14 Ekim 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14

14 Ekim 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İşbu şiir 1950 yılı İnönü mükâfatına talip değildir. Ne körkunc imtihandır, tependeki, Sakarya! Biwbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? Kabir azabına eş, kayna, kayna, Sakarya! Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! - Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; E İnsan bu, kıvrım kıvrım su misali akar ya; e) Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya... . Su iner yokuşlardan hep basamak basamak, Benimse alın yazım yokuşlarda susamak. b Her şey akar, su; tarih ,insan, yıldız ve fikir; h Oluklar çift: Birinden nur akar, birinden kir. Akişta demetlenmiş, siyah beyaz, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne? Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine, Depreniyor, çatlıyor engeli sökmek için... Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? Rabbim isterse sular iplik iplik burulur, Omzuna Sakaryanın Türk tarihi vurulur. Eyvah, dertli Sakaryam, sana mı kaldı bu yük? Bü dâva hor, bu dâva çetin, bu dâva büyük... İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal; Hamallık ki, sonunda ne rütbe var, ne de mal, Yalnız acı bir lokma «zehirle pişmiş aştan» Ve ayrılık, vatandan, anneden, arkadaştan... Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân! Kehkesanlara kaçmış eski güneşleri an! Hani, Yunus Emre ki, kıyında geziyordu? Hani, ardına çil çil kubbeler serpen ordu? Nerede kardeşlerin, cömert Nil, coşkun Tuna? Giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna? Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o nidayı: Allah Bir! Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler, Sakarya, kandillere katran döktü geceler... İnsan, üç beş damla kan; ırmak, üç beş damla su, Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. j İşbu şiir, vecd, aşk ve iman gençliğine ithaf olunur. Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar belki çeker de bir kıl, Iı Bu ifritten sualin kılını çekmez akıl! Sakarya, sâf çocuğu, masum Anadolunun! Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun! Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız, Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! Akrebin kıskacında yuğurmuş bizi kader; Kader bu, böyle gelmiş, aldırma, böyle gider! Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz, Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz... Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya! Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! (0 N Necip Fazıl KISAKÜREK

Bu sayıdan diğer sayfalar: