14 Ekim 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 13

14 Ekim 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Muhasebesi diği, nefsine bunca mâne- vi değer kazandıran sükü- tilik ve günün ihtirasları- na uzaklık meziyetini ga- yet ucuz sözler ve hareket- ler mukabili harcadığı için, kendisinin iyi bir dâ- va ve politika tabiyecisi olmadığı ve olamıyacağı kanaatindeyiz. Zaten bize sorarsanız, malüm devir içinde mühim ve mes'ul rol almış hiçbir fert üze- rinde ümit beslemenin ve bunlardan bir şey bekle- menin mânası yoktur. Gercek kurtarıcılar, Cum- huriyetin ilânı sıralarında çocukluğunu bitirmiş, bu- gün 40 yaşiyle küsurları üzerinde yürüyen nesiller icinden çıkarsa çıkacaktır. Buna rağmen hasta döşe- ğinde yatarken kendisini ziyarete gelen Cumhur Başkanına karşı Mareşalin tavri, siyaset hayatında ilk defa olarak gösterebil- diği bir şahsivet ve istik- lâl hareketidir, | Mareşal, siyasi hayatında, şahsiye- tinin keşif kolları musa- demesini, unvanına en ya- kışır tabiyevle kazanmış- tır. Bakalım mevdan mu- harebesi nasıl olur? * İlmi Heyet Seçim kanununu örgü- leştirmek mevzuunda ku- rulan İlmi Heyetten, Prof, Hüseyin Nail Kubalının istifası ve bu mevzu üÜze- rinde ortalığa akseden lâf- lar, insanı kahkahadan kı- rabilir, Prof. Kubalının is- tifa tarzını, gerçekten, ru- sonra ilâve edelim: Ne gü- nâ ilim heyetidir bu; ne- den, niçin, bangi zaruret- le, nasıl teşekkül etmiş ve ne yapmaya memur bir ilim heyeti?.. Halkın ira- desini olduğu gibi gerçek- leştirecek bir seçim işinin selâmeti babında, cihanın bütün seçim kanunları or- bu kadar lüzumsuz ve yer- siz teminata bağlanması, şüpheyi büsbütün körük- lemekten başka neye ya- rayabilir? Bize mücevher satan ve fatura veren iti- barlı bir kuyumcu, malla- rının sahte olmadığına da- ir, bir de, mağazasının üst katında altın gözlük ve ak hunda bir nebze ilim, hak ve hakikat istiklâli yaşa- tan bir insana lâyık tek yaşarken, ne hareket kabul ettikten heyeti pazarıdır bu?.. İşin maz mı? tada dururken ve bilhassa sakal makyajlı mütehas- selim akıl isimli bir nesne sıslar heyeti çalıştırırsa, menem ilim midemiz büsbütün bulan- Be, De. TI ATOM MERİKA Cumhur Reisinin, Mos- koflar tarafından nihayet yapı- labildiğini haber verdiği Atom Bombası, dünyanın hiçbir köşesinde, lâyık olduğu haysiyetli tefsire kavuş- turulamadı. Hâdiseyi türlü türlü yo- rumlıyanlar, her tarafta, bu yeni vazi- yetin doğuracağı politika ihtilâtlarını sıhhatle hesab edebilmek yerine, sa- dece hayretlerini örtmeye memur, Üs- tünkörü lJâflar etmişlerdir. Hâdise karşısında Amerika ve İngilterenin büyük ve resmi politikacıları müstes- na, bütün dünya, çözmekten âciz bu- lunduğu bir istifham karşısında kal- mıştır. Ii — Moskoflar gerçekten Atom Bombasını yapabildi mi? 2 — Bu bomba, keyfiyet ve kemi- yet bakımından, Amerikan Atom si- lâhına nisbetle ne mevkidedir? 3 — Bu vaziyet, Üçüncü Cihan Har- bi üzerinde, uzaklaştırıcı mı, yakın- çi mı bir rol oynar? — İki zıt dünya arasındaki tam- memleketlerin hali ve politikası ne olur? Kimse bu suallere cevap vereme- miştir. Büsbütün sükütu tercih eden- ler en ihtiyatlı tavrı takınmış; üste- lik, takınacağı tavrı tâyinde bir ân için en fazla hayret ve tereddüt gös- teren, bilhassa Sovyet Rusya olmuş- tur. Evet, Sovyet Rusya, bu bahiste en fazla şaşırtılandır. Amerika Cum- hur Reisinin malüm ifşaatından bir- kaç sün sonra bazı Sovyet kaynakla- rının bürünmek istediği güya pişkin eda, onun ancak tam bir süküt ile te- min edebileceği esrarlı mânayı boz- muş; ve Atomu keşfetmiş olsa bile, bu Amerikan siyasi kolposu karşısında bir ân için afalladığını belli etmiştir. 2 Bizce hâdisenin bütün ruhu: 1 — Ruslar Atom Bombasını keş- fetmiş olabilirler. Esasen bu işin sâf nazariye ve ilim plânında büsbütün gizli ve mahrem bir tarafı yoktur. Her şey, istihsal, iptidai madde, sınai kud- ret ve iktisadi tâkat meselesidir. Ato- mun nazariye plânında ve bir kerecik basit bir infilâkını temin etmek, ona sistemle tahakküm, onu sistemle İs- tihsal kabiliyetini ifade etmek. Bina- enaleyh biz, Sovyet atomunun, hudut- suz emek ve masraflarla meydana ge- len, fakat sistemleştirilemiyen ve ne- ticede astarının yüzünden pahalıya geldiğini meydana cıkaran sun'i el- mas gibi, bir nazariye muvaffakiye- tinden ileriye gitmediğini zannediyo- ruz. 2 — Bu vaziyeti pek iyi kavrayan ve işin dönüp dolaşıp iktisadi tâkate dayanacağını anlayan Amerika, Sov- yetlerin atomu bulduğu yaygarasın' basarak fevkalâde bir politika dehası göstermiş, cihan umumi vicdanındaki Rus korkusunu büsbütün kamçılamış, artık pek yakınlaşan, veva yakınlaştı- rılmak istenen Üçüncü Cihan Harbi vesilelerinin icine çok nazik bir vesile daha ilâve etmiştir. 3 — Sovyetler bu nükteyi anlamış olmakla beraber, acizlerini apaçık meydana vurmamak için fazla bir şey söylememişler; omuzlarına şeytan A- merika tarafından giydirilen atom kâ- şifliği üniformasını hayret ve ıztırap- la benimser görünmeye mecbur ol- muşlardır. 4 — Rusların temsil ettiği atom kor- kusu daha büyümeden ve ciddiyet ça- pına ulaşmadan Amerikan atomunun Rusyada patlıyacağı şüphesizdir. 5 — Bir müddet her türlü harb ve- silesinden kaçınacak olan Sovyetlere | rağmen Üçüncü Cihan Harbini bir za- ruret telâkki etmekteki Amerikan po- litika endüstrisi muvaffakiyetle yürü- mektedir. Numan A, BİNATLI TAİ İİ 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: