20 Ağustos 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

20 Ağustos 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. ŞA - Fuar geçen yıllardan çok mükemmel ve zengin bir eserdir İzmirden Istanbula kaçan küçük hırsız Küçük Necati müteferrikada iken bir kadının elmas küpelerini aşırdı İzmir 19 (Telefonla) — İzmir bey- nelmilel fuarı yarın (bugün) saat 18 de Ticaret Vekilinin nutku ile ve büyük merasimle açılacaktır. Saat on sekizde askeri muzikanın çalacağı istiklâl marşile törene baş- lanacak, sonra Belediye ve fuar ko- mitesi reisi Dr. Behçet Uz tarafından bir nutuk irad olunacaktır. Müteaki- ben Ticaret Vekili B, Cezmi Erçin hükümet namına mühim bir nutuk Irad ederek sergiyi açacaktır. Sergiye İl ecnebi devlet iştirâk et- miştir. Bu seneki fuar geçen yılla- rınkinden çok mükemmel ve çok zengin bir eserdir. MW Şefimiz İs- met İnününün büyük heykeli, fuar sahasında İnkılâp meydanına diki miştir. Türke” No. 4 SEViLEN KADIN — O paraları lütfen bana iade eder- siniz, azizim doktor bey! - dedi. - Ma- amafih bugünlerde acelesi yok... Ben söyleyince verirsiniz. Lehinde bulun- duğunuz şu Vehbi her ne kadar fena insan çıktıysa du benim size karşı olan itimadım gene sarsılmamıştır. Doktor: — Allah ömürler versin... Teveccü- hünüz... Ben de itimadınızı kaybede- cek bir harekette bulunmaktan çeki- nirim! - dedi. - Esasen daima emirleri- nize amadeyim. Her ne arzu buyurur. sanız hepsini derhal harfiyen İcra ede- rim... Temin ederim ki, daimâ tesiriniz altında kalmaktayım, banımefendici- im... Zekânız öyle ateşin, muhakeme leriniz o derece kuvvetlidir ki, her ba- histe beni ikna ve ilzam edersiniz... Çok doğru: Insan hayatta müstakim ok malı... Müstakim ol, hazreti Allah u- tandırmaz seni... Dostum Vehbi be- yin beni yanıltmasından ve size karşı mahcup etmesinden üzülüyorum... Bu dalkavukça, nabza göre şerbet ve- rici sözler, ihtiyar kadını tatmin etmiş Fuarın açılış merasiminde bulu- nacak Yunan sefiri Ankara ekspre- sile, Fransız, Sovyet, Polonya ve İtal- ya sefirleri de tayyare İle dün akşam Ankaradan gelmiş, fuar komitesi na- muna istikbal edilmişlerdir. Ticaret Vekâletince fuar hükümet komiserliğine İzmir mıntaka ticaret müdürü B. Avni Sakman tayin edil- miştir, Akdenizin incisi güzel ve ta- rihi İzmirde kurulan beynelmilel mar her bakımdan mükemmel ve güzel bir eserdir. Fuar 31 gün süre- cek ve İzmirde bayram günleri yaşa» nacaktar. Fuar ziyaretçilerinin İzmirde kf- lacakları müddetçe her ihtiyacımı te- min için otel, pansiyon, gazino, 10- kanta ve sair gıda maddeleri satan akleden : (va - Nü ) O sırada hizmetçi içeri girdi. Hanımefendinin odasında müteallik herşeyi hazırlamıştı, Başka bir emriniz var mi efen- dim? — Hayır, kızım, sen git yat... Bizi başbaşa bırak... Hizmetçi odanın içindeki dolu sigâ- Ya tabislarını boşalttı. Kirli fincanları aldı, çekilip gitti. Doktorla kadın bir müddet daha ko- nuştular. Hanımefendi noklsi nazur- larını anlatıyor, hekim de-bir mürid hüşüile, söylenenleri dinliyordu. Saat dokuz buçuğu çâldı. İşte o sı- Tada, doktorun yüreğini bir sevinç kap- ladı, Zira ev sahibesinde, uyku üle- nın ilk tesirlerini görmüştü. Bir esneme... Bir daha... — Ah, ne fena, ibtiyarlık! Hep böy- le uyku basiyor... — Emredersiniz artık ben de çeki- Jeyim. — Nasıl isterseniz... versin efendim. — Size de benim kiymetli hanım- İ geceye Allah rahatlık yerler Belediyenin sıkı kontrolü ai- anda bulunuyor, Halka göstermek için sıhhi filimler getirilmiştir. Bu faydalı filimler, açık havada halka gösterilecektir. Atraksiyon tesisat itibarile de Çok zengin olan fuarı gezenlerin eğ- Jenmemeleri, neşelenmemeleri için sebep yoktur. Periliev, Labirnet, Alp tepesi ikmal edilmiş, yapılan tecrü- beler muvaffakıyetli neticeler ver- xoşitir. Labirentin yanıbaşına oluz metre uzunluğunda iki yağlı direk dikilmiş- tir. Bunlara tırmanarak üzerlerinde bulünacak bayrakları yere indirebi- İenlere fuar komilesince hediyeler verilecktir. Atlı spor klübü için ma- nej yeri, bynelmilel müsabakalar için Ev sahibesi güçlükle odasını buldu. Derha! soyundu. Yatağına kendini dar attı. Aradan henüz bir çeyrek geçmişti ki, Kapının aralığından doktorun başi gö- ründü. Odanın içind derin bir şüküt hüküm sürüyordu. Sobanın ateşi sönmek üÜze- rTeydi, Hanımefendinin yanar bıraktı- ğı şamdan masanın üstündeydi. Sa- ray karyolasının kışa mahsus kalın ipek cibinlikleri arasından, ihtiyar ka. dının uyuyanlara mahsus bir soluyuş- la ağır ağır, derin derin nefes aldığı işitlliyordu. Herifin yüzünde hem şeytani bir ifa. | de, hem de endişe hasıl oldu. Ayaklarının ucuna basabasa kar. yolanın yanına yaklaştı. Mihrinur ha. nımefendinin burnuna küçük bir şişe değdirdi. Ayni zamanda da ağzına bir endil tıkayarak sımsıkı bastırdı. Ve gözleri tes tekerlek açılarak he- yecanla dinleği; Teneffüs kesilmişti! Kloroform, meşum vazifesini gör- müştü. Zaten içliği narkotiğin tesirile de yarı baygın bir halde bulunan ihtiyar kadının, artık, cesetten hiç farkı kal- mamıştı. Kadri Ahmed bir adım geriliyerek, weserinis tedkik etti, «— Şimdi de ötekine bakalım... Ar- Dün Adliyeye on üç yaşında bir hırsız çocuk teslim edilmiştir, Necati adındaki bu çocuk İzmirlidir. Bun- dan ön gün kadar evvel Necati aile- sine haber verineden İstanbula kaç- mıştır. Çocuk böyle birdenbire oria- dan kaybolunca allesi orada aramış, izi bulunamamış, kendisinin İstanbu. Ja kaçması ihtimali düşünülerek bu- rada aranmak üzere İzmir zabıtası vasıtasile İstanbul zabıtasına malf- mat verilmiştir. Küçük Necati burada on gün ks- dar ötede beride serseriyane dolaştık. tan sonra İzmirden gelen malömat ve tarif edilen eşkâl üzerine zabıta iki gün evvel kendisini yakalamıştır. Necati ailesine teslim edilmek için İzmir zabıtasına gönderilmek üzere polis müteferrikâsına götürülmüştür. Necati müteferrikada otururken baş- ka bir iş için oraya getirilen Rizeli Ayşe adında bir kadının yanma 50- kulmuş ve bir fırsatını bularak ka- dının cebinden bir çift elmas küpe- 8#ini çalmıştır. Hırsız çocuk küpeyi alıncâ gene bir kolayını bularak müteferrikadan da kaçmış, ve Kapalıçarşıya gidip kü- peyi yirmi liraya satmıştır, Burada setstriyane dolaşmaktan usanan Necati eline yirmi lira geçin- ce kendi kendisine İzmire dönmeğe karar vermiş fakat elinde para var- ken kabahatini örtmek için annesine bir hediye almayı da ihmal etmiye. rek yirmi liranın bir kısmile annesi- ne başka bir çift küpe almıştır. Polis müteferrikasından Necatinin kaçması ve Ayşenin küpesinin çalın- ması meydana çıkınca zabıta araş- tırmaya başlamış ve Necati tekrar yakalanmıştır. Karakolda üzeri ara- ninca Necatinin, annesi için aldığı küpeler cebinde bulunmuştur. Daha on üç yaşında böyle maceralara atı- 1aRARRANERI AN dört tenis kortu vücude getirilmiş- tir. - Bunların yanında Viyananın meşhur döner dolapları, lünapark bu- Junmaktadır. Malnız Türkiyede değil, Balkanlar, hattâ Avrupada bile eşi bulunmuyan açık hava tiyatrosu, en güzel bir eğ- lence ve İstirahat yeri olmuştur. Fuarda İzmir bölgesinin turistik zenginliği de emsalsiz şekilde tebarüz ettirilmiştir. «Dünkü, bugünkü, yarınki İzmir diye mırl- tık bunun işi tamamdır!» dandı. Fetanet kalfa, hanımının odasın- dan biraz ötede yatıyordu. Epeyce za- mandır ailenin içli dışlısı olan hekim bunu gayet iyi biliyordu. Kaç kere ufak hastalıklar geçirmişlerdi de tedavi maksadile ziyaretlerinde bulunmuştu. Büyük hanımın artık kendine gele- miyeceğinden emin, hizmetçinin de odasına ayni suretle ihtiyatlarla, ta- kayyüdlerle yaklaştı. İçerisinin hentiz aydınlık olduğunu gördü. Kapı aralı- gından iplik gibi incecik bir ziya sızı- yordu. Doktor, hafifçe vurdu, Hizmetçinin hışırdayan etekliğinin sesini işitti. Kalfa, telâşlı telâşlı. — Kim o? - diye sordu. — Benim... Dektor... —A.. Düşünmeğe vakıt bırakmaksızın tok- mağı çevirdi, içeri girdi. Kalfa, sapır sapır titriyerek: — Ne var?... Ne oldu? - diye soru. yordu. — Hanımefendi çekilmiş, gitmişti. Ben, salonda oturuyor, mektup yüzi- yordum, Kendisinin beni çağırdıkla- rım işittim. Hemen odalarına koştum. Ne oldu, anlıyamıyorum. — Aman Allahım... Ne oldu? — Uyuyor. Fakat gayri tabii bir uy- kuyla... — Yarabbi. ! i lan Necati bu hırsızlık üzerine İzmi- re gönderilmiyerek hırsızlık suçun- dan dolayı hakkında evrak tanzim olunup dün adliyeye teslim edilmiş- tir, Necati müddelumumilikte verdiği ifadede hırsızlık suçunu inkâr sde- rek; — Elmas küpeleri ben çalmadım. Onları sokakta buldum. İzmire gide- cektim. Kendime para lâzım olduğu gibi anneme de bir hediye almak İis- tiyordum, Bunun için, bulduğum #ü- peleri Kapalıçarşıda bir sarrafa götü- rüp şimdi elimdeki küpelerle değiş- tirdim, Demiştir. Kendisi zabıtada da aynı şeyleri söylemiş, küpeleri değiştird!- ğini söylediği kuyumcudan sorulunca kuyumcu böyle bir şeyden haberi ci- madığını ileri sürmüştür, Küçük hır. sız muhakeme edilmek üzere Sui tanahmed birinci sulh ceza mahke mesine teslim edilmiştir. Bir keçi yüzünden oğlunu öldürdü Adana (Akşam) — Kızılömerli kö- yünde feci bir hâdise oldu. Bir baba, bir keçi yavrusu için oğlunu tabanca ile vurdü, Bu köyden Çolak İbrahim adında eli beş yaşlarında bir adam, oğlu Ali- nin harman sürerken keçi yavrusu- na atlığı bir taşin hayvanı öldürme- sine fena halde kızarak koşup evden silâhını almış ve oğlunu iş başında vurmuştur, Katil baba yakalanarak Adliyeye teslim edilmiştir. Adana Ticaret odası reisliği Adana 19 (Akşam) — Adana Tica. ret odası veisliğine B. Feyzi Dural se- çilmiştir. paviyonu> için çok çalışmış, emek sarfeğilmiş, tarihi İzmirle müstakbel İzmir çok güzel tebarüz ettirilmiştir. Belediye ve fuar komitesi reisi dok- tor B. Behçet Uz, fuar hakkında ba- na Şu sözleri söyledi: Eser, Avrupai ve beynelmilel olmuştur. Çok mükemmel olması için fevkalâde çalıştık, herkesi memnun etmek istedik, Ürnid ederim ki fuarı her ziyaret eden, her bakımdan pek çok faydaları olan beyncimilel fuar- dan İstifade edecektir. — 'relâş etmeyiniz... Geliniz. Fetanet — Bir tehlike mi var?.. - diye çırpı. miyördü. — 'Tehlike yok... Mühim birşey ola- cağını sanmam, Kalfa, hanımı tapınırcasına severdi, Hemen, omuzları üzerine bir örme pele- rin atarak doktorun arkasından siğirt- t. İçeriye girdiler, Fetanet, ev sahibesinin yatağı “ve. rine eğildi. Fakat tam o esnada boy. nuna bir ilmiğin dolandığını hissetti, Kilerini boynuna götürdü. Parmak- Tarile ipi gevşetmeğe uğraştı. Lâkin muvaffak olamadı. Sıkılan boğazın. dan kısık bir feryad fışkırdı. Sonra kalfacık, muvazenesini kaybederek ar» kaya doğru yığıldı. Şimşek süratile, hekim, bu kadının da yüzüne, kloroform dolu mendili yapıştırdı. Birkaç saniye çabaladı. Sonra Boğazlanmış tavuk gibi mes calsız, kolu kanadı kırık. öylece kalı. verdi, Şikârının işinin tamam olduğunu farkeden doktor, şeytanca gülümsiye- rek ilmiği zavallının boynundan çıkar» dı. Onu ayağından sürükliyerek hani- mının yatağının yanına yaklaştırdı. Soluyordu, (Arkası var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: