1 Eylül 1986 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 53

1 Eylül 1986 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 53
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Parametreler hakkında bilmeniz ge- reken üç şey var: İlki ve en bariz ola- nı, her synthesizer'da olanaklı bütün parametrelerin bulunmadığı. Herhan- gi bir elektronik seste yapılabilecek binlerce olanaklı değişiklik sözkonusu- dur; alet tasarımcıları bunların içinden müzik açısından yararlı olabileceğini umdukları küçük bir altdiziyi seçerler. Üstelik bir alete belli bir fonksiyon ya da özellik verilmiş olsa bile, bu özellik kullanıcı tarafından programlanabi- lecek bir parametre olmayabilir. Ör- neğin bazı synthesizer'larda, bölüne- bilir klavye vardır; burada bas bölü- mündeki anahtarlar bir programi ça- larken, tizdekiler bir diğerini çalarlar. Bu eksenlerden bazılarında, bas bö- lümünün sönü ptiz bölümün başladı- ği nokta (bölünme noktası) çalan ta- rafından ayarlanabilir. Diğerlerindey- se bölünme noktası her zaman aynı yerde sabitlenmiştir ve programlana- mMaz. İkincisi; bazı parametreler şalter özelliği taşırken, bazıları bir dizi değer alabilirler. Örneğin osilasyon dalga- biçimi genellikle devre kapatılarak saptanır. 41. Yerleştirme tırtıklı bir dal- ga. 2. kare dalga, 3. üçgen dalga, 4. de dar atış verebilir. Öte yandan filt- re kesme frekansı adı verilen para- metre, tipik olarak her biri geniş bir ranjdaki kademeli değişen sesler üze- rinde bir noktayı temsil eden değişik nümerik değerler alabilir- bu, bir dizi farklı adımla, sürekli olanaklı ısı dere- celerini temsil eden dijital termomet- re üzerindeki numaralara benzer bi- raz. (Yetişmiş programcılar bu analo- jinin tersyüz edilmiş olduğunu farkede- commodore ceklerdir, ama şimdilik bunlarla kafa- nızı yormanıza gerek yok.) Üçüncüsü dijital teknoloji kullanan her alette, bütün parametrelere fark- li nümerik adımlarla nicel değer ve- rilmiştir. Bunun yanısıra, LED çıktısında- ki numaraların nicel değerlere doğ- rudan tekabül etmediği birçok alet vardır. Yeteri kadar kafanız karıştı mı? Bu sırrı, parametre olarak DFO hızıni kullanarak açıklığa kavuşturmaya ça- lışacağız. DFO (Düşük-frekanslı osila- tör) vibrato, tremolo, titrek ses vb. et- kiler için kullanılır. Tipik olarak her 5 ya da 6 saniyede bir devirden (.2 Hz) sa- niyede 10-20 devire (10-20 Hz) kadar değişen farklı frekanslardan birine ayarlanabilir. Analog synthesizer'ların ilk kuşağında DFO bu ranj içindeki sonsuz sayıda değişik değere ayarla- nabilmekteydi. DFO kolunu hafifçe it- mek, DFO hızını hafifçe değiştirirdi. UÇ vakalarda, sıcaklık ya da elinizi kolun yakınında tutmaktan kaynaklanan elektrik potansiyeli değişiklikleri hızı hafifçe değiştirmeye yeterdi. Ancak bir parametreyi mikroişlem- cinin kontrolu altına alabilmek için, değerlerinin sayılara dökülmesi ge- rekmektedir. Bu tür aletlerde, her biri arasında ayrı, işitilebilir. sççramalar olan 40 ya da 50 DFO hızıyla sınırlan- mış durumdasınızdır. Genellikle mikro- işlemci kontrolunuz avantajları, siste- min yapısından gelen bu kısıtlılığın de- zavantajlarını kat kat aşar. | Programlamaya girdikçe, bir para- metrenin yerleşim sayısıyla nümerik göstergede gözüken olası yerleşimler arasında birebir ilişki olmayabileceği- ni göreceksiniz. Gösterge (00'dan 99'a) yüz yerleşim gösterebilir; oysa ön panelin adltında bir yerlerde bilgisayar bunları bellekte saklamak üzere 32, 64 ya da belki yalnızca 8 farklı değe- re çeviriyor olabilir. Bu yüzden DFO hı- zını ya da sönme zamanını veya zarf derinliğini 79'dan 80'e itip de sesin ay- nen eskisi gibi kaldığını hissederseniz, şaşırmayın, Kulaklarınız sizi aldatmıyor ve aletin çalışmasında bir bozukluk yok. Ses muhtemelen gerçekten de aynı. (Hiçbir değişikliğin işitilememe- sinin çeşitli başka nedenleri buluna- bilir. Örneğin zarf hücum hızını hiçbir şeye bağlı olmayan bir zarf üzerinde değiştirmeye çalışıyor olabilirsiniz.) Veri Giriş Sistemleri Eski güzel günlerde synthesizer'ın ön panelindeki her kol ve şalter ve sürgü yalnızca tek bir iş yapardı; çünkü koni- rol ettiği devreyle arasında fiziksel tel bağlantısı vardı. Bir programın kurul- ması zaman alıyordu gerçi, ama ön panele bakıp ne olup bittiğini anla- mak oldukça kolaydı, çünkü bütün yerleştirmeler göz önündeydi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: