14 Kasım 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

14 Kasım 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AO ÜÇ ee 208 KI AM Sayki İtalya hariciye nazırı dün Viyanadan Peşteye geçti Viyana'da Avusturya ile Macaristan'ın silâhlan- -eması kararlaştırılmış! Bir Fransız gazetesi, Londra ile Paris'in arasını bozuk görüyor Avusturya ve Macaristan, Habeşistanın iktısadi işletilmesine iştirak edecekler! Londra, 13 (Radyo) — Vi« yana'dan alınan bir habere göre; üçler konferansı, Avus- turya ile Macaristan'ın silâh- lanmalarını muvalık görmüş- tür. Habsburg hanedanının av- deti mes'elesine gelixıcâ, üç devlet hariciye — nazırları, bu mes'eleyi de konuşmuşlar ve | fakatfazla tamika lüzum gör- memişlerdir. Zira bu iş, ica- binda lâyik olduğu — neticeyi alacaktır. g Paris, 13 (Radyo) — Ent- ransijan gazetesi, Avrupadaki yeni — vaziyeti'tetkik ederek: Kont — Ciyano, Berlin'den sonra Viyana'da da faaliyete devam etmiştir, Bugün de ay- ni hedef ve maksatla Peşteye gitmiş bulunmaktadır. İngiliz-İtalyan münasebetle- rinde seri bir inkişaf görmek- teyiz. Bu suretle Fransa'nın müşterek emniyet davası ken- diliğinden iflâs etmiştir. Bu- gün Lokarno ve Streza bit- miştir; herşey yeniden yapıl- mak - mecbüriyetindedir. - Dün Londra ve Paris - bir idi. Fa- kat büğün vaziyet tersine dör Müştür. Fransa büyük bir hâtâ irtikâp etmektedir; bu yolda devam edersek çök - büyük zararlara uğrıyacağız demiştir. “Viyana, 13 (Radyo) — Vi: yana'da bir İtalya - Avusturya dostluk cemiyeti -teşekkül et- — miştit-Bu cemiyet, iki milletin — “Habeşistan'da teşriki mesaisini - kolaylaştıracaktir. — “Viyana, 13 (ALA) — Roma protokoluna mensub üç hükü- — met mümessilleri gelecek top- lantılarını Buda-Peşte'de yap- mayı — kararlaştırmışlardır. Bu toplantının tarihi bilâhara tes- — “Röma 13 (AA) — Jurmal D'ltalia gazetesinin yazdığına — göre Viyana üç taraflı - bir konferansın neticeleri İtalyan “anlaşma sisteminin yeni bir — merhalesidir. Avuüsturya- ve — Macaristan Almanyanın yap- ö tığı gibi İtalyan Habeş impa: — ratorluğunü kat'i olarak - tanı: mışlardır. Buna- mukabil Italya, Ma- e p lâj K '_— E Ve? KeR l54 — Yusuf ağa gelmişti.. —A, sen miydin Yuşuf ağa? İhtiyar arabacı bir temenna ettir — — Benimya hoca hanım! — — Seni büralara hangi tüz- — güâr attı? - — Yüzbaşı - söyledi, o ge- tirtti beni burayal! — şRizan şimdi herşeyi anla: D mıştı: Yüzbaşı, onu İzmir'e aldır- mayı kat'i olarak kararlaştır- Bi Könt Ciyano ve refikası caristan ve Avüstürya ile olan ekonomik anlaşmalarını kolo- nilerine de teşmil etmektedir. İtalya - Avusturya - Maca- ristan anlaşması başka gurup- lar aleyhine çevrilmiş değildir. Bu anlasma Tuna havzasının sureti tesviyesine doğru atılmış ilk adımdır. Üç devlet küçük antantı- hakikt bir kül olarak telâkki etmemektedir. Viyana, 13 (A.A) — İtal. yan, Avusturya, Macar konfe- rânsı münasebetile neşredilen resmi tebliğ, Avusturya ve Macaristan'ın silâhlanma hak- kını teyid etmektedir. Tebliğ, Macaristan ve Avusturya'nın İtalya'nın Habeş imparatorlu- ğunu tanımıya karar verdikleri | ve Habeşistan'ın ekonomik sahâda işletilmesine iştirak hu-. susundaki Macar ve Ayustur- ya hükümetleri tarafından izhar edilen arzünun' İtalya tarafın: dan nazarı itibara alınacağını ilâve etmektedir. Hukukta Fazla talebe karşısında ye- ni tedbirler itlihaz edildi, İstanbul, 13 (Hususi) — Hukuk fakültesinin birinci sı- nıfında busene fazia - talebe vardır. ve talebenin bir kısmı dersleri “ayakta- takip etmek mecburiyetinde kalmaktadırlar. Üniversite ' rektörlüğü, Süley- maniye'de- biyoloji enstitüsü olarak yapılan binadaki büyük salonun hukukun - birinci sı- nifi olmasını kararlaştırmıştır. Burada 550 kişinin oturabil- mesi için yer vardır. Bu haf- tadan itibaren derslere bu sa- londa devam edilecektir, Yazan : Orhan Rahmi Gökçe mişti. Yani arabanın burada” bulunuşunda tesadüf namına hiçbirşey yoktu.. Fatma, hiç ses çıkarmıyordu. Odanın bir köşesinde durmuş, ellerini ka- vuşturmuş, onun çantasını ha- zırlamasına bakıyordu. — Fatmal — Hoca hanım! — Ben - gelinceye - kadar, sen bizim - hizmetçi kadınla burada yat»kalk. Ben, babana söylerim.. Ka eEna çiyab. veniledi ee O EAMErA Si a T Başından Yaralamış Karantina'da Misırlı cadde- sinde İsmail oğlu Mükerrem şişe atmak suretile Hüseyin kızı Nevriye'yi başından ya- raladığından tutulmuştur. Sebepsiz. Dövmek Hükümet önünde - Ali oğlu Ahmed, sebepsiz olarak Os: man oğlu İbrahim'i dövmüş ve zabıtaca tutulmuştur. Kulağından yaralamış Keçeciler caddesinde Kâ- mil oğlu Reşad'a sarhoşluk saikasile Hasan oğlu İbra- him'i bıçakla söl — kulağının .| arkasından yaraladığından ya- kalanmiştir. Kız kardeşini dövmüş Birinci Aziziye ' mahallesin- de oturan Salih karisı Emine kız kâardeşi -Fatma'yı dövdü- ğünden tululmuştur. Saat hırsızlığı Alsancak'ta Altın sokağın- da oturan Halil oğlu Osmun Riza oğlu Servet'in bir saa- tini çaldığından yakalanmıştır. Bıçak taşımak Peştamalcılar başında Meh:- med oğlu Tahir'in üzerinde bir bıçak görülerek zabıtaca alınmıştır. Hırsızlık Kestelli caddesinde Beyşe- hir otelindeki Mehimed - oğlu Yasin'in kahvesinde çalışan Mustafa oğlu Mehmed * tara- fından 7 lirasının- çalındiğı şi- kâyet edilmiş ve Mehmed tu- tulmuştur. Yangın Çukurçeşme'de Mahmud ağa sokağında oturan Mustafa kr zı Kâmile'nin evinde mangal: dan sıçrayan kıvılcımların du- var dibindeki - talaşları tütuş. turması yüzünden yangın çık- miş komşusu — Vecihe'nin evi- nin bir odası yanmıştır. Ev sigortasızdı. Neden hakaret etmiş Çorakkapı caddesinde Ah- med oğlu Mustafa bir mah- keme mes'elesinden Ahmed oğlu İbrahim'e hakaret etti. ğinden yakalanmıştır. Hakaret Bayraklı. istasyonunda Ha- san oğlu, İbrahim, tren kon- trol memuru İzzet'i tahkir et- miş olduğundan zabıtaca ya- kalanmıştır. Şaka yüzünden Kantar polis mevkii idare- sinde Pirinç hanı önünde Da- vi oğlu Avram — şaka - yüzün: den Ahmed oğlu Ömer'i döv- düğünden yakalanmıştır. — Niye sustun Fatma? — Bu gidişi. ben beyen- Miyorum. Rizan güldü: -- Aldanıyorsun. Geçen de- fa da öyle söylemiştin.. — Hayir hoca hanım, al- danmıyorum. Sığırlar — zelzele olacağını önden - bilirlermiş: Ben de birçok defalar, başı- ma gelecek şeyi anlarım hoca hanım., Sen, gidetek, fakat bir daha dönmiyeceksin.. Rizan Fatma'yı yanakların- dân öptü: — Göreceksin, gene gele: ceğim. Al evin anahtarını. Bunlar da odanın, şu da çek- mecelerin! Kitaplar, romanlar şurada, masanın sağ gözünde iğme, iplik, makas, yüksük, ne ararsan var.. Ben sana- bir ANADOLU Çandarli'ya 1000 göçmen yerleştirildi Tütünlerden ziyan edenler de var. Çift- çiler faaliyettedirler... Dikili, (Hususi) — İki gün- denberi Di Amerikan ve Her- man * kumpanyaları Dikili tü- tünlerini satın almakta devam ederler iken bugün de - geri kumpanyasının mümessili gel- miş ve alışlara devam etmiştir. Bu yıl havaların bozuk gitmesi yüzünden nefasetlerinden epice kaybeden Dikili tütünlerinin hemen hemen tamamen değil ise de mühim bir kısmı satıl- miş demektir. Ancak 30 ka- dar zürra elinde tütün kaldığı söylenmektedir. — Bunların da satılacağını ve tütüncülerimizin yüzlerinin güleceğini ümüd ediyoruz. Dikili'de iki kısım tütün zürrati vardır: Birisi kendi ma- lım kendi işliyen, diğeri amele ile tütün yâpan ve yaptıran. Kendi işliyenler için satışlar: daki - fiat - normaldir. * Fakat amele ile- tütün yapanlardan bazıları zarar etmiştir. Çoğu- da ancak girdiği kapıdan çı- kabilmişlerdir. Maamafib bu- sene zarar yapmak kâr yap- mak demektir. Çöçmenler: Çandarlı'ya gelen şöçmcnlcy tamamen — yerleştirilmişlerdir. Bin nüfusa yakın olarak yer- leştirilen bu göçmen kardeş- lerimizin çok tutumlu - çiftçi- lerden oldukları anlaşılmak- tadır. Yalnız bunlara. derhal arazi Ve ev yerleri gösteril- melidir. Göçmen kardeşleri- mizin feyz ve bereket itibarile çok yerinde olan Çandarlı na- hiyesinin yakım bir zamanda verimli birer uzvu olacaklarını ümid ediyoruz. Çandarlı okulu: Beş sınıflı ve üç öğretmenli olan Çandarlı okulunun öğ- renci — Mmeycudunun — göçmen katdeşlerimizin çocüklarile üç- yüze yaklaştığı ânlaşılmiştiır. Külktür direktörlüğümüzün bu- rtaya bir veya iki öğretmen daha ilâveten göndereceği ha- ber alınmıştır; Yağmurlar: Bol, ,bol yağan. yağmurlar çiftçimizin - ve - çobanlarımızın yüzlerini güldürmüştür. Birkaç gün içinde yamaçlar yeşillen- amiş, tülün ve pamuk - tarla: larındaki nadaslar. ekilmeğe başlanmıştır. Busene tütünle- rini ve pamuklarını iyi satan Dikili çiftçileri derin bir zevk ve şevk ile daha - sabahtan evvel tarlalarına — gitmektedir- ler. Geçen yıl havaların yağ- murlu gitmesile bereketli hu- bubat mahsulü alamıyan çift- çilerimiz ekim — işlerine çok ehemmiyet vermektedirler. . Ağlama Fatmacığım, haydi Allahassmarladık. Fatma gözlerini kuruladı:' — Güle güle hoca hanım- cığım! Akşam, gün — devrilirken, İzmir'e girmişlerdi. Yüzbaşı, o vakte kadar konuşmuştu. Fakat hiç usanç getirmeden, bilâkis tatli tath dinleterek, güldürerek konuşmuştu. Faik'ten hiç bahs mıştı. Rizan da ona, İzmir'e geli- şinin evelce tasarlanmış oldu- ğunu — söylemedi. — Hükümet önüne gelmişlerdi ki, yüzbaşı, — Rizan kızım, sen doğru eve gidersin, ben biraz kala- yım da daireye uğrıyayım. Demiş ve arabadan inmişti. Yüzbaşı, hakikaten vazifesine gınca — Mme açma- 'KEMELERDE: - Cinayet Dâvası Maznunların 15. seneye Mahküm Edilmeleri İstendi .. Burnava nahiyesinin Naldö- ken köyünde muhtar Zeynel ve kardeşi oğlo Aziz'i öldür- mekle maznun” bakkal Kâzım ve kardeşi İbrahim'in ve maz- nunları bu cinayete azmettir- mekle maznun Kâzim'ın karı- sı Zeliha'nın muhakemelerine dün Ağircezada devam! edil- miştir. Geçen celsede maz- nunlardan - Kâzım'ın — evvelce ölüme sebebiyet ve kaçakçılık suçlarından iki mahkümiyeti bulunduğu, verese tarafından iddia edilmişti. Müddeiumu- milikten bu mes'ele hakkında gelen tezkere dünkü - celsede okunmuştur. Bunda Kâzım'ın 927 senesinde yaralanmaya sebebiyet ve 932 yılında da rakı kaçakçılığı suçlarından altışar aây mahkümiyeti bulun- duğu bildirilmekte idi. Kâzım sabıkasını saklamıştı. İddia makamını işgal eden Müddeiumumi muavini Şevki Suner, evvelce de iddiasında söylediği — gibi maznunların Türk ceza kanununun 448 nci maddesi mücibince — onbeşer yıl hapse mahküm edilmelerini tekrar istemiştir. Maznunlar ise v — Cinayeti işlemedik, biz mâsumuz. Demişlerdir. Birbuçuk yıldanberi devam edegelen — muhakeme, * sona ermiştir. Önümüzdeki Salı gü nü kârar tefhim edilecektir. Mezbahalır;:ı kazanç vergisi alınmıyacak, Belediyeler tarafından tesis edilerek işletilen mezbahalar- dan dolayı - belediyelerin ka- zanç vergisine tâbi olup olmı- yacaklarında bazı yerlerde te- reddüde düşüldüğü görülmüş- tür. Kazanç vergisi kanununun birinci maddesine göre bele- diyelere ait olub ticari bir gaye takib eden . müesseseler vergi mevzuuna alınmış ve bu hükmü izah eden 2 numaralı umumi tebliğde de belediye kanununun 15 inci maddesin- de yazılı vazifelerden beledi- yeler için yapılması - ihtiyari olanlar arasında Ticaret kanu. nunun ticari mMahiyette — say- dığı teşebbüslerin vergi mev- zuuna girdiği izah edilmiştir. Maliye Vekâletinden dün vi- lâyete gelen bir tamimde fenni mezbaha tesis ve işletilmesi | bir ticaret işi olmaktan ziyade | halkın, sıhhatı — noktasından yapıldığından belediyeler ta- rafından işletilen mezbahaların kazanç - vergisine tabi — tutul- mamaları lâzımgeldiği bildiril- miştir. Onu herkes, bütün kumandan- ları seviyorlardı. — Yalan- bil- mezdi, İdarei maslahatçılığa düşmandı. Bazen kumandan- ları ile de tepişirdi. Bu yüz- den de bir defasında rütbesi bir derece indirilmişti. — Can çıkar, huy çıkmaz, derlermiş, Ne yapalım, bende de bu illet var! Der, müteselli olurdu. . Bu- lunduğu yerlerde eşkiya taki- binde de şöhret almıştı. Bun- da da kendisine bir . yol tut: muştu: Evvelâ mülâyemet, sonra şiddet! Şakiler bile önu - tanımış- lardı. Ona itimad - ederlerdi. Teslim olacakları vakit, "Pa- dişah namına,,— söz - verilse inanmazlar, “Bize bu yüzbaşı , yeler,, der y t4Yı1/936 flk d RADYO) Bu akşamki prograft İstanbul radyosu — — 12,30 'Halk müsikisi; 1 havadisler, 13,10 hafif musik i K C plâk. İ 18,30 dans musikisi plakı 19,30 konferâans (Çocuk esif | geme kurumu namına), saz heyeti, -20,30 Kemal yazi ve arkadaşları; 21 sto. orkestrası, 22 plâklarla solo” lar: 22,30 ajans, borsa hi berleri. Ka d Cişlk P: : Turan ocağı köngresi — toplandı.. ğ C.HP. Turan ocağı kongresi evelki akşam yeni binada, mi j kayyid azanın 118 inden 1174f | nin iştirakile toplanmış, bir varlık : halinde müzaket&' | lerde bulunmuştur. - Mü: reyi, başkan Halim açmış V€ raporu okümüştur. Dört | evel tayin suretile iş başı! : getirilmiş olan ocak heyetinife vilâyet idare heyetinin yard! mile bu müddet zarfında köf | dileklerinden birçoğunu başat” dığı görülmüştür. Bu ııııyııldd içme suyunun biran evel temi için vali ve şarbaydan da vl#, alınmış olması sevinçle kar$t? lanmıştır. ” Bilânço ve bütçenin iıl&_—. k kinden sonra eski idare heyet' | ibkaen, kimyager Mitat, R“J_ ve komisyoncu - Recai ittil ocak heyetine - seçilmişlerdir. | Recai ve Mitat ayni zamı İ nahiye kongresine ınıııgh ğ gideceklerdir. Öcak- başkan! | komisyoncu Recai'nin teklifile bütün ocaklıların her husustâ vilâyet idare - heyetine zahif | olmalarına andiçilmiştir. İ Yeni heyete mavaffakıyetlef dileriz. İ Fırınlarda çalı ve talaş | yakılmıyacak Fırınlarda talaş — yakılmasl; belediyece kat'i surette yasak edilmiştir. 4 d Bundan başka fırınlardayar kılmak üzere - hariçten şehrt çalı da getirilmiyecek, — fırın” larda yalnız odun veya kömüf yakılacaktır. ( 8 'Talaş yaktıkları göıilecekl t fırınların sahipleri, beşer lirâ | para — cezasile cezalandırıla" caklardır. * | Talaş dumanı, şehir sakin” | lerini koku ve pislik itibarile râhatsız etmektedir. Bir defasında azılı bir e$? kiyaya çatmıştı. Onu ve arka” dîıl!nnîıborbı ile uçurmak imkânı vardı. Fakat inad et miş, onları diri diri yakala” mak için tam üç gün çarp! mış, Şakilerin mı'î;mmılm tükenmesini beklemişti. Mura” dıina da nail olmuş ve lerin başını ensesinden layınca, yüzüne uzunuzadıyö bakmış ve yaradana - sığınıp: ona bir tokat atmıştı: i — Bu kadam kâfi - banâ »Demişti- senin gibi köpekler€ ders olsun. Ben; dilersem gt" bertirim, dilersem işte böyle yakalarım. j Rizan, Lâmia'yı kâpıda lııl_i', îı du. Lâmia, arabanm gürültüsü ile kapiya — çıkmıştı ve Rizaf Siçrayınca ©o da tcndım oT bi -< z AO P TE eç gn m- —

Bu sayıdan diğer sayfalar: