3 Mart 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

3 Mart 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eş 3 Mart 1938 — — Marmara havzasında tütün piyasası açıldı - İhracat maddelerinin vaziyeti tik pamuk partilerinin beğenildiğin- Piyasada geçen haftaya nisbetle tahavvül yoktur. Muhtelif memleket- lerle olan ticari münasebetlerde gin geçtikçe inkişaf göze çarpmaktadır. Bilhassa Türkiye - Romanya arasın- daki münasebetler artıyor. Almanya ile aramızdaki ticaret anlaşması, ufak tefek ihtilâflara rağmen tabii seyrini muhafaza etmektedir. Almanyadaki #iailere konlrol dairesi, Alman itha- Jât tacirlerine karşı daha ziyade ko- Jaylıklar gösteredek olursa Almanya ile ticaret işlerimizin daha ziyade ge nişiiyeceğine şüphe yoklur. Türkiye - Çekoslovakya arasındaki münasebetler, diğer senelere nisbetle daha ziyade artmaktadır. Biühasma hububat, kuru ve yaş meyvalar, deri, barsak için Çekoslovakya iyi bir pa- zar teşkil etmektedir. Bu gidişle Çe- koslovakya, dış ticaretimizde Alman- yadan sonra ikinci dereceyi işgal ede- cektir. İhracat maddelerimizin vaziyeti Tütün — Bu hafta içinde Marma- ya mıntakasındaki tütün piyasası açıl- mışlır. Diğer mıntakalarda bulunan tütün firmalarının mümessilleri, eks- perleri bugünlerde Marmara mmta- kasındaki tütün yerlerine hareket et- mişlerdir. Fakat, piyasanın ilk açılı- pg, zürar pek memnun etmemiştir. Fiatler geçen seneye nisbetle düşkün- dür. Maamafih vaziyetin bu suretle devam edeceği neticesini çıkarmak doğru değildir. Nitekim Samsun mun- takasında vaziyet böyleydi. Piyasa ıldıktan sonre talebler artmıştı. Bu itibarla Marmara mıntakasındaki tü- tün işlerinin de günün birinde böyle olacağı ümid edilmektedir. Hububat maddeleri — Buğday ih- racatı, gene son bir iki bafta içinde hararetli bir devreye girmiştir. Alıcı- ların başında Almanya bulunmakta- dır. Yalnız Almanya buğday ithalâtı- na bazı kayıdlar koymuştur. Kayıd- lardan Ihracat tacirlerimiz şikâyet etmektedir. Yulaf için yeniden taleb- ler başlamıştır. Yulaf en ziyade İtal- yadan istenilmektedir. Çekoslovakyadan çavdar istenil- mektedir. Ketentohumu için de, İtal yadan tâlebler vardır. Susam için de Sovyet Rusyadan talebler çoktur. Retice itibarile, Ihracat mevsiminin en hararetli bir devresi geçtiği halde, gene hububat maddelerimiz üzerine talebler devam etmektedir. Dokuma ham maddeleri — Türki. ye - Romanya arasındaki tceret an- Yaşmasına bağlı pamuk mukavelesi tatbik edilmektedir. Bu suretle Tür- kiye pamukları Romanyada pazar bulmaktadır. Romanyaya gönderilen Bonra kalktı: diye hâykırıp gitti. Dışarıda sükünetle bastonunu al- dı, sokağa çıktı: «Galiba oldu» diye söylendi, Telgrafhaneye girdi. Clotii- de'e yazıp yarına randevu istedi. Her zamanki gibi eve girince kari- sna sordu: — Misafirlerin gelecek mi? — Evet; yalnız bayan Walter ser- bes olacağına emin değilmiş. Hikmık etti, vicdan borcundan bahsetti, Tu- re Gİİtİ, Neyse, gelecek zannede- Du Roy omuz silkti: Daha şabahtan Mâdeleire şu mek- tubu aldı: «Çok güçlükle serbes kaldım, yeme- ğe geleceğim, fakat kocam gelemiye- cek.» Du Roy düşündü: «Tekrar gitmedi. ğime iyi ettim. İşte sakinlemiş. Dik- kat etmek gerek.» Buna rağmen kadının gelmesini enğişe ile bekledi. Bayan Water sa- kin, biraz soğuk, biraz azametli görü- nüyordu. Du Roy muti, ketam ve'al- den bahsedilmektedir. Bu itibarla Türkiye pamuklarının Romanyada daha çok müşteri bulacağını ümid edebiliriz: Tiftik ve yapağı piyasasında deği- şiklik yoktur, İki hafla evvel en ziya- || de Çekoslovakyadan yapağı istenili- yordu. Maamafih tiftik piyasasında pek az stok kaldığından vaziyetin dur- gun geçmesini esefle kerşılamağa hiç bir sebeb yoktur. Kuru ve yaş meyvalar Elma ve portakal fiatlerindeki dur- gunluk devamı etmektedir. Hattâ el- mâ flatleri gittikçe pahalılaşmakta- dır. Halbuki bir ay evvel piyasada el ma bolluğu göze çarpıyordu. Peraken- decilerde bile on beş kuruşa kadar haf- tâ daha ucuza elma bulmak müm- kündü, Son bir iki hafta içinde, piya- sada ucuz elmaya tesadüf edilemiyor. İyi elmalar da pek pahalıdır. Amasya. elması 45 - 50 kuruştan aşağı değil dir. 70 kuruşa kadar satılan cinsi de vardır. Portakaliara gelince, mevsim itibar rile piyasaya az miktarda portakal gelmektedir. Alman firmalarının ce- nub limanlarından olan siparisleri bitmiştir. Küru meyvalar üzerine, dış memle- ketlerden pek az miktarda sipariş vardır. Geçen hafta içinde Fransaya ufak partiler halinde fındık gönderi mişti. Ceviz için, daha ziyade Ameri- kadan siparişler vardır. Fakat bu sk parişler piyasayı memmün edecek de- recede ehemmiyetli sayılamaz. Yağlar — Zeytinyağı fiatleri yükse- Hyor. Geçenlerde de yazdığımız gibi, bu sene bol ve bereketli mahsul sene- si olduğu halde fiatlerin bu derecede artmasının sebebi anlaşılamıyor. Bir zeytinyağı tacirine bu suali sorduğunu zaman, şu cevabı verdi; — Bu seneki zeytinlerin verim ka- biliyeti azdır. Bu cevap, piyasadaki fiat arlışını izah etmeğe kâfi değildir. Al&kadarların söylediğine güre, ba- zı mıntakalarda zeytinyağı flatlerini arttırmak için, tüccar arasında flat anlaşmaları yapılmıştır. Hayat paha- lığı ile mücadele edildiği bir sırada, bu gibi #iat anlaşmalarına nihayet yermek zemam da gelmiştir. H.A, İzmitte Şark Pazarı Sadeddin Yalım Ticarethanesi Kocaeli vilâyeti mektep kitapları satış çeşitleri, yeri, Mer nevi kırtasiye Nauman dikiş ve yazı makineleri, Ko- dak fotograf makine ve levazımı fre bulunur. «Allaha ısmarladık» | çak gönüllü davrandı. Bayan Laroche * Mathieu ile Risso- Un kocalarile geldiler. Bayan Marel- le'e sanlı siyahlı, İspanyol biçiminde- ki elbisesi pek yaraşmıstı. Sofrada Du Roy, bayan Waiteri sa- ğına almıştı, yemek müddetince mü- balğalı bir hürmetle hep elddi şey- lerden bahsetti. Arada bir Clotilde'e bakıyordu: «Çok daha genç, çok dar ha güzel» diye düşünüyordu. Sonra gözleri karısına kayıyor, ona kin bes- | lemekle beraber, onu da beğeniyordu. Fakat patronu elde etmek güçtü, sonra da yeniydi; bu itibarla ona mey- lediyordu. Bayan Walter erken gitmek istedi. Du Roy: — Sizl götüreyim, dedi, Kadın istemedi, Du Roy ısrar etti; — Neden istemiyorsunuz? Beni çok kırarsınız. Affetmediğinize hükmeds- ceğim. Görüyorsunuz ya ne kadar san kihim, — Misafirlerinizi birskamazsınız, Gülümsedi: — Ne çıkar, yirmi dakikada döne rim. Farkına bile varmazlar. Eğer reddederseniz kalbimi kırarsınız. — Peki, geliniz. Briç köşesi Cumartesinden itibaren haftada iki defa briçe aid yazılar ve oyun tahlilleri neşredeceğiz Briç oyunu son seneler zarfında dünyanın ber tarafmda çok ta- ammüm etmiştir. Bir zamanlar yalnız (o klüblerde, (diplomatlar arasında oynanan bu oyun şimdi salonlarda, hattâ aile toplantıla- rmda oynanmağa başlamıştır. Briç meraklıları memleketimizde, de mühim bir yekün tutmakta- dır. Briçe fazla rağbet gösterilmesi- nin sebebi kâğıd oyunları arâsın- da en meraklısı ve en zevklisi ol- masından, ayni zamanda kumar mahiyetinde olmamasından ileri geliyor. Briç oyununun talihe ol- duğu kadar meharete de bağlı ol- ması kendisine beynelmilel bir mevki kazandırmıştır. Briç, yalnız talihe dayansaydı mahir oyuncu- lara zevk vermezdi. Tamamen meharete bağlı olsaydı orta dere- cede bir oyuncu, güçlüğü görün- ce rağbet göstermezdi. Avrupada ve Amerikada birçok Briç akademileri, münhasıran Briç meselelerile meşgul olan mecmualar vardır. Gündelik ga- zetelerin ekserisi Briç meseleleri- ne birer yer ayırmışlardır. AKŞAM da cumartesi günün- den itibaren haftada iki defa Briç amatörlerinin zevkle okuyacakla- rı yazılar ve oyun tahlilleri neşre- decektir. Oyundaki bilgileri arttır- mağa yardım edecek olan bu ya- ların amatörler tarafından alâ- ka ile takib edileceğine eminiz. yn Akreb sokmasına karşı bir serum bulundu Paris 2 (A.A.) — Fransız tap aka- demisi Cezayir Pastör enstitüsü dok- torlarından Serjanın ekseriya ölümle neticelenen akreb sokmasına karşı keşfettiği bir seromu resmen kaydet- miştir. Vaziyetleri ümitsiz olan 33 yakada tecrübe yapılan bu serom mu- vaffakıyetle tatbik ve tecrübe edilmiş- tir. Atina üniversitesinde Türk edebiyatı kürsüsü açılacak Atina 3 (A.A.) — Atins ajansı bil- diriyor: Gazeteler, Atina üniversitesinde bir 'Türk edebiyatı kürsüsü , ve İstanbul Üniversitesinde bir Grek edebiyatı kür- Süsü ihdasını âlkışlamakla ve bu key- fiyelin iki memleket arasında gittikçe aıkılaşacak olan kültürel bağlara çok yardım edeceğini tebarüz ettirmekte- dir. Arabaya biner binmez kadının eli- ni tuttu, aşkla öptü: — Sizi seviyorum, sizi seviyorum. bırakınız da söyliyeyim. Dokunmiys- cağım. Yalnız sizi sevdiğimi tekrarlı yacağım. — Bana ne vaadettinizdi.. Sözü- nüzde durmamakle iyi yapımıyorsu- nuz; Du Roy büyük bir gâyret sarfetti, sonra tutuk tutuk: — İşte kendime hâkim: oluyorum, (Baş tarafı 1 inel sahifede) fili hizmet müddeti yedi seneye k- dar olanlara dörtte bir, on beş seneyo kadar olanlara üçte bir, onbeş sene- den fazlı olanlara yarım nisbetinde açık maaşı verilir. Mesleği memuriyet olan mebuslar, müddetleri bittikten sonra tekrar in- tihap edilmezlerse mebusluktan ev- velki memuriyetlerine nazaran hak- larında bu madde tatbik olunur. Meclis Cuma günü toplanacaktır. Meclise üç lâyiha verildi Ankara 2 (Telefonla) — Subaylar heyetine mahsus terfi kanununun bazı maddelerini değiştiren kanunun birinci maddesinin - değiştirilmesine dair ye, Büyük Millet Meclisine verilmistir. Lâyihayı aynen bildiriyorum: Hiçbir subay mensup olduğu #ınıf kıtasında rütbesine aid asgari müd- detin en az üçte biri müddet bilfil hizmet etmedikçe terfi edemez. Bütün kurmay subayları için harpte hasıl olarak ihtiyaca göre, bu müddet azal- tılır. Asteğmen ve teğmen rütbesinde 0- Jan hava subaylarının terfileri için rütbelerine mahsus asgari müddetin hesabında, kara ve hava sınıfları kıt- alarında yapacakları hizmet müddet- lerinin mecmuu bilflll kıta hizmetie- rinden sayılır, Sınıfta kadro mucibince rütbesinin mukabili vazife bulunmuyün subay- ların terfileri, mafevklerinden alacak- ları siciller üzerine yapılır. Harp aka- demisi ve yüksek levazım mektebi tahsilinde bulunan subaylarla kurmay stajiyerlerin ve kurmay subaylarının akademiye ve yüksek levazım mekte- bine gireceklerin de bu mektebe gir- mezden evvel tahsil esnasmda ve tah- telif kıta kumandanlıklarında ve le- yazım sınıfı için kıta sayılan yerlerde- ki hizmetleri dahi esas sınıflari kıla hizmetlerinden sayılır. Alelümum muavin sınıfları men- suplarından harp akademisini muvaf- fakıyetle bitirenler piyade sınıfına 'nakledilirler. İşbu nakilden evvel mu- avin sınıf kıtalarında geçer hizmetle- Ti kıta hizmetlerinden sayılır. Ancak terfi için piyade sınıfında. sicil müd- deti olan bir sene (Jandarma stajiyer subeylarile mühendis subayları için altı ay) bulunup sicil almak meşrut- tur. Mülehassıs tabip baytar ve kimya- gerlerin hastanelerde ve bekteriyoli- fihanelerdek! ihtisas hizmetleri kata hizmeti olarak kabul edilir, Sanayli harbiye ve harita Sınıfları- na mensup subaylar, sınıflarına âid kadro dahilinde mafevklerinden al- dıkları sicli üzerine terfi ederler. Göçmenlerin askerlik muafiyeti Ankara 2 (Telefon) — İskân edi- len göçmenlerin askerlik muafiyeti hakkındaki kanuna ek olarak yeni bir kanun lâyihası hazırlanmış ve Büyük gün tekrar edeyim... Evinize geleyim, yüzünüze bakarak, önünüzde diz çö- keyim ve bu iki kelimeyi söyliyeyim... Eli elindeydi. Nefes nefese cevap ver — Hayır, istemiyorum, istemiyo- rum. Uşaklarım, kızlarım ne der? Ha- yır, hayır, buna imkân yok. Du Roy kadının kulağına fıslıyor- du. Bu kadını usul usul, alıştıra alış- tıra elde etmek, randevu verdirmeğe ikna etmek lâzım olduğunu anlamış- t: — Beni dinleyin... Lâzım... Sizi gör- mem lâzım... Kapınızın önünde bek- Uyeceğim... Bir dilenci gibi... Eğer in- mezseniz eve gireceğim... Ne olursa ol- gun yarın sizi görmeliyim... — Hayır hayır, gelmeyiniz. Sizi ka- bul etmem. Kizlarımı düşününüz. — Öyleyse sizi nerede görebileceği- mi söyleyiniz. Sokakta olsun, başka yerde olsun, nerede ve saat kaçta is terseniz... Elverir ki sizi göreyim. Bize selâmı veririm... «Sizi seviyorum; der ve giderim, Ne yapacağını şaşırmış, mütered- âlddi. Araba evinin kapısına gelince hızlı hizli; — Yarın saat üç buçukta Trinite'ye girerim. / di Bay Du Royu götürünüz. £ bir lâyiha hazırlanmış ve | silden sonra memur edilecekleri muh- | Arabadan İndi, arabacısına seslen- — — : si) Mecliste dünkü müzakereler Millet Meclisine verilmiştir. Bu lâyihaya göre, Türkiye içinde bulunsi göçebeler ve aşiret ferdlerin« den hükümetçe iskân edilenler, yere lerine vardıkları tarihte yaşıdları 2 kere alınmışlar ise ihtiyata geçecek- lerdir. Daha küçük yaşta olanlar mu- vazzaf hizmete tabi tutulacaklardır. İhtiyata almacak olan ve askerlik ha- yatında bulunanların muvaazaf hiz- metleri mezkür tarihten itibaren iki yıl geciktirilecektir. Bunlar hizmetle- kın kıtalarda yapacaklar ve altı aya inecektir. lecek göçebe ve aşiret ferdlerinden nufus kütüklerine &ay- dedilmemiş olanlardan nufus cezsmı alınmıyacak ve bunlar hiç bir ha'ç ve resme tabi tutulmadan nufusa ge- çirileceklerdir. Orman kanununu köylülere gösterdiği zorluklar önleniyor Ankara 2 (Telefon )— Geçen sene İ Büyük Milet Meclisince kabul olunan orman kanununun tatbikatında bil- hassa geçimleri ormanla alâkadar olan köylülerimize bir takım zorluk- lar gösterdiği yapılan tedkiklerden an Yaşılmıştır. Bu zorlukları önlemek i- çin orman kanununun bazı maddele- rini değiştiren yeni bir lâyiha hazır- lanmış ve Büyük Millet Meclisine ve- rilmiştir. Bu Jâyihaya göre, devlet işletmesi tesis edilmiyen yerlerde orman ka- nununde gösterilen yollarla - kereste veya mahtukat için köylülere ağaç kesmeleri için müsaade verilecektir. Bundan başka köylüler zati ihti- i yaçlarına mahsus olmak üzere orman» İ ların ankazlarından istifade edebile- İ cekler ve ormanlara yarar vermemek İ şartile kuru dal, kuru çalı ve çırpıları | toplıyarak satabileceklerdir. Yeni lâyiha ile orman kanununun muvakkat maddelerine aşağıdaki ye- ni bir muvakkat madde ilâve edilmek- tedir, «Orman kanununun birinci maddesi nin ikinci fıkrası mucibince orman sayılmıyan sahipli arazi Üzerinde a- gaçların kesilmesi orman idaresinin İznine bağlanacaktır. Bu gibi yerlerin keşfi ve ağaçların kesilmesinin izne bağlanması için sahiplerinden hiç biz masraf alınmıyacağı gibi mamulât, verilecek tezkerelerle meccanen nak- Jedilecektir. 4 üncü umumi müfettişlikte büyük zirai hareketler Elâzig (Akşam) — Dördüncü umu- mi müfettişlik hümmalı bir ziraat f&- aliyetine girmek üzeredir. Bu cümle- den olarak Erzincanda milyonlarca ağaç yetiştirmek için bir ziraat fidan- lığı tesisi hazırlıklarına başlanmıştır. Fidanlığın bütün müfettişlik mmta- kası ihtiyacatına tekabül edecek ge- nişlikte olması esas olarak kabul edils miştir, Bu sene 'Tuncelino muhtelif ağaçlar verilmiş, fıstık aşıları yapıl- mış ve iyi esaslar dahilinde çalışıl- mıştır. i İ o Eve girer girmez karısı sordi İ — Neredesin? | Usulca cevap verdi — Acele bir iş içi | gittim. Bayan Marelle yaklaştı: — Beni evime götürecek misiniz Güzelim, malüm ya evim uzak olduğu için ancak bu şartla geldim. Sonra Madeleine'e sordu; — Kaskanmıyorsun ya? — Hayır, pek kıskanmıyorum. Misafirler gidiyorlardı. Bayan La- roche - Mathleu köylü bir hizmetçi kıza benziyordu. Bir noterin kızıydı, evlendiği zaman kocası basit bir avu< kattı, İhtiyar ve azametli bayan Ris- solin ebe mütekaidi gibi bir kadındı. Clotilde merdiven başında Maües, leine'e: — Ziyafetin çok iyiydi, dedi. Yakınd da salonun, Parisin birinci derece pos | Mtika salonu olacak, Yalnız kalır kalmaz Du Royun boya nuna sarıldı; — Canım Güzelim, seni her gön biraz daha fazla seviyorum. Araba yürüyordu. Clotilde: — Odamız yerini tutmuyor, dedi, Du Roy: — Evet, diye cevap verdi. Fakat bayan Wölteri düşünüyordu. (Arkası var) telefon etmeğe ği

Bu sayıdan diğer sayfalar: