10 Şubat 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

10 Şubat 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHIRİYET Bir yazı ve bir cevab! îzmirde yapıhan bayram maçları Egenin ihracat maddeleri Bunların çeşidlendirilmesi için tedbirler alınıyor izmİT, (Hususî) Son yıllarda, ihracat istatistıklerinde, bazı ıhrac maddelerimizin ad\ geçmez olmuş ve bir kısmının da ihrac miktan pek cüz'î bir rakama düşmüştür. Alâkadarlar bu maddeler üzerinde tetkikata başlamışlardır. Tetk'klerde, ihracatm azalmasına aid sebeblerle tekrar revacını temin çareleri araştınlmaktadır. Bu maddelerin ekseri«ini orman mahsvlleri teşkil etmektedir. İzmir limanından yapılan senelık ihrac tutarı her biri icin milyon lirayı zor dolduruyorsa da, 15, 20 madde büyük bir yekun tutmaktadır. Bir taraftan ihracat maddelerimize yeni çeşidler ilâvesine çalışırken, diğer taraftan mevcud ihrac maddelerimizde hasıl olan bu noksanlık alâkadarlarca millî bir endişe sayılmak icab ettiği ileri sürülmektedir. îhracatı azalan maddelerin bir kısmını evvelce Amerikaya yapılan ihracat teşkil etmektedir. Amerika dört, beş senedir bazı maddelerimize karşı eski alâka ve harareti göstermemiştir. Yalnız halı ihracatımızda iki milyon lira bir noksanlık vardır. c 10 Şubat 1939 Kitablar arasında ^ Mehmed Akif Hayatı Eserleri Yazan: Eşref Edib Asarı ilmiye kütübhanesi neşriyatından : Çocuk bilmecesinde mükâfat kazananlar İkinoikânun bilmecesinin halli şu bastığımız şekilde idi. Doğru halledenler den birinci mükâfat 5 lırayı Vefa Er kek lisesi 882 Orhan Sezik, ikinci rnü kâfat 3 lirayı İzmir Amerikan Kız kolejinde 476 numaralı Edibe Soydinç, üçüncü mükâfat güzel bir vazoyu Ayaspaşa Kamarot sokağında Nebahet Aksel kazandılar. • Atletizm federasj'omı Mü^abakalar cok harareisi atVtreıH nasıl retli ve zevkü bir ?ekilde .. • 'm Federasyonu Reis Vekıli Vi'dan Â<=ir, Beden Terbiyesi Umum Müdürlürü tarafından neşedi'en «Beden Terbivesi ve Spor» namındaki mecmuada «Atletizm ve hedefi» başlığı altında bir rrakale neşretti. Sene!=rce evvel bir müddet atletizm yapm'ş, Isveçte beden terbivesi tab°il etmiş ve üç senedenberi de At'etizn Federasyonu Reisliğini yapu r r a a bulunmus olan bir arkada=m kaleminden çıkan bu yazı, senelerce bu spora emek vermiş, tT dökmüş olan atletizm amatörleri için ilerisi, gerisi hesab edümeden söylenmiş ağır sözlerden ibarettir. Biz, Vildanla beraber atletizm yaparken yarış hayvanları beslenir gibi yarı profesyonel koşucuıar mıydık?. Vildanın reisliğini yaptığı federasyon zamanında yarı profesyonel atlet var mı, yok mu bilmiyoruz. Senelerce Robert Kolleje, Anadoluhisarına, Kadıköy sahasma çivili papuçlan omuzunda giden atletlerimiz hiçbir taraftan on paralrk yardım görmedikten başka, bütün malzemelerini kendileri tedarik etmiş, çalıştıklan spor da yerine göre bir saniye veyahud bir santim kazanabilmek için her türlü maddî ve manevî fedakârlığa katlanmaktan çekinmemislerdir. Vildan, pek kısa süren atletizm hayatında atletizme bu hislerle bağlandıemı elbette unutmamıştır. Vildan Âşirin, yarı profesyonel koşucular d^ve kimi kasdettiğini bilmiyoruz. «Rekor avı ve bu av uğurunda dökülen sonsuz emeklerin henüz yeri yoktur» demesinden de bir mana çıkaramadrk. İçinde bulunduğumuz bu devirde her gün yeni bir dünya rekoru kırılıp durmaktadır. Bütün dünya atletlerini bir araya toplavan Olimpiyad oyunlarında bir dünya rekoru kırılmasının ne kadar büyük alâka uyandırdığını bızzat Vildanın müşahede etmiş olması lâzımdır. Balkan oL yun'annda bir koşuda üçüncü olduklan halde yeni bir Türkiye rekoru hediye ed? atletleri Vildanın nasıl kucaklamış ^oıaugunu Kaç dera gorduK. CsKı 1 urtciye rekorlarmm son seneler zarfında büytik emek'erden sonra tazelenmiş olması o rekoru yapandan zıyade Vıldanı mem tıun etmedi mi? Bu rekor avcılarını yolI?d Sı mektublarla tebrik ve takdir etti£ini hatırlayor mu?. «Kömür tozlu pistlere, yeşil çimenli sahalara alışkın ceylân bileklerimizin» memleket müdafaasl mevzuu bahsolduğu zaman çivili papuçları çıkanp postalları incinmeden giyebileceğimizi, icab edeıse yalınayak bile olsa kosabileceğimizi ispata hazırız. Atletizm federasyonu reisinin, hayalinde canlandırdığı yeşil çimenli sahalar, kömür tozlu pistlere bizim ayaklarımız henüz alışrk değildir. Bu endişelerini yersiz ve zamansız bulurum. Vildanın dediği gibi sporu yurd için yapalım amma; beynelmilel müsabakalarda memlekete lâyık bir şekilde temsil edecek şampiyon ve rekordmenlere de sahib olmak için ona göre hazırlıklarda bulunalım. Parlak sözler, tatlı konferanslar, hepsi iyi, hoş, fakat atletizmimizin ne halde olduğunu da unutmıyalım!. mir, (Hususî) Bayram münasebetile burada, şehrin en ileri takımiarı clan Dc^anspcrla Ateşspor ve Alsancakla Üçok arasırda alâka ile takib edilen marlar yaD'lmıştır. Geçenlerde yezi^m gibi, Millî kümeye Dn^ansnorla Ateşsoor girmiştir. Ancak Doğan^por, pu^an farkile şampiyonlu^u da al'^ııştır. Maamafıh, her iki takımın di^er i'd f'kıma Ücok ve Alsancağa karsı olan vaziyetleri hiç de farklı değildir. Hatta denebilir ki, teknik, tec.übe ve eleman itibarile millî takıma siremiyen iki takm, diferlerine faiktir. Ancak, Ateşsporun takım halindeki enerl'ik ve seri oyunu, müdafaa hattının âhen;i ve ileri oynayışı, bug^in bu takımı millî kümede buh'ndurmaktadır. Doganspor, İstanbuldan bayram münasebetile gelen Hakkıyı da kadrosuna alarak oynadığı halde mağlub olmuştur. Diğer iki takımlar «Üçok Alsancak» maçı da çok alâkah ve heyecanlı geçmiştir. Tarihî iki rakibi seyretmek için Alsancak sahasma gelen seyirciler, büyük bir kalabahk teşkil etmişlerdi. Oyunu, antrenör idare etti. Her iki takım, bazı oyuncularından mahrumdu. Alsancak, daha teknik ve güzel bir oyun çıkararak Üçoku 5 2 mağlub etmeğe muvaff ak oldu. Gene bayram olmak münasebetile, Bahkesir Muallim Mektebi futbol ve voleybolculan şehrimize gelmiş ve îzmir Erkek liselilerile biri voleybol, diğeri futbo olmak üzere, iki temas yapmışlardır. Bu temaslarda İzmirli mektebliler kazanmışlardır. T Tütün satışları durgun gidiyor 30 milyon kilo tahmini üzerinde durulan Ege mıntakası tütün mahsulünün satışları çok durgun bir vaziyet almıştır. Şimdiye kadar satılan mikdar 25 milyon 500 kilodur. Birinci kalite tütünler 60 100 kuruş, ikinci kaliteler ise 40 60, üçüncü kalite tütünler ise çok düşük fiatla satılmntır. Hiç tahmin edilmiyen bu seneki esef edici vaziyet müstahsilden başlıyarak alâkadarları müteessir etmiştir. Alâkadar mehafilde, bazı firmalann birleşerek tütün fiatlarını kırdığından bunlar aleyhine cereyan vardır. Diğer taraftan hiç olmazsa gelecek sene için böyle bir vaziyete meydan vermiyecek bazı tedbirler düşünülmektedir. İlk iş olarak müstahsilin az, fakat iyi tütün ekmesinin temini ileri sürülmektedir. Fazla ekim ve fazla masraf daima zürraın aleyhine bir netice verdiğinden, bunun önüne geçmek çareleri araşhrılmaktadır. Müstahsile de mülâyim gelecek bir tahdid düşünülmektedİT. Şimdiki halde 9 milyon kilo tütün elde kalrrmt:r. Buna geçen seneden kalan 7, 8 milyon kilo tütün de ilâve edilince en azmdan 15, 16 milyon kilo tütün satılınamış kalmış demektir. Bu tütünlerin üçüncü kaliteyi teşkil ettiği ve binaenaleyh güç satılacagı söylenmektedir. Tütün mahsulünün Borsaya almması için yapılrn?k^ olan tetkiklere devam edilmektedir. Tütünün Borsaya alınmasında bazılarınca fayda, bazılannca da mahzur göülmektedir. Bu cihetler araşhrılmaktadır. Faydası olacağı hakkındaki kanaat ve görüsler kuvvetlidir. Gelecek yıl için tütünün Borsada nümune üzerinden satılacağı tahmini galibdir. Kır koşuları Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğünün tertib ettiği kır koşulan pazar günü Kızılçullu sahasında yapılmış. Ankara birinciliği, îstanbul ikinciliği, îzmir üçüncülüğü kazanmışlardır. Ankaradan Mustafa Kaplanm rekoru 17 dakika 14,4 tür. îstanbuldan ikinciliği temin edenler de Arh'n ir» H,"«pyîn AHıavraktır. Koşu «Mehmed Akif, Hayatı ve Eserleri»adh kitabı okudum. Bir çok yerlerinde gözlerim yaşardı. Bu kıtab bana aramızdan yavaş yavaş silinen kadirşinashğın en canlı bir sembolü göründü. Yazan, yedi yüz sahiferin içinde fazilet ve samimiyet dolu bir dostluğun borcunu öderken, mütevazı bir iddia altında, Akifin bir zaman kendisi için beslediği temiz ve noksansız sevgiye liyakatini ispat etmiş bulunuyor. Eserin her sahifesinde, değişen her paragrafında büyük bir emeğın mahsulü olduğunu gördüm. Uzu yıllar beraber geçirdikleri gazetecilik ve muharrirlik hayatını E^ref Edib, ne güzel bir ahenk, ne sürükleyici bir teselsülle yazmış! Akifin sevdiklerinden, dostlarından, tanıdıklanndan naklettiği menkıbeler, nükte ve zarafetleri ise kitabın ziynetlerü... Büyük şairin ruhuna vecibei ihtiramını yapabilmek icin iki sene uğraştığmı söyliyen muharrir, elbette ki haklı ve nihayet, uğraşmalannın sonunda da muvaffaktır. Bu kitabda Akifin büyük ruhu taziz ve takdis edilmiştir. Bu kitab onun büyüklüğünü, vatanpen'erliğini inkâr edenlere en ateşin, en susturucu cevabdır. Ve bu kitab, onun eşsiz faziletini, bilmiyen veya bilmek istemiyenlere haykıran dost sesidir! Yazanı, büyük şairin gelecek asırlara bıraktığı san'at dehasına, fazilet ve temizlikle bezenmiş hatırasına hürmetle bağlı bir insan sıfatile tebrik ederim. Bütün gencliğini kuvvetli ve gürbüz vücudüne, sağlam müskülatürüne rağ men, aşk ve kadın nağmeleri yerine, mustarib ve bikes bir milletin elemlerini terennüme harcamış, bütün hayatında yalnız fazileti, iyilik ve temizliği görmüş ve göstermiş, Allahın azametini, onun büyüklüğüne yakışacak şekilde tanıyıp bilmiş ve ilân etmiş olan ilâhî şairin ruhuna, bu kitab bir armağandır. Akifin şimdi Tanrının yüksek arşma ulaşmış ruhu şad, ve Eşref Edibin kalbi ise, vazifesini fazlasile yapmış bir insanın huzurile rahattır... + + » • + • j >• t 1 Birer şişe kolonya kazananlar Arnavudköy Amerikan kolejinden Şake, Edirnekapı Sancaktar caddesi 17 nci okul Fahrünnisa Suer, Maçka Teşvikiye Ömer Rüştüpaşa sokak No. 20 Münevver, İstanbul 45 inci ilk okul 405 Erdoğan, Beyoğlu 9 uncu ilk okul Mustafa, Kuleli Askerî lisesi 332 Nazım, Darüşşafaka lisesi 1 Kemal, İstanbul 26 ncı ilk okul 36 Sevim Tezen, Üskü dar Paşalimanı Susuzbağ No. 17 Cemile Pamir, Beşiktaş orta okul 201 Rabia A; laybey, Galatasaray lisesi 173 Sa d Yücel, İkinci ilk okul 215 Bürhan Aken gin, Arakiyeci Hacıcafer mahallesinde Mustafa kızı Şükriye Canbesler, Beşiktaş Yenimahallede 17 numarada Fikret, Yeşildrek Çilingir sokağı 10 numarada Münevver, Atmeydanı Havlucu sokağı 24 Hamide Zekeriya, Tarlabaşı Güneş apartımanmda Hüseyin Kâzım, Taksim Lâmartin caddesi Feride İlhan, Beyoğlu Suriye pasajında Neomiye Şükran. + II 1 1 min, Vefa lisesi 343 Nedim Başbuğ, Eskişehir lise orta kısım 1655 Mustafa Tatlısu, İstanbul kız lisesi 863 Nermin Çetinbinici, Emirgân orta okul 325 Halil, Cağaloğlunda Himayeietfal cadde sinde 5 numarada Nezihe, Şişli Halâs kâr Gazi caddesi Kemal Yakub Kıvanç, alata Arabcamii cıvarında Musa Ataman, Edirnekapı tra.mvay caddesi Be kir Tarıık, Akbıyık İstasyon cıvarında Nemika Turhan. Birer diş macunu ve diş fırçası kazananlar Niğde orta okul 156 Kadriye Özda mar, İstinye Emirgân yolu caddesi 131 Nazire Özüak, Beşiktaş kız orta okul TÜTkân İlhan, Niğde orta okul 417 Nuredd'n Gündüz. Afyon lisesi 312 Sadık Bozkaya. Eyüz orta okul 603 Kadri Erseven, Alaşehir hukuk hâkimi Kemal kızı Mevhibe Akşıt. Usak Gazi ilk okul 6 İclâl Eğinlioğlu, Fatih 40 ıncı ilk okul 228 Yakub Hodancı. Konya lisesi orta kısım 893 Turan, Uzu^köprü Mimar Hayredd'n okulu 14 Sevim Sofyalı, MuŞla orta okul 257 Hikmet Selçuk, Kadirga 61 inci ilk okul Rnkiye Yener, Bandırma orta okul 277 Sani Baran, Nazilli Recebbev ilk okulu 126 Sükran Aksoy, Beyazıd Soğanağa mahallesi Şule sokağı Nedime Hüseyin. Sultanahmed Akbıyık Cami sokağı Hatice Mahmud, Kasımrjaşa îskele caddesi Muammer Turan. İsmet İnönü okulu 172 Be dia Kınmlı, Emirgân Safsaf sokağı 16 Meyhube. Yarımser düzüne mendil kazananlar Dr. thsan Unaner 5000 metrelikti. Bu hafta yapılacak maçlar îstanbul Futbol Ajanlığından: 12/2/1939 pazar günü yapılacak maçlar. Taksim stadı: Galatasaray Beykoz A takımlan. Saat 14.45. Hakem Refik Osman Top. Yan hakemleri Bekir ve Salâhaddin Özbaykal. Şeref stadı: Kasımpaşa Boğaziçispor A takım ları. Saat 9,30. Hakem Bahaeddin Uluoz. Beylerbeyi Davudpaşa A takımlan saat 11,15. Hakem Necdet Gezen. Karagümrük Feneryılmaz A takımlan saat 13. Hakem Feridun Kılıc. Beşiktaş Hilâl A takımlan. Saat 14. 45. Hakem Şazi Tezcan. Yan hakemleri Ziya Kuyumlu ve Fikret Kayral. Fenerbahçe stadı: Ortaköy Eyüb A takımlan saat 13. Hakem Şahab Şismanoğlu. Fenerbahçe Topkapı A takımiarı saat 14,45. Hakem Adnan Akın. Yan hakemleri: Halid Üzer ve Neşed. ' * Küçük hırsızlar Cibalide Fener caddesinde 243 numaralı evde oturan Marika, zabıtaya mü racaat ederek b.rkaç gün evvel evine hırsız girerek eşya çaldığını söylemiştir. Tahkikat neticesinde biri 15, diğeri 12 vaşında Osman ismindeki hırsız çocuklar yakalanmışlardır. Yakalanan eroinciler Emn'yet ikinci şube kaçakçılık bü rosu memurları, dün, Balatta sabıkalı eroin satıcılarmdan Lâz Ahmed, MusHenüz sene sonunun kat'î rakamları tafa, hallâc Kemal, Selânıkli Hüsnü, kaelde edilmemiş olmakla beraber, bu yıl til Ahmedle karısı Fatmayı 45 gram eİzmir limanından yapılan ihracatm ge roinle suç üstünde yakalamışlardır. çen yıla nazaran iyi bir netice vereçeğinde şüphe edilmemektedir. Yalnız İzmir İki yaralama vak'ası daha limanmdan yapılan 1938 yılı ihracatının İzmir (Hususî) İzmire bağ 50 milyon lirayı bulacağı anlaşılmakta lı Değ rmendere nahiyesinden Musd:r. Buna Ege mıntakası limar.larmdan tafa oğlu Sadık nammda biri, eryapılan ihracatı da ilâve edince, geçen kek kardeslerini evine davet e yıl iWcatınm 55 milyon liraya baliğ ola derek onlarla bir müddet içm ş, eğlencağı ümid ed'lmektedir. Bu sene Alman miş. Onlar gittikten sonra kansı Hatice ile kavgalasmış, zavallıyı e\rvelâ sopa yanın müsaid vaziyeti, bu neticeyi verile. sonra bıçakla ağır surette yarala miştir, denilebilir. Üzüm, incir satışları sona ermiştir. İhracat iyice azalmıştrr. Şehirde Çorakkapıda Mehmed na B.K. Bir çok firmalarda iş kalmamıştır. Tek, mındaki kundurccı da kafayı tütsüledik tük satıslar yap'lmaktadır. încir mahsu ten sonra, metresi Kadriyenin evine g.tîsviçrede hokey Eskrim ajanlığı lünün de Bor?ada rümune üzerinden sa miş ve kadmın kendisine yüz vermemeBâle 9 (a.a.) Hokey müsabakalaBeden Terbiyesi Umumî Müdürlürı, dömi final: Polonya, 3 e karşı 5 sayı ğü îstanbul Eskrim Ajanhğma emekli tılması fikri üzerinden yapılmakta olan sine kızarak onu bıçakla yaralamış ve tptkiV^ta dfvam edilmektedir. vakalanmıstır. ile Macaristanı mağlub etmiştir. Y?rb=v Ömeri tavin etmiştir. tzmir limanından yapılan ihracat Paşabahçe 39 uncu ilk okul 128 Fevzi Engnöz, Taksim Feridiye 113 Turhan Hancıoğlu, Elâzığ orta okulu 590 Sıtkı özgül. Eskişehir lisesi 1814 Sadık Ay sal, Elâzığ okulu 663 Mehmed Gündüz, Adana erkek lisesi 30 İlhan, Pendik muhtelit orta okul 171 Hakkı Kayıkçı, İzmit Kapanönü Hasburunda Şevket, Düzce Namık Kemal ilk okul 128 Sabit Gürhan, Malatya lisesi 802 Mehmed Kurdal, Kadıköy 7 nci ilk akul 133 Haluk Saner, GalatasaTay lisesi 491 Sa mim, Eskişehir İstiklâl okulu Hamdi Dumduru, Beykoz Şahinkayada Hay reddin. Hırkaiserif Kececiler 12 numarada Fatma, Ordu müfettişliğinde yüzbaşı Vevsi kızı Zuhal, Beşiktaş kız orta okulu Nerkman Ertay, Fatih Atpazarı Hediyeler önümüzdeki pazartesi güŞükrü Osman, Samatya Bestekâr Hakkı nünden itibaren dağıtıknıya başlana sokağı Şehma Yasa, Yeşildirek Çenegir caktır. İstanbul ve civarmda bulunan soka&ı 10 numarada Etem Genc. lann hüviyetlerini ispat eder birer ves ka ile lutfen gelip matbaamızdan alBirer para çantası kazananlar malarını rica ederiz. Diğer verdekilerin Hendek merkez okul 200 Nihad Gü mükâfatlan tarafımızdan gönderilecekney, Çanakkale Rıhtım caddesi 84 dok tir. tor Ali kızı Lâle Yasatan, Denizli lisesi 1909 Şükrrü Meriç, İzmit Ulu Gazi ilk Yakalanan kumarcılar okul 600 Sevket Avdm, Bilecik Pazarcık berber Ahmed Gündüz çırağı İsmail, Tahtakalede Çamaşırcı sokağında OsSafranbolu Şifa eczanesinde Sadık manm 6 sayılı kahvesinin üstündekı oTeker, Üsküdar Nuhkuyusu caddesi 107 dada kumar ojmandığı haber alınmış, Meliha Ateş, Yeşilköv ilk okul 211 Me ekmekçi Mustafa ile Mehmed zar atmak liha Başkan. Bursa Sedbaşı Kocaali so suretile kumar oynarlarken suç üstünkak No. 3 Bülend Olcay, E^irdir Zafer de yakalanmışlardır. okulu 80 Adil, Kastamonu Vali muavini oğlu Orhan Cavır, Kav^eri Tayyare Zehirlenme alâimi fabrikasında 727 Mehmed Cay. Antalva Üsküdarda Çakırcı Hasanpa^a ma lisesi 1121 Nigâr Görünmez. Bi^a orta hallesinde Tunusbağı caddesinde 2 nuokul öğretmeni R. Angın elile S. Anmaralı evde oturan 80 yaşmda Selim eın. Antalva lisesi orta kısmı 996 Nilüfer. İzmir Burnova 9 eylul okulunda oğlu Mustafa ile ayni yerde oturan 75 195 F.mel Akay. Kadirgada Kale sokağı yaşmda Şehab oğlu Fuad, Mısırçarşı 140 İsmet Ören, Sehremini Denizabdal smdan aldıkları boru çiçeğini kaynatıp cam'i sokağı Sevket Tanveli. Beyo&lu içmişlerdır. Biraz sonra zehirlenme alâ31 inci ilk okul Muammer, 44 üncü ilk imi gösterrneğe başlıvan iki ihtiyar, Nümune hastanesine kaldırıbnıştır. okul 1^0 Emin Göksu. Birer sabun kazananlar Eskişehir Mahmudiye öğretmen okulu tatbikat kısmı ikinci sımftan Ayten Özgen, Fındıkh 13 üncü İsmet İnönü okulu 337 Şadi Ülker. Düzce Üskubî ilk okul 1 Reşad İnan. Urfa orta okul 210 Sülevman Avışık, Macka Cmar caddes1 Hacer aDartımanı No. 20/1 Gülçin, İs fanbul Ticaret lisesi 1848 Recai Oruğ. Kandilli kız lisesi Melâhat Oğuz, Geyve Akhisar okulu 640 Ayşe Sıçramaz, Mersin orta okul 103 Mehmed Lutfi Uslu, Adana Namık Kemal ilk okul 226 Enver Bulad, Ticaret lisesi 1552 Ner sında dolaştı, sonra, yüksek dağlara, ormanlara çıktı; nihayet, gene kendini otel odasında buldu. Bu kucaklaşma sahnesini sanki bir gören olmuş gibi geri döndü. Bir davetle Parise hemen gelivermenin, sukut demek olduğunu, hatta fuhuş demek olduğunu biliyordu. Fakat, buna mâni olmak elinde değildi. Peşinde sürüklenip götürüldüğü hedef ne olursa olsun, buna hiç ehemmiyet vermiyordu. Bir tek arzusu vardı; o hedef e ulaşmak. Bunun nasıl tahakkuk edeceğini de bilmiyordu. Yalnız, bu mechulün vücude gelmesi için her türlü küçüklüğe maruz kalmağa razı idi. Parise geldi diye, Frank'ın, kendisine şimdi daha az kıymet verdiğini, hafif bir iç acısile tahmin ediyordu. Herşeyden, şimdi iki türlü mana çıkarıyordu ve bu manalar hep kirlice şeylerdi. Medhalde karşılaştıkları, gözlerinin kenarı morarmış otel sahibesi; oda eşyasının yıpranmış ipekli kumaşlan; garsonun ma\4 önlüğü; kapınm önüne geldikleri zaman, hesablı ve çekingen bir hareketle uzaklaşması; duvardaki keçenin üstünde görülen kuş ve sepet resimleri, herşey bu kirli manayı taşıyordu. Tavanda, su borusunun patlaması neticesinde, Şarab içti, öldü Yalovanm Kadıköyünde Süle>Tnan oğlu Mustafa, komşusunun evinde şa rab içmiş, biraz sonra hastalanarak öl müştür. Tahkikat yapılıyor. Alman General konsolosunun refikası vefat etti Alman General konsolosunun refikası Mme. Toepke, bugün öğleden sonra Alman hastanesinde vefat etmiştir. Mme. Loepke, uzun müddettenberi hasta ve tedavi altında idi. bir sıznıtıdan arta kalmış leke vardı. Frank, odanm öbür ucunda duran küçük valizi aldı ve Evelin'in yatak odasına götürdü. Odada, yatağın yanmda duran iri bir gül demetinin ağır kokusu dolaşıyordu. Birdenbire, Evelin, herşeyin daha iyi bir manaya büründüğünü gördü. Bu güller, Düsseldorf sokağmdaki apartımana giren mimozaları hatırlatıyordu. Bunlarda da, ayni mana vardı. Belki de, bu çiçek merakı, Frank'ın ilânı aşk usulü idi. Belki de kelime bulmakta müşkülât çektiği için böyle hareket ediyordu. Belki de, cür'etkâr gibi görünen bu adam, hakikatte mahcub bir adamdı. Teşekkür ederim, dedi. Kendisine bir oda ayrılmış olması güzel bir şeydi. Evelin'in, ilk haber aldığı şey, otele, Frank'ın karısı diye kaydedilmis olması idi. Bu, otel hakkında edindiği fikri düzeltti, fakat, kendi üzerinde, hakaretli bir kamçı darbesi tesiri bıraktı, herşeyi, tekrar karanlık, şüpheli ve bulanık gördü. Esasen, Frank'ı, koca rolünde görmekgülünc bir vaziyet oluyordu. (Arhası var) Yazan: VİKİ BAUM Ceviren: HAMDÎ VAROGLU ona Frank, fransızca konuşuyordu. Evelin, or.a ayni dille cevab verdi. Frank, nazik davranıyordu; o da öyle yaptı. Maceraya benziyen bir hal yoktu; heyecan yoktu, taşkınhk yoktu; Evelin'in, belli belirsiz bekled'^i, umduğu bütün bu şeylerin h'çbirisi yoktu. Daha otomobilin yanına varmadan anlamıştı kı, Parise gelişınm Frank nazarındaki mânası, kendi nazannd ' 1 ' 'ânadan büsbütün baska bir şeydir. Bir rüya şehrinden, camdan bulutlar üzerinden geçiyorlardı sanki. S'!ck!ar, caddeler, Evelin'e, haki katte mevcud değılmiş de, bir sınema perdesi üzerırde, hareketten ve resımden ibaretmiş gibi geliyordu. Fakat, Frank, onun Parise ge'miş olmasını pek tabiî görüyor gibiydi. İşi pek tabiî buluyor, onun, geride, kocasını, evini, ervlilik hayatını, çocuk'arıni, hayatını teşkil eden ve onun yaşaması için birer sebeb olan her şeyi b'rkıp gelmiş olmasmdaki facialı manayı hiç idrak etmiyordu. Evelin, akıllı uslu hale gelen kafasile «fakat bu böyledir, diye düşünüyordu. Erkeklerin aklı ermez. Bırakıp kendisinden uzaklaşılan erkek de, gelio kendisile buluşulan erkek de bunları anlamaz.» Onu ihtiyarlatan, ona, bilmediği, yepyeni bir emniyet veren şey bu düşünceydi. Oturduğu yerde, hayret içinde, pencereden dışarı bakıyordu. Frank'ın, elini tu' ak istediğini anladı ve eldivenini çıkardı. Onun parmaklarının teması, avucunda anî ve yakıcı bir tesir yaptı. Bir an, bu teması dsha iyi duymak için, nefes bıle almadı. Bu arada, manasız ve lüzumsuz şeyler konuşuyorlardı. Seyahatin nasıl geçti? Çok güzel geçti. Yorgun musun? Hayır. Değilim. îyiyim. Dün Berlinde hava nasıldı? Yağmur yağıyordu. Evelin: «Dün mü? diye düşündü; dün, evimdeydim. Bugün Paristeyim. Yarın nerede olacağım? Yarın... Yann avdet edeceğim.» . Fakat, ayni zamanda, gayet sarih ve kat'î olarak biliyordu ki, artık, buradan Berline dönmesine imkân kalmamıştı. Kendisini, Frank'la yanyana, bir geminin ?üvertesinde görüyordu. O zamana kadar hic gemiye binmemişti. Straponten'in üst'""ide duran kücük cantasmdan utanıyordu. Üzerinde bir tek otel etiketi vardı, üstelik, bu Dortmund otellerinden birinin etiketiydi. Çanta, Geltovv'da geçirilen hafta tatillerinden b'aşka bir şeye alışık değildi. Şimdi, sahibi ile beraber, işte bir maceraya sürüklenmiş, gidiyordu. Frank, nereye emrederse, Evelin gitmeğe hazırdı. Çantasınm sapını, mütevazı, fakat sadık bir dost eli gibi, sıkı sıkı tutuyordu. îçinde güneşin uyukladığı kül rengi bir meydandan geçtiler. Güvercinler kaldırım üzerinde geziyorlardı. Araba durdu. Evelin, Frank'ın dürtüp açtığı döner bir kapıdan girdi. Aşıkile beraber bir otele girdiği zaman, insanın, nasıl bir vaziyet takınması icab ettiğini bilmiyordu. Tavırlarının ne kadar mağrur ve müte hakkim olduğunu da bilmiyordu. Gözleri, otel sahibesinin ciddî ve iftifhamlı bakışlarile karşılaştı. Asansöre bindiler; merdivenden çıktılar, koridordan geçtiler; odaya girdiler. Evelin, hemen pencereye yaklaştı. Derin bir nefes aldı. Derhal ge'ecek olan bir seyden korkuyordu. Büyük, meçhul, şiddetli bir şey, yani aşk... Frank, onun peşi sıra odaya girerek: Her halde bir banyo yapmak istersin deqil mi? diye sordu. Evet, onu rica edecektim. Arkasına dönmeden bir saniye bekledi. Garibdir ki, Pariste bulunduğu hissini, hakikaten ve maddeten o anda duydu. Bir rüya şehrinde değil, maddeten mevcud, hakikî Pariste idi. Ona bu hissi veren şey, yüksek pencere ile, kenarmdaki ufacık balkondu. Kurt'la birlikte balayı sehayati yaptığı zaman da böyle bir pencerenin önünde durmuştu. O zaman da korkmuştu. «Tuhaf şey, diye düşündü; Parise, hep erkekle beraber seyahat ediliyor.» Valizimi açayım, dedi. Peki, aç. Sana yardım edeyim mi? Bir saniye sonra, Frank'ın kolları arasında idi. Kızıl renkli bulutlar, sisler ara

Bu sayıdan diğer sayfalar: