16 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

16 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 16 Mart 1937 — —— Pudra ve krem Bütün kadınların en çok istedikleri şey daima genç kalmaktır. Bir çokla- rı genç kalmak için güzellik enstitüle- rine devam eder, derilerini gerginleş- tirmek için ameliyatlar yaptırır, masaj- lira baş vurur, ve bilhassa kremleri pudraları mebzulen kullanırlar. Bu kadınlar yüzlerine krem, pudra, ve kır- mızı ne kadar çok sürerlerse o nisbette İyi durmasını temin etmez bilâkis yüz- de Teke gibi kaldığı çok defa vakidir. Dudaklara sürülen kırmızı, bir defa üst bir defa da alt dudağa sürmek kâ- fidir. Bazılarının bastırarak sürdük- leri kırmızı ağıza bıçakla kesilip de kanamış hissini verir. Bunun kadar çirkin şey olamaz, Bu halin iki mahzuru vardır. Biri girkin görünmek, diğeri pudra, krem, kırmızı için fazla para sarfetmek. Paristeki güzellik enstitülerinden bi. rinin müdürü yazdığı bir makalede, bir kutu pudranın altı ay kullanılması lâ» zım geldiğini söylüyor. Halbuki birçok kadmlar pudrayı kutudan alırken dö- kerek, hupete fazla pudra alarak yüz- lerine fazla sürerek israf ediyorlar ve iki ayda bir kutu pudrayı bitiriyorlar, Bu enstitü müdürüne göre bir kadı- mın kullanacağı krem pudra ve ruj müddeti şu olmalıdır: Orta boyda bir krem üç ay kullanı mulıdır, Bir nohut büyüklüğünde krem bütün yüz için kâfidir. Bir tüp dudak ruju altı ay, yanak kırımızı bir sene, bir kutu rimel birkaç sene, gitmelidir. Cam makasla nasıl kesilir? . Evde bulunan kırık camlardan isti- fade ederek duvara asılan fotoğrafla" rın üzerine koymak için camcıya mü- rataat etmeğe Jüzum yoktur. Cam parçasını su dolu bir leğen içe- risinde bir elle tutmalı. Diğer ele bir makas alarak su içinde olan carm iste- nildiği şekilde kesmek mümkündür, Su İçindeki camı makas mukavva gibi ke- ser. Çoraplardan ilmek kaçmaması için Umumiyetle çorapların ilmek kaçma- si korsenin jaretelinin iliştiği yerden olur. Buna mâni olmâk için çorabın yukarısında ve iki jaretelin geldiği hı- zaya bir parmak yüksekliğinde ikiye katlanmış bir kurdele dikmeli, Jarete- di bu kurdeleye iliştirmeli, Çoraptan katiyen ilmek kaçmaz. 1 İN İ < 88 yakışacak biçimler mevcuttur, Kü- çük, büyük, önü kalkık, vualetli, tüylü, çiçekli, her çeşit giyilecektir. Bir kaç den yapılmış Hollanda bonesi şeklin- de şapka. Ön kısmı ince simle işlenmiş- tir, Arkada büyük bir vualeti vardır. mi ; Ve GT 3 — Koyu renk ince hasırdan kö narı kâlkık şapka, Kendi renginde ka- dife kurdeleden kügük bir bağı var- dır. 4 — Renkli bez hasırdan şapka, Bi- ri beyaz diğeri siyah iki kanatla süslen-| miştir. - 5 — Beyaz panamadan kenarı kalkık şapka sedef bir toka içinden renkli ka- dife kurdele geçirilerek önüne konmuş» tur. 6 — Siyah satenden büyük vualetli şapka. 7 — Kenarı inik hasır şapka açık renk kurdele ve iki kanatla süslenmiş- tir, 8 —-İnce hasırdan yalnız önü ke- narlı şapka ayni renk saten kürdelâ ve kır çiçekleri İle süslenmiştir. 9 — Küçük siyah hasırdan Şapka âr- kasına pembe organdı üzerine siyah benekli büyük bir fiango vualet gibi konmuştur. Cam ve aynaları gazete ile te- mizlemeli Cam ve aynalar silinirken pamuklu bezle kurulanırsa üzerlerine küçük ti- reler yapışır, bir türlü çıkmaz. Bu kül fetlere katlanmadan cam ve aynları pi- nil pırıl yapmak için gazeteler en iyi bez yerini tutar, Bir gazete sayfasını ıslatarak camın üzerindeki toz ve kirleri silmeli. Bir ikincisini el içerisinde büzmeli ve bu- nunla camı kurulamalı bir üçüncüsü ile de parlatmalı. Cam ve ayna terte- miz olur. KIRILAN BEBEKLER Tefrika: No. 5O Jülide mesud, kâh arkadaşile kalkıp | dansa karışıyor, kâh oturup çantasından çıkardığı aynasına bakarak mütemadi- yen saçlarını düzeltiyor, mendili ile fazla kızarmış yanaklarını siliyor, gü” Jüyor, konuşuyor. Ben de niçin ve ne- ye olduğunu bilmiyerek gülümsüyo- rum. Gülümsemediğim halde sanki ba- şımı vücudümü ateşten bir çember kaplamış durmadan sıkıyor, sıkıyor. Belki salon fazla kalabalık olduğu İçin rahat nefes alamıyorum. Buradan kaçmak, dağlarda esen dondurucu Tüz.| ğüra başımı vücudümü bırakmak, ya” nan alnımı; gözlerimi buzlarla yıkamak! istiyorum. Fakat izzetinefis denilen o kara zincir ayaklarımı zincirlemiş, di- mağımı işlemez bir hale koymuş, yes rimden kımıldayamıyorum. Gecenin ne kadar ilerlediğini, saatin kaç olduğunu bilmiyorum. Danstan dö- nen Jülide ile piknik arkadaşı yanımı- za geldiler. Küçük eniştemiz boyundan büyük bir tavır ile başını önline eğe- rek gitmek için müsaade istedi. Ertesi sabah erkenden klüpte arkadaşlariyle * toplanıp mühim bir mesele halledecek: | | lerinden başının tamamiyle dinç olma- sı için istirahate ihtiyacı varmış, Ben kahkaha ile gülmemek için dudak- larımı wırırken Jülidenin yanakları gururdan pembeleşmiş bakışları süzül- müştü. O gittikten sonra kardeşim iskemle- &ini çekip Şeydanın yanına yaklaşarak, kızcağıza sarıldı, O, bu muhabbetten aanki tiksinmiş gibi oldukça şiddetle kardeşimin kolla» rını itip: — Şimdi yanımıza geliyorsun.. de- Biz gülüştük. Şeyda başını önüne 1ğ- di, Ve sonra Jülidenin kulağına eğile- rek belli belirsiz bir sesle: — Seninle konuşmak istiyorum., de- di. İkisi de ayağa kalktılar Jülidenin biraz evvel arkadaşı ile oturduğu kö- şeye çekildiler, Şuşutla ikimiz ara sıra taşkınlıktan yüksek sesle söylenilen kavga kırıntılarını işitiyorduk. Fakat birdenbire Jülide kızdı, köpürdü ayağa kalktı; — Hayır, hayır kimsenin keyfi için Nakleden : Zeyneb İdil Çikolatalı kurabiye On sekiz, yirmi kuruşa satılan bir ps“ ket çikolatayı küçük parçalara kırarak bir kaşık su ile hafif ateşte yavaş ya- vaş eritmeli. Dört yumurtanın yalnız akını bir tutam sofra tuzu İle sert bir köpük ha- line gelinceye kadar telle vurmalı, Ya- vaş yavaş erimiş çikolatayı yumurta kö- püğüne karıştırmalı, Beyaz kâğıtlar ü- zerine birer kaşık koyarak dizmeli, Üze- rine makineden geçmiş badem serpme- M ve hafli fırında bir saat pişirmeli, Bu kurabiyelerin üzerleri sert içleri kaymaklı olur. kendimi üzabe sokmam.. diye ii üç kere şiddetle bağırdı. Şeyda sapsari olmuş titriyordu, me- nekşe renkli gözleri kararmıştı. Jülide Şeydanın aksine kendini büsbütün top- lamış hattâ karşısındakine bir darbe vurup zayıflattığı için zahiren mem- nun görünüyordu, gözleri ve dudakları gülümsüyordu. Konuşmalarının sonunu işitmemek- le beraber aralarında çok mühim hattâ) kati şeyler geçtiğini tahmin ettik. Bir kaç dakika sonra her ikisi de yanımı- za geldiler. Jülide kıpkırmızı, Şeyda da mahzundu. Kollarını boşluğa sarkıta- Tak eski yerine oturdu. Sarı saçlarının çerçevelediği güzel yüzünün bir anda ihtiyarladığını farkettim. Ben de dal mış İkimizin mukadderatını düşünü» |. yordum, Şeydanınkine gayri ihtiyar! gülümsedim, Küçük Şeyda senin için bu ihanet bir hiç, hülya dolu altın el- biselerinin içinde tesadüf ettiğin ilk #hanettir. Kederin benimkinin yanın- da o kadar ehemmiyetsiz ki. Ben her şeyimi kaybettim, Sen bir gün sevilen bir kadın olacaksın, o zaman ben ne yapacağım? Tevekkülümü hangi Ji- manda barındıracağım. Ah! ne çare! Ben dünyada ayni güzel seyahati iki kere yapan yolculardan değilim. —6— Nihayet yalnızım, düşüncelerim, ke- derlerimle başbaşa, yalnızım, Onları in- Cildin yumuşak ve berrak olması için Yüzün cildini yumuşak ve berrak muhafaza etmek için yüzü yıkarken tu- alet suyu kullarımak icap eder. Hazır satılan tuvalet suları kadar faydalı 0- Jan bir suyu evde hazırlamak mümkün- dür: 300 gram mai mukattar, 150 gram giiserin ve 50 gram gül suyunu karıştırıp halletmeli, bir şişede muha- faza etmeli. Yüz yıkandıkça bu ilâçlan bir tatlı kaşığı su içine katmal ve bu su İle yüz yıkanmalı. çelemek, coşan istarabımı yatıştırmak için beyhude yere çırpınıp duruyorum. RAGI 31 ya Moda haberleri Çizgili gri fanileden tayör, ilk- baharda giyilicek son moda elbi- sedir. 4 Koyu renk elbiseler üzerine açık bej redingot biçimi manto giyilecektir. * Tayörle siyah hasırdan ka- notiye biçimi kenarlı Şupka giyi- iyor, 4 Bluzda, elbisede, tayörde, mantoda, hattâ gece elbiselerin- de bile cep olmalıdır. X Yakada ve şapkadaki çiçek eş olmalıdır. 4 Göğüse takılan broşta züm- rüt veya yakut varsa cebe takılan mendil yeşil veya kırmızı olmalı- dır. Etekler kısalıyor, ayakkabı ökçeleri yükseliyor. * Siyah elbise ile takılan mü- ceyheralın renginde şapka çiy- mek son modadır, X Şapka üzerine ve göğüse eş iki klips takılmalıdır. “ Yazın, bakır rengi, kızarmış ekmek rengi, kayısı rengi, ve gü- neşten yanmış cilt rengi çoraplar giyilecektir. | MUŞKULLERE ÇEVAP | Saçtan fırın Çerkeş Zehra Zeynel: İ - Mangulda kızan > saçtan yapılmış fırınlar vardır. Bunlar içerisinde her şeyi pişirmek kabil- dir. Bir sobacıya sorsanız size bunu ya- par. 2 — Pasta ve kek kahbı tenekeden yapılabilir, 3 — Baking povder yerine $u tertibi kullanınız. Dört çorba kaşığı creme de tartre ile iki çorbu kaşığı bikarbonat karıştırınız. Teneke kutu yahut sırça ka- vanozda saklayınız. Lüzumunda kahve kaşığı hesabı ile kullanınız. 4 — Limon esansı portakal esansı gi- bi yapılır. 5 — Renklerin manasının doğru olup olmadığını bilmiyorum. 6— karamela yapmak için bir bardak süt, bir bardek parça şeker, ya- rım bardak su, üç kalın parça çikolata, iki kahve kaşığı tereyağı, bir kahve kaşığı bal alınız. Şeker ile suyu ateşe koyarak kaynatınız. İçine rendelenmiş çikolatayı sütü ilâve ederek pişiriniz. Tere yağını, bah da koyarak hafif ateşte yarım saal, üç çeyrek pişiniz, Yağlanmış mermere döküp bıçakla şekil verdikten sonra ke- siniz. kr Ereğli İM. Ü; Mufassal cevap ve- rilmesi için adresinizi tamamile bildiri- Biz. kadın olamıyacaksın. Gözlerini açtığın zaman: «Hayat bundan başka birşey de- Zavallı aklım, mantığım işlemez bir ha» | ilmiş» hükmünü vererek kapamak için le gelmiş. Vücudümü, şiddetini kâh art- tıran kâh azaltan bir alev kaplamış. Ne yaptığımı bilmiyerek aynaya yak- Jaşıyorum, Saçlarımı ellerimin arası- na alarak çıplak kollarımı öpüyorum. 'Bu kollar, bu vücut sevilmeğe lâyık değil miydi Allahım? Nihayet ağlıyo- Yattığım yerden fırlayıp: — Süheylâya mı bir şey oldu? diye bağırdım. Elinde m kâğıdı uzatıp: — Oku. dedi “ Yanılmışım Şeyde, sen de sevilen lr fazla acele ettin. Varsın arkandakiler bir kaç gün göz yaşı döksünler. Artık inanamadığın saadeti esasen onlara nasıl verebilirdin?, Son defa olarak seni büyük topuzlu madeni karyolanda yatarken gördüm, incecik bir tülbent alnındaki o çirkin şeyi kapamıştı. Baharların rüzgârı ie nilen o dikenli yolda bir iki adım at- ağın için büyük bir yeis, nefret taşıyan bir ifade! Evet büyük bir yeis, büyük bir nefret!, O dikenli yolda bir iki adım attığın için yorulduğunu, bezdi- ini açıkça anlatan bir dudak büküşü.. İhtiyar dadın hıçkırarak anlatıyor- du: — Dün akşam her zamanki gibi her kese güzel güzel «Allah rahatlık ver- sin» dedikten sonra gidip yattı. Allahım ne melek gibi bir çocuktu! Yalnız bö basıma; «Seni istediğim gibi öpeme- dim> diyerek uzun zaman sarıldı. Saat on bire doğru pencereyi açmış olma- M. Ah, önceden bilseydik!.,. Kafe tasının çatlaması, ani bir ölüm. Acele çağrılan doktor Süleyman ümit- 8iz06 kollarını kaldırmaktarı başka bir şey yapamamış, (Arkası var), |

Bu sayıdan diğer sayfalar: