20 Şubat 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

20 Şubat 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EY AN Me a NR SON POSTA TEMMUZ 1914 Umumü Harp Nasıl Patladı ? Nakleden: H. R. — Kızım Doktor: Semi Ekreme — Berhtold İrtik Bu meyanda en çok yalanı Berhtold irtikâp etmiştir. Kır- mızı kitabına Avusturyalılaraley- hinde tellâkı edilecek 69 vesika- yı dercettirmek Üzere tam altı ay beklemiştir. Halbuki dört se- ne sonra ibtlâl bunların adedini 382 ye iblâğ ederek zeyl ve © mütemmim olarak neşretmiştir. Harbın mesuliyetini tevcih hu- susunda en mühim menabi bunlardır. » Berhtold'un 69 vesikasından Ounu kontrol kabil değildir. Geriye kalanlardan on üç tanesi Üzerinde tahrif yapmak kabil değildi, çünkü onlarnm metni diğer devletlerce de malüm idi. 10u doğru olarak geçmiştir. 38i tabrif olunabilirdi ve tahrif olunmuştur. Birkaç misal: Altıncı o numara, Avusturya sefirinden: “ Zaman müsaittir ( harbe |. Dahili ve harici siyasi vaziyet te müsait fırsatlar Overmekte ve bunlar devrimizde ağlebi ihtimal son bulunmaktadır. ,, Bu cümle sazıhan tahriki mutazammındır ve çıkarılmıştır. Belgratta Ültimatoma ve tetüümmesine iki gün evvelki tarih konmuştur, C£. Berlin Pariste' Biyenvönü-Marten tara- fından Avusturyaya müsait ola- rak yapılan mülâhazalar ara- sında - vesika numarası İl- şu kat'i cümle kaldırılmıştır; “Bu zıtın - Adliye Nazırının - harici siyaseti sevk ve idarede tabiatile hiçbir nüfuzu yoktur., * 13 numaralı vesikada: Rus- yanın Ülüümatomuna müteallik olan Paris kabinesinin tahziri kaldırılmıştır. * 23 ve 24 numaralı vesikalarda Sırp seferberliği öyle bir surette tanzim edilmiştir ki Avusturyanın münasebatını katetmesine Sırbis- tanın seferberlik ilân etmesi sebep olmuştur zebabmı verir, halbuki hakikat berakistir. * 28 numaralı vesika ki Petres- burgtan çekilen bir telgrafname dir, bunda Alman ataşemiliterinin şehadetine mütedair olup özim bir ehemmiyeti haiz olan son kısmı tayyolunmuştur ; orada şu cümleler bulunacaktı : Büyük bir asabiyet, büyük bir endişe gördüm. Samimi bir surette sulh istedikleri zannın- dayım, — haleti fikriyelerinin farik alâmeti şudur; Almanyadan, başmetmeabın o müdahalesinden #mit vardırlar., * Sazanof'un sulhperverane mü- teaddit teklifleri, meselâ İtalya kıralının, yani hasmının müda- halesine müteallik ayın 27 tarihli teklifi 31 numaralı ovesikadan çıkarılmıştır. 00 — 4 HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Yazan: L, Pirandello Tercüme eden: Ş. Talip harim is | Giacomino, İyi Düşün! i . Harp Meselesinde En Çok Yalanı âp Etmiştir ÇN Karlı bir havada cepheye yollanan kızaklı bir kıt'a Berhtold Berlindeki sefirine hiçbir arazi fethi mutasavver ol- madığını beyan hususunda ver- diği salâhiyetlerin - vesika, nu- marası 32 - aslında mevcut şu en canlı nokta kitaba geçiril memiştir; “Kat'i bir taahhüde girmeksizin - * 38 numaralı vesikadan Sir- Edvar OGrey'in sulha taraftar olduğunu gösteren iki fıkra tayyedilmiştir. Berline çekilen bir telgaraf- ta - numara 42 - Ceneral Hoçen- dorff'ın ismi kaldırılmıştır. Çün- ki bu telgraf ayın 18 inde çekil mişti, binaenaleyh Rus seferber- liğinden mukaddemdir. Halbuki bu telgrafta şu ibare vardır: Avusturya ve - vaziyetin heyeti mecmuası malüm olması itibrile - Almanyann serian her türlü hazırlıkları yapmaları isteniyordu. Kont Szögyeni nin 284 tarihli müz'iç telgrafından ise eser yok- tur; çünki onda “ Berlin İngilte- renin otavassutunu (reddediyor, bunu Viyanaya göndermesi şekle ait bir iştir, deniliyordu. İngilterenin (tehdidine dair Berhtold 28 tarihinde ( yaptığı ihbara müteallik 44 numaralı vesika da tahrif Oedild. oo Ayni suretle 47 numaralı vesikada da sekiz tahrif vardır; bu ve sika (OAvusturyanın O Petresburg sefaretinden gönderilmiş bir tel- graftır. Bu telgrafta Belgradın topa tutulmasının Sazanof Üze- rinde yaptığı tasir ile bu topa tutmak neticesinde tevessül olu- nan Rus seferberliğinin tecavüzi bir maksada müstenit olmadığına dair verilmiş olan teminat vesika- dan tayyedilmiştir. Bundan başka 56 numaralı vesikadan da Saza- nofun seferberlik henüz harbe müncer bulunmadığına ve mükâ- lemenin ciddi surette telâkkisi üzerine artık hafiflik hissettiğine dair olan beyanatı tayyedilmiştir. Ağustosun üçünde Alman hü- kümeti Rayiştağa yedi kıt'a mel- fufile beraber 30 fıkradan mü- rekkep bir muhtıra vermiştir. Halbuki 1919 da Alman ihtilâl hükümeti obakiki Alman vesi- ikalarını o neşrettiği tarihte 700ü mütecaviz vesika bulunduğu sabit olmuştur. 7 kıta melfufu bir tarafa olarak 30 fıkrayı tetkik edince görülüyor ki © 7 melfuf tahrifi kabil olmıyan, çünki hasımlarca malüm olan İ hâdisata taallük eder. Geriye evrakı müsbiteyee müstenit olm- yarak bahsolunan 23 hâdise kalır ki bunları tahrif kabildir. Nitekim bunların içinden 18i hü- kümet tarafından tahrif edilmiştir. Bu tahrif olunan yerler Almanyayı harp mesuliyetine sokacak olan noktalardır. Şu halde bunları halktan saklamak bedihi olan bir maksada müstenittir. ( Arkası var ) MELE —— e er a era Gülhane Hastanesinde Meccani Muayene Günleri Gülhane hastanesinde meccani muayeneler (o için bir Jiste bazırlanmıştır. Listeyi aynön yazıyoruz: Hastalıklar Cilt Hastalıkları Muallimlerin İsimleri Muallim Talât O Bey Cumartesi: Kulak, boğar, burun hastalıkları Muallim Sani Yaver Bey İdrar yolu hastalıklari Göz hastalıkları Pazar ; Dahili hastalıklar AXrl ve sinir hastalıkları Hariciye hastalıkları Pazartesi : Kulak boğaz burun has. Masaj ve tedavil mihaniki Kadın ve doğum hastalıkları Salı Dahili hastalıkları İdrar yolu hastalıkları Akıl ve sinir hastalıklar Röntgen muayenesi Çarşamba: Göz hastalıkları Cilt hastalıkları Masaj ve tedavii mihanilei Hariciye hastalıkları Kadın ve doğum hastalıkları Perşembe : Muallim Fuat Kâmil Bey Muallim Niyazi İsmet Bey Muallim Abdülkadir. Bey Muallim Nazım Şakir Bey Muallim Murat B. Muallim Sani Yaver B, Muallim Şemsettin. B. Muallim Refik Münir Bey Muallim Süreyya Hidayet B Muallim Fuat Kâmil Bey Muallim Nazım Şakir B. « — Şükrü Emin B, Munllim Niyazi İsmet B. Muallim Talât B. Muallim Şemsettin B. » M Kemal Bey zaman O | | —İ Profesör Toti küçük ve ml- tevazı misafir odasına alınıyor, oturuyor, o Nini'yi Obacaklarının arasına alıyor ve, kız kardeşi Giacomino'yu ikna edinceye ka- dar burada bir müddet bekle- miye katlanıyor. Üzerinde bazı küçük porselen bibloların parıldadığı bir konsola doğru gitmek istiyen küçük ço- cuğa arada sırada sesleniyor; Yoo.. buraya gel, Nini.. uslu ötür bakayım; ve kenisi hiç far- kına varmadan evinde bu kadar mühim ne gibi bir vak'anın cereyan edebileceği düşüncesile zihnini (O yoruyor. Maddalenina okadar bir (okadındırki. Giacomino'nun (o hemşiresini de bu kadar mühim bir suret- te müteessir edebilmek için onun me gibi bir fenalık yapmış olabileceğini düşünüyor. Şimdiye kadar bu meseleyi geçici bir buhrandan ibaret zan- neden Profesör Toti şimdi cid- diyetle düşünmiye ve endişe etmiye başlıyor. Oh! İşte nihayet Giacomino iyor! Aman Yarabbi, nekadar zulmuş bir çehre! Ne şaşkın ve çılgın bir hal! Fakat? Oh, bu fazla: Kollarını açarak ve “ Giami! Giami! diye ona doğru koşan küçüğü soğuk ve sert bir hareketle itiyor! Profesör Toti bu hareketten pek müteessir, ağır bir veziyetle bağırıyor: Giacomino. O, ihtiyarın gözlerine bak- maktan çekinerek, süratle 80 ruyor: — Bana söyliyecek neniz var, profesör? Kendimi okadar iyi hissetmiyorum... Yatakta idim... Kim e kep ni görü- ek bir vaziyette değilim... vü Fakat, docuk?! — Giacomino “—Evet.., ve eğilip çocuğu öpüyor. Bu buse üzerine evvelki te- essürü biraz geçmiş olan profe- sör Toli soruyor: Rahatsız mısın? Zaten buna ihtimal veriyordum. Ve buraya da bunun için geldim. Başın, değil mi? Otur, otur... Konuşalım. Buraya Nini... Görmüyor musun, “Giami, nin “buası,, Ovar. Evet yavrum, “bua,, sı var... Buraya gel; zavallı “ Giami ,!.. Uslu otur ba- kayım; şimdi gideriz, diyor. Son- ra Giacomino'ya dönerek: — Sa- na sormak istiyordum; Ziraat Bankası müdürü sana birşey söy- ledi mi? Giacomino daha ziyade sıkr larak: — Hayır, niçin? diyor. Profesör gizli bir tebessümle cevap veriyor: — Çünkü dün ona diyor, İ senden bahsettim. Aylığın o ka- dar dolgun değil, oğlum. Binaan- aleyh benim bir tavsiyemin... Giacomino sandalyenin üze- rinde kıvranıyor, tırnaklarını eti- ne batıracak kadar avuçlarını sıkıyor: — Profesör, teşekkürler ede- rim, diyor; fakat size çok rica ederim, lütfen, artık benim için rahatsız olmayın! Profösör Toti, evvelki tebes- süm henüz dudaklarında, cevap veriyor: — Ah öyle mi? Aferin! Ar. tık efendimizin hiç kimseye ihti- yacı yok, değil mi? Fakat şayet ben bu iyiliği sırf kendi arzumla » — Refik Münir Bey İ yapacak olursam? Oğlum, artık seninle alâkadar olmayıp ta ki- minle alâkadar olayım? Giaco- mino, artık ihtiyarım!' İbtiyarların haris olmamalarına dikkat) ede- lim! İhtiyarların, benim gibi ha- yatında bir mevki (o sahibi oluncıya Okadar çok zahmet çekmiş olan ihtiyarların, Jse- nin gibi iyiliğe müstahak genç- lerin hayatta kendi vasıtalarile ilerlediklerini görmek, hoşlarına gider; o ihtiyarlar bunların neşe- lerinden, ümitlerinden, cemiyete yavaş yavaş kazandıkları mevki- den, bep zevkalırlar. Bana ge lince, senin için,.. bunu sende Biliyorsun... Ben seni kendi evlâ- dım gibi seviyorum... Ne o? Ağ- liyor musun?.. Giacomino yüzünü ellerile sak- lıyor, mâni olmağa çalıştığı bir ağlamanın tesirile titriyor. Nini ona korku ve hayretle bakıyor, sonra, profesöre döne- rek:- Giami, bua... - Diyor. Profesör ayağa kalkıyor ve elini Giacomino,nun omuzuna ko- yacak oluyor; fakat o, bu temas- tan çekiniyormuş gibi, birden bire yerinden fırlıyor, ani bir kararın tesiri altında bozulmuşa benziyen ve ellerile sakladığı yüzünü açıyor; ve nevmidane haykırıyor : — Yanıma yaklaşmayın! Pro- fesör, gidiniz, çok rica ederim, gidiniz. Siz beni bir cehennem azabı altında inletiyorsunuz. Ben sizin bütün bu şefkatinize müs- tehak değilim ve onu istemi- yorum... Allah aşkına gidin, ço- cuğu da beraber götürün ve be- nim bayatta olduğumu unutun!., Profesör Toti bü bir kınlıkla soruyor: ve wi — Fakat niçin? Giacomino cevap veriyor: — Söyliyeyim: (OBen ( nışanlandım, profesörl Anladınız mı? Nışanlı- ml X Profesör Toti, başıma bir dar- be yemiş gibi sendeliyor; ellerini kaldırıyor; kekeliyor: — Sen? Ni... Nişanlı? Giacomino: — Evet, diyor; şu halde artık yeter... Artık yeter | Anlamalısınız ki sizi artık burada göremem. Profesör Toti boğuk bir sesle soruyor: — Beni kovuyor musun ? Giacomino, müteessir, derhal:— Hayır! Diyor; fakat, sizin git- meniz.. Profesör.. Sizin gitmeniz iyi olacak.. Gitmek mi? Profesör sandal- yenin üstüne yıkılıyor.. Ayakla- rının kesildiğini hissediyor. Ba- şını ellerinin arasına alıyor ve inliyor. — Ah yarabbi! Ah ne felâ- ket! Bunun için ha? Ah zavallı ben! Zavallı ben! Fakat ne za- man? Nasıl? Hiç birşey söyle- meden? Kiminle nişanlandın? Giacomino: Burada nişanlan- dım, profesör... Diyor; epey oldu.. Benim gibi fakir ve yetim bir kızla... Hemşiremin bir arka daşı... Profesör Toti, gözleri sönük, ağzı açık, alık alık ona bakıyor, konuşacak sesi kendinde bula mıyor. — Ve... ve... Her şey... Böyle mi bırakılır? Artık hiçbir şey düşünülmez... Hiçbir şey nazari itibara alınmaz, om m ii

Bu sayıdan diğer sayfalar: