17 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

17 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Mayis 1938 AKŞAMDAN AKŞAMA. Milyonerin nasihati: Memur olmaktan nasıl kurtulmalı? Âmir yahut sermayedar olmak du- Türken insan elbette memur kalmak istemez, Fakat parasız, vasıtasız bir Adamın yükselmesi de kolay iş değil! Öyleyse ne yapmalı? Son çıkan mecmunlardan birinde, İngiliz asıllı meşhur milyarder Kar. necinin Amerikalı gençlere verdiği na- sihatı okudum: — Memur vaziyetinden kurtulup mafevk vaziyete nasıl ulaşmalı? - diye soranlara şu cevabı veriyor: — İlk kademe, sadakat ve vicdanla size tevdi edilen işi başarmaktır, Fa- kat bu takdirde: Madem ki vazifesini beceriyor, o yerde devam etsin!» fik- rini uyandırırsınız. Öyleyse terakki için başka bir yol takib etmeli. Meselâ günün birinde tatbikini zararlı gördü üz bir işi Yapmanız için size emir gelirse, yük- Selmek üzere önünüze ilk fırsat çık- Mış demektir. Patronunuz, yahut âmiriniz, o emri, zihni bin bir işle meşgulken vermiştir. Halbuki siz daimi mesainizle şubenizin mütehas- sısı olmuşsunuzdur. Öyleyse itiraz edin. Tezinizi gücünüzün yettiği ka- dar müdafaa edin. İhtimal isabet et- miş, yahut etmemişsinizdir. Fakat patronun dikkati üzerinize beheme- hal birdenbire celbedilmiştir: «Demek ki bu genç yalnız şu kadar saatine karşı şu kadar para alan adam de Eilmiş, demek ayni zamanda düşü- nen birini kullanıyor muşum!» fikri onda uyanmıştır. Böylelikle bir adım atıyorsunuz. — Hattâ müesseseyi iflâs bile etti- Tecek olsa, verilen emre itaat ediniz! - diye bir düstur vardır; bunun ta- mamile aksine hareket ediniz. Kendinizi katiyetle haklı bulduğu» Duz zaman üzerinize mesuliyetler al. maktan da çekinmeyiniz! Eğer işleri Patrondan daha iyi bilmezseniz, ka- tiyen müessesenin ortağı, hissedarı haline gelemezsiniz. Patronunuzun mânevi patronu olunuz. Sermaye- darlarn hoşuna bundan fazla hiç bir şey gitmez. Şayet sizinkinin git- miyorsa, ilk fırsatta kendisinden ay- rılmiz. Hattâ fedakârlığa katlanarak daha mütevazi birişe razı olarak. Dehayı takdir edecek başka birini bulunuz! Mustakbel şerik, mustakbel milyo- ner, sarfiyalı azaltıp varidatı çoğalt- masını bilendir. Muazzam teşebbüs- lerde aranan yalnız sermaye değildir; Ayni zamanda, ticari bilgisiyle ser- Maye yaratan insandır. Milyonları do- Zurmak ta varidatla mesarifin ara- sındaki farktan çıkar, Böylece, bir işe girip te önünde bir talih kapısı açılmıyan genç adam mevcut değildir. Şayed meziyetleri Varsa, âmirlerinin meclisinde behe- mehal münakaşa mevzuu olacak, mutlaka yükselecektir. Hiç bir mii- ©ssese yoktur ki memurunda munta- zam mesainin fevkinde bir tenkitçi ve tekâmülcü haslat görüp te cazibe- sine kapılmasın. «Erbab gözüz nü, «ehil adamın ne- Zareti ni aramıyan kim vardır? Siz, öyle biri olunuz. Müessesenin başına geçince mesa- İnizi, düşüncenizi ve sermayenizi ay- rı yerlere saçmayıp ayni yere koyu- Buz, «Bütün yumurtaları bir tek sepete Bil ederek sepeti göz önünde bulun- ŞEHİR HABERLERİ Evkaf suları Tasfiye edilip edilemiyeceği ya- kında anlaşılacak Dahiliye Vekâleti Kırkçeşme suyu ile diğer vakıf suların ıslahı ve tasfi- yesi kabil olup olmadığının süratle tedkik edilerek bildirilmesini Belediye- ye yazmıştı. Diğer taraftan vakıflar umum mü- dürlüğü, cami ve diğer vakıf müessese. lerin suları hakkında bütçesine yeni tahsisat koyarak bu işi esaslı surette hal ve tasfiye etmeğe karar verdiğin- den bu hususta Belediyeye tahrirat yazmış, vakıf suları hakkında nasıl bir hattı hareket tutulacağını sormuş- tur. Belediye, henüz Vakıf sularının tasfiyeye müsaid olup olmadığı hak- kında karar “vermemiştir. Tedkik- ler bugünlerde (tamamlanacak ve Evkaf umum müdürlüğüne de cevap verilecektir. Bundan başka Belediye Maarif müdürlüğünden de mekteple- rin ne cins su kullandıklarını sormüş- tur, Aklından hasta mı? Mahkeme, suçlunun müşahe- de altına alınmasına karar . verdi 'Hristo adında bir genç dün adliye- de ilâmat dairesinde hapishaneye gön- derilmek istenilince âsabileşerek cam- ları kurmuş; telefon makinesini parça” lamış, ortalığı alt üst etmiştir. Hristo derhal adliye zabıtası tarafından ya- kalanarak hakkında zabıt tutulmuş ve cürmümeşhud mahkemesine verilmiş» tir. Öğleden sonra asliye dördüncü ceza mahkemesinde yapılan muhakemede Hristo şunları söylemiştir: — Ben anadan doğma sinirliyim. Annem senelerce timarhanede yatmış- tır, Bendebir müddet timarhanede kaldım, Bugün de beni hapsetmek is- tediler. Birdenbire sinirlendim. Ne yap- tığımı bilmiyorum, Mahkeme, Hristonun hakikaten eh- liyeti cezaiyesini kaldıracak derece de akıl hastalığına müptelâ olup ol- madığının tesbiti için müşahede altı- na alınmasına karar vermiştir. Hristoi Tıbbı adliye gönderilerek müşahede al- tına alınmıştır. memnun durunuz!» Üç sepet biriktiren bir ta- nesini başının üstünde gölürmeğe uğraşırsa, sepet düşebilir ve kendi sendeliyebilir! * ” Memleketimizde iktisadi faaliyetin ilerlediği şu sırada, pek çok gençlerin alâkayla okuyacaklarını tahmin ede rek bu nasihatleri hülâsaten tercüme ettim, Bilirim ki ekseriyette hâkim olan fikir şudur: — Adam, sen de! Sermayemiz yok! Bizim için küçük memur kalmak za- rurettir! Yukarıki mütalâalar böyle bedbin- lere hiç değilse ümid verir. Bence bu öğütler yalnız hususi mü- esseselerdekilere mahsus değildir, İyi devlet memurları da buna yakın te- rakkilere namzeddirler, si (Vâ - Nü) Karilerimizin fikirleri Sarayburnu p arkından istifade için... Gülhane parkı, İstanbulun en güzel bir köşesidir. buna şüphe yok. Biraz temiz hara almak ihtiyacını duyan- Jar Gülhane parkında ve bilhassa Sarayburnunda denizin yorgun #inir- leri dinlendiren manzarası karşı- sında çok güzel vakit geçirirler, Fakat Gülhane parkına gidip gelmek te bis meseledir. Parkın deniz kısmı Tram- vay istasyonuna, vapur İskelesine çok uzaktır. Bir vakitler yazın Saraybur- nu ile Köprü arasında sık sık vapur- Jar işlemekte idi. Şimdi Saraybumun- da bir kaç saat vakit geçiren, dinle- nen bir adam bir hayli yürüyerek tramvayı bulmak mecburiyetinde ka- iyor. Buraya vapur işletmek kabil değilse, Sarayburnu ile Eminönü ara- &nda - ucuz bir tarife ile - meselâ otobüs işletmek kabil değil mi? Her halde Saraybumu parkından lâyık olduğu derecede istifade edile- memektedir. Bunun bir çaresi bu- lünsa... R. a Nişantaşındaki posta kutusu Kişantaşının en işlek yeri olan Teş- vikiyede, karakol karşısında, Feyziye Mektebi önünde bir posta kutusu yar- dı. Bu kutu tamir edilmek üzere kal- dırıldığı halde yerine konmadığından bir karilmiş şikâyet etmişti. Buna ce- vaben posta müdürlüğü posta kutu- sunun yerine konduğunu ve bundan böyle tamir edilecek kutuların yer- lerinin boş bırakılmaması için tedbir alındığını bildirmişti. Biz de bu alâ- kaya teşekkür etmiştik . Kariimiz dün bize tekref bir mek- tup gönderdi. Bahsi geçen kutunun elân yerine konmadığını bildirerek © semt halki namına ekutumuzu iste- riz» diyor. Mektubu yazan sözüne itimad edi- lecek, içtimal mevki sahibi bir zattır. Şu halde posta müdürlüğünün bah- settiği kutunun başka bir kutu ola- cağı anlaşılıyor. Çanakkalede batan vapur İspanyol vapur kumpanya- sından 76384 İngiliz lirası tazminat isteniyor Bir müddet evvel Çanakkale Boğa- zında İtalyan bandıralı Kapopino va- purile İspanyol bandıralı Magallanes vapuru çarpışmışlar ve Kapopino var puru bu kaza neticesinde batmıştı. Asleiye birinci ticaret mahkemesinde | yapılan.muhakemenin bundan evvelki celsesinde Magallanes" vapuru bu ka- zada suçlu görülmüştü. Dün muha- kemeye devam edilmiş ve batan Kapo- pino vapuru vekilleri talebnamelerini bildirmişlerdir. Bu talebnameye nazaran Kapopino vekilleri Magallanesi ücentesinden, tazminat olarak 35 bin İngiliz lirası, navlun bedeli olarak 2184 İngiliz lira- a, iki bin küsür tonluk buğday bedeli olarak 30 bin İngiliz lirası, sekiz ton ke- reste için 1500 İngiliz lirası, gene ka- zada zayi olan diğer eşya için de TT00 İngiliz lirası ki, ceman 76384 İngiliz li- rası istemektedirler. Kumpanya vekilleri bu talebnameyi verdikten sonra zarar miktarını vesaik ve konşmentoları da mahkemeye ibraz edeceklerini bildirmişlerdir, Mahkeme, bunların ibrazı ve tedkiki için muha- kemeyi başka güne bırakmıştır. Bay Amcaya göre... İyi kararlar Sokaklar sulanıp, büyük caddeler yıkanacak Yaz yaklaştığından başlıca cadde ve sokakların sulanması için tertibat alınmıştır. Geçen sene bu işe tahsis edi- len beş arazöz bu işe kifayet etmedi. ğinden bu sene sokakların sulanması ve caddelerin geceleri yıkanması için yedi arazöz çalışacaktır, Ayrıca itisiye de bu işe üç arazöz ayıracaktır. Beyoğlu İstiklâl caddesi, Taksim, Şişhane yokuşu, Karaköy, Tophane caddesi, rıhtım, Eminönü meydanı, Sirkeci - Divanyolu, Beyazıd gibi bi- rinci sınıf caddeler her gece yıkana- caklardır. Paçavralar Çöp yığınları içindekiler 25 bin liraya ihale ediliyor Çöp yıgınları içinde çıkan paçavra- lar her sene bir müteahhide ihale edi- liyordu, Belediye, bu suretle on bin 1i- ralık varidat temin ediyordu, Beledi- ye bu sene henüz bu paçavraları kim- seye ihale etmemiştir. Bununla bera- ber bazı kimselerin şehir çöplerinin 1s- tif edildikleri yerlere üşüşerek paçavra topladıkları görülmüştür. Yakında İs- tanbul tarafınm da çöpleri denize dö- küleceğinden, Belediye bu varidatı kaybetmemek üzere çöplerden çikan pPaçavraları yirmi beş bin liraya bir müteahhide ihale etmek üzere bir art- tırma ilân ödecektir. Çöpler, kamyon- lardan doğrudan doğruya mavnalara döküleceğinden İstanbul tarafında mevcud bulunan bütün çöp toplama yerleri kaldırılacak, bünun yerine iki çöp iskelesi tesis edilecektir. Samsun mebusu omerhum Etem Tuncel'in cenazesi merasimle kaldırıldı Samsun mebusu B. Etem Tunçel'in vefstını dün teessürle haber vermiş- tik. Merhumun cenazesi merasimle kaldırılmış ve medfenine defnedil- miştir. Etem Tunçel 1891 de Trabzonda doğmuş, 1912 de mülkiye mektebin- den mezun olmuştur. Muhtelif idadi müdürlüklerinde, kaymakamlıklar- da, mutasarrıfıklarda bulunmuş, Afyonkarahisar valisi iken Samsun mebusu seçilmişti. Merhum üçü er- kek, üçü kız olmak üzere altı çocuk babası idi. Büyük oğlu Ankara ta- rih, dil, coğrafya fakültesi Fransız- ca doçentidir. Ortanca oğlu Ankara hukukundan mezundur. Küçük oğlu Galatasaray lisesinde okumaktadır. ISTANBUL HAYATI Elâstiki adam B, (L...) ile tanışmamız epeyce €s- kidir, Kendisini daha evvelden tanı- yan bir dostum ondan bahsederken daima; — Samimiyetine güvenilemez ha. Çünkü elâstiki adamdır. Sılışınca kıvrılır, Diye dudak bükerdi. Fakat dostu- mun elâstiki adamı, her nedense ben- de iyi bir intiba bırakmıştı. Daha ilk zamanlarda gösterdiği samimiyetle dostluğumuz pek çabuk ileriledi. Mü- Kendini bir şey zannederek gururla- nıyor, Kâtipliğe razı olurum da onun Aradan epeyce zaman geçti. Bir gün istasyonda karşılaştık. Elimi sıkarken gülerek gene derd yandı; .cumu ararken (I...) nin sesini duydum! — Maşallah bayımız. Safa geldiniz. AÂcizane tebriklerimi arzetmek için sabırsızlıkla teşrifinizi bekliyorum. Vallahi o kadar göreceğim geldi ki... ne gitmiştim, Bizim (L...) yi büyücek dim, hatırını sordum, Garib bir tavır- la yüzüme bakarak mırıldandı; — Sizi tanıyacak gibi oluyorum Diyerek savuştum. Meğer yeni âmi- ri onu masa Şefi yapmış. Beni tanıma- masının sebebi anlaşıldı, Bir daha da yüzünü görmedim. , * Aradan gene epeyce zaman geçmiş. ti. Geçenlerde bir kır gazinosunda do- laşırken biri kolumdan çekti: — Vay bayım, Size burada tesadüf etmek benim için ne büyük bahtiyar. lık. Çoktanberi görüşemiyoruz. Allah aşkıma gel otur. Döndüm. (L..), koluma sarılmış, masasına çekiyordu. Çocuğuna seslen- di: — Oğlum, gel buraya. Öp bakayım amcanın elini, Çocuk da ellerime sarıldı. Mecburen dür muavini oluyormuş. Bu sefer de Şube âmirini çekiştirerek müstakbel müdür muavinini gıyaben methetme- Ailesi erkünuna taziyelerimizi sunarız.| ğe başladı, Öteki dostumun sözünü Doktor Ahmed Asım Onur Ortaköy Şifa yurdu başhekimi dok- tor Ahmed Asım Onur Amsterdamda milletlerarası kadın hekim- leri kongresine iştirak etmiş ve (On üç sene doğum ameliyelerinde katnı iptali hisile aldığımiyi neticeler) mevzulu bir tebliğ yapmıştır. Tebliğ , umumi elâka fle karşılanmıştır. hatırladım, — (L..) ye güvenilmez. Elâstiki adamdır. Cemal Refik İzmirden 10 bin koyun geliyor Belediyenin İzmir ve havalisinden satın aldığı koyunlardan bini de bugün gelecektir. Belediye bu havalide on bin koyun aldığından bunlar bir haftaya kadar şehrimize gelecektir. m AÇ 1 ç 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: