30 Haziran 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

30 Haziran 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Sahife 7 “ Bataklı damın kızı,, filmi Ertuğrul Muhsin bey artistlerin şişmanlamasından korkuyor “Elimden gelse Çal köyünde on beş gün tere yağı, yumurta satışını yasak edeceğim , diyor Bursa 26 (Hususi) — Milli ha- kimiyet bayramını geçirmek üze- re Mudanyaya gitmeğe karar ver. miştik, Maarif müdürü Fakir, bay- tar müdürü Tahsin Nahit beyler. den başka, İskender Fahreddin bey de vardı, O gün istanbula vapur olmadığı için koca otobüste yalnız. gibi idik. Çekirgeden bir alarak yola çıktık. Arkamızdaki sıraya sarış birisi oturmuştu; amma pek alıcı gözile bakmadığımız için kim olduğunu ferkedemedik. e — Mudanyada bizi, oranın maarif P” memuru Rıfkı bey karşıladı. Mu- danyada (Akşam) pek seviliyor. Dertlerini, sevinçlerini hep Akşa-, ma yazıyorlarmı Mudanyanın deniz kenarında güzel bir mektebi var, Bir de öteki| mahallede | varmış. Kasabamn elektrik işlerini üstüne alan müte- ahhit Hayri bey, Mudanyaya bir mektep binası hediye edecekmiş. Mudanyalılar, hemşerileri. olan. beyin bu vadine çok sevim: mişlerdir Şimdiki halde Mudanya mek- teplerinde okuyan talebe beş bin- den fazladır ve bu miktar gün geç-| Wkte artıyor. Bilhassa Giritten ge- len mübadiller, çocuk yetiştirmeğe| pek meraklı, Daha doğrusu, Gi- ritlilerin bir itikadı, nüfus bereke- tine yardım ediyor Bu itikada gö- re kadın veya erkek tarafından çocuk yapmamağa teşebbüs en büyük günahtır Bu sayede, Allah ne verdise, her ailenin beşten aşağı olmamak! şartile sekiz, on, on dört çocuğu var. Zürriyeti aile müsabakalarma - ana baba bir - on dört çocukla iştirak eden- ler pek çokmuş, Bu gidişle dört üz kişilik kasaba, yakında altı bini bulacak, diyorlar, ... Bir aralık, Mudanya sokaklarin- da kime raslasak beğenirsiniz: Meşhur rejisör Ertuğrul Muhsin beyel... Muhsin beyi evvelâ le kender bey görmüş, haber verdi. Baktık bu, otobüste birlikte gel diğimiz sarışın, tunç benizli zatinl ta kendisi, Odur, değildir, diye açılan münakaşa uzadı, iş inada bindi. Nihayet seslendik. Oymuş Tanıştık, Muhsin bey: — Hayret, dedi, Bursadan bu- roya kadar gazetecilerin nezareti im de haberim ok. tat, Çal köyünde çev- rilecek filim için İstanbuldan ge lecek arkadaşlarını bekliyormuş. — Filme ne vakit başlıyacaksi- nız? — Bu hafta içinde... Köy çok ferah; arkadaşların kendilerini koyuverip semirmelerine mâni ok! mak için tedbirler alıyorum. Im- kân bulursam köyde on beş gün tereyağı, yumurla satışını yasak edeceğim! Iskeni — Sıra gelmişken sordu — Bizim gazete, filimde rol ala- cak horozlardan, köpeklerden bahsediyordu. Bunları tedarik ede- bildiniz mi? — Evet, böyle bir şey vardı. Fa-! kat sonradan vaz geçtik, Bugün Hikmet Feridun beye bir telgraf . Onun. vardır. Horoz ve köpek yerine, bu deveye rol vermek istiyorum, Hik- met bey her halde bu arzumuzu yerine getirecekti Muhsin beyin bir iki poz resmi- ni çekerek dönüş için otomobil aramağa başladık. Biraz sonra bir (kaptı kaçtı) göründü, Muhsin bey, bizden ayrılarak derhal ara: banın en rahat yerine, şoförün ya: nina sokulmuştu. Fakat şoförle bir, Geçen kış artisti Katbel ir müddet il ları filimind. sahne ür pazarlığı uyduramıyorduk. Hattâ “bir aralık arabadan inerek Mudanyada gecelemeğe karar ver- dik, Biz işi naza dökünce, şoförün hovardalığı tuttu: — İsterseniz kalırsınız, dedi, ben “buralıyım, fakirhanede hem Bu sıcakta çorba teklifi, bir an evvel Bursaya gitmek istiyen Muh- beyi hararetlendirdi — Ben en rahat yerdeyim, İki müşteri parasmı vereyim diye ina- dımızı kırmağa çalışıyordu, Bırak- #ak, ihtimal hepimizin yol parasi- Bi çekecekti!, Maksadımızın ya- renlik olduğunu söyliyerek kapti kaçtıya atladık, Bursaya döndük. nbulda gösterilen “Kara yılan,, filminin baş kadın e Burke geçende evlenmişti. rikada büyük bir şöhret kazanan bu artist yakında anne olacağından çeviremiyecektir. Son zamanlarda Ame- Ramimizde Katheline Burke görünüyor. ölüye Her akşam bir bikâye Nazan hanım gazetede «Aş mı? Milyon mu?. Sevdiğiniz adam la mi evlenmel 2 Yoksa bir milyon liraya sahip olmak mı?» isimli anketi okuyordu. Buna bir genç kız cevap vermişti. Meç- hul genç kız diyordu kiz «Bana şu teklifte bulunsa! — Ya şu milyonu al... Yahut ta sevdiğin adamla evlenmene müsaade ediyoruz. Eğer sevdiğin ewlenirsen milyon yok... Bir ida alırsan sevgilinle evlenemezsin!, Bu teklif karşısın! da ne yaparım biliyor musunuz? Tabii milyonu alırım, Bir milyon ira... Bu insanın elinde olduktan sonra insan aşk ta bulur, saadet tel.» Nazan hanım genç kızın bu ce- yabından sinirlenmiştz ; başını gazeteden kaldırdı: — Ne maddi kız!... diye fısıl- 'dadı, Sonra karşısında hesaplarile meşgul olan kocasına döndüz — Kerim. — Söyle cicim. — Sen milyonu mu tercih eder- #in, yoksa sevdiğin kadını mı?. Kerim gülümsedi; — Ilâhi yavrum... Sevdiğim ka- dinin, yani senin yanında milyo- nun ismi geçer mi? Bir milyon Fraya hiç seni değişebilir miyim? — Demek bir milyondan fazla olea... İki milyon olsa kendine itimadın kalmıyacak ga- Bba. Kerim buna adamakıllı sinir- kendi — Ne münasebet Nazan... Bir hilyon, iki milyon, üç milyon, on. milyon, bir milyar, iki milyar! Niçin kendini böyle maddi şeylerle sun... Seni hiç bir şeye de- öşemem.— Bir-milyar liram ol a şöyle gözümün önünde bir kib: rit çaksalar: — Ya karından ayrılacaksın, yahut şimdi bu milyarı tutuşturu- yoruz, deseler biç tereddütsüz ce- Yap veririm: — Buyurun yakmız... Milyar si- Zin olsun!,.. Ve liraların alevini se Bin beline sarılmış memnun gülüm- yerek seyrederim. — Teşekkür ederim Kerim! — Haydi gazeteyi bırak ta bir sandal safası yapalım... Bak ne güzel mehtap ta var... Mehlap O zaman ğıya indiler, Kalamışta deniz sında şeker kutusunu andıran Bir yalıda oturuyorlardı. Kerim #andalı hazırladı. Bu gayet çık, döşemeleri mükemmel kotra gibi bir sandaldı. Bütün civarda Kerimin sandalı özerine yoktu. Genç adam böyle güzel bir sandala sahip olduğu iftihar ediyordu. Yanyana oturdu- Nazan hayatından çok mem- nundu, Kocasının kendisini deli gibi sevdiğinden emindi, Üç se nedenberi Kerim mütemadiyen kendisine aşkından bahse, du, Üç senelik hayatları henüz ye- ni tanışmış iki sevgilinin hayatı- min ayn Sandal ay ışığında pırıl pırıl yanan suların üzerinde kayıyordu. Epey açıldılar. Bir aralık rüz gür sertleşti, Nazan: — Dönelim Kerim!.. dedi — Korkuyor musun ciciş — Yok... Fakat fırtına, rüzgâr şiddetlendi. Nazanın sözü ağzında kaldı, Bir. denbire bir sağanak sandah de- virdi, ikisi birden denize dökül. düler, Kerim gayet iyi yüzme liyordu, Fakat Nazan şimdiye ka- dar hiç deriize girmemişti. Genç kadın sular arasında bir müddet çırpındı, böcaladı, Nihayet devrik miş sandalın bir ucunu ele geçir- meğe muvaffak oldu, 2. Nazan bir sandalın tahtasına yapışmış gözlerini açarak Kerimi bulmağa çalışıyordu. Onu uzaktan farketti, Bağırdı — Kerim yetiş!, — Dur sicim, sandalın kenari ma sıkı sila tutun!... Şu dağılan kürekleri, sandalın döşemelerini toplayıp karaya çıkarayım... Kerim döşemeleri yakpliş karaya doğru yüzüyordü. Onları sahile m tekrar denize daldı. Nazanın kuvveti ke- siliştiz — Ketim... Çabuk ol... Kuv- vetim kesildi? — Dur yavrum... Biraz gayret et canım... Elime bir kaç parça eşya geçti, onları da sahile çika- rayım... Kerim bunları sahile kadar gö- türdükten sonra gene süğa daldı. Artık Nazanın takati adamakıllı kesilmi; — Kerim?, Sandalı bırakıyorum, — Allah Allah... Yahu... Son bir gayret et... Şu kürekler su ce reyanına kapılmış... Baksana gir diyorlar... Biraz du Kerim onları da sahile çıkardi. Artık deniz üstünde sandalın kurs tulacak ve karaya çıkarılacak başı ka parçası, kalmamıştı. Nihayet Sıra Nazana gelebilmişti. Kerimi — Dur geliyorum!. diye bağırdı, yüze yüze geldi. Artık tamamild kuvvetten kesilmiş olan Nazan alarak sahile çıkardı. Bu deniz kazası Nazanı öldür- memişti. Fakat artık aşki, saa- deti tamamile ölmüştü. Bir sandal kazası kalbini yıkmıştı. Keriş gözünde kendisinin bir sandal reği kadar ehemmiyeti olmadığını anladı. Bir yıldız Maliye Vekâletinden: Teminatı muvakkatesi Eb'adı Cinsi e 1255X16 © 60 ve 70 gramlık beyaz zarf B.646000 332 37 13X18 oo 60ve70 m 3890000 253 EZ KA 6070 m 2582000. 222 70 12516 90 gramlık içi renkli zarf 1406000 101 23 13x18 90 Me A e » — 886000 134 36 Kâğıtları hazineden verilmek üzere balâda ebat, tarları muharrer altı boy muharre, ve mik- rat zarfının imaliyesi yirmi gün müddetle ve ayrı ayrı aleni münakasaya konulmuştur. Şartnameleri İstanbulda Dolma Baahçede Kırtasiye deposundan alınacaktır. Bum- lardan her hangisinin imali için münakasaya izasında gösterilen teminatı muvakkalelerile bir- bine müsadif Pazar günü saat on beşte lerin her neyin likte 13 Temmuz 934 & iştirak etmek istiyen- merkezde müteşekkil Mübayaat komisyonuna müracaat etmeleri. a ay A (5399) | vd

Bu sayıdan diğer sayfalar: