10 Mart 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 10MART 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: : Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazr işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için LK. Ai 7 50| 14 — Hariç için L. K. Ra 3 ayliği 6 12 HĞAŞ a | ( | Gelen evrak geri verilmez — i Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete — müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'u- Tiyetinj kabul etmez. e) BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy Askeri Rasat merke- zinden verilen habere göre bugün hava kısmen bulutlu olacaktır. Rüzgâr mütehavvil ve hafif su- rette esecektir. 9—3—İ932 tari- hinde hava tazyiki 755 milimetre, en fazla sıcaklık 8, en az 4 san- tigrat kaydedilmiştir. 5 - Babiâlinin suyu Kavalalı Mehmet Ali Paşa — Mısıra asker sevkederken ora- — da içireceği suyu da Kavaladan götürmüş diye bir efsane var- — dır. Belki de bir efsane değildir de onu efsane haline getirerek kıymetlendirmişlerdir. Kavala- lının fikrine göre Mısırın o za- manki suyu insana gevşeklik yerirmiş... Bu rivayetle anlatmak ister. ler ki bir yerin havası, - yani muhitin tesiri - suyu - yani iti yadatı - bir adamın seciyesini huyunu hulkunu değiştirir.. Bunun çok beliğ misallerini son zamanlarda bizim Babiâli matbuatında görüyorum.. Aca. — ba Babiâli çok zaman sadaret -— makamı ve politika entrikaları — nın merkezi olduğu için orada / daimi bir çekememezlik ve nef- saniyet havası miı eser... Eski — yeni bütün siyasi dalâlet ve fe- satların habis ruhları acaba hâ lJâ o bir karışlık iniş ve yokuş- tan gitmediler mi?. Benim ya- — nıma gelin de birlikte oraya bir bakalım... Eli kalem tutan, dü- — Tüst düşünen okumuş, yazmış — kadar adam varsa Babıâli cad- / desinin kâğıtlarına yazı yazma “ya başlar başlamaz hemen bir- birlerine düşerler... Öldüklerini — güç hatırlayabileceğimiz Ah- | met Mithat Efendilerden beri — bu günkülere kadar şöyle tara- ma bir göz zezdiriniı Münev MİLLİYET PERŞEMBE 10 10 Mart Perşembe Hafta Sohbeti Burhan Cahit reket meselesini İsviçre beledi yeleri ceza defterlerine kaydet- işlerdir. Bir ail bütün efradı arasında bile ahenk ola 1 Hatıra Geçen kış bu mevsimde İs- viçrede idim. (Gönöve) ile (Lausanne) arasında birçok defalar gittim geldim. Burada elektrikli trenler iş- |ler. İki şehir arasında ona ya- |kın küçük istasyon vardır. Bu ııtııynnlırın her biri bir zen. | gin ve zevk sahibi adamın köş küne benzer. Göze batan bir çırkm şey gormedım Fena gi- yinmiş bir insan — görmedim. Amele bile bir doktor önlüğü kadar temiz keten elbisesile ge zer, Ve bütün İsviçre bu iki şe- hir arası gibidir. Daha birkaç yıl evvelki seyahatimde İsviç- re'nin Alman lisanı konuşulan mıntakasını gezmiştim. Anla- dım ki İsviçre Avrupanın orta sında çok zengin bir - adamın malikânesi gibi ayni zevk ayni itina ile yetiştirilmiş bir mem. lekettir. Çirkin, gayri tabii, —mana- sız, lüzumsuz bir şey görmek ihtimali olmayan yegâne mem leket İsviçredir. Ve onun içindir ki İsviçre- nin — taraftarlarını - hâdisenin şekline göre - memnun — veya müteessir ettiği gibi hepsi bir- leşip Türk efkârı umumiyesin- de kalem erbabına karşı düzel- mesi müşkül bir itimatsızlık ve fena nazar husulüne sebep ol- muştur. Gazeteci ve muharrir denilince halk bunu bir gül ko- kusu gibi hoş karşılamaz... Acaba suyundan mı, huyun- dan mı?.. Ihtikâr ve kâr! Nerede ihtikâr varsa orada çok kâr vardır... Bunu unutma. yalım.. Onun için ihtikâr, ya- panlar için tatlıdır... Amma şe- ker gibi.. Amma, ihtikâra uğra yanlar için pek tatlı değildir... Tatanlar tabii bilir.. Her ikisi- ni de... Şimdi benim anlayamadığım bir şey var: Bakımn! Trabzonda fasulye yüz paraya imiş.. İstanbulda en ucuz fasulye on kuruşa.. On kuruşluk fasulye yiyenler de pek az.... Ele alınacak bir elma en aşağı yüz kuruş.. Hububattan tutun, zerzeva- ta, yemişe kadar her şeyin bi- zim elimize geldiği zamanki fi- Bi 1 netice! nin yalnız (Davos) sanatoryom larına senede dokuz bin ecnebi gelir. Yalnız Montreux tepele rindeki lüks otellere her sene on beş yirmi bin sporcu ve zen gin gelir. ** (Göneve) de iken (Tloris- sant) etrafında — otururdum. Her sabah ondan on bire ka. dar yaya olarak geziyordum. Hep bahçe içinde küçük ve bü yük vilâlardan ibaret olan bu geniş semtte dolaşırken hayret le gördüğüm manzaralardan bi ri de şu idi. Otomobille, bısıkletle dola- şarak bu köşklere et, süt, ek- mek, sebze ve saire — dağıtan bakkal, kasap çırakları bu sipa rişleri köşklerin dış bahçe kapı larında yanında bilhassa yapı- lan raflara bırakıyor ve - geçip gidiyorlar. Bu mallar orada gelip geçe nin gözü önünde yarım saat bir saat paket halinde duruyor lar. Neden sonra tâ içeriden, köşkten bir hizmetçi gelip alı- yor. Fakat sokaktan — geçenler başlarını bile çevirip bakmıyor lar. İsviçre'deki emniyetin ölçü- sübudur. Ve onun — için her memlekette derdinden kurtul mak istiyenler İsviçreye iltica ederler. * ** maz. Biri tenbel olur, biri ti- tiz olur, biri pis olur, biri ça- lışkan olur. Ve o evde intizam olmaz. Fakat bu dört milyon. luk İsviçre'de hatıra gelmiyen bir davadır. Her İsviçreli dünya (vazi- fe) için gelmiştir. Orada (ne- zaket) bile bir terbiye ve terbi ye de bir vazifedir. Hiç — bir İsviçreli umumi nizamlara hür met etmek için kapısına beledi ye memurunun ve yahut . poli- sin gelmesini beklemez.. İsviçre onun için bütün dün ya milletlerinin gözünde tüten bir hayal gölgesidir. Ve oraya giden ecnebi bile bu görünmi- yen nizamın sihrine kapılır, gi der. * * &* İstanbul belediyesi — şehre ecnebi seyyah — getirmek için bir zaman Yıldızda kumarhane açmıştı. Bir tek ecnebi gelme di. Ve bu ecnebi kumarhane birkaç yerli zenginin baba ya- digârı servetini de sildi, süpür Şimdi ayni maksatla Filor- ya kumsalını alıp asri oteller falan filan yapacakmış. Ecnebi seyyahları İstanbul- dan Yeşilköye götürmek için teneke mahallelerinden başka yerden geçiremiyeceğiz. Taze yumurta hilesiz süt içiremiye- ceğiz. y AM Bir doktorla £ dum. İsviçre'deki varlıktan, hal- kın muktesitliğinden bahsedi- yorduk. Bana dedi ki: — İsviçre halkının banka- lardaki ihtiyat parası — tamam dört milyar — franrtır. Ve bu para dört milyon halkındır. Bu dört milyon nüfusluk memle. kette (800) tane milli banka vardır. Hasetle, hayretle dinli yordum. Doktor odasındaki tül per- deyi araladı. — Şu karşıki küçük evi ıor dünüz mü, dedi, bu evde kim oturur tahmin edersiniz. Şık bir evde, açık pencere- den içeriki küçük salonun pal- miyeleri görünüyordu. — Bir tüccarın, bir san'at- kârın! dedim, Güldü: şuyor- atile, köylüden al verilen fiatı arasında, kalmış - on, yirmi, otuz misli | fark var... Bunun adına ihtikâr derler. Lügatte; dilde; halk li- sanında buna ihtikâr derler... Eğer îhtıkîrı ınyınldt ihti- kârı mak varsa manava gitsin, elınıyı sor sun.. 140 kuruş olduğunu öğre nince nereden, kaça aldığını öğ rensin... Ve işin köküne kadar gitsin.. Kimin ne kazandığı, na” sıl £ dığı meydana çıkar, lâ L ver geç leketin ka- lıbılıgını ıkıl lıocılıgı eden iceleri bir fikir mü kin belki bazılarının husumeti- ni celbedi Kârına ilişilenler başlayıp sövüş ve dö; ;le mıh — kemelere düşmüşlerdir. Bizde a ııııhkemeye veya doguşe ınun— cer ; ııpekıulır Buıunlıuvıkılır 'Milliyet'in Edebi Romı.n'ı: 34 hemen vaveylaya başlarlar.. Al dırmamalı, gözyaşlarına bakma malı.. Hemen sünnet etmeli!. Halkın selâmeti namına farzdır. FELEK “Unu görür görmez bir sızı k gibi kalbime saplandı, dön- — dü beynime girdi. Kafamdaki — bu zehirli, nişterli yaranın sı- — zısı bütün sinirlerime yayılır- ken vücudüm de dehşetli bir tit meye tutuldu. Gözlerim hiç ' bir başka şey görmüyordu. Ö- — nümdeki yolcuları ite kaka ya- / nına gittim, Boğulan bir sesle: — Naran!.. GÖZYAŞLARI L Dedim. Ses vermedi, Üst | rarak: üste tekrarladım; — Naran.. Naran!. Mağrur bir dönüşl İn;mı S Etem İZZET den başlıyacağımı, ne diyeceği mi, ne Yyapacağımı bilmiyor- dum, Fakat, o benim tek keli- me bile söylememe fırsat ver- meden, kaşlarını çata çata ve se sini ıertleştıre sertleştire: — Artik siz bana yabancısı- nız! Hiç bir şey söylememenizi ve çekilmenizi rica ederim.. Dedi. Bütün — hüviyetimle yalvardığımı gözlerimden taşı- — Naran beni affet Diyebildiri. — Hıyır istemiyorum seni. n bıktım!. Senden nefret * / çevirdi. Soğuk, çok ıogıık, /— gibi katı ve soğuk bir sesle: — Ne istiyorsunuz?.: — Ddı.Ve..ıınhbi:hıEığıdı' , tanımıyı ilk def eĞ Te Y edıyomm Yüzünü gormdı is- tıniyoruııı Çü b Dedi ve.. ılive ettir. — Hıyır dedi Bizim ma.- dığ lenin çöpçüsü — orada otu- - insafa | rur. Dedi, v ve ehemmiyetsiz bir malümat verir gibi ilâve et ti: — Çoluk çocuğu vardır. Bir de küçük otomobili vardır. Her pazar otomobiline biner, gezme ğe gider. ** Ben İsviçre'nin hiç bir şeh- rinde sokakta, otomobillere ve yayalara yol gösteren be- lediye ve polis memurlarından başka resmi üniformalı memur görmedim, Esnaf, luccır, ve halk göz- le görünmiyen bir belediye kuv vetinin - tesirile hareket edi- yor. Hissedilmiyen bir zabıta bu | kuvvetinin mevcudiyetile yağşı- yor. Nizam ve kanuna' ıykın ha Yılvınnm L Affet. . Ne istersen yapacağım!. Dedim. Sözlerimi — etraftan işitenler oldu. Naran da bunu farketti. Dahâ- asabi, daha kat'i: ' 4 — Şimdi tramvayı durdurur. Seni polise veririm. Bana - sar- kıntılık ediyor... derim. Kepaze olursun, Dedi ve.. emretti: '— Haydi bir tek kelime söy- lemeden çekil!, Ve.. başını öbür. tarafa çe- viriverdi. Yine bir iki şey söy- lemek istedim; söyletmedi, ağzı ma tıktı ve tehdit etti: — Sen şimdi bu istasyonda in. Yoksa çok fena olacak. Her şeyi gözüme aldırdım Ruhi!. Düşündüm: — Blöf mü yapıyor?. " Sahiden bır rezılet çılnrır Reııl& çıhrını ae'olür?, D bahçe eğlencel! rini temin edemiyeceğiz ve ni- hayet ucuzca istirahat etmele- rine de muvaffak olamıyaca- ğız, Bilmem ki bu biribirine bağ h ihtiyaçların hepsi olmadık- tan sonra yalnız bir (plâj) Av rupalının her şeyini istiyen bün yesini tatmin edebilecek mi?. Burhan CAHİT l l Slnoâ ;Tiyatro I Bu akşa İstanbul Belediyesi Saat 21,30 dâ - Şehir Tiyafrosui YALOVA | TÜRKÜSÜ Musikili ko - medi. Bestekârı : Ha- san Ferit. Nakili : İ. Ga- T Yakında: KAFATASI.. —— RAŞİT RİZA TİYATROSU Büyük Gala Bugün akğam saat 21,30 da OTELLO 5 Perde 2 tablo Şekspirin eseri Gündüzleri gişe açıktır —— THE ENGLİSH HEYETİNİN FRANSIZ TİYATROSUNDAKİ temsilleri Bu akşam saat 21,30 da TO SEE OURSELVES Yarınki Curmma günü matine saat 15 te. K CANDİDA S&ylemde dwım ehı.ıı mi, Pqıhı İmıhııınlh mr?. Kararında kat'i mi? .Ve.. hayret ediyorum: — Nasıl beni hiç tanımaz gi bi duruyor?. Sanki beraber yat tığımız, kalktığımız, güldüğü- müz, ağladığımız, iç içe olduğu muz kadın değil!. Bunu nasıl yapabiliyor ?, En maharetli ak Bugünkü program İstanbul — (1200 metre, 5 kilo- vat) 18 gramofon, 19,5 Hayriye Ha- nımla birlikte saz heyeti, 20,5 Se- lim Sırrı Bey tarafından konfe- rans, 21 Belkis Hanımla - birlikte saz heyeti, 22 orkestra. Bükreş— (394 metre 16 kilovat)) 20 şarkr konseri, 20,20 senfoni, 21 konferans, 21,45 ğgünün hâdiselefi. Belgrat — (429 metre 2,5 - kilo- vat) 20 doktorun tavsiyeleri, 20,30 milli ıarkılar, 21,55 konser . Prag — (488 metre, 120 kilovat) 19,55 keman könseri, 20,15 Pragda- ki Alman tiyatrosundan naklen “toprak bu — efendilerindir” 21,05 konser. Viyana — (517 metre, 20 kilovat) 19,40 gramofon, 20 — şarkı konseri, 22,35 dans havaları. Peşte — (550 metre, 23 kilovat) 20,10 yüksek musiki mektebinden konser. Varşova — (1411 metre, 158 kilo- vat) 20 Rusyanın Asyayı ruslaştır- ması hakkında bir konferans, 20,15 salon orkestrası, 20,30 dahs havaları Berlin — (1635 metre, 75 kilovat) 19,30 Faust operası. Yeni neşriyat Deniz nakliyat ticareti İstanbul deniz ticaret müdür muavini Müfit Necdet Bey ta- rafından Deniz Ticaret mekte. binin âli sınıflarında takrir edi len derslerden mürekkep (De- niz Nakliyat Ticareti) ünvani- le kıymetli mesleki bir eser vü- cuda getirilmiş ve bunun birin- ci kitabı nefis şekilde tab ve neşredilmiştir. Bu kitapta de- niz nakliye ve ticaretinin tabi olduğu milli ve beynelmilel u- sul, kavanin ve ahkâm ile gemi vesaiki, kabotaj işleri ve sair de nizciliğe ait mevzular birer bi- rer pek vakıfane surette tetkik ve izah edilmektedir. İRTİHAL Girit eşrafından Kandiye Beledi- ye reisi merhum Ali Hilmi Beyin mahtumu ve merhum kömür tüccarı Halil Efendinin damadı İstanbul Polisi Belediye — muavinlerinden Nüzhet Bey müptelâ olduğu hasta- lıktan şifayap olamıyarak dün ge- ce Fransız hastahanesinde vefat et- miştir. Cenaze bugün saat 11 de Lâ- leli'de Hâkim Riza Bey apartıma- nından kaldırılarak namazı Beyazıt uııııınde badeleda — Eyüpte aiel defnedil ) Sinemasında bu akşam- dan itibaren Bu akşamdan itibaren ASRİ Sİ NEMADA JOHN GİLBERT - MARY NOLAN ve ERNEST TOR- RENCE Şayanı hayret aşk ve sergüzeşt temsilleri SAHRA GECELERİ (Les nuits filminde heyecanlı iki du desert) sa&t geçirteceklerdir. İ'âveten: ANASTAS ve yeni Türk Bale hsyeti yeni > repertuvarlarında Yangın Hayat Nakliye Kaza Otomobil ANADOLU SİGORTA ŞİRKETİ Teşkilâtı temamen Türktür Müessisi İş Bankasıdır ADRES: 4 üncü Vakıf Han Türkiye Milli İthalât ve İhracat A. Şirketinden: Şirketin alelâde senelik hissedar- lar heyeti umumiyesi 28 Mart 932 Pazartesi günü saat 15 te toplana- caktır. Heyeti umumiyeye iştirak edecek hissedarların hâmil oldukla- rı hisse senetlerini veya bunu müs- pit vesaiki içtimadan bir hafta ev- vel Ankara'da şirket merkezine ve İstanbul'da Galata'da Agopyan Ha- nında 8 numarada şubesine teslim ederek mukabilinde dühuliye vara- kası almaları ilân olunur. RUZNAMEİ MÜZAKERAT: 1 — Meclisi İdare ve murakıp raporlarının okunması, 2—1931 senesi bilânço ve kârü za- rar hesabmın tetkik ve tasdiki ile Meclisi İdarenin ibrası, 3 — Meclisi İdare azalarına veri- lecek hakkı huzuürun tesbiti, 4 — Muürakıp intihabı ve ücreti- nin tesbiti, 5 — Ticaret kanununa nazaran Meclisi İdare haddi asgaride oldu- ğundan lüzum görüldüğü takdirde arttırılması. 6 — Şirket işlerini tedvir ve ta- kip eden murahhas azaya verilmek- te olan maktu ücretle müstahdemi- ne verilmekte olan aylıkların yeni- Telefon: Telgraf : 20531 İmtiyaz ARZI ŞÜKRAN Merhume Sevgili validemizin ce- naze merasimine bizzat iştirak ve tahriren taziyette - bulunmak sure- tiyle kederimize iştirak eden muh- tenem dostlarımıza alenen arzı te- şekkür ederiz. Merhum Kazanlı Hacı İsmail Eğendi oğulları İstanbul İkinci İflâs Memurlu- gundan: Müflis Rifat İhsan Beyin ikinci toplanmasımın 27-3-932 — tari- hinde yapracağı Milliyet ve Cümbu riyet gazetelerinin -7-3-032 tarihli nüshalarında intişar etmiş ise de toplanmanın 29-3-932 tarihine mü- sadif Salr günü saat 14 te yapılacağı tashih ve 49 No.dı alacaklı Fele- menk Bankası alacağının kabul edi- lerek sıra defteri düzeltilmiş oldu- .| gu ilân olunur. Sapancada Gazi Paşa mahallesin- de Sayit Ef.zade Osman Zeki ve Alı met Hamdi Efendilere: İstanbul Üçüncü İcra Memurlu- ğundan: Macar Ziraat makinaları şirketinin zimmetinizde matlübu ol duğu iddia olunan 632—43 dolar tu tarı olan 1340 bin üç yüz kırk lira 86 kuruşun haciz” yoluyla tahsili hakkında vaki takip talebi üzerine den tetkik ve tesbiti. İstanbul Birinci İflâs Memurlu- gundan: Müflis Veli Zade Mı.ıtafı tarafınıza gönderilen ödeme emrine mübaşiri tarafından verilen meşru- hatta mezkür mahalde olmadığınız ve elyevm ikametgâhınızın meçbı bul gösterili binaen . i- Faik Beye ait ve Paşabah lepgerendaz İktısat ve Sami vapur- larının açık artırma - ile satışları 4- 4-932 Pazartesi günü saat 14 ten 16 ya kadar dairemizde icra kılınacak- tır. 2-3-932 tarihli gazetelerde 4 'Ma- yıs 932 diye çıkan satış tarihi sehve üstenit olmakla talipl 4-4-932 Pazartesi günü müracaatları ilân olunur. lânen tebligat ifasına karar veril- miştir. Tarihi ilândan itibaren bir ay zarfında müfâcaatla bir- itiraz dermeyan eylemez ve anı takip eden sekiz gün içinde borcu veya borca kâfi mal ve saire gösterilmediği tak dirde gıyabınızda muamelâtı icrai- yeye devam olunacağı mezkür öde- me emrinin tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur. 25360 ile Beşiktaş şube- Dr. A. KUTiEL Cilt ve zührevi hastalıklar mü- ktir. Mev- lâ m eyliye. Der ıih ıludıklırmı buruı- türa buruştura yüzüme nefret, kin, hınç karışık bir eda ile bak tr baktı: — Dur ben sana şimdi inme- yi göstereyim! Dedi. Elini zilin teline attı, sordu: — — Kendin namusunla inyor musun, yoksa — arabayı durdu- rup polu çağırayım miı,. Beni törler bile böyle yap lar!. Bu ne değişiklik?.. Ve.. tereddüt içindeydim: Sahimi yapıyor?. Naz mı?. Korku mu verıyor" Ben bunu, en sonuncuyu ka- bul ettim: — Korku veriyor!. Dedim. Ve.. ısrar ettim : — Naran.. Barışalım.. Haydi inip bir yerde otura- İrm. h Konuşuruz. Her dediğini, her ııtetllıml yapacağım. Tövbe!.. hiç düşü Ben olacağım ka dar olmuş Sen de kepaze ol mak, gazetelerin diline düşmek, âleme maskara — olmak istiyor musun?, Baktım hiç şaka tarafı yok! Çok ciddi söyliyordu. Gözleri dönmüştü. — Sahi mi?, Böyle mi düşü- nüyorsun?, Dedim, Tereddütsüz cevap i: — Evet! Ve.. zili çekti. Arkasından b Bıuılırı ıö!lqen îqi mi- z b Karaköy, büyük mahalle- bici yanında 34. Demek istiyordu. Bir sani- ye düşündüm: —Çok asabi. Kadın.. Dediğini sonunu düsünme- den yapabilir!. Ve.. karar verdim: — İneyim!. Ona da haber verdin: — Peki iniyorum!, Ve.. ilâve ettim: — Çok sinirlisin. Korktu- ğum için değil, seni çok sev- diğim için sözünü dinliyor, ini yorum. Tam beş buçukta “Lö- bon,, da seni bekliyeceğim!. Bir şey söylemedi. Tram- vay durmuştu. — İndim!. Fa. kat, bu anda caddeyi kaplayan o iki taraflı apartımanlar, ma. ğgazalar; tramvay, elektrik, tele fon direkleri, göze — görünür görünmez ne var ise hepsi de lıqımı yıkıldı ve.. indi!.. Felâket zincirleniyor! Dıııvye sersem sersem gir- Kıııığyo BAP AA Tâf söyliyecek hal | sinden maaşımı alan Manolâki E- fendiyi vekâletten azlettim. Cüzda- nımı vermiyor. Yenisini alacağım' eskisinin hükmü yoktur. WWURİYE de ıleııldıııı. Bastonumu, pardesümü a- ima S dseini HUÇ bamadun. . koyu, kalın, sisli bir yeis bulu-. tu dıvar gibi duruyordu. Memur geldi, — Şimdi meşgulüm., S ra, görüşürüz. Dedim, Telefon çaldı madım. — Mühim şifreler var. Dediler. Aldırmadım!.. *& * & Öğleden sonra idi. * — Nazır Bey şimdi sizi is- tiyorlar!. Diye santraldan haber ver- diler. Yerimden kalkmak, na- zırın odasına kadar gitmek bi- le tahammül edilmez bir angar ya gibi geliyordu. — Tam sırasını buldu!. Diye söylene söylene kalk. tım, yürüdüm. Ayaklarım geri geri ıulıyor. du' aç DU AA Nuırçok haşindi. x Devamı varıı —

Bu sayıdan diğer sayfalar: