5 Ağustos 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

5 Ağustos 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 12 — — — Ep N ( 4 EVAN akâ bay Odun- | gilin : Maçkada- ki: apartımanının | alonunda geçer. Sahne İ | Bây Odungll, Afacan, Sevim. Atacan — Bir spor © mecmuası okürken - şu Vag- nsr mühim âdâm | baba; İsviçre ne mükemmel insan yetiştiriyor. Odungil — Ne o, şimdi de müzikle ml uğraşıyorsun! Bir kere Vagner Almandır. Afacan — İsviçrelidir baba, Odungil — Affetmişsin , sen Almandır. Afaçan — Mecmua İsviçre yazıyor. Ham res mızı mayo giymiş, ye haçı var Odungll — Ne söylüyorsun sen? Afacan — Fransa turu 'yarışını ka- zenan Vagner'den bahsediyorum. il — Ha, bisiklet yarışından Ben Katırlenin bes- dan bahsediyorsun sandım, Sevim — Baba Karieni besteliyen Bizet'tir, Odungil — Doğru... Sen müzikten anlarsın. Benim için müzik hoşça bir kuru gürültüden ibarettir. Sevlm — Evet amma gidiyorsunuz, /, 7 Odungil — Annenizin zorile gidi- yorum. Hem sonra mühim bir şey tedkik ediyorum. Bir senedir kafam- da, Afacan — Nedir baba? Odungil — Dikkat ettim, orkestra şefi böşyere kollarını sallıyor. Hem de kuvveti onu, | diye ! bakınız, kır- göğsünde Ceney- konserlere O YEN EYLA NE AR | BAY ÖĞRETMEN BAY ODUNGİL AFACAN 14 YAŞINDA | Sevim — Çalanları idare ediyor. Odungil Oalabilir, Fakat dinamik kuvvet sarfediyor ve b: sarfedi; olan dimlere yazık oluyor. Afacan — Boşa dönen bir motör desenize, Odungil — Öyle ya. Meselâ kolla” rını bir motöre raptedecek - olursak, dinamoyu harekete getirir, Hiç de- ğilse konser müddetince #riğini temin etmiş olurduk. Sevim — Amma yaptınız baba! Afacan — Neden?... Babamın fik- ri harikulâde!... İşin pratik tarafını bulmak gerek. Odungül — yaratmak lâzımdır. Eğer bu düşün- cemi tatbik edebilirsem milyoner olurum. Sevim — Biraz güç. Afacan — Güç olsuda niasin, Sevim — Eğer bayan Belge burada olsaydı fikrinizi beğenmezdi. Odungil — Sahi yahu, bayan öğ- retmenden ne haber? Afacan — Dün bir mektup aldık, hâlâ iyileşmemiş, Sevim — Çok aciyorum. Üç aydır hasta yatıyor. Odungil — Gelmekten bahsetmi- yor mu? Sevim — Ancak bir ay sonra gele- bileceğini yazıyor. Çok göreceğim geldi. Afacan — Benim de. Ne iyi anlatırdı bana; ne iyi öğretirdi. Odungil — Sırası gelmişken sorâ- yim Afacan, sınıfta kaçıncı oldun? Afacan — Başka şeyden konuşa ım baba. Odungil — Sen sualime cevap ver. Afacan — Biliyorsunuz ki sınıfta otuz iki kişiyiz. Odungil — Bunun için sen otuz üçnücü olamadın! Ayıp. Sevim — Ne yapsın baba, elinden “bu kadar geliyor. Odungil — Gel seni bir öpeyim kı- yere geç ok ders — Denizi kucak- lıyorsunuz, ok şuyorsunuz, de- dil mi? Kışm dalgalâr köpür- düğü zaman de- niz ne kadar kor. kunç ise, yazın scak ve sakin günlerde deniz o İf a Kadar sevimlidir. Er Seyyahlar için deniz uçsuz bucaksız bir sü vadisidir; balıkçılar için canlı yiyecek hazine- si, yolcülar için uzun bir yoldur. Deniz ve Okyanusların vasati de- rinliği dört bin metredir, Ancak pasifik Okyanusunda 9.600 metre derinlikte yerler vardır. Şu halde Himalaya o noktaya getirilse suyun dibinde kalır, Atlantikte en fazla derinlik - 8.500 metre, Hind denizinde 5.900 metre- dir. Akdenizin derinliği 4,400 metreyi geçmez. Denizlerin ortasında gördüğünüz adalar, yer yüzünün en yüksek dağ- larından daha yüksek dağların, sular üstünde kalan tepeleridir, Kanarya adalarındaki Tenerif te. pesi 3.712 metredir. Halbuki Atlan- tiğin bazı yerleri 6.000 metre derin. Deniz yükseklikte bir dağın tepesidir, kısmı sular altındadır. Denizin dibinde bin bir çeşit mah- lük ve cisim vardır, Denizlerin dibin- de herşey mevcutur. Ak / | çok | C. O: S. sistemi ile hasıl | onun elek- l Hulya kurmak değil, İ bir kızsın. (Afa- arkamdan sana bü- zam. Sen melek can) dua öt k yük bir servet Sevim — Kapı çal Odungil — Git bak, /r 4 14 13 ii 3 Sahne Sevim - Bay öğretmen - Odungil Afscân Sevim — Baba bay öğretmen geldi. Odungil — Buyursun. Öğretmen — Rahatsız etmiyeyim. 1 — Görüldüğü halde tutulami- yan yüz ne yüzüdür? 2 — Halld - Abdülhak - Refik - Yu- | suf - Peyami «Orhan edip, şair ve mu- | harrirlerimizden bir kaçının ilk isim- leridir, öbür isimlerini yazınız, 3 — Kanatlanmak (2 harfli) ile be- yazı (2 harfli) birleştirirseniz havada uçan ne olur? vw Doğru cevâp verenlerden birinciye 10, ikinciye 5 Iira, üçüncüye 3 lira, 4 üncü ile beşinciye zârif bir kotra, ay- | rıca 75 karilmize muhtelif hediyeler | verilecektir. denizin altı, | SEVİM 12 YAŞINDA Öğretmen bebini nasıl sizinle görüşmek iç an n geldimi r çıksınlar onlar da din- ı dinlesin Öğretmen — F ğil, Fakat bu hep buldu. Odungii — Her sınıfta bir sonuncu olması şarttır. Öğretmen — Evet, doğru, fakat hep ayni Lalebe sonuncu olacak de- gil ya. Odungil — Hakkınız sar olur. yır, bu derece de- erki sonuncu olmasının kolayını var. Bu inhi- hanlarda “| Öğretmen — Tamam. Sonunculü- | ğu inhisara aldı Odungil — Biraz insaflı da sonunculuğu başka arkadaşlarına da bıraksın. Öğretmen — Evet... Hayır... Yani çalışsın... Şöyle yakın gel Afacan; korkma. Odungil — Korkma korkma, bay öğretmen seni yemez. Öğretmen — Her zaman sınıfın 50- nuncusu olduğunuz için utanmıyor musunuz? Afacan — Utanıyorum. Öğretmen — Buda bir şeydir, bu da bana ümid veriyor. Ancak ben daha esaslı bir noktaya dokunayım. Evde yapıp getirdiği vazifeler görüle- cek şeyler. Bir kaç aydır vazifeleri ele alınır gibi değil, Saçma sapan, abuk sabuk şeyler yaziyor, Odungil — İyi bir bayan menleri vardı. Üç aydır hasta, kında tekrar gelecek. Öğretmen — Temenni edelim ki çabuk gelsinde o Oğlunuzun öğret- Ya- saç- davransın | malarına nihayet versin. Çünkü 0- nun yazdığı mâ- nâsız şeylere deli saçması demek- ten başka söz bu- lamıyorum. “Ta- inci Ab- d Cüm- idi diyor. Rezalet!.. Kepazelik!... Odungil — Doğru. Öğretmen imdi de şöyle yaz Bir damla eiyanldrik bir gözüne damlalılacak olursa Korkunç! bu zehir kor rınız. Üç aydanberi "nda vazife yapmakta dö ık olur ona... etmeyiniz, bun- vimi göstererek - bu yavru iyi çalışıyor... Öy- Sevim — Bilmem. Öğretmen — Babanızı siniz? Sevim — Evet, Öğretmen — Ya beni, öğretmenini. misiniz? sever mi- Öğretmen — Neden? Sevim — Çünkü babamı müteessir ettiniz. Öğretmen — Ben mi müteessir ettim, Sevim — Siz ya. Çünkü üç aydan- beri Afacanın vazifelerini babam ya pıyor, Öğretmen — Bir koltuğa düşer - Eyvahi... Perde iner denizin üstü Denizin harareti çok değişir, Atlantikte Ekuatorda su yüzünde hararet 77 derecedir, Vasati 13 dere. ce eder, Denizde bakır, nikel, çinko, kurşun, — gümüş, hattâ altın bulunur, Bütün bu madenler çok az mik- tarda vardır, Meselâ altın, bin litre suda 40 miligramdır. Hesap ettiler. Bütün denizlerin suyu bir araya getirilse 1.400 milyon kilometre mükâbı eder. Bu hesaba göre deniz suyunda mevcut altın mik- tarı 56 milyon tondur, Müekemmel bir servet değil mi?,., Evet amma, haydi göreyim sizi bu aitını elde edi- niz! Eğer deniz sularındaki bu miktar altın istihsal edilse ve yer yüzünde ,mevcut insanlara dağıtılsa adam ba- Te derinlikte hararet 15 derecedir. Kutup denizlerinde suyun yüsün- deki hararet düşük, 200, 400 metre- den sonra daha az soğuktur. 400 met- reden sonra tekrar hararet düşmeğe başlar, Fakat suyun yüzü kadar 50 Zumas, Güneş yalnız denizin hararetine hâkim değildir, berraklığa da hâkim- dir, Işık denizine göre suyun derinlik- lerine nüfuz oder, Güneşin ültra viüole şunları ancak 1,700 metre derinliğe nüfuz edebili- İ yor, ondan sonra sİfiri karanlıktır, a GR m mii Fakat denizdeki yabani maddeler renge tesir eder. Çok derinliklerden çıkan kumlar denize yeşil bir renk ve- rir; bazi yosunlar denizi kızarlır, ba- zi küçük mahlüklar penbeleştirir. Manş denizinin meddü cezri on beş metredir. Magellan böğazında 18, Saint - Laurette 22 metredir. Bu fark akıntılardan ileri geliyor. Bazı akıntılar saatte 14 kilometre hızla akar. Akdenizde meddü cezir 2 metreyi geçmez, , Denize dair söyliyecek daha bin türlü şey vardır. Meselâ en tuzlu de- hiz Kırmızı denizdir, Bir litre suyun. da 45 gram tuz vardir. Baltık deni- zinde ise hemön hemen hiç tuz yok- Aflantik Okyanusunda dalgalar 7 - B metre yükselir, bu rekoru Pasi I metre yükselir. Orta bir deniz fenerinin ışığı 80 - 100 met: ka- dar aj Denizde yaşıyan balıkların hızı bir- birine benzemez. Ton ve Köpek ba- lıkları saafte 25 kilometre süratle yüzerler, Uçan, yılan gibi uzayıp kısalan, siç- rayan deniz mahlükları vardır. İna- nıriz, ağaçlara tırmanan balıklar da ! görülmüştür, Haydi artık sizi daha fazla yormı- yayım, deniz hakkında bu kadar ma lümat kâfidir. Şimdi artık palâjlar sizi bekliyor, oraya gidiniz, denize giriniz, güneş banyosu yapımız. Yalnız çocuklar unutmayınız ki, deniz herkese yaramaz. Güneş ban- yosu herzaman sıhhate faydalı ol- maz. Denizde çok durmayınız, tok kar- nıma hemen denize girmeyiniz. Güneş banyosuna dakika hesabile yatınız. Güneş ve deniz affetmez. Buna gö”

Bu sayıdan diğer sayfalar: