25 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

25 Ocak 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 | | Esaslı bir himaye şaritır Bu himaye, sanatkârı beslemeğe olduğu kadar onun yetişmesine de matuf olmalıdır Sanatkârıanlıyan ve koruyan bir nesli, bir münevver zümre yeliş- dirmek yollarını da aramalıyız tü ile konuşuyo - rus, Zühtü Mürid oğlu, ilk bakışta, hiç mevzula mii - nasebeti yok gibi görünen bir hikd. P kitap Mikel Anj - ın hayatından ve onun Sixtine'in ta- vanmı nasıl yaptığından bahsediyor du. Birkaç cümleyle hulâsa edeyim: Papa, sanatkârm itizarma rağmen ısrarda devam ettiğinden işe başlı - yor. Uzun müddet çalışarak meydana getirdiği tavan motiflerinin gayst kü- çilk kaldığını gören Mikel Anj, fırsatı ganimet bilerek yeniden bü işi başa. ramıyacağından dem vuruyorsa 'da, Papayı fikrinden vazgeçiremiyor. İ » kinci tecrübede tavan olduğu gibi ye- re İniyor. Nihayet, Papanm göster- diği büyük itimad karşısında Mikel Anj sekiz sene münzeviyane çalış - mâk suretiyle bir şaheser ortaya ko- yuyor... Bu misali himayenin müspet tesiri- Bİ göstermesi itibariyle mühim buldu- Zum 'İçin anlattım. Gerçi Mikel Anj nasıl olsa sanat kudretini bir gün gösterecekti. Lâkin gördütü himaye ve'ısrardır ki, o günü en erken hudut- larm içinde tahakkuk ettirdi. Ben bir #anatkârm himaye görmesine bu İiti- Barla taraftarım. Bizde bu kadar ge- niş plânda bir himayeyi ise ancak devlet yapabilir, Bakın, Mikel Anj on Üç yaşmday- ken Giriandacyonun atölyesine girdi, Üç: sene sonra buradan çıktı. Zama - nm en büyük heykeltraşı Bartolo- minin atölyesine girdi. On dokuz ya- gıda buradan çıktı ve derhal Medi - sislerin himayesine mazhar oldu. İki büylik üstadm elinden geçtikten son- ra, Floransa gibi bir yerde elbette 28 yaşında David'i verecekti. Bu da, söylediğim gibi, himayenin iyi çalışmış bir sanatkâr üzerindeki ta'cilf tesirini gösterir. Bize gelince, hiçbir sanat terbiyesi almadık. Nihayet müze diye gördüğü- müz yegine müessese askeri müzedir ve oraya da Bizansın mahud zincirini görmeye giderdik. Bir tesadüf eseri olarak ekseriya 18 yaşmdn akademi- ye girmiş bulunuyoruz. Dört beş se - “emiz burada geçer. Şans yardım 6 derse Avrupaya gidenlerimiz bulunur. Bu da, 25 ilâ 30 undan sonra, Bir müddet orada ne yapacağımızı şaşır- mış bir halde didiniriz. Çünkü yok- tan çoğa delrvermişizdir. İki üç sene sonra bize “gel!” derler, geliriz. Son- ra?., Sonrası bu. Bu adem artık unu” tulmustur. Bunların içinde karnımı doyurmak kaygusile sanatla alâkasmı kesenler de var, Bu vaziyette bizim 78 yaşmda Davidin onda birini ver - memize İmkân var mı?.. Hulâsa edelim, evvelâ esaslı bir hi- maâye şarttır. Bu himaye sanatkâr beslemeye olduğu kadar onun yetiş - mesine de matuf olmalıdır. Yani iyi bir sanat seviyesi elde edebilmek için evvelâ sanatkârlâ meşgul olmak, onu yetiştirmek ve onun eseriyle meşgul olmasını temin etmek icab eder. Mese- lâ sanatkâr kamını: doyurmak için eserinden veya sanatmdan yıllarca ay- ri kalmamalıdır. Bunlar, devletten görülecek himayenin tezahür cephele- ridir, Sonra, asla ümid edilmesin ki, gö- receğimiz himaye ile birer deha kesi. Teceğiz. Bunu kimse ummasın. Biz hi- maye görür de sistemli bir şekilde e- ser vermeye başlarsak, arkamızdan gelenler ayni gartlarin Uilerlerlerse Heykeltraş Züh- | bir “Leonar,, 1 belki bir nesil sonra verebileceğiz. Şu kadar ki; göreceğimiz himaye, bugünkü seviyeye. nazaran eserleri - mizi muhakkak yükseltecektir. Az ve ya çok. Çünkü o züman mevzuumuz- la meşgul olabileceğiz. Bugün benim günde üç saat çalışa- cak vaktim yok. Halbuki uykumda bile şuur altım eserimle meşgul ol - malıdır, Bu sözleri bakımından, heykeltraş Devamı 11 iocide Zahir Sıtkı GÜVEM Tarih diyor ki: i HABER — Akşam vortnar © & Hollanda - Yugoslavya Yunanistan Atletizm karşılaşmaları Balkanlarm en iyi atletlerins malik olan Yunanlılar, önümüzdeki mevsi- min atletizm müsabakalarına zengin bir programla başlıyacaklardır. Yunanistan atletizm federasyonu ilkbaharda yapılacak olan senenin ilk büyük karşılaşması için Hollandalıla- rı ve Yugoslavları Atinaya davet et- miştir. Düzeltme Dünkü spor sayfalarımızm boks maçlarından bahseden kısınmda İbra- himle Muzaffer arasmdski maçı ânis- tan yazının birkaç satırı tertip halası olarak Yorgo - Kiryako maçına ka - rışmıştır. Okuyucularımızdan özür di. leriz. Deli ibrahim samur vergisi alıyor | yg İbrahim, Osman oğulla- ron tahtına oturduğu zaman, aklı başında bir insan değildi. Daha yirmi dört yaşında bir genç olması na rağmen zekâ muvazenesizliğine uğramıştı; Kaçıktı, zırzoptu. Cülüsuna kadar geçirdiği (hayat, bir cehennem azabından başka bir şey değildi. Her saat, ber dakika tehlikeye maruzdu: Ölüm tehlikesi- ne!, Dördüncü Murat, ona bir gün rahat nefes aldırmamıştı. Hayatını karde- şinin zulmünden kurtaracak hiçbir kuvvet yoktu. Anası Kösem sultan bile, İbrahim hakkında, öteki oğlu- na bir şey söylemiyor, sahabet ede- miyordu. hamama Yarabbi ki abin zaifi bu makama lâyık gördün! dedi. İbrahimin etrafını, esmer, sarışın, kumral, ve hepsi biribirinden güzel cariyelerle çe, saran, Anası Kösem sultandı, Yeni padişah ken- dini zevke, eğlenceye o kadar kap- tırmıştı ki, devlet işlerile uğrasmağa vakit bulamıyordu. Onun o yegâne düşüncesi şuydu: Kadın! Zaman geldi ki, saraydaki cariye- lerden, kadınlardan, o gözdelerden bıkar gibi oldu. Yeni (o yeni zevk ve haz vesileleri aramak o arzusu, bir volkan gibi kalbinde tutuştu. Kendi kendine: — Kadından alınacak haz, vücutla uygun olmalıdır. Muhakkak ki, vü. cutlu kadın, daha ziyade o “yalidi zevktir!,, Dedi, Bu kararla emretti: — İstanbulun en şişman kadınını bulun, getirin! Arandı, tarandı, soruldu, soruştu- ruldu, bütün mahallelerde araştırma lar yapıldı. Nihayet biri sağlık ver- di: — Falan yerde matlüba muvafık bir Ermeni kadın vardır. Ermeni kadını, hakikaten dedikle ri gibi iri yarı küp gibi bir şeydi. Deh İbrahimi o kadar memnun etii ki, kendisine Şam eyaletini ihsan etti. Deli İbrahimin kadm düşkünlüğü kadar, içkiye de meclâbiyeti vardı. Kış geceleri sarayım yaldızlarla #05 Dü, halılarla döşenmiş, ışıktan pırıl- pırıl parlayan salonlarında içki sof- raları kurulur, sazm ve güzel sesin ahenkleri arasmda kendini bilmeyin ceye kadar içer, sonra (o rastgele bir kadının kucağında sızarak, horul ho rul uyku çekerdi , Saz eğlenceleri, yazm sarayın bah çesinde yanılır, güzel sakiyeler, pa disaha kadeh kadeh teki sunarlardı. Zerkli, neseli, ihtiraslı bir akşam, İsrot Alemine Eyüplü Voyvoda kızı da istirak etti. Voyvoda kızı devrin meshur falcılarındandı. Her zaman sarava gider, sultanlarm, cariyele- rin fallarma bakar, tatlı tafir masal» Tar söyler, herkes onu zevkle dinler. di. O gece de masala basladı: — Evvel zaman icinde, kalbnr sa- man içinde, Dede tellâl iken, horoz berher iken, hen anamın karımda iken, bir padisah varmış, esvapları, saravmın dösemeleri, yastıkları, per deteri, han samurdanmıs.. Mnsal #henbimin zevkin siti, Gö sürün önlinde bir Alem canlandı, Per deleri Anvarları. minderleri yalnız samurdan bir köşe, gözlere sıcaklık İ veren bir yumuşaklık arasmda ka dınlar.. Çapkın, şuh, kivrak kahka- halı bir sürü cariye, gözde.. Ve ara- larında bunların cazibesile (o sarhoş bir insan: Sultan İbrahim?.. Hemen emretti: — Saray baştanbaşa samurla dö- şensin!,. Öyle de oldu. o Kendisi de ertesi günü samurdan birkaç elbise yaptır. dı, arkasma giydi. Elbiselerin düğ- meleri kâmilen elmastandı. Sefih ve mecnun, az zamanda sa- mur hastalığına tutuldu, Sarayın duvarlarına varmeaya kadar samur- Ja süsledi. Deli İbrahim zevklerine, ihtirasla- rma sarfetmek üzere öteden beriden para İstemeğe başladı; Mevcut vers giler yetismiyormuş gibi, birde “sa mur vergisi,, İhdas etti, Anadolu beylerbeyi Derviş Meh- met paşa, padişaha on bin kuruşluk hediye gönderdi. Deli İbrahim mem- nun olmadı. O para istiyordu. Meh- met pasaya haber yolladı: — Yirmi bin kuruş nakit yollasm! Mehmet paşa teklife kızdı. Anado- luda Beşir paşa ile birleşti, isyana hazırlandı, bu, padisahın kulağına gitti, huylandı, hemen o““yirmi bin kuruşa affetti (1),, (1056) Padişah, içki sofrasmdan, kadın meclisinden bazan ayrılır, İstanbul sokaklarında, kâh tabtaravanla, kâh atla gezer, dolaşırdı. Böyle gezin. tiler sırasmda, birkaç kere oOÖnüne araba çıktı, Padişahm en çok kızdığı şeylerden biri, atla tabtaravanla ge- zerken, önüne arabaların çıkmasıy- dı. Bunun önüne geçilmesi için sad- razam Salih paşaya şu emri verdi: — Şehre arabalar gelmesin. Tek bir kişi şehirde arabaya binmesin.. Istanbul içinde bir tek © araba bile görmek istemem, Tez bu işin hak- kmdan gelesin!.. (1674) O tarihten itibaren, (İstanbulda kimse arahaya binemez old. Yalnız deli İbrahim gezebiliyordu. Bu emir. den sonra, gene bir gün önüne araba çıktı. Hiddetlendi. Demek O verdiği emir icra olunmamıştı. Buna sebeb de sadrazamdı. Kurdukça kızdı, hid» detlendi, köpürdü; emretti: — Veziri çağırın! Salih paşa bulundu, ata atladı, çmar ağacında Cinci hocanm evinde bulunan padişahm yanma gitti, Pa- dişah hiddetle haykırdı: — Arabalarm şehirde dolaşmasını yasak etmiştim, neden bu emrim tu- tulmadı, ben padişah değil miyim? Roftun mel'unu?.. Snlih pasa yalvardı. yakardı, ağ- Tadı. Fakat dinliyen kim! Deli İb- rahim mütemadiyen bağırıyordu: — Daha fazla söyletmeyin, tez ho- gunt.. Padisahm maiyetindekiler, hoca» nin evinde öteye, beriye - kostular, pasavı bomak icin urean gibi, ip gihi bir şey aralar, görünürde böy“ Ie bir şev yoktu. Dolapları altüst et- tiler, nafile, ne İp, ne urgan bulun. du. : Nihavet biri akıl etti: — Aşa”ma kuyuda ip vardır, onu çıkarın, getirin. Kuvnnan inini o getirdiler, İlmik yartılar, swieavam Salih o pasanm bovunuu taktılar, oracıkta, padişa- hım huzurunda boğdnlar.. Hüseyin Rüştü Tırpan Tokyo Olimpiyadları Misilsiz bir spor tezahüratı olacak! 1940 da Tokyoda yapılması mukar- rer 12 inci olimpiyat oyunları hakkın- da, haftalardanberi, biribirlerine ta - mamiyle xd şaylalar dolaşmaktadır. Japon amiralı ve dahiliye nazırı Su- etsugu'nun beyaz ırka möydan ökuyat son beyanatı Avrupa ve Amerikada büyük bir heyecan ve infial uyardır- dığı ve bu yüzden, Tokyo olimpiyatla rma da boykot ilân edileceği şayihle- rr çıktığı halde, selâhiyettar / birçok kimseler bu şaylaları tekzip eder ma- hiyette beyanatlarda bulunmuşlardır. Ezcümle Amerika olimpiyat komi - tesi reisi Brundage, bundan bir hafta evvel gazetecilere verdiği bir beyanat- ta 1940 ollmpiyatlarınm Tokyoda ya- pılması Icab ettiğini ve başka bir yer- de yapılamıyacağmı #öylemiştir. Diğer taraftan, bazı milli olimpiyat komiteleri de, doğrudan doğruya Tok- yo olimpiyatlarını tertip eden komite- ye müracaat etmişler ve hazırlıklara büyük bir faaliyetle devam edileceği cevabını almışlardır. Esasen bundan bir ay evvel, Tokyo olimpiyatlarınm, günü gününe mufas- sal programı da neşredilmiştir. Bundan başka, Japon olimpiyat ko- mitesi de son propaganda bülteninde, halihazırdaki vaziyete temas etmekte ve Amerikadaki Japon elçiliği müste- şarı Suma'nın, “American Athletic Union,, un Bostondaki son umumi top- lantısmda verdiği beyanatı kaydet- mextedir, Bu Japon diplomatı, Tokyo olimpi- yatlara iştirak lehinde söz söylemiş ve göyle demiştir: “Japonya ile Çin arasındaki hali- hazırdaki ihtilâf mucibi teessürdür. Sindelar Kğ Macaristanina yapılacak maçın arife sinde, efkârı umumiyenin bu talebi- ne boyun eğdi. Matbaanın sayesinde Bakım, bidise nasıl cereyan etmiş- Viyananm en tanınmış futbol mü- hatrirleri, bir toplantı o nelcesinde, el ele yürümeğe karar vererek müş- tereken en kuvetli bir (o Avusturya milli takımı teşkil etmişlerdi, Ban- dan sonra, doğruca Huko Meislin ya- nına giderek ona kısaca şöyle demiş- lerdir: “İşte Macarlara Karşı oyna- yacak olan Avusturya milli takımı,, bu cihet, meşhur tek seçicinin hoşü- Da gitti ve esasen teşkil edilebilecek en kuvvetli takımın, hakikaten ken- disine gösterilen bü takım olduğunu anlayarak, gazetecilerin (o teklifini kabul etti.” Vunderteam Meşhur “Vundertenm,, şüphesiz, Işte bü bAdise münasebetle doğmuş- tu. Takım göyle teşkil edilmişti; Hiden — Rainer, Blum — Mock, Smistik, Gall — Zischek, Gschvelld, Sindelar, Sehall, Vögl. Tam beş seno müddetle, Vnnder- tenm,, Jâkabı verilmiş olan bu hari- kulâde Avusturya milli takımı zafer den zafere koştu ve, en ezici farklar Ja, eski rakipleri olan Macaristan, Almanya, İtalya milf (takımlarını yenerek Vinaya (futbolünün Av- rupanın en rüzel futbolü olduğunu kabul ettirdi ve ancak birtek O sayı fnrkile İneiliz millf takımına yenil di,Stamford » Bridgede, görülmemiş bir seyirci kalabalığı önünde yapıl. mış olan, bu büyük futbol maçında Fakat ihtlâfın pek yakında bi ve uzak şarkta yeniden sulhün sü muhtemeldir. Meamafih, her rağmen, Japonya elinden geldiği Pi dar gelecek olimpiyatlara maktadır. Japonyada şimdiye meselâ ilmi kongreler gibi; birçok nelmilel toplantılar yapılmışsa 1940 olimpiyatları, dünya mikyasBi ilk beynelmilel temas olacaktır. “Japonya bu büyük tezahüratın parlak olmasını ve milletler Ki dostluğun inkişafına hizmet sini istiyor. Bunun için de, büyük dakârliklar yaparak himmalı bir ff” liyetle çalışıyor. Ümid ederim ki, merika da, 1940 olimpiyatlarının # lak bir muvaffakıyet kazanması İİ elinden "geldiği kadar bize mi edecektir. Sumanm, uzak şarktaki ipeiii” pek yakmda bitmesi temennisi, besi tahakkuk etmekten uzak ü dir; buna rağmen Amerika olimpii” komitesi relsinin beyanatı, - itlifi devamı takdirinde hile Amerikaltisff” Tokyo olimpiyatlarma iştirak eded lerini göstermektedir. Fransaya geline», Fransız asili yat komitesi reisi Armand Mes hükümetten, Tokyo olimpiyatların! tirak edilip edilmiyeceği hakkında karar verilmesini istemişse de, yi bir cevap alamamıştır. Maamafih, Fransız meicümel müspet bir karar vereceği, ve Bİ İngilterenin iştirak hususundaki S Tarı takip edeceği, en kuvvetli bif timal olarak telâkki eimektel Bu vaziyet dahilinde, Tokyo yatlarınm boykot edilmiyeceğine mak lâzımdır. hazır bulunanlar, Avusturya 15 kimim ne harikulâde bir oyu? kardığını ve futboldeki inst tijini ne müthis bir tehlikeye ğunu hAlA unutamamışlardır. i 130,000 liralık bir teklit “Asrın maçı,, addedilen bu maç “Vunderteam,,a o zaman& dar hiçbir takrma nasip olmıys” müvaffakiyet kazandırmışsa, piri lara da, en güzel oyunlarınds! ai #sinl oynamak suretile, İngiliz B nı hayran etmek fırsatını VW Filhakika, Londra stadının od sisi içinde, bir hayalet © gölgeti koşarak, ara sıra, o Goodalle, kinskopdan müteşekkil. İnglÜi ef dafan hattını gülünç vaziyetlefi, g kan “Sindi,nin uzun siluetini çe kimse unutmuştur. gen, İngilterenin en iyi iki omü si? Adeta çrldırttığı içindir ki, Ars€ meneceri Şapman Sindelara 20: klübüne almak için Anstriaya “ye İngiliz Ilrası yanl 130.000 TUFX yy #r teklif etmiştir. Fakat hu sireni kukuna mani teşkil eden bi bebler vardı. Evvelâ, İngilter# nezaretinin alâkadarlarla y2l anlaşma üzerine, İngilterede profoayoneller kabul edilm Jer; sanlyen “Sindi,, dünyayf ler Yiyanadan ayrılmak İste ' 34 vaşına rağmen sapi Yukarıda da dediğimiz * Terli Sindeların otuz Odört yeni “Vunderteam,,dak!i takım Tarı çoktanberi, artık Avast bolünde mühim bir rol oyna yi TI halde Sindelar, buzün dahi Kgk mış olduğu beynelmilel büy retine zerre kadar halel g0 cek oyunlar oynamakta dev yor. Eski anl manevraları mevcut olmamakla beraber, gift cim hattını sevk , ve idare P' ve daki büyük imkânlarından şey kaybetmemiştir, çünkü Kaf dundan ziyade kafesile oy” gi futbolcudur. MİM takımı9 gi kemiği olan Sindelar, tam beynelmilel maç yap ç Viyunanın futbol sihir Sindelar, ticarete başla Kramponlu ayakkablarını gti çıkarmağa hiç de niyeti Vee kü Viyananm "tütbol sihirb bu harikulâle oyuncu, Al ri hayretler içinde bıreX! Ti vam etmektedir ve çünkü da onun yerin! doldurabi!e ta muhacim, henüz © Av futbol ufuklarında görün Not: Gelecek yazımda |! en büyük oyuncasu Saroşisi” 4 tını okuyacaksınız,

Bu sayıdan diğer sayfalar: