18 Aralık 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

18 Aralık 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ss i N A.B.D. Zamana uyanlar Öbür söz ve düşünce alanlarındaki serbestlik ile sinema alanında uygulanan o yasaklar karşıkarşıya getirilince dünyanın en geri, en SI- kı sinema sansürlerinden birinin Amerikan sansürü olduğu hemen göze çarpar. İşin tuhaf yönü, yasaklar liste- sinden ibaret olan bu sansür tü- züğünün doğrudan doğruya Ameri- kan sinema endüstrisi tarafından meydana getirilmesi ye uygulanma- sıdır. Ancak bu, gerçeğin yalnız bir parçasıdır ve insanı yanıltabilir. As- lında gerek bu yasaklar listesinin meydana getirilmesi, gerek endüst- rinin bunu benimsemesi, gerek bu sıkı yasakların zaman zaman sade- ce kâğıt üzerinde kalıp uygulanma- ması, bazan değişikliklere uğrama- sı daha başka gerçeklere dayanmak- tadır. Bunların başında. Amerikan sinemasındaki ahlâk hocalığı işini katoliklerin yapması gelmektedir. En katı katolik ahlâk anlayışına göre hazırlanmış olan bu yasaklar listesi, ilk ortaya atıldığı 1930'dan buyana, metinde ancak ufak - tefek değişiklikler olmasına rağmen, uy- gulamada çok büyük değişiklikler göstermiştir. Bu durum, endüstri ile katoliklerin (karşılıklı (olarak kuvvetlerini sınayıp taktik değiştir- melerine, her iki tarafın da zama- na uyma zorunluğuna boyun eğme- lerine uygun olarak gelişmiştir. Vatikan sansürü Katoliklerin sinema sansürü alanın da söz sahibi olmaları amerikan mevzuatındaki bir boşluktan ve ba- zı olaylardan yararlanmak fırsatı- nı (o bulmalarıyla gerçekleşmiştir. Boşluk, Amerikada bir federal sine- ma sansürünün, yani Birleşik Ame- rikayı meydana getiren bütün eya- letlerde uygulanan tek bir sansü- rün olmayışıydı. Amerikanın yalnız beş eyaletinde devlet sansürü var- dı, geri kalan eyaletlerde de bele- diye sansürleri yer almaktaydı. Bü- tün bu sansürler birbirinden büyük farklar gösteriyordu.Öyle ki, bazı eyaletlerde (o serbestçe (o gösterilen film, öbürlerinde yasaklanabiliyor- du. Olaylar ise, Amerikan sinema- sının doğuş yıllarında Hollywood'da patlak veren bazı skandallerin, yıl- dızların dedikodulu — yaşayışlarının 18 Aralık 1965 E M A basında mübalâğalı bir şekilde ele alınıp, okamuoyuna sunulmasıyla meydana gelen tepkilerin sonucuy- du. Amerikan sinema endüstrisi, tam hızını almağa başladığı sırada iki yönden karşılaştığı bu baskı karşısında kendine çekidüzen ver- mek zorunluğunu duydu ve ameri- kan yapım bir araya gelerek 1922 de bugün "Motion Picture Asso- ciation of America - Amerika Sine- ma Birliği" (MPAA) adını taşıyan derneği kurdular. O zaman kamuo- yunu yatıştırmak için (filmlerin çevrilmesinde (ouyulması gereken bazı ahlâki ilkelerin yer aldığı kısa bir tüzük de yayımlandı, ama sine- macılar yine bildiklerini okuyorlar- dı. Katolik kilisesi ise işin peşini bırakmadı. 1929'da doğrudan doğruya Vati- kanın teşebbüsüyle Amerikan sine- masını "zabt-ü rabt" altına almak i- çin harekete geçildi. Rahip Daniel A. Lord, Rahip F. J. Dineen ve bir si- meslek dergisini, nema yöneten Martin Ouigley, "Production Code - Yapım Tüzüğü" diye adlandırılan ama daha çok "Ahlâk o Tüzüğü" "Hays Tüzüğü" gibi adlarla anılar sansür tüzüğünü kaleme aldılar. Tüzük ertesi yıl "MPAA" tarafın- dan kabul edildi. Ama yine, ilk dö- nemde olduğu gibi, kamuoyu uyu- tulmak istendi ve tüzük bir süre "rafta" kaldı. 1933'te Vatikan yeni bir taarruza daha geçti, amerikan katolik piskoposlarının o 1933'te A- merikada yaptıkları bir genel top- lantıda Papa XI. Pie'nin özel tem- silcisi Monsenyör Amleto Cicognini "Yapım Tüzüğü'nün uygulanması- nı istedi, aksi takdirde sinema en- düstrisine karşı bir "sefer" açılaca- ğını ima.etti. Bu seferin silahı ola- rak da 1934'te "National Legion of Decency - Ulusal Ahlâk Lejyonu" kuruldu. Bu teşekkülün tek amacı, "Yapım Tüzüğü'nün eksiksiz uygu- lanmasıydı. Kuvvetli silâhlar Amerikan sinema endüstrisi bu de- fa işin şakaya gelmediğini anla- dı ve tüzüğü uygulamak üzere aynı yıl "Production Code Administration - Yapım Tüzüğü Yönetimi"ni mey- 1 - Saç dökülmesini ünler. 2-Kepek ve kaşıntıyı yok eder. 3 - Saçları kuvvetlendirir ve besler. 4-Genç hücrelerin fa- aliyetini artırarak dö- külen saçların ye- rine yenisinin gelme- sini sağlar. 5-Saçlara canlılık, ha- yatiyet ve güzellik verir. (AKİS — 681) 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: