17 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

17 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mısırda Uyuşturucu maddelerle mücadele Mısırın merkezi Kahire polis mü- | son derecede güçleştiğinden fellâhlar dürü olup aynı zamanda bütün Mr Srda esrarkeşliğin ve uyuşturucu Maddelere ald kaçakçılığın önünü lmağa memur İngiliz Russel paşa ©n sene evvel bu vazifeye tayin edil- diği zaman kaçakçılığın önünü ala- cak tedbirleri sayesinde Mısırda af- Yon ve esrarı herkesin ve her kim- Senin harcı olmıyacak dertcede pa- halı bir met& haline getireceğine söz vermişti, Mumaileyhin esrar kaçakçılığına nir 1937 senesine ald tanzim ettiği Tâpor bu sözünü yerine getirdiğini İsbat etmiştir. Çünkü 1929 senesinde Misirda libresi yani yarım kilosu 30 Misir lirasına tiryakilerin kolsyca buldukları heroini şimdi 300 Misir Mirasına ve o da büyük zorlukla teda- Tik etmektedirler, Misir halkının belkemiği olan fel- İâh sınıfının artık bu pahalı madde- Yi tedarik eylemesine imkân kalma- Miştır. Mısıra hariçten heroin ve di- Ber uyuşturucu maddelerin “ithali Eyvah!. “Şilte kendi tarlalarında haşhaş ve afyon yetiştirmeğe başlamişlardır. Russel paşa bu memnu zeriyata karşı da şiddetli tedbirler almış ve bir sane içinde 22,347 afyon fidanını ve 700 dönüm haşhaş tarlası mez- ruatını imha ettirmiştir. Dahilden ve hariçlen uyuşturucu madde teda» rikinde zorluk çeken köylüler karı- şık çaylardan bir nevi siyah şurup yaparak esrar yerine bunu kullan- maktadırlar. Russel paşa köylüleri bu gibi mu- zır maddeleri kullanmaktan vazge- çirmek için en münasib tedbirin çay ve tütün gümrük resminin indiril- mesi olacağını raporuna yazarak ehemmiyetle tavsiye etmiştir. Fel- lâhları uyuşturucu maddeleri kul- lanmaktan men için Mısır hüküme- tinin çay ve tütünü son derecede ucuzlatacağı ve bundan Mısıra tü- tün ve çay gönderen müstahsil mem- leketlerin de ziyadesile istifade ede- ceği bekleniyor. yün değilmiş! Eğer Vestminister gxayında da Ananeye riayetsizlik rilirse İngil- ferenin hali nice olur?.,. Uluslararası yün kongresinde söz «lan Avustralya yünleri bürosu reisi B. Deliziel Kelli feryad etti, dedi ki: — İngilterenin meşhur yün şiltesi Meğer yün dolu değilmiş, şiltenin kuş» tüyü doldurulduğunu öğrendiğim za- Man bütün kan başıma sıçradı... Lordlar kamarasının reisi ne kol- tukta, ne iskemlede, ne de tahtta otu- Fur. Reisin oturduğu yer yün dolu bir Şiltedir. Lordlar kamarası müzakere inden bahseden gazeteler yazıya Böyle başlarlar: — Reis saat 15 i 10 geçe yün şiltesi. ne oturdu... Yün şilte nedi İngilterenin kuruluş devirlerinde İngiliz lordları daima hakikati göz- önünde bulundurmak isterlerdi, İngil- terenin en büyük serveti yündü, bunu unutmamak lâzımdır. 15 inci asırda Lordlar kamarasında relsin oturduğu yer bir yün dengi idi. Sonra sonra bu denge kırmızı bir kılıf geçirdiler, dengi kıpkırmızı bir şilte haline soktular... Herkes şiltenin için- de yün var sanıyordu, Meğerse şilte kuştüyü imiş! İşte bunun için B. Kelli feryad etti, Lordlar kamarasına bir yün şilte geti- rilmesini istedi... Kuştüyünde oturmağa alışan reis yün şiltede rahatsız olsa bile, şilteye yün doldurulacak!. Boşanmakla iş bitmedi... Tondranın tanınmış doktorlarından B. Nelson beş sene evvel bar artistle- rinden bayan Selia Glin ile evlendi. Evlendikten sonra bir türlü anlaşamı- Yan karı kocanın çocukları da olmadı. Günlerden bir gün bayan Nelson, borsanın tanınmış bankerlerinden B. Prenseple kur yapmağa başladı Geçen hafla B. Prensep gazeteciler- İe konuşurken dedi ki: — Evvelâ ehemmiyetsiz kur yapma Ün başladık; fakat kısa bir zamanda İribirimizi delicesine sevdik; artık Ayrı yaşamamıza imkân yoktu. Alt tarafı malüm... Malüm olan nedir? Doktor Nelson karısı aleyhine ayrı- lık davası açtı... Eğer doktor; İngilte- re kanunlarına dayanıp zarar ziyan istemeseydi bu basit bir ayrılık dava- sı olur ve gazetelere aksetmezdi... Dok- tor tazminat istedi. Mahkemede; — Elimden karımı aldılar, dedi, uğ- radığım zarar ve ziyanın değerini mah- kemeniz takdir buyursun, Doktorun avukatları, hükmedilecek tazminatın yüksek olmasını istediler. İşte bunun için banker, doktora 45 bin lira verecek!.. İnsan 45 bin lira değerindeki kadın- dan ayrılmağa razı olur mu? Muz makarnaya rakib talyada muz istihlâki arttıkça ar- İlyor. Yalnız Milan eyaletinde senede 24 milyon muz yiyorlar. Milanlılar bu Mikdardan memnun değiller, Milan Valisi istihlâkin daha bir misli artma- © için propaganda yaptırıyor. İtalyada istihlâk edilen muzlar İtal- Ya mahsulüdür, Muzun bir kilosu top- tan 3 lir 80 santim, perakende 4 lir 59 #antimdir. Aşağı yukarı bizim para ile * muz beş paraya geliyor. İşte sudan ucuz diye buna derler!., Fevtten âmedi.. Eski devirlerde harbde kaybolan ne- ferin künyesine «öldü. yazarlar, adam günün birinde çikagelince künyeyi şöyle düzeltirlermiş; «ölümden geldi!» Habeş harbinde de başçavuş Silvio kayboluyor. Künyesine öldü yazıyor. lar. Köyünün kilisesinde duasını yapı- yorlar... Derken Silvio çıkageliyor. Necaşiye esir düşmüşmüş... Köyünde nişanlahı- yor. Evlenme törenini ölüm duasını yaptıkları kilisede yapıyorlar, Heyecan birliği Şimali Karolinde, Nev-Hanoverde Deçen sene garsonlar mektebi açılmış- Ü. Bu sene bu mektebin yıldönümü kutlandı, Bu törende garson talebeler mastik yapıyorlardı. Bir aralık, içlerinden biri düşüp ba- | Wldi... Aldırış eden olmadı, jimnastiğe edildi Deren, iki talebe daha, bu iki tale- Derin arkasından, üç dört talebe da: ha düşüp bayıldılar... Bundan sonra seyirciler arasındı ca kbir hâdise baş gösterdi. Dü- #ip bayılan talebelerin “kardeşleri, , karıları ve nişanlıları dü- şüp düşüp bayılmağa başladılar, Baygınlık bulaşık bir illet haline geldi. Bu heyecan birliği ile, bir çey- bere ire iri ele ü, Merasim yeri, tayyare hücumüna uğramış bir savaş meydanına döndü. Seyirciler arasında bulunan tek bir doktor, hangi hastaya koşacağını şü- şırmaştı... Bereket versin baygınlıklar uzun sürmedi, Her bayılan yavaş yavaş ken- dine geldi, ayıldı. Kutlama töreni kurban vermeden bitti, ? Eski hapishane ya Acemi “oğlanlar mektebi, yahut Ibrahim paşa sarayıdır Takriben kırk gün evvel umumi ha pisanedeki eski binaların mimar Se- dad Çetintaş tarafından releve edil- mekte olduğunu yazmış ve bu tedki- kat sonunda buradaki binaların mu- kadderatı hakkında kati hüküm veri- leceğini bildirmiştik, Kültür bakanlığı Abideleri koruma heyeti namına bu mühim işi deruhde etmiş olan Çetintaş eski eserler Üze- Tindeki ihtisas ve değerli çalışmaları ile kendisini herkese sevdirmiş bir sanatkârımızdır. Mumalleyhin tedki- kata devam ederken apansız Ankara- ya gidip gelmiş olduğunu duyan bir muharririmiz dün kendisile görüğ- müş ve dikkate şayan bir mülâkat yapmıştır. Bu konuşmayı aşağıya ay- nen dercediyoruz: — Yıkılacak olan umumi hapisane binaları üzerindeki tedkiklerinizin saf. haları hakkında malümat verir mi siniz? — Şimdiye kadar hapisânenin bu- lunduğu adadaki binaların yalnız ze- min katı plânını çıkarabildim. Araya Edirne âbidelerinin tescili ve daha son- Ta da Ankara seyahati ve Ankara şeh- ri âbidelerinin tescili işleri girmeseydi mesai biraz daha ilerilemiş olurdu. Maamafih bu kadarcık mesai muhassa lası dahi bence buradaki binaların hü- viyeti hakkında kati hükümler verdi- rebilecek mertebeyi bulmuştur. — Bu hükümleriniz ve kanaatleri- nizi öğrenebilir miyiz? — Umumi hapisanenin mühim bir kısmına hâkim olduğu bu adadaki es- ki binaların bir kısmı maliyenin evrak hazinesi, bir kısmı ise askeri anbar ve Şube binalarıdır. Araya Tapu binası tufeyli bir şekilde sonradan sokulmuş- tur. Bugünkü Almieydanma yani Sul- tanahmed meydanına bir müstakim hat üzerinde yüz otuz sekiz metre uzunluğunda bir cephe vermiş olan tek bir bina vardır ki bunun derinli. ği de yetmiş beş metre kadar tutuyor. İşte bu geniş sahâya yayılmış olan binalar bir kül olarak on altıncı âsrın klâsik istiline göre yapılmış ve çok li bir müessese olarak yaşamak- — ir binaların ne olduğu hakkın- daki fikriniz nedir? Adanada havacı- lık faaliğeti Hava meydanının inşaati hararetle ilerliyor Adana (Hususi muhabirimizden) — Adananın havacılık faaliyeti büyük bir mevki tutmaktadır. Herşyeden ev vel şunu söylemeli ki Adanalılar on birinci tayyarelerini önümüzdeki ay- Yar içinde ordumuza hediye edecekler- dir, Şu hale göre Adanalılar yaptırkla- Tı yardımlarla orduya dördüncü ha- va fllosunu da hazırlamaktadırlar, Adana hava kurumu büyük bir fa- aliyet göstermektedir, Hava kurumu Adana şubesinin yıllık geliri 250,000 rayı mütecavizdir. Son hava kongresinde alınan karar- Jar neticesi bütün yer mahsulâtından yardım kesileceğine göre bu rakam 938 yılı sonunda hiç şüphesiz 400,000 lirayı bulacaktır. Adana hava limanı inşaatı hararet- le devam ediyor. Gerek hangar ve ge- rekse hava yolları idaresi teşkilât bi- naları ikmal edilmek üzeredir, Hava manı Ülesiz istasyonu da keza bu ay sonunda tamamlanacaktır. Adanada Türkkuşu faaliyetine ge- ince: Şehrimiz Türkkuşu şubesi ev- velki sene açılmıştı. O yıl İnönü kam- pına on bir genç gitmiş ve hepsi de muvaffak olmuştu. Geçen yıl martın- da tekrar çalışan şube daha 81 genç ytelştirmiştir. Bu yıl ise Adana Türk kuşunun talebe mevcudu doksanı bul- maktadır. İftiharla müşahede edi- miştir ki, kampta ve motörlü uçuşlar- da muvaffak olan gençlerin en çoğu Adana çocukları arasından çıkmıştır. Eski umumi hapisha- nenin tarihi kıymeti olup olmadığının araş- tırılmasına karar veril- diğini yazmıştık. Bu münasebetle eski eser- ler üzerindeki ihtisası malüm olan mimar Se-- dad Çetintaşla görüş- tük. Söylediklerini Mimar Sedad Çetintaş — Tedkikatımın sonunda daha kuvvetli söyliyebileceğim. Şimdi yarı tahmin şeklinde arzedebilirim ki bu- rası Acemi oğlanlar mektebi, İbrahim. paşa sarayıdır. Malüm ya on altıncı asırda bu binalardan tarih kitapları- mız bahseder, hattâ mimar Koca Si- nan dahi devşirme olarak buraya ge- tirilmiş değil miydi? — Halbuki buradaki binalara mi- mar Mehmed ağanın yapısı diyenler var, — İhtimal, fakat ben şimdilik bu fikirde değilim. Sultanahmde camisin- deki mimari ve inşa! hususiyetleri bu binalarda göremiyorum. Bunların daha eski olduğuna şahid oluyorum. Manamafih bu iş üzerinde çalışmak lâzımdır. Bugünkü kanaatim burada- ki binalar on allıncı asir malı olduğu noktasındadır, Sultanahmed camisi on yedinci asır eseridir. — Bu kıymetli dediğiniz binalar dışarıdan görünüyor mu? — On sekizinci asırda, ve Sultan — Şu halde bunların yıkılması doğ- ru mudur? — Bu cihetten mütalea beyan ede- He parayırında Türk paviyonu Almanyanın beş mühim arsıulusal panayırından biride her yıl mayıs ayında Breslau'da açılmaktadır. Bu panayıra 1996 yılındanberi munla zaman iştirâk ediyoruz. Beş gün devam eden bu yılki Bres- lau panayırı 4 mayıs 1938 de Alman- ya Maliye Nazırı Graf Sehwerin von Krosigk tarafından büyük merasim. le açılmıştır. 1938 Breslau panayırındaki Türki- ye paviyonu, bu yılda gene Berlin 'Türk ticaret odamız tarafından tesis edilmiştir. Takriben 230 metre mu- rabbalık bir saha işgal eden paviyo- numuz bu defa da cidden pek itinalı bir surette hazırlanmış ve diğer dev- letlerin paviyonları arasında bilhas- sa temayüz eylemiştir. Türkiye pavi- yonunda memleketimizin hemen bilimum Mhracat mallarının nümü neleri teşhir olunmuştur. Ayrıca Tüf kiyenin iktisad ve kültür sahasın- emeğe bir surette gösteren 200 la biye Di ya olduğu gibi, bu defa da il kekli hakkında alâkadar. lara 20,000 parça broşür tevzi olun» muştur. Memnuniyetle haber aldığımıza göre, Breslau panayırına iştirikimi- zin müsbet neticeleri daha panayır esnasında görülmüştür. Bir çok Ak man müesseseleri bu münasebetle memleketimizden 2,000,000 marka yakın değerde mal almışlardır. Dercettiğimiz resim, Türkiye pavi- yonundan bir parçayı göstermektedir. teşhir her sene Türk A ne MERA EMİLE NE AA garden a e

Bu sayıdan diğer sayfalar: