22 Ağustos 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

22 Ağustos 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife & * “ AKŞAM Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABİÂLİNİN İç YÜZÜ IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 541 Taymis muhabirinin Abdülhamidle görüşmek için yaptığı teşebbüsler 'Taymis muhabiri — e, Mısırda Bile Mekke yolu: dan idare edilmesi sizde acı bir tesir açi olacak. Ebülhüda — Ben bulişi yalnız bir Sülün gözile görmüyorum. Daha yüksek ve geniş bir suret- te mütalâa ediyorum. Allah yalnız bizim Allahımız değildir. Bütün insanların Allahıdır. Böyle mese- leler ise insaniyet re tetkik edilmeli © yi e fakrı, hürri ,Jademki Allah fevkalâde bazı şart- ların yardımile İngilizlerin Mısır. da yerleşmesine müsaade etmiş- tir, ben umumiyetle insaniyet ba- kımından onların bu ülkede mev- cudiyetlerinden hiç endişe duymu- İâmiyet bakımından DI 9 ne imanlarının ta; ne hürri- yetlerinin ref, ne faziletlerini ihlâl edilmiyeceğine emin bulunu- yorum. (Büyük bir İngiliz gazetecisi kir e ne derin bir siyaset!) bi hakkında ne düşünü- le — Arabi hakkında müslüman- lar rasında üç çesit düşünce vardır: Cahil ve şuursuz halk nazarın- “da Ârabi talii müsaid bir lie dir. Fakat bu talili asker madem- ki şimdi bedbaht oldu ve rütbe- sinden, servetinden mahrum kal dı, artık yok gibidir. Küçük mülk sahipleri ve tüc- “car sınıfları nazarında Âr: ileri ümi armak istiyen bir şahsiyettir; bunda affak olamamışsa yardım gö ği için bir mücrim rane bir hatıra beslenen bir maz- lümdur. Yüksek makamlarda bulunan- lar, zenginler, ilim rında Âr heee vari gilizlerle iştirakte tereddüd etmiş Imalıdır. Allahin meşiyyeti ise, onun bu tereddüdü daha zail ol- madan, İngilizlerin yalnız padi- şahın yardımından ve iştirakinden müstağni kalmalarını değil, bu- nu reddeylemelerini bile iktiza etti. (!) Bloviç — Sudan Mehdisi hak- kında ne düşünüyorsunuz? Ebülhüda — Şimdiye kadar kaç Mehdi çıkmışsa hiç birisi insan- emini ve felâketten kurta- ramamıştı Bloviç ile Ebülhüda arasında dervişler ve tarikatlar ile müslü- man kadınlarına dair de bahisler geçti. Mülâkat nihayete erişince Ebül- hüda Bloviçe cebinden çıkardı- gı bir tesbihi hatıra olarak verdi muhabirin mebusan paşa Bloviç ile görüşürken şid- detli hasmı olduğu Said paşa bei yonların, Mısırda yerleştiklerin- den dolayı Geli pek ziyade aleyhinde du. Fransızci fik paşa İngilizce, İtalyanca, İs- panyolcayı da anlardı. Bursada iken tesis ettiği tiyatroda oyna- nan piyeslerde baş rolleri yapan i İmuştu, Vefik paşanın mekibeleri bir (Vefikname) teşkil edecek ka- dar çoktur. Bloviç sadarazam Said paşa ile e görüşmek i . Ancak Said paşada şahsi düşüncelerle kuv- vetlenen bir emniyetsizliğe te- sadi ett söken Taymis muhabiri ile görüşürse acaba padişah n ne di- Devleti aliyenin Paris büyük elçisi ei paşa Abdülhamid ile mülâkat kendisinden ,, siye mek Dy diğeri teşrifat nazırı Mü- nir beyi Bariş İstanbula gelince bu iki pk müsli k uyan isal ettir- ıştır. Bu veni ari mişti. Fakat İstanbulda bir kaç kendisine yardım edebilecekleri | gün geçirip Osmanlı ricalinden tereddüde düşürmüş, yalnız kak bazılarile görüşünce Abdülhamid masına ve feci ile mülâkatın kolay olamıyaca- i bir âkibete uğ- ramasına meydan i Ârabiye yardım AÂrabinin bu hatasına atfetmek lâzım gelecek. halde neden padişah Ârabinin ihlâl ettiği âsa- yişi iade için İngilizlere iltihak edi? — Padişahın reddini bu mülâ- hazaya etfetmek doğru olur mu, bilmem; fakat sultan Hamid te- dip hareketi hakkında uzak islâm âlemini tenvir etmeden evvel İn- ğını anlamıştı. , Padişah şimdiye kadar kendisi muhabirini huzu- ol bu mülâkatın vukuuna muhalif gö- rünüyorlardı. İnce, sevimli bir diplomat olan Paris sefareti Obaşkâtibi Misak efendi İstanbula birlikte gelirlerke Bloviçe padişahı görmeden Os- manlı iza mağ ayrılmama- sını tavsiye etmişti Bu dikkatli ve ihtiyatlı me- mur bu meseleden Said paşa ile Münir beye de bahseylemişti. Fakat padişah ile mülâkatı resmi kanaldan elde etmeğe kal- kışmak Babıâli ve Yıldız siya- setini hiç bilmemek demekti! e Münir beyin, ne Said paşa- nın sözleri gazeteye geçeceğine üzerlerine almak istemiğbecileii şüphsizdi.. Abdülhamid Avrupa matbüatı- nın neşriyatına pek dikkat eder- di. zı Avrupa gazetelerinin İs- tanbul muhabirlerinin bugünler- e gönderdikleri mektuplardan pek çoğu padişah üzerinde pek fena tesirler uyandırmış, onu kız- rmıştı. Acaba Bloviç te padişahın b tesirini bir kat daha artırmıya- ydı? cak mı Zaten muhabirin O pek vakti yoktu. Mülâkat teşebbüsü biraz geçiktirilirse İstanbuldan kalkıp gidecek, bu halde Babıâli de bu mesuliyetli işten yakasını sıyırmış olacaktı, Bloviç İngiliz elçisi lord Duf- ferini gördü. Elçi de padişah ile mülâkatların güçlüğünden, bu yol w lir verilmiş kararların e güne tehir GAL ila ri var) Radyo Ağustos Perşembe İstanbul: 18,30 arz için jimnas- tik, Bayan 8, dyo esiri Me bele boran Ni 50. in plâk n Bu: deyester 21,10 İmre Magyarı çigan m 22.45 plâk 23,40 plak, 24,15 e plâk, 20,34 Vorşova: 19,45 20,50 Aktüalite, 21,10 orkestra m 22 Bai konseri, * 22,30 “piyano, 23 ip. «10 küçük radyo PE eğ Bükreş; | 5 plâk, duyümlar, iy radyo anlon il 19,15 “kon, 20,20 çift piyano konseri, 21 plâk İle Verdinin «AİDA> operası, 24 hafif müzik. Roma - Napoli - 20,15 karışık m 21,15 (Bari) ) Yaman İİ ya 2140 Ke gi adlı mü- zikli piyes - duyum! emmi , 20 bi ei müzik, sergi servisi, kılı radyo kesir, vE 30 e him aa 23,30 di üzi- 23 a — stos Cum udapeşte, O Şürler, ae Plâk, 220 çi ii orninm 23,35 Çigan mü- ziği, em el Şarkılar, 20,50 loğ, 21, 10 Plâk, 22 Senfonik in 23 Spor, 23,10 Plâk. Bükreş, 13-15 Plâk, duyumlar, 18 Rad. yo orkestrası, 19,15 Konser, 20 Sali! 20,20 Plâk, 20.50 ei 2 15 Keman konseri, 21,45 Şarkıl 22,05 Radyo salon orkestrası, ES onserin süre- 23,15 Vİ ve Frs duyumlar, 23,25 ie Kap e 5 Kansık ik 20, Bi Karık eee 21, 40 (Ba- ri) Yunanistan için müziklik program, 21,40 (Roma) ire 20 İçslyan müziği, 23 24 mlar, Breslau, 20. 20 Eğlemeel eg 21, 15 en ve dei irliğile k Güneşli 30 Olmpiya vaz 24 Şen müzik, Arkadaş I&arısı| Yazan: Birinci Bölüm çü Onca ederdi. Bu çeşit kadın- larda nükte bolluğu ve akıl kıtlı- ğı vardı. Burunları büyük, . gö- nülleri küçüktü... «Ondan nefret ediyorum...» Ağaçlıklarda bir kuş civildadı. «Her halde Mehmed e iha- et etmiyordi Birden irki «Kim bilir?.. nl inan olur mu?... Ben e beni görün- ce nasıl sevindi. Mehmed Alinin koynunda yatarken rüyasında beni görecek...» Kuşun cıvıltısı, gecenin sessiz- gun, d gece göz alabildiğine uzanıyor- u... Düşüncelerini bir müddet, bu uçsuz bucaksız aydınlığa ka- Pip koyuverdi. evişen iki kişi burada mesud yaşayabilirlerdi. Aşk için ideal ir yuvaydı burası... Ne yazık! Onlara acıyordu. Fakat asil Eri acınacak halde değil miy- ini gördüğünü alez Selâmi Kayacan . Tefrika No. 6. zım geldiğini düşünüyor, ilk ke limeyi bir türlü bulamıyordu. tma işin farkında olduğu içi — Neji Miçlereğim, muta 2 ğımız nedir — Neden alamamak z liyorsunuz? Sizi görü ers gibi konuşuyorsunu” yoksa ezberlediniz mi? Alay etmi 7 eyin, iztırap çekti” i ğimi söylüyorum. — Çok örn. Erkekler . haftırlar... Ben size bir şey yar tım günde, belki on İker* kaballi * ima ile yüzüme vu” dunuz. inez hakaret iliş oldum af diliyoru — Esini? Hakaret? Bunla” ne demek?.. Siz bir kart verdi niz, ben kabul ettim. Bundan hi” karet çıkar mı? Ben sizin hof” | nuza gittim, siz — benim hoşuni?. ven — al . Bu; kü. Gr ie aiaçlari aşmış, Si muştu Çiçekler içinde uyandı. Bol ışıklı odası bir demeti andırıyor- du. Pencereden aydınlıkla bera ber kuş sesleri giriyordu. özle- rini açtı, hülyaya daldı. abahları düşünceler daha sa- limdir. Salih kendi kendine gü- ümsedi. Dosluk gayreti ile teh- böyle bir şüphe girdi diye kendi kendinden utandı. Amma, Meh- med Ali keşki başka bir kadınla evlenmiş olsaydı. alktı. Fatma aşağıda yalnızdı. Üstün- ümdü. Mahmurluk bakışlarını daha da sivrileştirmişti. Salihe elini uzattı: — Ne kadar tembelsiniz! Bir saattir Mehmed Ali gitti, burda sizi bekledim. Salih Yl kaldıklarına sevin- rumu açığa vurmağa ka- rar verdi. — Mehmed Ali ne zaman ge- lir? Fatma gülüm sedi: imi leri kalmaktan korkuyor musunuz? Bunu, korun- mak için annesini istiyen çocuk gibi sordunu: ocam iki saatten evvel Azmi, Titreyin baka- yım... Müstehzi ilâve emi — Rahat r onuşabiliriz, Sofraya adim kahvaltı et- tiler. aydi beni gezdirin. Mh indiler. Yol kenarları menekşe içindeydi. Fatma Sali- ii omuzuna yaslanarak yürüyor- ei söze nasıl başlaması lâ- Biraz ae Sonra bir kahks” attı: yat üzülmeğe değmez” i İnsan zevkine bakmalı, fırsatı | çırmamalıdır. Sahi mi iztırap © kiyorsunuz? ğ inansayd acırdım, fakat benim çok hof” ma gidiyor. Ortada bir feni alık Bilâkis, biribirimizi ge tanıyoruz, çok iyi olacağız; uçurumu bir ha mk re? de resmiyete lüzu” kalmıya: ie ale memnund"" için de beni sabah sabah bahç ıssız bir Mi er sürükledinizZ; # sevdadan vazgeçmemi rica edi yorsunuz. atma durdu. Salihin kolu” dan çıkmadan ellerini kavuştu iki kat olmuş, Salihe sarılın? aşağıdan göz atarak gülmek” katılıyordu: — Don Juan, içinizden geç*” ri anladim diye kizıyorsunuZ gil mi Salih sahiden sü «| liyecek söz bulamı nal Pie “e sülünçlüğü iğ haft sında ordu. Fatmi enli | de tma alemi; gl —insan bu derece masum * me Yüzüme bakınız da k* rtada tek Kadn pir satır adima başka bir vi ken insan böyle hülyalara j mi rları yakınız. — ği kakam 3 >. ği

Bu sayıdan diğer sayfalar: