13 Kasım 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

13 Kasım 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Benim 21 yaşımın güzel günleri! Memleketin kıymetli evlâdı Süleyman Demirele arşı, bugünlerde, minnet ve şükran hisleriyle dolu olduğumu itiraf etmek isterim. Başbakan, göz- lerimin önünde bir pencere açtı ve ben, belki başka- larının nurlu ufuklar gördüğü bu pencereden bun- dan yirmi yıl evvelki hayatımı seyretmek imkânını buldum. İnsanın, sadece 21 yaşında olduğu günleri hatırlaması o kadar tatlı ve öyle renkli oluyor ki.. undan yirmi yıl evvel Cumhuriyette çalışıyor- dum. Liseyi bitireli iki, üç sene olmuştu. Edebiyat F a - kültesinin de bir talebesiydim. Çok partili hayat baş- lamıştı. Memleket tek dereceli ilk seçimlere hazırla- nıyordu. Liderler yurtiçi seyahatler yapıyorlardı. Ben bu seyahatlerin ekserisinde D.P. Genel Başkanı Celâl Bayarın yanında dolaştım. Memleketin meselelerini, memleketin dertlerini, bunların çarelerini ne kadar güzel anlatıyordu. Her şeyi nasıl iyi biliyordu. Dev- letçilikten vazgesip. e özel sektörün, serbest teşebbüsün, müd esiz rekabetin eline terkettiği- mizde her şey eri Celâl Bayar bütün ikti- sadi devlet teşekküllerini vatandaşlara devredecekti. Hisse senetleri çıkarılacaktı ve bunlar herkese satı- lacaktı. Sermaye piyasası böyle kurulunca donmuş tasarruflar iş hayatına girecekti. Birkaç kuruşu olan kadını, emekli albayı, köşebaşındaki bakkalı, bir ban- kada küçük bir hesaba malik herkesi, Celâl Bayar, memleketin kendi çapında bir iş adamı haline getiri- yordu. Celâl Bayar bunları anlatırken onun etrafını alır- dık, çoğu iş adamlarından müteşekkil çevre ağızının suyu akarak, ben, 21 yaşındaki edebiyat talebesi, kur- tarılacak olan memleketin hayalinin heyecanıyla dolu olarak dinlerdik, dinlerdik, dinlerdik.. Ben siyasal bilgiler tahsilini daha sonraları, Ede- biyat Fakültesi bittiğinde yaptım. Bir iktisat ilminin varlığını, kulaktan dolma bilgiyle iktisadi ve sosyal meselelere hal çarelerinin çok çabuk ve kolay bulun- duğunu, fakat bunlar o ilme aykırı oldu mu hepsinin muallâkta kaldığım o zaman, yavaş yavaş, okuyarak ve görerek öğrendim. D.P. o sıralarda iktidara geldi. Dünyanın, amerikan yardımı konusunda, altın devri yaşamıyordu. "Bırakınız yapsın, bırakınız geçsin" fel- sefesi bir kaç bolluk yılından sonra sıkıntı, yokluk getirdi ve 1 bu asrı aşıp gelecek asır için de borçlandı. ünyada bize borç veren kalmayınca, "ariyereler" denilen keşifle zoraki alacaklılar bulun- iç bir İktisadi Devlet Teşekkülü fertlere dev- redilmedi. Devredilemedi ar sermayesiz fertlerle ortak ettirilip “mahallelerdeki milyonerler yetiştirildi. DP. liberal ekonomiden her gün biraz in alez kaydı. Tâ, Milli Korunma Kanunu- kadar Ve bir gün iflâs gelip, kapımızı çaldı. 18 Kasım 1965 Metin TOKER Demirel Hükümetinin programında bir korkunç cümlenin bulunduğu, bu metni dikkatli okuyan kim- senin gözünden kaçmış olamaz. Yeni İktidarın naza- rında, 19 60ile 19 6 Sarası "heba olmuş beş yıl"dır. De - mirel Hükümetinin bununla söylemek istediği, şim- di, 1 9 6 0 öncesinin "iyi değerlendirilmiş yıllar"ına der- hal ve süratle avdet edileceğidir. Siyasi Rejim bakımından 1 9 6 0 öncesine dönüle- bileceğini sanan veya hayâl edenler var mıdır, bilin- mez. Her halde vardır. Ama buna kimsenin kudreti yetmez. Memleketin bütün sağlam kuvvetlerinin bekçilik ettiği Anayasa böyle heveslerin sahiplerini kıskıvrak bağlayıp hareketsiz hale getirmiştir. Gene bir iktidar çıkıp bir Parlâmento Çoğunluğu ile her şeyi yapmaya çalışacak, İspat Hakkım kaldırıp ye- rine Görülen Lüzum prensibini koyacak, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri hürriyetini (sağlayan kanunu Toplantı ve Gösteri Yürüyüşlerini yasaklayan un- la değiştirecek, 27 Mayıs Tas arına el sürebile- ek, bunların hiç birinin imkânı yoktur. Bir defa, imkanı yoktur. İkincisi, bugünkü iktidara hâkim bulunan Demirel Zihniyetinin ve onun arkasındaki çevrelerin yabancı ve yerli büyük iş çevreleri- bu taraklarda bir bezi mevcut değildir. Esas hedef devleti bir Jandarma Devlet haline getir- mek, memleketin ekonomik ve sosyal gelişmesini ser - best rekabetin, yani yabancı ve yerli özel sektörün eli- ne bırakmaktır. Devlet, servetlerin nasıl kazanıldı- ğıyla ilgili olmayacaktır. Bu bir şahsi kabiliyet, me- haret, baht veya bilgi meselesidir.Devletin görevi serveti korumak, mülkiyet hakkım korumak, asayişi korumak, sermayeye güven vermek" (İktisadi Dev- let Teşekkülleri artık bu sefer fertlere devredilecek- tir. Hisse senetleri artık bu sefer küçük tasarruf sa- hibi herkesi bir büyük işletmenin ortağı yapacaktır ve yerli özel sektör, sermaye piyasası k“nıluncaya kadar sermaye sıkıntısını, devletin borçlanması su- retiyle gelecek yabancı özel sektörün sermayesiyle telâfi edecektir. Bu iki özel sektör, servet edinenin ne servet e iği ve ne vergi ver iği hiç kimse ta- rafından bilinmeksizin, elele, türk yurdunu, türk hal- kım, tamamen hasbi Şekilde kalkındıracaktır. Ben 21 yaşında, Celâl Bayarı kalbim heyecan do- lu dinlerken bir mazeretim vardı: Benim gözümün önünde bir "Celâl Bayar Tecrübesi" yoktu. imdi ben, "Süleyman Demirel Tecrübesi"ni n a - sıl sessiz beklerim ve kim bana “Canım, Demirel Hü- kümetinin daha hiç bir icraatı yok, niçin bu vaziyeti alıyorsun" demek hakkına sahiptir? XX. Asırdan sonra XXI. Asırı da aşıp XXII. Asır için borçlandığımızda, vaziyet almakta biraz gecikmiş sayılmayız mı acaba?

Bu sayıdan diğer sayfalar: