4 Ekim 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

4 Ekim 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

!İTe|riuie\vel 1934 ÇOCUK Vaktüe Bagdatta AH Efendî İsmmde bir tadr vardr. Bu adam bekârdı. Ne kansı, ne de çohığu çocoğu yoktu. Babasmdan kalma bir evde tek başına yasıyordu. Bütiin düşöacesi işinî ilerietip parasmı çoğaltmak • tı. Onan içm baska memleketleri de dolasıp büyük ticaret islerine girisimek üxere teyahate çıkmak istedi. MASALLARI Seveceğin şeyler: Yurt! Eğer bana derlerse: «Ne seversin euini, aÇık... orada geçirme bu kıymetli çağmı!..» Ona derim: «Bu evdir »arıp koruyan beni, «Mektep kadar severim ben baba ocagmı/..» * Eğer bana derlene: «Ne severrin anneni?.. «Bir insana bu kadar sevgi ve saygı olmaz!..» Ona derim: «Yaşattı çünkü dünyada beni, Kucağında büyüttü, çok emek verdi kış, yaz!..» * Eğer bana derlerse: «Ne seversin yurdunu?..» Onun, kafası gibi, ben keserim sözünü!.. Yurdum benim cantmdır, dünya anlasın bunui Yurduma göz dikenin çıkanrım gözünü!.. Alışmıyacağın şeyler: Kumar! Kumarbaz, oynadığı bir oyundan kâr umar, Fakat cebinden gider parası tomar tomar! En nihayet aç, susuz bu dünyaya göz yumar, Hayatı sefil olur her kim oynarsa kumar!.. • FAYDAU BÎLG'ıLER KürkünTarihî Profesor Platonof isminde bir âlim kürkün muhtelif devirler deki vâziyetine dair bir tarih yaz miftır. Bu âlimin tetkikatına göre bugün en çok kürk ihraç eden bir memleket olan Rutya bu san'ate ancak dört asır evvel ba«lamı«hr. Halbuki Avrupada kürk modası dört aıırdan daha çok evveüne »ittir. Ta haçlı se ferlerine kadar çıkar. Uzun za Her zaman: «Dün verdimse, bugün de altrtm!..» der, Ahmakça bir ümide artık kapuıp gider, Zararım çıkarmak istiyorken kaybeder, Başkalarının olur parası tomar tomar!.. * Kimse yüzüne bakmaz, fenaya çıkar adı, Gözünde zehir olur artık hayattn tadı, Gün gelir lânet okur ardtndan b'z evlâdı, En nihayet aç, susuz bu dünyaya göz yumar!.. r Yabuz enu düsündüren en mühim nokta, binktirmiş olduğu paralan ner»y« btrakacağı, kime teslim edeccğ! idi. Çünkü malumya, o zaman banka filân yok. San »an alhnlar da her kese emanet edflmez, önüne racgelene bırakılmaz. Omm içîn soyle bir Immazlık düsfindS. Bin ipek saçlıyı birkaç te«tiy« yerlestirdi. Üzeılerine iri iri »iyah *iyah seytinler dizdi, komsusu Hasan Efendiye gitti. Kardeşim, dedi, btliyorsun kf büyük bir seyahate çıkmak üzereyim. Benim bir âdethn vardır. Her sabah Eeyttn yerim. Ama en iyisinden.. En •eçmesinden. Bonlardan bir kaç tetti Ide saklıyordum. Sana emanet bırakajnm da, döndüğüm zaman yme ahrun. ' Hasan Efendi kendisine zeytin bırakılmasına bir mana veremedi ama, komşusunun hatinnı Inrmamak içm: I Hay hay.. Gönder de şuraya kograytml Oevabrat vcruı. AH Efendi zeytralerini Ha«an Efendiye gonderdikten sonra flk kervanla bareket etti n Evvelâ Şama gitti, Orada bir ktnm mahsanp bir knmrda alddctan s6nra Mmra yollandı. Kafehvde ŞamdaJki gibi az kalamadı. Çünkü ora'da ticaret islerinden maada bir taksn mcfimlryet daha buldu. Gidip ehranv lan gezdi. Nfl nehri Szerinde ffeml fl« dolash. Birkaç haftasınt o zamanm en büyük sehirlerinden biri olan Mınrm giisel merkezinde geçirdi. Orada nst> geldiğt diğer tacirlerin teşvikile trana uzandt. tsfahan, Şiraz, Tahran derken Hindistana yollandı. Kazanç ghtikea •rtmif, Ali Efendi yeni vücude getirdiği »ervet yüzSnden Haıan Efendiye bıraktıfi zeytinleri adeta unutmuftu. ! Ali Efendi çıkhğı seyahatten altı ay sonra dönmeyi besap etmişken Bağdattan hareketinin ancak dördünca seneri tekrar oraya gelmek üzere HindUtandan yola çıknnsh. Ali Efendi şurada burada mola verip ağır aksak, fıstafa makam yol aladursun, birgün Hasan Efendinin karuıı Koeacığ<m, dedi, çoktan beri canîm şoyle bol limonlu zeytin salatast îstlyor. Ne olur, çarsıdan blraz zeytin al da gonder! O zaman Hasan Efendinin dhnağında eski bir bahra canlandi: Yahu, dedi, bundan dört sene evvel seyahate ç'kan korasumuz Ali Efendi bana üç tesri zeytin bıraknn.*h. Gitti gideli kendisinden hiçbir (haber gelmedi. Acaba oldü mü, kaldı rm? Zeytmlerini de iyidir, seçmedir, diye metetmişti. Şunlan yesek te, geldiği zaman yenismi ahp ver*ek! Kansı itiraz etti: Emanet eşyaya el sörmek doğnı mu? Yarm b'bürgün çJnp geüVerirse ve yeni alacağırmz zeytinleri istemezse kendisine ne cevap veririz. Müskül mev kide balmıs olmaz mıyız ? Testileri ona bırakhfı gibi iade etmek bir namus borcudur. Sonra bir baska mesele daha var. Belki de o zeytinler çürümüs kokmustur; elâl^min çürük zeytinlermi yiyip yerine tazcsini almak sanki kârh birşey mi? Vaçgeç ba işten de sen yine çarsıdan al gönder! Kadm sözünü o kadar uzatmıstı ki Hacan Efendi dinlemckten vax geçti. Giyînip sokağa çıkh r e dogru dükkânına gitti. Testileri raftan indirdi. Agnlarmı açıp bakmca bir de ne görsün, bütün o kara tavuklarm hepsi kokmuş. BeHd alttaraftakiler bozulmamısbrî Diye testmin bir tanesim" tepsmtn Üzerine bosaltmea görüntin ommde hatıl olan manzara ve kulaklanm ok • fayan tatlı sesler karsmnda satkın şaşkın bakakaldı. Çünkü san san altmlar atngır mmgır yere yuvarlanmışb. Hasan Efendi öteld testOeri de bofaltbktan sonra altınlan dükkftnınm alfandaki mahzenin bir koşesini kazaradc oraya gömdn. Kokmuş zeytinleri de sokaga dökerek yerme çarsıdan tazesini •lıp koydu. Taze zeytmlerden birazını da ere gettrdi. Kapıdan içeri girer girmez sanki hrç birşey ohnaımş gibi *ogok kanhh|ını mohalazaya çalışarak: Kancıgnn, dedi, hakkın varmıs, seytmlertn hepsi çfirBmof, ompa için, dediğin gibi çarsıdan alıp geldim. Kadın «zaten her zaman ben hakh> ymadırt» demek ister gibi baauu sallamakla iktifa ettL Hasan Efendinin o gSndetı iHbaren bStfin dSfSneesi ne yapıp yaprp ba alhnlarm üzerine yatmanm çaresmi balmaya ağnşmak oldu. Geceleri riiyalartnda büe hep ba işle uğrasıyordu. Vakıft paralan mahzene goımnüftü ama, Ali Efendi gelip te gürültü çıkanr, mahkemeye gidip kadıya müracaat ederse acaba adaletin elinden yakasnn kurta • rabilecek miydi? Yalnız bir nokta ba fena ySrekli adamm fesat nıhuna su serpiyordu. Ali Efendinin öbnüş olması! Fakat ba teseüisi uzan möddet de vam etmedi, aradan bir buçuk ay ya «eçmif ya geçmemişti ki AH Efendi Bağdada çıkageldi. Tabii dogru Ha • san Efendinin dökkânına... Selâm ke • lâmdan sonra emanet bıraktığı zeytîrı destilerini istedi, An Efendi hafifçe kızararak, elleri titriyerek, destileri raf tan indirdi: Kardeşsm, dedi, malmi nasıl bıraktınsa oyle dunıyor! Ghtm gideli e • limi bfle sSrmedim. Ali Efendi dectilerin ağızlanm nasıl kapadığmı unutmuşhı bile.. Omm için açılıp açümadıklarmn 3k anda tabiî farkına varamadı, Hasan Efendiye nzon aztm teşekkür ettikten sonra destile rini bir hamale yükletip evme eötürdü. Destileri boşalbp ta içlerinden safi zeytinden baska birşey çıkmadıeun göronce kan beynine sıçradı, az Va'dı ansızın orada öHîo kalacaktı. Dfle kolay bin tane san altın bir daha nasıl ka • zanılır, nasd biriktirilirdi: Vay alçak vay, dedi, bana bu oyunn oynıyacağma kat'iyyen ihtimal ver mezdim! Ona namuslu bir arkadaş zannederdim. Derhal sokağa fırladı. Yolda hiddeti biraz sukun bu'muştu. 1si evvelâ tat • lılıkla halle çalışmak daha iyi olacak • tı. Onun için Hasan Efendinin dükkânı na vanr varmaz: Kard«sim, dedi, sana ben zeytin destilerinin içinde bin tane aitm bırakmıstınv belki ben yokken ihtiyacm oldu. Onlan alıp sarfettin, belki tekrar yerine koymayı unuttun. Rica ede • |merakh şeyler Orümcek ağı neye yarar? Yeni Gine adalarında oturan Papular insan cinsinin en geri kalmıs nümuneleri addedilirler. Aralarında hâlâ yamyamhk âdeti caridir. Beyaz bir adam gör düler mi, onu bazan pişirir, ba • zan da çiyçiy yerler. Elbise ne dir bümezler, ekserisimin üze • rinde küçücük bir dal parçasın • dan başka birşey yoktur. Bugünkü beşeriyetin icat etmiş olduğu esyadan hic birini kullanmasım Hediye Kazananlar C5eçen defakl bilmecemizin haUi <ey. lulun dokuzunda İzmirl aldık» tı. Doğru halledenler arasmda birınci mukâfat 5 lirayı Bursa birinci erkek lisesinde 596 Ismet Bey, ikinci mükâfat mürekkepli kaleml Trabzon Gazi Paşa mektebinde 22 Meiâhat Hanım, Foto Etemde resim çı. kartmayı da Selçuk San'at mektebi me zunlanndan Aliye C«mil Hanım kazan düar. Birer dolma kurftm kalem ka • zananlar: Bolu Maliye tahsildarı Hikmet Bey kızı Kadriye, Ayvansarayda perukâr yanında Kemal, Gazi Antep Belediye merkez memuru oğlu Abidin, Istanbul ikinci mek . tep 598 Hıisamettin, Ankara Inkılâp mek. tebi 380 Makbule, Beykoz Dereseki köyunde Hasan oğlu Recep, Bandırma hususi ortamektep talebesinden «6 Haüt, Gönen Rüstemmaha Uesinden şoför Hüsnu Ef. kızı Mübeccel, Izmir mektep mufettisi Ih san Beyın kızı Meiâhat, Çanakkale ortame*tebi 709 Mehha, Ismetpasa mahallesi Çavdar sokağı 7 Fatma, Istanbul llsesi 505 Seyfettm. Izmir Buca ortamekteM 412 Şehap Oktay, Gazi Antep llsesi 137 Cemal, Urfa Ihtısas mahkemesi hâkımi Hamdi Bey kızı Sevım, Mardin Askeri Ih"tıJsaa mahkemesi müstantıgi oğlu Nure. ttin, Istanbul Aksarayda eczacı Ziya Bey kızı Gülen, Kandilli kız lisesi talebesin den Behire, Tatbıkat mektebi 174 Meaerret, Usküdar Çarşıboyu 101 de Celâl, Patıh 13 üncu ilkmektep Nafiz Süha, Emirgân ortamektep Dâhi Hitmet. tanbul tatbıkat mektebi 159 Fahrünnlsa. Birer kutu boyalı kalem kazananlar: Besıktas yuzbaşı Ali Bey oğlu Refik, Bursa San'at mektebi 54 Arıf, Konya muh. telit ortamektepten Fahrıye, Istanbul kıı ortamektebi 164 Sabahat, muallım mek. tebi 499 Ibrahim, Saraypoöta telgraf müdurü Hayri Bey kızı Mübeccel, Nişantaş kız ortamektebi 862 Meiâhat Izzet, Alpullu seker fabrikası tesviyecl Rıza Bey kar deşi Belkis. Kutahya Salâhattin Cemal Eczanesinde Ahmet, Bursa Yusuf Pa$a hamamı caddsei Muzaffer Ahmet, Siırt Inhisarlar müfettışi Ayetullah Beyin oğlu Ercüment, Çanakkale Inhisarlar müdürlüğü memurlarından Meiâhat Hanım kızı Eklil Tom, Izmir Alsancak Birincikordon 396 Peran Ekrem, Suadiye Asım Paşa koşku Ilmiye, Kandilli kız lisesi 7 Nusrat, Ankara Ultekin Bey mektebi 17 Alâettin, Kadıkoy Moda 16 Emel Salâhattin, Üskü. dar 19 uncu İlkmektep Pesent, Niğde avukat Hasan Sebri Bey oğlu Fethi, Yedikule Demiryollar fen memuru Kemal Bey oğlu Gürbüz. Birer yontma makinen kazanan « \, man kürk sade bir lüks eşya gibi telâkki olunmuş, bunu ancak hükümdarlarla, pek zengjin insanlar giyebilmiştir. Fakat Ameri • kadan yapılan mütemadi deri ihracatı bu âdetin herkes tarafın dan ucuzca tatbikma yol açmtş tır. Uzun zaman Kanada kürk lerile Rus kürkleri aratında re • kabet cereyan etmiş ve bu yüz • den fiatler ucuzlamıstır. Keza profesor Platonofun yazdığına göre Ermin, Lütr gibi kıymettar kürkler vücude getirmck san'ati de ancak 60 sene evvel keşfedilmiftir. Bugün tavşan, tilki ve kedi derilerinden bazı ameliyeierle bu.citu kürkler yapıl maktadır. .•,'•; Diğer tarafthn bu Icürkîerin o derece meharetle sun'ileri de i mal olunmaktadır k(i en müte haMit gözler bile taklitleri a»ıl larından ayıramamaktadrrlar. bilmezler. Fakat tabiatin ken • dilerine hazırlamış olduğu vaziyetlerden mükemmel istifade e • derler. Meselâ, memleketlerinde mevcut gayet büyük bir örümcek cinsi oldukça dayanıklı ağlar ördükleri için bunları istakoz ve karidesi tutmak için hakikî ağ gibi kullanırlar. Bunun için de ormanl&Han bambu daüan kesip ucunu tenis raketi gibi kıvırıp bir yerc di • kerler. Ergeç bir öıümcek selip raket gibi olan yere ağını kurar. Onlar da bu mükemmel ağları alıp denize ava çıkarlar. Gördünüz mü vahşi dediğimiz mspnlar da bile ne derin bir kaniliyet var. Çocuk portreleri Tarsus oı'tamektebi tabilye * muallimi Azml Bey i\tif Ytfgâne Ülker, Mersîn Çan. kaya mektebi Ba?muallimi Nlyazi Bey kızı Mefhar, Fatih 13 uncü ilkmektep 529 Feridun Mehmet, İznik ilkmektep 64 Emine, Giresun Ziraat Bankası muamelât memuru Ferit Bey oğlu İsmaıl Bursa Birer cep defteri kazananlar: Cumhuriyet caddesi perukâr Ahmet HamSultanahmet Alemdar nahiyesi karsı. di Ef. oğlu Sadık, Bileclk Ağırceza mah • sında 75 Mıhrünnisa, Milll Müdafaa Vekâletl levazım mufettisi mlralay Rıza Bey kemesi zabıt kâtibi Cemal Bey oğlu Müm. oilı Ertuğrul Zıya, Heybehada Şadıye taz, 17 nci ilkmektep 445 Ziya Kadri, soicağı 12 Güzin Hayrettin, Beyoğlu 12 n Kastamonu Kozyaka nahiyesi müdüru cı ilkmektep 246 Fatma Ya$ar, Cıhangir Mahir Bey kızı Türkân, Üsküdar muh Sabri zade Nejat Bey apartımanı 40 Mutelit ortamektebi 881 Vamık Şinasi, Kaallâ Fuat, Istanbul Halkevl müduru beyin dtköy Sen Jozef lisesi 7 nci smıf Erdoğan kızı Seblâ, Istanbul Şeref Efendi sokağı Nıyazi, Uskudar Paşakapısı caddeai 37 Melek Rasim, Divanyolunda Turgut Ba. Samime, Ordu hukuk hâkimi Hilmi Bey battin, 44 uncu ilkmektepten Mustafa oğlu Hakkı, Ordu ortamektep 253 İlyas Beytur, Çemberlitaş ortamektebinden Giıner Fazıl, Alman mektebi talebesinden Zeki, Çorlu hastane Başhekimi Asım Bey kızı Nuran, Haydar caddesi 63 Münevrer, Razi Osman, Yalova Elmalık kdyunde Rasim Efendi oğlu Cihan, Beykoz Maliye Usküdar Doğancılar 218 Ayşe, Devlet Dekâtibi Şükrü Bey oğlu Haydar, Şehremi . miryolları tasarruf sandığı murakıbı Ke. ninde komürcu Yakup Efendi oğlu Is mal Bey oğlu Adnan, Akhisar Ali Şefik maıl, Beyoğlu 12 nci ilkmektep 81 Reşat, Bey ortamektebi 36 Oğuz, Emirgin llk . Kütahya Ziraat Bankasmda Etem Ruhi mektep Munif Hikmet. Bey oğlu Rüstem, Feyaiye lisesi 187 Ali Yahya, Beşiktaş Biçki Yurdunda Leman, [Birer kitap kazananlan gelecek hafPangaltı Bılezikçi sokağı 101 Ekrem, İsta nesredeceğiz.] Çocuk portreleri MEMLEKETLEKK ÇOCUKLAR.. Ankaralı Sevim Hanım 1 inci Teşrin bulmacâsT^) Lider Kanun Kitap Millet Şeref Meydan Anahtar Emin Hediye Yabancı Yukanki on kelimenin oz türkce kar * Bursa Nalbanioğlu mektebi dördüncü sınıf talebesinden Nilüfer Hanım rün, bana paralarunı geri ver! Hasan Efendi, arkadasının geri ge • Ieceğni zaten tahmin ettiği için, minareyi çalan kılıfını hazırlar fehvasuıca cevabını zihninde tasarlanvstı: Yook, dedi, azizim sana iyüik ettim ya, üzerime iftira mı atıyorsun, ben destilere elimi bile sürmedim. Teslim alırken de muayene etmedim. Nasıl a • lıp rafa koydumsa sana öylece geri verdim. Atkası gelecek defa fihklarını bularak kizasına yazır.z. Dogru ;ezanlardan birinciye 5 ra, ikindye bir mürekkepli kalem, ü çüncüye Foto Etemde resim çıkarmak bakkı takdim okmacaktır. Dördüncüden yüzüncüye kadar muhtelif hediyeler. Bihneyeci doğnı halledip te bize fotoğraf gönderenlerin re simleri de gazeteye basılır. Cevaplar birincitesrinin sonuncu gü nüne kadar «Cumhuriyet Çocuk Sahifesi» adresine goderihnelidir. Bu şarta Küçük sinema artisti Jeki Kuper müthiş bilârdo meraklutdır, bu resim onu istaka elinde ekzersis yaparken gösteriyor. riayet etmiyenler ve geç kalanlar mü • kâfat alamazlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: