Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
SON POSTA HU00 Şubat 17 TEM “'â_f Umumi Harp Nasıl Patladı Nakleden: H. R. —Kiızım Doktor: Seml Ekreme — Yazan: Emil Ludolg Alman Çocuk Ve Kadınlarını Kurtar- mak İçin Hepımız Harbe Gıdece " Vazifemizin akdemi, eli kır- baçlı Rus vahşilerile döğüşmek- tir. Alman çocukları Alman ka- dınları bunların ayakları altına düşmemelidir. Şayet İtilâfi Mü- selles galebe ederse Almanya bir İngiliz- Umumt Valisinin, cümhuriyetçi bir Fransızın idare- sine verilecek değil, başımıza veba gibi Rüs çari çökecektir. Rus işçileri hakkında ne bir nidayı müveddet, ne bir kelimei kin. Bütün arkadaşlar, harbe gideceğiz, evvelâ Alman hürri- yetini kurtarmak için gideceğiz. Vatani vazifelerimizi, güzel nu- tuklu — vatanperverlerden — daha açağı yıpmımık*üıerı gideceğiz. Başka bir gazeteden Essener Arbayterçantuk dan bir fıkra: “ Memleket, diği kararın tehdidi altında ise, hürriyete, medeniyete milyonlarca kere kasdetmiş olan kana su- samış Çarı ve Çarlığı göz önüne getirerek biz, demokrat sosya- listler vazifeye herkesten evvel koşacağız ve memleket uğruna feda olmayı istemeyi bileceğiz. ,, “Ey Alman maden amelesi, kalk! galerisinde vurduğu kaz- manın sesi işidilecek kadar sana yakın olan Loren havzasındaki amele — kardeşini öldür! — onu Almanlık namına, Alman vatanı için vur, öldür! nişan alırken o düşmanını sevdiğini ve kendisine sadakat yemin ettiğin kraldan nef- ret ettiğini hatırla, düşün | Fakat çek ve vur! Bunlar Marn bo- yunda böyle olacak, çünki orta- da vahşi! Çar Almanyayı zaptet- mek Alman kızlarını çamurlara bulamak istiyor.... ,, * Artık mefküreciliğin geri kal- mış bir şeklile halk kütleleri har- be sürükleniyordu; dolap mey- dandadır. Fakat bunun istisnaları vardır. Meselâ “Forverts,, gazete- si hatta harp ilânından sonra mu- harebenin sosyalistler tarafından iştenmiş gösterilmesile eğlenmiş ve Rayıştağda ekseriyetle beraber rey vermemelerini tavsiye etmişti. Maamafih bir gün “Forverts,, de lisanını değiştirecektir, çünki karar verilmiş olacaktır. Fazla değil, daha iki gün evvel fırka- nın komitesi başvekile kredi aleyhine rey vereceklerini — söy- lemişti. Halbuki - bugün? Ko- mite salonunda, yüz kişi kadar bulunuyorlar, kimi dogrudan doğ- ruya halk saflarından — gelmiş yükselmiştir, kimi san'at erbabın- dandır. Ateşli ateşli konuşmakta, arada ellerile masalara vurmak- tadırlar, bazıları geniş kollukla- rile, hazır eski kravatlarile na- zarı dikkati celbediyorlardı. Fakat içlerinde doktor veya avukat olan- lar da vardı. Maamafih hepsinin iç yüzlerinden halk tabakasile münasebetleri — aşikâr — olduğu okunuyordu. İçlerinde ekseriyeti | temsil edenler kalkıp şu suüretle hülâsa edilebilecek bir şeyler söylüyorlar: Rusyanın — ver- ğ l k 3— e ODi Ja dÜrz Dal ÜAn ydka Fedakârane bir hücum icrasına memur edilen gönüllü bir deniz hücum müjrezesi —" Hükümetin neşrettiği yeni beyaz — kitaptan — anlaşılıyor ki Rusya evvelâ seferberliğe geç- miş ve hudutlarımıza — tecavüz etmek için ilânı harbı bekleme- miştir. Yine resmi “raporlara göre Garpta da Fransızlar Alman top- rağında bulunuyorlar. Demek te- dafii bir harbe giriyoruz! Şu hal- de nasıl olurda esasen yarısı za- vallı halkın evde kalacak çoluk çocuğuna mahsus olan krediye karşı rey verebiliriz. Adedimiz meb'usların rub'unu ancak tut- maktadır. Zaten kararı mene- demiyeceğiz. Bu bapta muhale- fetimiz halk kütlelerinde mem- leketin — istilâya — uğramasına, ihtiyarların ve çoluk çocuğunun ezilip perişan olmalarına karşı lâkayt davrandığımız - fikrini u- yandıracaktır. Bu ise düşmanla- rımızın arayıp bulamadıkları bir vaziyettir. Umumi bir grev an- cak neticede hükümete geçecek kadar kuvvetli — bulunduğumuz zaman tevessül elunacak yoldur. Aksi takdirde dahili nifak yalnız düşmana hizmet olur. ,, İşte ekseriyet bu noktalarda toplamr. -1870te Belel olduğu âl bugün de Kauski müsten- ftır. fakat yalnız kalmıştır. Akalliyet Haaz, Ledbur, ve Libkneht —ile — beraber hükü- metin istediği krediyi reddetmiş- tir. Rayiştagda geçen iki âzaları bulunduğu zamanların telekkiya- tına- yanaşmak istememiştir. Bugün yüz on kişiye baliğ olmuşlardır, bu Alman nufusunun Üüçte birine yakın bir kuvvet irae etmektedir. Düşünceleri şudur: — Beyaz kitabın uydurma olmadığı üe malüm? Hiç bir vakit inanılmıya İlâyık görmedi- ğimiz hükümet bugün mü doğru- culuğa başlamıştır. Avrupanın en büyük bir fırkası bulunuyoruz. — Bizim il- tihakımız umum! bir korku ve inkisarı mucip olacak, belki de enternasyonali öldürecektir! Dün ve bugün Londradan, Paristen, Mılanodan. Brükselden gelen tel- graflar bizi mukavemeta davet etmektedir. ( Arkası var ) Çok Garip Bir Talâk Davası Paris, 16 — Dus hukuk mahkemesinde, Çin - ]ıpon hâ- | disesi münasebetile garip bir talâk davası açılmış ve dava açılmakla beraber devam etme- mesi ihtimalleri belirmiştir. Hâdise şudur: To- Koh - Hung ismindeki istikbali parlak genç bir Çin zabiti Fransada staj yapmıya gönderilmiştir. * Mühtelif — kıt'alarda — stajını muvaffakıyetle bitiren bu zabit bir Fransız kızile evlenmiş ve zevcesile beraber Yang - Çe - Kiyang nehri kıyılarında bulunan kıt'asına - iltihak etmiştir. Fakat ana vatanda tali bu genç zabit- ten yüzünü — çevirmiş, — yersiz, yurtsuz kalmış, ordudan çıkmış ve tam manasile sefil düşmüştür. Bu vaziyet karşısında karısı da Çini terketmiş ve Fransaya gelerek talâk davası açmıştır. Fakat tam dava görüleceği sıra- J . P'Plı'_r- —- — — ı ı L” —— . Â YE Bu Sütunda Hergün o bir acı, Italyanm İktıdadi Vaziyeti Roma, 15(A. A.) — Kânu- nusani zarfında ithalât 732 ve ihrat 526 milyon liretten ibaret | bulunmuştur. Geçen sene - kânu- | nunusanideki 333 milyon açığa mukabil bu seneki açık 206 milyona inmiştir. 1931 senesinin son'dört ayına ait ticaret mizanı her ay için 35 milyon bir matlup bakıyesi gös- termiştir. " 31 kânunasani 1932 de işsiz- lerin yekünu 10513210-1 bulmuş- tur, 31 kânümmevvel 1931 de bu miktar 982321 kişiden ibaret idi. b —— —— —— da Çinli zabitten bir mektup gelmiştir. Bu mektupta, son hâ- diseler münasebetile binbaşılığa terfi ettği ve tekrar orduya gir- diği bildirilmektedir. Bu vaziyet karşısında davanın mevzuu sakat-' laştığından Fransız kizi davasını bırakmıya temayül göstermiştir. i c Muharriri: Emcet Ferit DELİ Mahallede ona deli derlerdı. Yaz kış akşama kadar mahalle- nin yalağı yosunlu çeşmesinden rengi kırmızıya kaçmış iki tene- kesile habire su taşiyordu. Ona niçin deli derlerdi ? Bilmiyorum ! Yalnız bazı zamanlar çeşme ba- şında tenekelerini doldururken musluğun iplik gibi akan suları- na bakar, dalar, dalardı... Böyle zamanlarında koynundan kâğit paçavrasına benziyen buruşuk, eski bir kart parçası çıkarir öper yüzüne sürer gülerek ma- | nasız manasız tavırlar - takınırdı. || Bu, nispeten ! hafif, gayritabii balinden sonra kaşları çatılır, yüzünün etleri gerilir, büsbütün buruşur, gözleri korkunç bir halde Aaçılır, büyürdü. — Vahşi hayvanların ölümlerine benziyen uzun ve acı hıçkırıklar Ağabey ! Ağabey | diye ağlar, — ağlardı. Çeşme başında sıra bekliyen yemenili beslemeler, yeldirmeli kadınlar ona buhran geldiğini anlarlar deli! Deli | diye bağırır- lar alay ederlerdi. Bu manasız ağlamalardan, bu buhran devir- lerinden sonra yine her 'zamanki gibi üzerine derin bir sükünet çökerdi. İçimde deliye karşı gizli müphem bir merak uyanmıştı. k Bir bayram günü idi. Güneşli bir havanın iliklere kadar işliyen tattlı ve mutedil sıcaklığı her tarafı neşelere boğmuştü. Elle- rinde —oyuncakları, — ağızlarında düdükler, borular, renkli şekerle- rile küme küme çocuklar kuş cıvıltısı. halinde — eğleniyorlardı. Her taraf neşe ve eğlence için- de... Evden çıkmış yıkık mesçi- din önünden geçiyordum. Biraz ilerde iri bir taşın üzerine otur- muş cıgarasını içen deliyi gör- düm. Gözgöze gelmiştik. — Ne o Mahmut ? — Hiç dedi, ne olacak... — Mahmut dedim seninle ko- nuşmak istiyorum. Benimle doğru dürüst konuşacağına söz ver ba- kayım, — Olur amma bana deli diyorlar, deli ile hiç konuşulur mu ? — Haydi haydi Mahmut, dedim, sen onlara bakma. lara zaten deli derler... Sen ga- liba kara sevdaya tutulmuşsun, Mahmut, ben öyle anlıyorum. O resmi koynundan çıkarıp ağlama! Sen sevdalısın Mahmut sevdalı... Yüzünde — şefkate, susıyan insanların biraz şefkat görünce bütün dertlerini içlerini dökmek için hissettikleri derin ihtiyaç seziliyordu. İçini çekerek: — Bazı insanlar nekadar kötü Beyim dedi.. Yüreğimi —dağlıyan — karım, kardaşım için ne zaman ağlasam bana deli derler. “Karın ne o- du Mahmut ? — Kulak asma! Ağabeyin ne oldu? Kulak asmal,, Diğer insanlar gibi benim de kendisile alay edeceğim -diye korkuyor, derdini dökmektea te- reddüt ediyordu. İsrarıma — dayanamadı. — İçini Dertliinsın—_ sevgiye çekoı'ek derdini anlatmıya baş- ladı : — Seferberlikte bizim bira- der askera - gitti. Birkaç yıl sonra şehit künyesi geldi. Anam kari bir gün dedi ki: Ulan Mah- mut kardeşin öldü, karısı elbet bir gün olup evlenecek, seni buna başgöz etsek nasıl olur ki... Anamın rizasile Gülsüm'le evlendik bir gün.. (Bunları söylerken düşünmiye başlıyor, gözleri dalıyordu. ) Ha sonrası Beyim dedi. Bir gün Ha- san cenkten döndü. Karısının bana - vardığını duyunca pinara atmış kendini zavallı biçare kara Hasan... Gülsümün bundan sonra karıştığını köyden başını alıp dağlara taşlara kaçtığını söyle- diler. — Hani Ağabeyin cenkte öl- dü demiştin Mahımut ? — Künyesini - künyesini öyle göndermişlerdi amma o ölmemiş gâvurun içinde kalmış. Ondan sonra şu kellemin içine bir ağır- hk geldi bazan ne ettiğimi, ne yaptığımı bilemem. Artık bu <xavallıyı — hayata götüren — derdini — öğrenmiştim. Şimdi Mahmuda eskisinden çok acıyordum. Bu esnada koynun- dan resmi çıkardı. Her zaman olduğu gibi manasız, acayip gül- melere başladı. Sonra korkunç hıçkırıklarla ağlıyor, dövünlüyor- du. Korktum: Zavallıya buhran / gelmişti. Yavaşça yanından uzak- laştım. Köşe başından elinde düdüklerile bir kafile çocuk çe kıyordu. Belki yine Mahmudun kalbini dağlıyan elemlerile alay edecekler, güleceklerdi. Filhaki- ka deliden epeyce uzaklaştığım halde kulağıma “ deliye voyvol ,, “Deliye voyvol ,, diye insafsız | çocukların sesleri geliyordu. | Hin_d_iş_t_alııda Ahali İle Askerler Ara- sında Müsademe Oldu Gammu “ Keşmir ,, 16 ( Â. ÂA.) — Seyyar bir askeri kıt'a hudut vilâyeti olan — Noşarada müsellâh müslümanlardan mürek- kep bir kütlenin taarruzuna uğ- ramıştır. Askerler — taarruz — edenlere 9 ölü zayiat verdirmişlerdir. Halk Evinin Küşat Resmine İştirak Ediniz Önümüzdeki cuma günü, memleketin her tarafında ol- duğu gibi şehrimizde de (Halk Evi) nin küşat merasimi ya- pılacaktır. ( Halk Evi ) genç- lerin kendi evleridir. Cuma günü bütün gençler ( Halk Evi )nin küşat merasiminde hazır. bulunmalı ve derhal aza kaydedilmelidirler. Halk Evleri bizzat gençler tarafın- dan idare edilecektir.