14 Ekim 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 20

14 Ekim 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

LİSAN VE EDEBİYAT: Pakistanın milli lisanı olan Urdu, Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerile bazı Hindu şiveleri- doğmuştur. gayretlerine nin birleşmesinden menfi Hinduların, rağmen, Urdu, hemen bütün Hindistanda hâlâ konuşulmakta- dır. Pakistanın, Urduca, İngilizce ve Farsça, geniş bir edebiyatı vardır Basın, “Pakistanda, gittikçe bü- yümekte olan bir kuvvettir. Baş- luca gazetecilik faaliyet merkez- leri, Batı Pakistandaki (Karaçi ile verd rm «. Yalnız Karaçide çı- günlük ve diğer neşriyat, Lan ellidir. İKTİSAT: Doğrudan doğruya zirai eko- nomi ve toprağa bağlı servet kay- nakları... Ekilen saha 44 milyon, ormanlar da 7-8 milyon dönüm... Zirai ve sınai iki vasfı olan ana istihsal “ maddeleri pamuk ve ke- nevirdir. o Bunları takiben gelen zirai mahsuller de, pirinç, day, nohut, çavdar, 'çay... 9 milyon tona yakın pirinç, Sen ki, bir gül gibi topraktan bittin, Bir şahsiyetin rahminden doğdun. Şahsiyetini bırakma, sıkı tut! Bir damla ol ve bütün erin suyunu iç! Şahsiyet ışığiyle parlıyan sen, Şahsiyetini muhafaza et ki, tahammül edebilesin! Hayatın sırrı nedir; onu sana öğreteyim: Bir inci gibi kendi içine çekil! Sonra da bu iç yalnızlıktan dışarıya fırla! Zaten hayat, yabancılar etra- fında dönmekten kurtulmak; Ve kendini bir türbe bilmekten ibaret... İKBAL 3 milyon tondan fazla da buğday istihsal edilir. Fakat milli servet ve iktisadi kıymet sembolü, Pakis- tanda, kenevir ve pamuktur. Pa- kistan dünya kenevirinin dörtte üçünü istihsal eder ve bunun kıy- meti 1 milyar 100 milyon rupi tu- tar. Bizim paramızla takriben 800 milyon lira... Demek ki, Pakista- nın sadece kenevir istihsali, aşağı yukarı Türkiye senelik devlet bütçesini karşılayacak çaptadır. Kenevire, Pakistanın altun lifleri denir. Pamuk istihsali ise 190 ton ve takriben 700 milyon rupilik bir kıymettir. Üçüncü sütunun üst kısmında, Pakistanda kenevir harmanında çalışan bir işciyi görüyorsunuz. Pakistanın yabancı memleket- lerle ticaret muvazenesi, malik ol- duğu altun ve gümüş lifler saye- sinde, lehine olarak ağır basar. Hindistan, parasını İngiliz lirasının yeni kıymetine göre ayarladığı halde, Pakistan, sabit tutmuş, dü- şürmemiştir MAARİF: Pakistanda üç üniversite var- dır. Buna göre de bircok kolej, akademi ve mektep... Bilhassa şa- ir İkbal Akademisi meşhurdur. Pakistanda hemen her münevvef İngilizce bilir. İDARİ VE İÇTİMAİ VAZİYET: Pakistanda idari ve içtimai va- ziyet, tamamile İslâm ruhuna bağlı, fakat bu ruhu Garp telâkkilerinin maddeye tahakküm seviyesile kay- naştırmak isteyen bir ölçü etrafın- daki temayül ve faaliyet dairele- rinden ibarettir. Şu kadar ki, bu fevkalâde nazik geçit noktası, bu zamana kadar hemen bütün müs- lüman topluluklarına kendi öz şahsiyetini okaybettirmiş, iki zıt dünya arasındaki mahsup sırrı- nın neden ibaret olduğunu, milli bünyeden. ne feda edilip ne edile- miyeceğini, dışarıdan ne alınıp ne alınmıyacağını bir türlü öğret- memiş; ve neticede, Garp âle- mine karşı maymunlaşmaktan başka bir hüner temsil etmeyen gardırop inkılâpçısı manevi müs- temlekeler doğmuş, yeni zuhur edenler de daima kolayına gide- .rek hep bunları taklit edegelmiş- lerdir. Ancak dünya mikyasında büyük mütefekkirler tarafından örgüleştirilmesi ve günübirlik po- litika esnafının elinde hedefini şaşırmaması gereken bu azim dâ- vanın, Pakistanda ve büyük, şahsiyetli ideolocya plânında reh- berleri var mıdır? Bunu bilmi- yoruz; ortaya koyduğumuz mu- azzam mikyasa görede bulunabi- leceğini sanmıyoruz. Böyle bir rehber veya rehberler zümresi, sade Pakistanın değil, ni di il A bütün İs- lâm âleminin, Doğunun ve hattâ topyekün insanlığın kurtarıcısı olurdu. Pakistan henüz anayasasını ör“ güleştirmiş değildir. Anayasasını yakında omevdana o getirecektir. Bakalım nasıl birşey olacak? NETİCE: 80 milyon nüfusu, harikulâde zengin iktisadi kaynakları, Garp müsbet bilgilerini ve sınai tesis- lerini elde etmeye doğru tema- yül ve gayreti, detin İslâmi bağ- ları, son derece zeki ve kabili- yetli ırkile Pakistan, ister içinden ve ister dışından kendisine aşıla- narak yepyeni bir dünya görüşü ve ruhla İslâm ve Doğu âleminin en büyük ümit merkezlerinden birisidir. Prof. Ş.Ü. Mümin, dostça konuşurken ( ipeği; Hak ve hakikat yolunda çarpışırken de çeliği andırır. * Sahilde ziyafet çekme! Orada hayatın tatlı ahengi akar. Sen denize dal, dalgalarla a çı Çünkü ölmezlik çarpışmakla kazanılır. Yabancıların kanatları altında aha ne kadar kalacaksın? Bahçelerde meltem var. Serbestçe uçabilmek için kanatlanmayı öğren! İKBAL

Bu sayıdan diğer sayfalar: