13 Kasım 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

13 Kasım 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Oyun: "Babayiğit" (The Playboy of the Western World), Komedi, 3 perde. Yazan : J. M. Synge. Çeviren : Saffet Korkut. Tiyatro : Devlet Tiyatrosu (Büyük Tiyatro). Sahneye koyan : Ahmet Evintan. Dekor - Kostüm : Tarık Levendoğlu. Işık : Nuri Özakyol. Konu : İrlanda köylülerinin "saf, iyi, kolay inanan, gürültücü" tabiatı- nı, "garip, hiç duyulmamış işleri başaranları gözlerinde büyütmeleri- ni, hayâllere kapılmak, hayâlleri hakikatmiş gibi görmek eğilimini" an- latmak için sahneye çıkarılmış bir çeşit "acem fıkrası"... Uydurma bir baba kaatilinin kahraman haline getirilmesi, sümsük bir oğlanın çev- reden gördüğü bu inanılmaz ilginin etkisiyle hemen bütün yarışma» ları kazanan -ve bütün gönülleri fetheden- bir köy Don Juan'ı olup çık- ması... Oynayanlar : Âli Cengiz Çelenk (Christopher Mahon), Zafer Ergin (Ihtiyar Mahon), Coşkun Kara (James Flaherty), Tomris Oğuzalp le A Melek Tartan (Dul Ouin), Attila Eldem (Shaw Keogh) v Beğendiğim : Tomris Oğuzalp ile Coşkun Karanın ve Melek Tartanın dikkati çeken özenli, ölçülü oyunları. Tarık Levendoğlunun, havayı ve- ren, güzel dekoru. Beğenemediğim : Güzel dramlar verdiği halde, komedide başarılı ol- duğu pek iddia edilemiyecek Synge'in ne köylümüze, ne kentlimize bir- şeycikler söyleyen, bütünüyle bize çok "yabancı" kalan bu eserinin seçimindeki isabetsizlik. Evintanın, daha da isabetsiz bir yorumla, ese- rin renkli ve güldürücü yönlerini olsun değerlendiremeyen, ağır tem- polu, yavan sahne düzeni. Fiziğine hiç gitmeyen bir rolde Ali Çelengin -bütün sevimliliğine rağmen- inandırıcı olamıyan "babayiğitliği" ve "Don Juan"lığı... Silik, yerli renkten yoksun kalan bütün öteki tipler... Sonuç : Ne Devlet Tiyatrosuna, ne seyircisine, ne de sanatçılarına bir- şey kazandıran, talihsiz bir oyun, boşa giden bir yığın emek. Naciye FEVZİ şöhrete ulaşmış, başrolünü oynadığı Yeni bir istidat "Viyana Kanı"yla da uzun bir Ame- rika turnesinde büyük başarı sağla- mıştır. Viyana Operetinin bu seçkin tem silcilerini dinledikten -ve bizdeki o- peret otemsillerim o hatırladıktan sonra, operet çalışmalarımızda bu türün ustası olan avusturyalı dost- larımızdan faydalanmayı neden dü- şünmediklerini sorumlulardan sor- mak pek yersiz olmıyacaktır. 32 Küçük Tiyatroda oynanmakta o- lan "Uçurtmanın Zinciri"ni gör- meğe gidenler, haftanın bazı ak- şamlarında, güzel bir sürprizle kar- şılaşmaktadırlar. Bu sürpriz, oyu- nun tek kadın kişisi Kezban rolü- nü Gülcan As ile -ve münavebeyle- paylaşan Zeliha Siyavuşoğlunun gös- terdiği büyük başarıdır. Gerçekten de Zeliha Siyavuşoğ- lu, üstün zekâlı köy çocuğu Ömerin götürüldüğü Amerikada astronot- luğa kadar- o yükselişinde, sonra -bindiği uzay gemisini köyüne indi- recek kadar- doğduğu Anadolu top- rağına bağlı kalışında önemli rolü olan Kezbanı, Konservatuvardan henüz çıkmış bir stajyerden umul- mayacak bir rahatlık, tazelik, sevim- lilik ve inandırıcılıkla yaşatmakta, seyirciler üzerinde olumlu etkiler bırakarak hakli alkışlar toplamak- tadır. Bununla beraber, genç sanatçıyı yakından tanıyanlar, bunun kendi- leri için şaşılacak bir şey olmadığı- nı, Zeliha Siyavuşoğlunun daha Konservatuvar (o sıralarında (iken güçlü ve çok yönlü bir sahne kaa- hi. sahibolduğünu isbat etti- ğini, geçen Haziran devresi mezu- niyet imtihanlarında -"Dünya X Gö- züyle" adlı bir perdelik oyundaki Anne rolüyle kompozisyon rollerin- de de dikkati çekmiş olduğunu ve Tiyatro bölümünün yüksek devresi- ni pekiyi dereceyle bitirdiğini, son yıllarda bu devreden mezun olan sayılı kabiliyetler arasında yer al- dığım belirtmektedirler. Zeliha Siyavuşoğlu, ünlü bir sa- natçımızın, Opera sahnemizin ilk parlak seslerinden, daha sonra da Tiyatromuzun kompozisvon rolle- rindeki unutulmaz tipleriyle en beğenilen komedyenlerinden Semi- ha Berksoyun kızıdır. Bu bakım- dan, Zeliha Siyavuşoğlunun "U- çurtmanın Zinciri"ndeki bu ilk ba- şarısını -geleneği olan Batı sahnele- rinde çok görüldüğü gibi-, aileden çocuklara intikal eden köklü bir sa- nat eğitiminin bizde de güzel örnek- ler vermeğe Oo başladığını gösteren mutlu bir olay saymak gerekir. Zeliha Siyavuşoğlu "Dünya gözüyle” bir istidat 13 Kasım 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: