5 Mayıs 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

5 Mayıs 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sinema yıldızlarının iki günlük grevi Stüdyoların on milyon dolar zararına sebep oldu Yıldızların grevi Joan Kraw: ford'ın teşviklle başlamış Holivud stüdyolarında muâzzam bir grev başladığı yazmıştık, bugün gö len Avrupa gazeteleri bu bususta mu. fassal malümat vermektedirler. Greve, Holivud ressamları, dekorcü- ları ve berberleri başlamışlar ve akşam üzeri bir miting yapmışlardır. Bunun üzerine, sinema artistleri sen, dikast grev yapmağa karar vermiştir. 4600 arası bulunan (o bu sendikanın başında Joan Crawford, Robert Mont- gomery, Jame Cagney, Chesker Marris, Boris Karlofi bulunmaktadırlar ve ilk iki artistin teşvikile başlamıştır. Muhtelif stüdyolarda çevrilmekte 0- ian 50 film yarıda kalmıştır. Film çevi. ren yıldızlar arasında Greta Garbo, Mar len Dietrich, Buig Grosley, Garry Coo- per, Clarek Gable, Joan Harlow, Dick Povell, Joan Blondel, (Paul Muni, ve Ginger Rogers bulunmaktaydılar. Iki günlük grevin stüdyolarda tevlit ektiği zarar on milyon doları o bulmuş- fur: Holivud 5 (A.A.) — Başlıca stüdyo. ların önünde nöbet bekliyen grevciler, stüdyolara devam eden aktörleri teşhir etmek üzere kapılafın önüne fotoğraf makineleri koymuşlardır. Grevciler, alınan | resimlerin şehrin drvarlarına asılacağını ilân etmektedir. Dün gece bir tramvay arabası Şişlide hattan çıktı Tıkır tıkır taşlar üzerinde yürüyüp yaya kaldırımına gitti Dün gece Şişlide bir tramvay a” rabası yoldan çıkmış, fakat içinde yolcu olmadığından nüfusça bir kar za olmamıştır. Dün gece saat sekize doğru 419 numaralı vatman Hilmi Şişli tram- vay deposundan 211 numaralı ara” bayı çıkartmıştır. Araba Şişli istas- Ustat Halit Ziya (Baştarafı £ incide) — Elli iki yıllık edebi hayatımda sizde kalan en canlı hatıra nedir), Üstadın gözleri daldı. O, şimdi elli iki yıllık bir yazı hayatı içindeki hatıralarma bir sondaj yapıyordu. Pek kisa süren bu düşünceyi müte“ akıp anlatmağa başladı: — Hizmet gazetesini tesis ettiği” miz sıralarda “Mensur Şiirler,, diye bir silsileye başlamıştım. Ve zannede rim, Türkçede bü tarzın ilk nümune sini ben verdim. İzmirde her kes be- nimle ve bu yazılarla gönül kıracak derecede alay ediyorlardı. Azim bir fütur içinde yalnız bunlardan değil, büsbütün yazı hayatından vazgeç nek üzere iken hiç beklemediğim bir günde kendisiyle hiç bir münasebet. te bulunmadığım Üstad Recayi za" deden Hizmet gazetesine ve bilhassa bana daha ziyade bu mensur şiirlere karşı pek büyük iltifatları mutazam- mın bir mektup geldi. Bu mektup beni kıranlara karşı müsbet bir ce“ vaptı. O gün sevincimden çıldırıyor dum. Ve sevinç çılğınlığı içinde ka- lemimi bir daha terk tememek üzere tekrar elime aldım. Zan ediyorum, ki hayatımın en büyük heyecanmı o güne, ve yazı hayatımda devamr mı da Üstad Recayi zadeye borçlu yum. Demek ki Recayi zadenin bu mek- tubu olmasaydı Türk edebiyatı bir Halid Ziya kazanamıyacaktı. Recayi zade hayatında hiç bir .Recayi zade hayatında hiç bir şey reketi, teşviki edebiyat tarihimizde yer almasma hak kazandırabilirdi. Nusret Safa Coşkun m bin kişinin iştirak ettiği büyük pi sakar Joan Crawford ve Roberi Montgomery ler, Bazı aktörler, resimlerini güçlük çı- karmadan çektirmektedirler, Bunlar, cuma günü mensup oldukları sendikaların, ihtilâf hakkında bir karar vermesine intizâren çalışmağa devam edeceklerini beyan etmektedirler. | od'ın Dahil yonuna geldikten sonra burada Şişli — Tünel servisine başlıyacak» tır. Araba Şişliye gelmiş, Şişli oto- mobil garjamın önündeki virajı dönerken birdenbire yoldan çıkmış tır. Vatman Hilmi hemen frenleri sıkmış, fakat frenler tutmadığı için araba hattan çıktıktan sonra tıkır tikir yürümüş, insanlarm yürüdüğü yaya kaldırımına çıkmıştır. Bu esna- da kaldırımda yürüyen kadın. ve erkekler heyulâ gibi bir tramvay a rabasmın kendilerine doğru geldiği- ni görünce büyük bir korku ile sas ğa sola kaçışmışlardır. Tramvay arabası yaya kaldır mina çıkınca durmuştür. Bir tali e- seri olarak araba deyrilmemiştir. Şişli plântonu ve diğer tramvay me- mürları kaza yerine kolmuşlardır. Vaka Pangaltı karakoluna haber ve ! rilmiş, zabıta memurları Şişliye gide | rek tahkikata el koymuşlardır. Araba burada duramıyacağı için polis memurlarının nezareti altında hatta çekilmiş, Şişli deposuna götü. rülerek frenleri ve motör aksamı | mühürlenmiştir. Emniyet altıncı şt» | be mühendisleri de bugün öğleye | doğru depoya giderek arabanın bo- zuk olup olmadığını tetkika başlar | mışlardır. Japon - Mançuko müfrezeleri Sovyet topraklarına Girmiye Çalıştılar Moskova, 4 (A.Ai) -— Kabarövtktan bildirildiğine göre, 2 mayısta bir Sov. yet hudut devriye kolu, Kanka gölünün cenubunda ve Sovyet topraklarında si- lâhlı bir apon - Mançuko müfrezesi ve hudut boyunda da Sovyet topraklarına girmeğe hazırlanan mitralyözlerle mü. cehhez diğer bir Japon - Mançuko | müfrezesi görmüştür. Japon « Mançtıko mi devriyesi Üzerine mitralyöz müzaheretile ateş açmıştır. Sovyet devriyesi mukabele etmiş ve bunları Mançuko topraklarına çekilmeğe meç. bur eylemiştir. Hadise mahallinde Je pon kurşunları bulunmuştur. zesi Sovyet | ateşinin de | HABER — . . . Ingiliz kabinesi Değişiklik nasıl olacak Nazırlardan bazıları da çekilecekler Londra 5 (A.A.) — Parlâmento ma- hafili, kabinede evvelce haber verildi. dinden daha geniş bir mikyasta tadilât yapılmasına intizar etmektedir. Bu ta- dilât, kralm taç giyme merasimini mü- | teakip hemen yapılacaktır. B. Ramsay Mac Donald, B. Duff Co. öper, B. Runciman ve hava işleri nazı- e Lord Svington çekileceklerdir. Ziraat nazırı, B. Morrison ile mesai nazırı B. Brovn'un ise yerlerini döğiş- tirecekleri söylenmektedir. Yeni kabinede nezaretlerin ne #üret, le tevzi edileceğine dair henüz bir güna malümat yoktur. Yalnız B: Neville Camberlain'ın Başvekâlet makâmına ge- leceği, mumaâilehin yerine Sir John Si- monun Maliye nazırı olacağı, bilinmek- te ve hıfzıstıha sâzırı B. Kingsley Vo. © nazıtt olacağı tahmin edilmektedir. Yeni kabinenin başlıca mümeyyiz vasfı, nazırlıklara genç devlet adamları- nın getirilmesi olacaktır. Sabık Kral Fransada sevgilisile Buluştu Evlenme hazırlıkları son safhaya geldi Sabık İngiliz “kralı dün öğleye doğru Fransada sevgilisinin bulun duğu Cande şatosuna vasıl olmuş tur. Vindsor Dükü, dün sabah Ver nevil - L'etang'da, Parise 53 kilo- metrelik bir mesafede bulunan Ve- rarlberg - Eşpress'den hareket etmiş ve Vande şatosuna gitmek üzere © tomobile binmiştir. İzdivaç tarihi, henüz tesbit edile memişse de bu işin herhalde kralın taç giyme merasiminden sonra yapı» İacağı öğrenilmiştir. Cande şato” sonün tâbi olduğu Monts kasabası nm belediye reisi br. Merciler, izdi- vaç merasimini ifa etmek üzere Ad- liye nazırmdan hususi salâhiyet ve talimat almıştır. Karı kocanın evlendikten sonra, İtalyaya gidecekleri istihbar edilmiş» tir. Duc de Vindsorun Cande şato. sunu satın almış olduğu tekzip edik mektedir Hapishane firarileri Şimdi de ifadelerini değiştirdiler Demirsiz bir pencereden kaçmışlar ve trenin üçüncü mevkiinde gitmişler İstanbul tevkifhanesinden kaçan Ab- dullah ile Tevfik henüz Adanada bu. lunuyörlar, Dün bir gazetenin yazdığı gibi yola çıkarılmış değillerdir. Adanadan gelen haberlere göre fira- tiler evvelce verdikleri ifadeleri tama- men değiştirmişlerdir. Abdullah nasıl kaçtıklarını şöyle anlatmıştır: “— 21 nisan gecesi hastahane kapı. snr açık bulduk, Merdivenin üzerinde yerden on metre yükseklikte demirsiz bir pencereden su borusuna tutunarak aşağıya indik. Doğruca Sultanahmet parkina geldik. Buradan bir taksiye atlayarak Kabataşa, oradan kırk kuruş vererek bir sandalla Üsküdara geçtik. Üsleüdardan yaya olarak Pendiğe git- tik. Bilet alıp Ankara ekspresinin üçün cü mevkiine bindik. Eskişehirde ot0- büslerin durduğu yerde bir hanın bir numaralı odasında iki gece kaldık. Eskişehirde “dolaşırken © kuleliden tanıdığım tayyareci Kemalle karşılaş. tık. Beni tanıdı: “— Geçmiş olsun yahu! mevkuf sanıyorduk. dedi, Kendisine cevaben yanlışlıkla mah- küm edildiğimi, şimdi kurtulduğumu söyledim. Yemeğe çağırdı. Gitmedim. Benim hapisbânede biriktirdiğim 58 liramı, Tevfiğin de 30 lirası vardı. BL. rer tabanca aldık. Otobüsle Akşehire gittik. Gündüz bir hamamda yıkandık. S0. Biz seni / 5 MAYIS — 1937 — Istanbul konuşuyo! (Baştarafı 2 incide) — Evli misiniz? — İnanmadınız m:? Evliyim tabit, İş- te bu yavru da benim ilk çocuğum, di- İet beş çocuğun anası da şu bayandır. Eliyle oturdukları yerin tam karşısın daki bir medrese bozması eski mektebi | gösterdi: — Ben taşralıyım.. s dedi - biz kasa- bamızda dalma açık havada ve bol gü-- neşte yaşarız. Burada evler çok pahalı olduğu için antak şu karanlık yerin bir odasında oturabiliyoruz, Kasabasındaki ilkmektebte biraz oku- muş olduğu konuşmasından anlaşılıyor. du, Ona dedim ki: — Sultanahmet parkı, Gülhane par. kı, burnunuzun dibindedir oralara git- mek bu kadar güç mü? — Evde yemeği kim pişirecek? Ben öyle bir yer istiyorum ki o mahalle ço- çukları ordda oynasınlar, eğlensinler, güneşlesinler ve bakılsınlar. Bayana cevap veremedim, haklıydı. Bu sokaktaki evlerden birinin önünde sallanan bir tabelâda şu iki kelime oku. nuyordu? Rdife Terzi Bayan Radife gök genç, orta boylu, buğday renkli, güzel ve zarif bir kız- dır, Bizi mütevazi, fâkat çok temiz bir odada kabul edince dedi ki; — Bu mahallenin sanırım ki bazt $0- kaklarında kaldırımların bozuk olmastn- dan ve geceleri yan sokakların karanlı- ğından başka bir şikâyeti olmasa gerek. Fakat o anda bir kalınca erkek sesi bayan Radifenin sesini bastırdı. Kolun- da mektep çantası on altı on yedi yaşla. rında bir genç, gözlerinle zekâ krvıl cımlanan kıpkırmızı yüzlü, pürsihhat, geniş omuzlu bir genç, bulunduğumuz ilk kat odasınm parmaklıklı penceresin. den sert sert söylendi: — Mahallemizde analâğım yok. Her evin lâğımı bir kuyu. © Bunların çoğu dolüyor. Yaz oldu mu sivrisinek yapı. yor. Bayan Radife bunu unutuyor. Doğru söylediği anlaşılıyordu. Zira genç kız da derhal tasdik etti ve muha- veremize devam ettik: — Terzilikten memnun musunuz? — Ben geniş mikyasta çalışmıyorum. Müşterilerim şimdilik tanıdıklarıma in- hisar ediyor. Zaten bu mahalle terzi doludur. Her evde iki terzi bulabilirsi. niz, Ben bu mahalleyi iyi tanırım. Buras: belediyenin verdiği adlardan (Ziyade, İstanbulda Fazlıpaşa, Gedikpaşa (diye anılırlar. Bu semtin eskiden şehrin ki- bar mabaleleri arasında (o kıymetli bir mevkii vardr. Halbuki şimdi bu mahal- lede tek başına bir evde (konakta) de- ğil) oturanlar parmakla gösteriliyorlar, Zaten evvelce yalnız Türklerin oturduk ları bu sokaklarda şimdi. Ermenilere daha fazla rastlanıyor. Birçok Türk a- ileler Taksime, Şişliye, o Maçka Ve Ci- hangire taşınınca buradaki evlerde ce. nuptan, yani Kumkapı tarafından bir Ermeni 'istilâsına uğramışlar, o Faraza eskiden Neviye sokağında (oturan ne kadar Ermeni aile varsa şimdi Emin Si- nan mahallesinin Hamam sokağına tâ- şınmış bulunuyorlar. Bayan Radifeden ayrıldıktan sonra yolda mektepten dönen çocuklar etrafı. mı sardılar. Bunlardan biri: m — Bir parça gelir misiniz? « dei” Sessiz, onu takip ettim. İleride bir sokağa sapınca kolunu uzatarak bağır. dı: — Ben buraya iki lâimba konmasını istiyorum. Geceleri sinemadan döner- ken karanlıkta gözgözü görmüyor. Vek tim olsaydı sizi Neviyeye giden yollar- da dölaştırırdım. Bilir (o misiniz? Kar. manyolacılık, kavga ve cinayetler hep o sokakta olur. Hem yazınız o bayım. Ben de mahallemize analâğım yapılması nı İstiyorum. Bu sırada eli çantalı bir başka genç yanımıza gelmişti, kahkaha ile gülerek söylendi: bulundukları fikir ve kanaatler ii şuma gitti. Bu neslin O hayata af devrelerde sanırım ki Emin Sinsm8 diki halinden eser kalmaz Zira yeri | silde dehşetli bir yapıcı enerji varı O Pazar ms? Çarşı mı? l Beş dakika sonra mahallenin ef e sakini sfatile kasap Mustafa — S8 ziyaret ediyordum. Bu evde banâ giri | bir kahve ikram ettiler. Mustafâ sabi ikisi erkek biri kız üç çocuk babi Büyükleri Salih münevver bir gerç Ö| tanca çocuk — ki şimdi on yedi Yi da imiş — Tisede okuyor, küçük yaf Leman, henüz on yaşındadır. Ve Mi”. sından korktuğu için © olacak gali pek uslu oturüyor. Bu evde bana SÜ bim bir meseleder hahsettiler. Bir SÜ le ki hem evin — derdidir, hem mali lenin derdi hem de bir mıntakadaki nafın müşterek derdi suretinde te edilebilir. Evvelâ baba söze başladı? ; — Ben Gedikpaşa caddesinde ter ce bir kasap dükkânm sahibiyim. Bİ dan bir müddet evvel civarda bir apif” timan yapıldı. Gerizleri bağlamak İG bU yeni apartımanın sahibi | analâğifi aramak istedi. “Aramak istedi, diğ i rum, zİra analâğımın yeri her nede malüm değil. ve, çala kazma günle yolu kazdı, toz, toprak, pislik içini t kaldık. Nihayet buldu mu, bulmadı # yoksa ileride tesadüf ettiği bir bafl? lâğıma mı bağladı, ne yaptıysa yapi işini bitirdi. Fakat bu “mühim takar yat,,tan sonra sokağı tamir eden alm” dr. Büyük çocuğu babasının sözünü — Bence en mühim mesele. . deği” bizden bol bol ceza kesilmesidir. Bİ dükkân yaplıdığı zaman kaymakam çö di, gesdi, pek beğendi, “bunun bir müne gibi gösterilmesini, istedi, Hİ, buki şimdi, Tanrınm günü ceza veri. ruz. Belediye bizden ceza alırken e / iri de bazı şevler borclu olduğunu nir | nutuyor? a — Ne gibi şeyler için ceza kesiliydi? — “Kıyma kütüğünün kapağı kaldı, der keserler. Halbuki siz bir Ö” kika evvel orada müşteriye kıyma yif” mışsınızdır. “Etin üstünde etiket ye” der keserler. Halbuki etin üstünde da” ga vardır ve etiket de yere düşüvermif” tir. Meselâ “kemik kutusu kazara ağftğ kalıvermiştir.., ama bunu bırakalım, *X xe bir şey soracağım. Pazar neye GÜ ler? i — Haftada bir bir semtte yapılan yi | çücük panayıra... | — Alâ. Eğer bu panayır haftanm di gününde de devam ederse? si — O zaman sokak dükkân halini a5 — Güzel söylediniz. Biz dükkâncey Vergi veririz, kazanç veririz, söyle” ğim gibi basit hatalar » yüzünden Gif veririz, Halbuki “pazarcr,, pas! eti, peyniri, balı açıkta, toz toprak igin” de, pis bir halde satar. (Belediye YE. kesmez, Vergi vermez, dükkân İ vermez, Akşamdan akşama beş kurdi ik alırlar, Adam da bal gibi (çalışır, POS kazanır. Bunun fenalığını size söylü yim. Bu pazar devam ederse, hepi dükkânları kapayıp işi pazatcılığa öğ keceğiz. Burnumun (dibinde herif, veril # vermesin, cezadan muaf olsun, bir 9” * miyim enayi? Burâya gelince ben ayağa kali ii iz Kapıdarizıkarken baba, ağır SİNİ i söylendi: : in Bizim çarşıda şimdiye kadar vof i dükkân görülmezdi. Halbuki bu yö” beri bazı dükkânlar kiraer bulama. © başladılar. Birçokları da dükkinlar”” di kapamak için mukavelelerinin vice i bekliyorlar, —u'Yoksa burası iki yıla kalmaz sit- HABERCİ ma mmtakası halini alır, Örtamektepte okuyorlarmış. Henüz bu yaşta ve bu tahsilde bulunanı şu yav. | ruların mahalleleri etratnda (o edinmiş| ri mem ez e liç amam | yunduğumuz yerin rafmda iki nüfus cüzdanı bulduk. Bunların fotoğraflarımı çıkararak kendi resimlerimizi Yapıştır. dık. Karamana oradan posta trenile İ Adanaya geldii.,, memmmemssesesamremearara rana, i HABER İstanbulun en çok satılan 48 İ kiki akşam gazetesidir. (lânl#4 X rmı HABER'e verenler kâr © 5 derler, Basan sesomusu üne snaunssa arasan

Bu sayıdan diğer sayfalar: