17 Şubat 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

17 Şubat 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa hai SON POSTA 7_3___.9— Umumi Harp Nasıl Patladı ? Nakleden: H. R. —Kızım Doktor: Semi Ekreme — — 89 — Yazan Emil Ludoelg Alman Çocuk Ve Kadınlarını Kurtar- mak İçin Hepimiz Harbe Gıdecegız Varzifemizin akdemi, eli kır- baçlı Rus vahşilerile döğüşmek- tir. Alman çocukları Alman ka- dınları - bunların ayakları altına düşmemelidir. Şayet İtilâh Mü- selles galebe ederse Almanya bir İngiliz. Umumt Valisinin, cümhuriyetçi bir Fransızın idare- sine verilecek değil, başımıza veba gibi Rus çari çökecektir. Rus işçileri hakkında ne bir nidayı müveddet, ne bir kelimei kin. Bütün arkadaşlar, harbe gideceğiz, evvelâ Alman bürri- yetini kurtarmak için gideceğiz. Vatan! vazifelerimizi, güzel mu- tuklu — vatanperverlerden — daha aşağı yapmamak üzere gideceğiz. * Başka bir gazeteden Essener Arbayterçantuk dan bir fıkra: “ Memleket, Rusyanın ver- diği kararın tehdidi altında ise, hürriyete, medeniyete milyonlarca kere kasdetmiş olan kana su- samış Çarı ve Çarlığı göz önüne getirerek biz, demokrat sosya- listler vazifeye herkesten evvel koşacağız ve memleket uğruna feda olmayı istemeyi bileceğiz. ,, “ Ey Alman maden amelesi, kalk! galerisinde vurduğu kaz- manın sesi işidilecek kadar sana yakın olan Loren havzasındaki amele — kardeşini öldür! — onu Almanlık namına, Alman vatanı için vur, Öldür! nişan alırken o düşmanını sevdiğini ve kendisine sadakat yemin ettiğin kraldan nef- ret ettiğini hatırla, düşün ! Fakat çek ve vur! Bunlar Marn bo- yunda böyle olacak, çünki orta- da vahşi Çar Almanyayı zaptet- mek Alman kızlarını çamurlara bulamak istiyor.... , * Artık mefküreciliğin geri kal- mış bir şeklile halk kütleleri har- be sürükleniyordu; dolap mey- dandadır. Fakat bunun istisnaları vardır. Meselâ “Forverts,, gazete- si hatta harp ilânından sonra mu- harebenin sosyalistler tarafından istenmiş gösterilmesile eğlenmiş ve Rayıştağda ekseriyetle beraber rey vermemelerini tavsiye etmişti. Maamafih bir gün “Forverts,, de lisanını değiştirecektir, çünki karar verilmiş olacaktır. Fazla değil, daha iki gün evvel fırka- nin — komitesi başvekile kredi aleyhine rey vereceklerini söy- lemişti. Halbuki — bugün? Ko- mite salonunda, yüz kişi kadar bulunuyorlar, kimi dogrudan doğ- ruya halk saflarından — gelmiş yükselmiştir, kimi san'at erbabın- dandır. Ateşli ateşli konuşmakta, arada ellerile masalara vurmak- tadırlar, bazıları geniş kollukla- rile, hazır eski kravatlarile na- zarı dikkati celbediyorlardı. Fakat içlerinde doktor veya avukat olan- lar da vardı. Maamafih hepsinin iç yüzlerinden halk tabakasile münasebetleri — aşikâr — olduğu okunuyordu. İçlerinde ekseriyeti temsil edenler kalkıp şu - suretle hülâsa — edilebilecek bir şeyler söylüyorlar: Fedakârane bir hücum icrasına memur edilen gönüllü bir deniz hücum müfrezesi —" Hükümetin neşrettiği yeni beyaz — kitaptan — anlaşılıyor ki Rusya evvelâ seferberliğe geç- ! miş ve hudutlarımıza — tecavüz etmek için ilâm harbi bekleme- miştir. Yine resmi “raporlara göre Garpta da Fransızlar Alman top- rağında bulunuyorlar. Demek te- dafüi bir harbe giriyoruz! Şu hal- de nasıl olurda esasen yarısı za- vallı halkın evde kalacak çoluk çocuğuna mahsus olan krediye karşı rey verebiliriz. Adedimiz meb'usların rub'unu ancak - tut- maktadır. Zaten kararı mene- demiyeceğiz. Bu bapta muhale- | fetimiz halk kütlelerinde mem- leketin — istilâya — uğramasına, ihtiyarların ve çoluk çocuğunun ezilip perişan olmalarına karşı | lâkayt Gdavrandığımız - fikrini u- yandıracaktır. Bu ise düşmanla- rımızın arayıp — bulamadıkları bir vaziyettir. Umumi bir grev an- cak neticede hükümete geçecek kadar kuvvetli — bulunduğumuz | zaman tevessül elunacak yoldur. | ——— —— Ç' ok Garip Bir Talâk Davası Paris, 16 Dus hukuk mahkemesinde, Çin - Japon hâ- disesi münasebetile garip bir talâk davası açılmış ve dava açılmakla beraber devam etme- mesi ihtimalleri belirmiştir. Hâdise şudur : To- Koh - Hung ismindeki istikbali parlak genç bir Çin zabiti Fransada staj yapmıya gönderilmiştir. Mühtelif — kıt'alarda — stajını muvalffakıyetle bitiren bu zabit bir Fransız kızile evlenmiş ve zevcesile beraber Yang - Çe - Kiyang nehri kıyılarında bulunan kıt'asına - iltihak etmiştir. Fakat | ana vatanda tali bu genç zabit- ten yüzünü — çevirmiş, — yersiz, yurtsuz kalmış, ordudan çıkmış ve tam manasile sefil düşmüştür. Bu vaziyet karşısında karısı da Çini terketmiş ve Fransaya | toplanır. | ve bugün Londradan, | nusani zarfında | ihrat gelerek talâk davası - açmıştır. Fakal tam dava görüleceği sıra- Aksi takdirde dahili nifak yalmz | düşmana hizmet olur. ,, İşte ekseriyet bu noktalarda 1870te Belel olduğu gibi, bugün de Kauski müsten- kiftir, fakat yalnız kalmıştır. Akalliyet Haaz, Ledbur, ve Libkneht —ile — beraber hükü- metin istediği krediyi reddetmiş- tir. Rayiştagda geçen iki âzaları | bulunduğu zamanların telekkiya- tına- yanaşmak istememiştir. Bugün yüz on kişiye baliğ olmuşlardır, bu Alman nufusunun üçte birine yakın bir kuvvet irae etmektedir. Düşünceleri şudur: Beyaz kitabın uydurma olmadığı âe malüm? Hiç bir vakit inanılmıya lâyık görmedi- | gimiz hükümet bugün mü doğru- culuğa başlamıştır. Avrupanın en fırkası bulunuyoruz. — Bizim ik- tihakımız umum! bir. korku ve inkisarı mucip olacak, belki de enternasyonali öldürecektir! Dün EMMUZ 1914 ll büyük — bir | Paristen, | Milanodan, Brükselden gelen tel- | graflar bizi mukavemeta davet etmektedir. ( Arkası var ) İtalyanın |İktıdadi | Vaziyeti Roma, i5(A. A.) — Kânu- ithalât 732 — ve 526 milyon liretten ibaret bulunmuştur. Geçen sene kânu- nunusanideki 333 milyon açığa mukabil bu seneki açık 206 milyona inmiştir. 1931 senesinin son'dört ayına ait ticaret mizanı her ay için 35 milyon bir matlup bakıyesi gös- termiştir. l AD da Çinli zabitten bir gelmiştir. Bu mektupta, mektup son hâ- diseler münasebetile binbaşılığa | gir- | Bu vaziyet | terfi ettği ve tekrar orduya diği bildirilmektedir. karşısında davanın mevzuu sakat- laştığından Fransız kızı davasını | bırakmıya temayll göstermiştir. | HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri: Emcet Ferit DELİ Mahallede ona dalı derlerdı. | Yaz kış akşama kadar mahalle» | nin yalağı yosunlu çeşmesinden rengi kırmızıya kaçmış iki tene- | kesile habire su taşiyordu. Ona niçin deli derlerdi ? Bilmiyorum ! Yalnız bazı zamanlar çeşme ba- şında tenekelerini doldururken musluğun iplik gibi akan suları- na bakar, dalar, dalardı... Böyle gamanlarında koynundan — kâğıt | paçavrasına benziyen buruşuk, eski bir kart parçası çıkarır öper yüzüne sürer gülerek ma- nasız manasız tavırlar takınırdı. Bu, nispeten |hafif, — gayritabü halinden sonra kaşları çatılır, yüzünün etleri gerilir, büsbütün buruşur, gözleri korkunç halde açılır, büyürdü. — Vahşi hayvanların ölümlerine benziyen uzun ve acı hıçkırıklar Ağabey | | ağlardı. bekliyen Ağabey! diye — ağlar, Çeşme başında - sıra yemenili beslemeler, kadınlar ona buhran geldiğini anlarlar deli! Deli ! diye bağırır- lar alay - ederlerdi. ağlamalardan, bu buhran devir- lerinden sonra yine her zamanki gibi üzerine derin bir sükünet çökerdi. İçimde deliye karşı gizli bir acı, müphem bir merak uyanmıştı. x4 Bir bayram günü idi. Güneşli bir havanın iliklere kadar işliyen | tattlı ve muledil sıcaklığı her tarafı neşelere boğmuştu. Elle- rinde — oyuncakları, — ağızlarında düdükler, borular, renkli şekerle- rile küme küme çocuklar kuş cıvıltısı halinde — eğleniyorlardı. Her taraf neşe ve eğlence için- de.. Evden çıkmış yıkık mesçi- din önünden geçiyordum. Biraz ilerde iri bir taşın üzerine otur- muş cıigarasını içen deliyi gör- düm. Gözgöze gelmiştik. — Ne o Mahmut ? — Hiç dedi, ne olacak... — Mahmut dedim seninle ko- nuşmak istiyorum. Benimle doğru dürüst konuşacağına söz ver ba- kayım. — Olur amma bana deli diyorlar, deli ile hiç konuşulur mu ? — Haydi haydi Mahmut, dedim, sen onlara bakma. Dertli insan- lara zaten deli derler... Sen ga- liba kara sevdaya tutulmuşsun, Mahmut, ben öyle anlıyorum. O resmi koynundan çıkarıp ağlama! Sen sevdalısın Mahmut sevdalı... Yüzünde — şefkate, — sevgiye susıyan insanların biraz şefkat görünce bütün dertlerini içlerini dökmek için hissettikleri derin 31 kânunasani 1932'de işsiz- | ibtyraç setliyorda. İlu, eşkakla lerin yekünu 10513210-1 bulmuş- | | tur, 31 kânummevvel 1931 de bu miktar 982321 kişiden ibaret idi. , — Bazı insanlar nekadar kötü | Beyim dedi.. Yüreğimi — dağlıyan — karım, kardaşım için ne zaman ağlasam bana deli derler. “Karın ne o du Mahmut ? Ağabeyin ne oldu? Kulak asmal,, Diğer insanlar gibi benim de kendisile alay edeceğim -diye korkuyor, derdini dökmekte te- reddüt ediyordu. İsrarıma — dayanamadı. — İçini yeldirmeli | Bu manasız | | Kulak asma ! | | | gâvurun | edecekler, güleceklerdi. çckerek derdini anlatmıya baş- ladı : — Seferberlikte bizim bira- der askere - gitti. Birkaç yıl sonra şehit künyesi geldi. Anam karı bir gün dedi ki: Ulan Mah- mut kardeşin öldü, karısı elbet bir gün olup evlenecek, seni buna başgöz etsek nasıl olur ki... Anamın rizasile Gülsüm'le evlendik bir gün.. (Bunları söylerken düşünmiye başlıyor, gözleri dalıyordu. ) Ha sonrası Beyim dedi. Bir gün Ha- san cenkten döndü. Karısının bana vardığım duyunca ptnara atmış kendini zavallı biçare kara bir | Hasan... Gülsümün bundan sonra karıştığını köyden başını alıp dağlara taşlara kaçtığını söyle- diler. — Hani Ağabeyin cenkte ö dü demiştin Mahmut ? — Künyesini - künyesini öyle göndermişlerdi amma o ölmemiş içinde kalmış. Ondan sonra şu kellemin içine bir ağır- hk geldi bazan ne ettiğimi, ne yaptığımı bilemem. Artık bu rzavallıyı hayata götüren — derdini — öğrenmiştim. Şimdi Mahmuda eskisinden çok | acıyordum. Bu esnada koynun- dan resmi çıkardı. Her zaman olduğu gibi manasız, acayip gü- melere başladı. Sonra korkunç hıçkırıklarla ağlıyor, dövünüyor- du. Korktum: Zavallıya buhran gelmişti. Yavaşça yanından uzak- laştım. Köşe başından elinde düdüklerile bir kafile çocuk ç- kıyordu. Belki yine Mahmudun kalbini dağlıyan elemlerile alay Filhaki- ka deliden epeyce uzaklaştığım halde kulağıma “ deliye voyvol ,, “Deliye voyvol , diye insafsız | çocukların sesleri geliyordu. Hindistanda Ahali İle Askerler Ara- sında Müsademe Oldu Gammu “ Keşmir ,, 16 (A. A.) — Seyyar bir askeri kıt'a hudat — vilâyeti olan — Noşarada müsellâh müslümanlardan mürek- kep bir kütlenin taarruzuna uğ- ramıştır. Askerler — taarruz. — edenlere 9 ölü zayiat verdirmişlerdir. Halk Evinin Küşat Resmine l İştı'ra_k Ediniz Önümüzdeki cuma günü, memleketin her tarafında ol duğu gibi şehrimizde de (Halk Evi) nin küşat merasimi ya- pılacaktır. ( Halk Evi ) genç- lerin kendi evleridir. Cuma günü bütün gençler ( Halk Evi )nin küşat merasiminde hazır bulunmalı ve derhal aza kaydedilmelidirler. Halk Evleri bizzat gençler tarafın- dan idare edilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: