli o- larak çevrilen “Lsylâ ile Mecnun" hi- kâyesi ile Mürenin gardropunun teş. hir edildiği son sahne - Erksana, İste- seydi bile Savuageon'un yapab'idiği kadarını da vapmasına imkân veremi- yec:k kadar filmi; doldurmaktadır. Böyle olunca, Erksanın dokuz şarkı- yı resimlemek icin kendini neden bu kadar sikintiya soktuğu, Fin hamamın. daki bir fok balığı kadar beyozperde- de yadırganan Müreni bir aşk hikâye- sinde cidd! ciddi kullanmak zorluğu- nu en göze aldığı anlaşıimamakla- dr, vine de, filmin farkına va. ik yapılan tek esprisinin bu sa- vede yer aldığını inkâr etmek hak- sızlık olur, Mürenin o taklidi İmkân- sız poza bürünme çabasıyla birlikte söylediği “Size âşığım” sözüne karşı- lık, B*lgin Dorukun, büyük bir öfke ve hırçınlıkla, “Rica ederim, bana imkân. siz şeylerden bahsetmeyin" abını yapıstırması kolay kolav unutulacak gibi değildir. Geriye, Erksanın böyle © bir filme niye imza attığı meszlesi kalmaktadır. Sinemanın gerekleri gözönüne simin- ca, en iyi yönetmenlerin bile maddi durumlarını düzeltmek, piyasa dışı €- dilmemek için arada bir &ölü filmler de çevirmesi bir dereceye kadar mâ- zur görülebilir. Ama Erksanın, bilhas- sa şu siralarda böyle bir şeye ihtiya. cı olmaması gerekir, Üstelik, böyle bir işs girişse bile, kendisinden. bunu yağ- ma furyasına katılarak Ooyapmaması beklenirdi. Sinemacılar Son cift , Tan ik film yapımının kahramanları valnız yabancı filmleri yağmalamak- la yetinmediler, savaş öncesinin ünlü komik çift; Laurej ile Hardy've nazire olarak “Tosun ile Yosun"u da piya- saya sürdüler, Türk sinemasının en Şiş- man oyuncusu Nzcdet Tosun 150 kilo. luk Oliver Hardv'vi, Muzaffer Yosun (Demir) de, onun yarı kilosundaki Stan Laurvel'i taklide çalışmaktadırlar. bu maskaralığa o yetişmeden bir bevin kanamasından öl- müştü: Laurel daha tal'hsiz çıktı ve yıl larca felçli olarak yaşadıktan sonra bu maskaralığa da yetişip göçen hafta bir kalb krizi sonunda, öldü. Laurel-Hardy, sessiz İle sesli sins» ma arasındaki geçiş döneminde beyaz. perdenin en güçlü komiklerinden, ko mik çiftlerin ise en güçlülerindendiler. Onların dışındaki komikler ya tex baş- lârına, ya da Kalabalık bır grup Oola- rak çalışıyorlardı, o Laurel-Hardwden önceki birkaç “komik çift” denemesi - meselâ Danimarkalı "“Pat-Pataşon”, Sehenström ile Madsen - veya onlar- dan sonrakiler - “İki Açıkgöz, Bud Ab- bott. ils Lou Costello; “Canciğer kar. deşler”, Jerry Lewis ile Dean Martin -, bir kömik çift meydana getirmenin nekadar güç olduğunu ortaya koymak- tan ve Laurel-Hardy çiftinin değeri, nin daha iyi anlaşılmasını &olaylaştır»- maktan öteye geçeimemişlerdi. Lautel- Hardy çiftinin başarı sırrı, bunların hem fizik, hem de psikolojik yönden birbirlerinin hem &arşıtı, hem de ta- mamlayıcısı olmalarındaydı. Bir fili andıran cüssesi ve davranışları olan Hardy'nin çevresinde ouyurgezer gibi dolaşan sıska Laurei, birbirini hem iten, hem de çeken gezsgen ile peyki Kadar âhenkli bir sistem kurmuşlardı. “Bir. . likte galibiz, tek basına mağlüp' sözü- nü sik sık tekrarlamaları bundandı. Tesadüfün cilvesi Ama tek başına çalıştıkları zamanlar olmuş. üstelik Laurel bakımından bu çalışmalar oldukça başarılı da giç- mişti. ' Zaten Laurel-Hardy. fiimlerin- de “peyk” gibi rağmen ortaklığın “beyni” Laurel'di, Dis gö- rünüşleri Kadar “menşe iri de ap AKİS, 5 MART 1965 Laurel - Hardy Kondi gitti ismi kaldı yudiğâr

Bu sayıdan diğer sayfalar: