1 Temmuz 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

1 Temmuz 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS larak tanıttıkları Muhammet Ali Clay'in şahsında zencilerin dramı bir defa daha, temel yapısı ile or- taya çıkıvermişti. Zira Savcı Sus- man, o alaycı ve saygıdeğer sesiyle, Clay'in 1964'te müslüman olduğunu söyledikten sonra, — İşte, kanaatimce, o zaman- danberi de başı derde girmiştir ve şu anda burada bulunmasının sebe- bi de bodur" diye konuşmuştu. Şampiyonlar şampiyonu Muham- met Ali Clay, Savcının bu konuş- ması üzerine, hassas noktasına do- kunulan bir aslan gibi şahlanarak, cezanın en fazlasını vermesine en- gel olamadı: Tahtından indirilen ünlü boksör Clay, 5 yol ağır hapis ve 10 bin dolar para cezasına çarp- tırıldı. "Vietnamda ne işim var?" Muhammet Ali Clay'in düşman ka- masında, onun dini durumu- nun başlıca rolü oynadığım düşün- mek doğru değildir. O, duruşma- sında da belirtmiş olduğu gibi, ger- çekten koyu bir müslümandır. Bir zamanların tanınmış boksörlerin- den Sam Saxon ve Malcolm X'in etkileriyle müslüman olmuş, adını Muhammet Ali Clay namazda Yumruk, o fikrin ” — Benim dinim siyasi 'bir tar- tışma konusu yapılamaz!" diye kük- redi. Clay'in ardından söz alan avu- katı, müvekkilinin iyiniyetle dinini değiştirdiğini söyledi ve Savcıya, a- nayasa gereğince herkesin, istediği dine girmekte serbest olduğunu ve bunun anayasanın teminatı altında bulunduğunu hatırlattı. Ama bü- tün bu sözler ve mahkeme kararı- nın bütün dünyada tepki yaratacağı gerçeği dahi, beyazlardan kurulu Jürinin Clay'i suçlu bulmasmdan sonra Yargıç Joe İngraham'ın, 21 dakika gibi kısa birzamanda, Clay'e, kanunların bu suç için Öngördüğü I Temmuz 1967 hizmetinde! önce Cassius X'e, sonra da Muham- met Aliye çevirmiş, zamanının bü- yük bir kısmını zenci müslüman imamlığına vakfetmiş, dinine aşkla bağlanmıştır. Bunda o derece sami- midir ki, altı yıl onun antrenörlüğü- nü yapan Angelo Dundee'nin de be- lirttiği gibi, namaz kılmadan ringe çıkmaz, bir şampiyonluk sonucunda kendisinden basın toplantısı isteyen gazetecilere, müslüman ülkelerde yenilen yemekleri anlatır, sevdiği e- şinden müslüman âdetlerine uyama- dığı ve müslümanlığı kabul etme- diği için ayrıldığını ve ancak bir müslüman gençkızla evlenebileceği ni söylemekten sakınmaz, dinine lâf SPOR attıkları zaman zıvanadan çıkar. Ama asıl istemediği şey, Sam Amca- nın itilen, kakılan, alayla karşılanan mak, beğenmediği ve sevmediği bir la körükö- rüne âlet edilmektir Muhammet Ali Clay, orduya çağ- rıldığı zaman, Amerikada yürürlükte olan bir kanuna dayanarak, din a- damı olduğu için askerlikten muaf tutulması gerektiğini söylemiştir. Ama bunun' yanında, amerikanlara hiç de sevimli gelmeyen bir sesle ve azıcık yüksek bir tonla, — Allah allah, Vietnamda ne işim var benim? Ben, masum insan- ların kaatili olamam!" diye söylen- iştir uhammet Ali Clay, "siyah a- dam"ın dâvasını müslüman zencile- rin arasında daha iyi savunabilece- ğine inanmakta ve özgürlüğünü kul- lanmak, bu özgürlüğe kastedenler- den ayrılmak için dinini âdeta bir kalkan gibi' kullanmaktadır. Bu yüz- dendir ki ringde karşılaştığı boksör- lerle Clay arasında sadece bir boks dövüşü değil, ayni zamanda, yum rukların arkasında gizlenen sümük bir ülkü mücadelesi cereyan etmek- tedir. o 1965 yılında, Las Vegas'ta Clay ile dövüşe hazırlanan otuz ya- şındaki Patterson, yirmiüç yaşında ki rakibini, kendisine hınç duyduğu için değil, şampiyonluğu amerikalı- lara iade etmek için yenmek istedi- ğini basın toplantısında açıklamış- tı. Yani, birçokları gibi o da, Clay'i, müslümanlığı kabul edip her konu- daki fikirlerini (oaçıklamaya başla- dıktan sonra artık amerikalı olarak kabul etmiyordu. Oysa ki Muham- met Ali Clay, herşeyden önce, dün- yaya kişiliğini kabul ettirmek, tıpkı bir beyaz gibi, damgalanmadan ve ait fikirlerle suçlanmadan, düşün- düklerini söyliyebilmek istiyordu. Bunun için de güçlü yumruklarını dünyaya tanıtmak zorundaydı. Çün- kü vatandaşı bulunduğu Amerika- da, bir siyahın, kendisini dinletebil- mesi için başka yol bilmiyordu. "Siyah olduğumuz zaman güçlüyüz" Olay, Georgia gibi, güneyli fana- tiklerin yaşadığı bir ülkede bile büyük bir saygı ve sevgi kazanmış, çok çalışkan, o kültürlü bir aileve mensuptur. Aydın bir kadın olan annesi Odessa Grady Clay, şüphe- siz, dünya boks şampiyonu olan kü- çük oğlu ile çok övünmektedir. An- cak Clay, köşede bucakta kalmış 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: