13 Kasım 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

13 Kasım 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Grupu için tatlı bir Demirelin ve en yakın mesai arka- olabileceğini Atâtürkü anarken Kemâl Atatürk Benzersiz o adam Büyük Atatürkü gene, ölümünün bir yıldönümünde anıyoruz. Milli Kurtuluşumuzun Başkomutanı bugün, birbirine en zıtları dahil, bütün cereyanların bayrağı ve temsilcisi gibi gösterilmek kaderiyle başbaşadır. Bunun sebebi, onun sağlığında ve ölümünden sonra, Ata- türkçülüğün ne olduğunun tâyin ve tarif edilememesidir. Atatürkçü- lükte herkes kendine göre bir şey bulmakta ve sadece onu "İşte Ata- türkçülük budur" diye göstermektedir. rim men tayin ve tarif edilebilir mi? Ölümünün 27. yılında, sorulacak olan sual budur Atatürkçülük, elbette ki yuvarlak bir cümleyle ifade edilebilir. Nitekim edilmektedir de. Kimine göre "Lâiklik disiplini altında bir- leşmektir", kimine göre "Sınıfsız toplumun gerçekleşmesidir", kimi- ne göre "Ortaçağ hurafeciliğine karşı akılcılık ve medeniyetçiliktir". Ama bütün bunlar, Atatürkçülük kelimesinin müsait olduğundan da- ha az "her tarafa çekilmeye müsait tefsirler" değildir. Gerçek şudur ki Atatürkçülüğün, üzerinde herkesin mutabık kalacağı bir tarifi olmamıştır ve olmayacaktır. Zira Atatürk, hayatı boyunca, bütün usta devlet ve siyaset adamları, bütün büyük kurta- rıcılar gibi, şartların icabını yapmış, ne katı bir doktriner, ne kitabi bir teorisyen olmuştur. Atatürkün ilk hedefi vatanı kurtarmaktır. Vatanı kurtarmak için her şeyi yapmıştır. Atatürkün ikinci hedefi Türkiyeyi İm amm Türkiyeyi batılılaştırmak için her şeyi yapmıştır Şimdi 1919lann ve 1925lerin Atatürkü sağ olsaydı Atatürkçülü- gün tarifiyle uğraşmaz, 1 9 6 5 Türkiyesinin hedefini tesbit eder ve onu gerçekleştirmek için her şeyi yapardı. Kendisinden alacağımız örnek bu olmalıdır. sürpriz oldu. daşlarının ağızından bal akıyordu. devlet adamlarından gördükleri Evet, kendileri de Türkiyenin kal- yüzle hiç bir ilgisi yoktu. Plânlama kınmasının ancak özel sektör eliyle ove Bakanlık, B.I.A.C. Grupunun düşünüyorlar ve ya- rına karşı çok sert bir tepki gös- terdi. Bu tepkinin, iş adamlarının tekliflerinin İnönü Hükümetleri ta- bancı özel sektöre Türkiyenin kapı- larım açmak niyetini taşıyorlardı. Ancak, B.I.A.C. grupunu bir baş- ka ve bu sefer t adsız sürpriz daha bekliyordu. Devlet Plânlama Teşki- lâtının ve Maliye Bakanlığının tek- nik personeli bu yaman iş adamla- rafından ciddiye alınmayacağından emin bulundukları için eski ziya- retlerde yüksek itiraz sesleri çıkart- mamışlar, fazla aldırış etmemişler- di. Teknisyenler bu sefer, Demirel ile en yakın mesai arkadaşlarının tutumunu şüpheli bulduklarından ikaz görevlerini büyük bir dikkatle yaptılar. Bir plânlama teknisyeni, B.LA.C.'ın tekliflerini "milli istiklâ- limizle bağdaşamaz" diye ilân et- mekten çekinmedi. Bunun üzerine sanayiciler, Tür- kiyede "güzel günler"in gelebileceği ümidi, fakat henüz, Ürgüplü Hükü- metinin de kendi tasavvurlarına yatmayacağı inancı ile Parise dön- düler ve orada, Türkiyede bir AP iktidarı kurulursa tatbik edecekle- ri plânın hazırlığına giriştiler. Paristen yükselen ses İş adamlarının ilk çalışmaları ken- di hükümetleri üzerinde oldu Türk temsilcileri Konsorsiyomun EN vasında bir değişiklik sezinlemekte gecikmediler. Konsorsiyom, tıpkı B.I.A.C. Grupu gibi, yardımların ö- zel sektöre Oo kaydırılmasını tavsiye ediyor, devletten devlete krediden fazla yabancı sermaye yatrımı sağ- lamaktan bahşediyordu. o Üstelik, taahhüt edilen krediler de geciki- yordu ve konsorsiyom bunu "türk- lerin proje hazırlamaktaki acemi- likleri ve oyavaşlıkları"na (o bağlıyor- du. Bununla demek istenilen şuy- du: Sizin projelerinizi de biz hazır- lasak, AZ işleriniz ne kadar sü- ratli yürür! Aslında, Türkiyeyi di olan Konsorsiyom, bu arada kendi iş çevrelerini de kalkındırmayı hiç bir zaman bir hedef olarak gözden uzak tutmamış, bunu temin için e- linden geleni daima yapmıştır. Unu- tulmamalıdır ki Konsorsiyom dev- letleri önceleri, Türkiyenin yüzde 7 bir hızla kalkınmasını doğru ve gerçekçi bulmadıklarını osöylemiş- diklerinde iki yıl çoktan geçmişti. Konsorsiyumun bu noktaya gelme- si, bu esasa göre Türkiyenin iste- diği program kredilerini taahhüt etmesi ancak Melenin Maliye Ba- kanlığının son günlerinde gerçekleş- miştir. Durumun iyileşmeye yüz tut- tuğu 1964 yılı sonunda bile, Konsor- siyom kredilerinin veriliş tarzı, eski isteklerin izlerini hep taşımıştır, Türkiyenin sanayileşmesini (o devlet eliyle değil, iç ve dış özel sermaye eliyle yapılması gereken bir iş ola- rak gören Konsorsiyom ülkeleri, Kalkınma Plânında öngörülen ve özel sektörümüzün yapamıyacağı, gücünün yetmeyeceği temel sanayi projelerine okredi vermemişlerdir. Devlet Plânlama Teşkilâtının hesap- larına göre, temel sanayi projeleri için Konsorsiyomdan istenen ve Konsorsiyom ülkeleri tarafından 13 Kasım 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: