31 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

31 Mart 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Doktorları Şüpheye Düşürmüştü Ölümün Bir Cebir Ve Şiadet Eseri Olmadığı Anlaşılmıştı | NAKİLİ ZİYA ŞAKİR Her hakkı mahjuzdur — 276 — Başta ve yüzde, tabil bir ölümün bütün dâsar ve alâdimi vardı. Boynu, gerdanı ve sırtı da muayene edildi. Gündüz yapılan hacamatların âsarı, pek - tabil görüldü. Kalbi ve göğsü muaye- ne edilirken Doktor Şlayp bir- denbire durdu. Kaşlarını çatarak ve parmağını bir nokta Üzerine basarak : — Bu nedir?.. Diye sordu. Bütün gözler, o noktada top- lanmıştı. Nazarı dikkati celbeden | tam midenin üstünde bu nokta, bir santimetre murabbamda sathi | bir yanıklıktan ibaretti. Doktor Atıf Bey biraz geri gekildi. Rengi hafifçe solmuştu. Doktor Şlayp, bu yanık eserinin Üstüne daha ziyade eğildi. Daha çok dikkatle muayene ettikten sonra kalktı. Etrafımdakilere göz gezdirerek : — Pek yeni olan bu eserinin, ölüm — Üzerinde olacağı iddia edilemez. Lâkin, bunu anlamak lâzım. Bu, nedir?. Bu sual, bir iki saniye ce- vapsız. kaldı. Fakat birdenbire Doktor Atıf B. elini kaldırdı. Düşündüğünü hatırladıktan sonra büyük bir sıkıntıdan kurtulanlara bir memnuniyetle: — Efendim!.. Merbumun, dağ demirile yakmağa itikadı vardı. İhtimal ki bu suretle (key) yap- mıştır. Bir kere etraftan sorulsun. Dedi. Bu cevap, kanaatbahş görüldü ve muayeneye devam olundu. Muayene sırası ayakları- yara mahsus, na gelince, doktor Zilling, dok- tor Şlaypa mırıldandı — Nekadar küçük ayakları varmış. Doktor Şlayp, buna vermedi. Sadece hafif bir tebes- cevap sümle mukabele etti Muayene bü - süretle - hitam bulmuştu. Mide üzerindeki yara | hakkında Doktor Atıf Beyin söz- leri heyet üzerinde kâfi derecede | kanaat hâsıl etmekle beraber, her türlü tereddüt ve etmek için tahkikat yapılmasına karar verildi. Müşfika Kadınefendiye haber gönderildi. Cenaze odasının kapı- sına getirtildi. Abdülhamidin ve- fatından bir saat evvel kendi elile (Key) yaptığı ku suretle de teeyyüt etti. * Heyetin - vazifesi hitam bul- muştu. Derhal selâmlığa geçildi. Sureti aşagıda yazılı olan rapor tanzim — edildi : RAPOR SURETİ Bin üç yüz otuz dört senesi gabatının — onuncu — pazar günü akşamı saat pida vukubulan da- *Mucibince, kelimesi, tesiri | iştibahı izale | Saltan Hamidin hattı destile muharrer bir zarf Zarfın kapanacak yerinin Üstündeki Abpülhamidin sarfın inde yazılı elan şeyleri kabul ettiğine Alttaki — “Malüm, — kelimesi zarfı gönderen zat malüm demektir. kendisidir. — Abdülhamli, resmf ve 6i muhabere zarflarının hepek vet üzerine xzirde vazililimza etib- ba, Beylerbeyi sahilsarayına metle harem dairesinde Hakanı Sabık Sultan Abdülhamid Han Sani Hazretlerinin yatak odala- rına dahil olduğumuzda karyola içersinde Hakanı Sabık Hazret- | leri olduğu aramızda bazıları ta- rafından teşhbis olunan bir za- tın — istihcacı zahrii tabiide giyinmiş olarak yatmakta oldu- ğunu gördük. Kalp ve nabzın tamamen — tevakkuf — etiniş — ve bamli meytinin takarrür eylemiş bulunduğu ledelmuayene — anla- şıldıktan sonra vücudun her tarafı ariz ve'amik tetkik ve muayene olunarak kebaveti mey tedaviside memur olan ctıbba tarafından arka ve göğsüne lieclit- tedavi tatbik olunan on üç kadar muhaccim yerinin ve vefatından bir saat evvel müşarünlleyh. Haze retlerinin kendi — taraflarından yapıldığı maiyetleri erkânı cani- hinden. ifale edilen nabiyei şer sufiyedeki sathi ve gayri mun- tazam — küçük başka hiçbir hisın ve cerha tes: eseri cebrü ye asarile | âsarı keyiyeden | ter- | üf olunmadı. Hakanı Sabık Hz, nin şubatın beşindenberi basta bulundukları ve melluf rapor müeddasından (*) | anlaşılacağı veçbile müşarünileyh Sultan Abdülhamit Hanı Sani Hz.nin ihtikanı rie ve üzeymayı rievi neticesi tahaddüs eden bir zafıkalp sebebile irtihal ettikleri tebeyyün etmiş — olmakla işbu müşterek — râporumuz takdim olunmuştur. 10 - Vi Şubat 1844 Beylerbeyi sahilsarayı Harbiye Nezareti Sıhhiye' Sıhhiye Müdür Ü- dairesi 3U yabe müdürü mumi vekili Miralay SADIK Tıp Fakülltesi Re Müderrisi gİ umumİmuavini AKİL MUHTAR Binbaşı İBRAHİM REFİK Gi ririyat İ sertabip Dersaadet Alman hastahanesi sertabili — hazt: doktor ve mdk | ŞLAYP E, Zillng | Hakanı Sabik Harretleri — Tak nin Tabibi Humuslsi Sertabibi Dr. Kaymakamn RİFAT ATIF HÜSEYİN ( Arkası var ) © Dr. Âkil Muhtar, Rifat, Atf Alkiv- yadis, Nikolâki Efendiler tarafından evvelce olunan y Birkaç Fıkra | Bir Kaza Ve Bir < Cevap Acemi ve amatör bir şoför bir köyden geçerken bir yolcu- ya çarpar, yaralar, derhal yerin- den fırlar, mecruhu otomobile nakleder ve © sırada hâdiseye şabit olan köylü çocuğuna ses- Tenir: — Köyümüzde doktor var mı, yavrum? — Var yal — Buraya çağırabilir. misin, | sana para veririm. — Çağıramam ki... — Neden ? — Doptor yanında da, ondan. Biribirinden Baskın Marsilyalılar, Garbın en mü- | balâğacı insanları olmakla maruf- | turlar. Bir gün, iki Marsilyalıdan | biri, ötekini hayrete düşürmek için şu masalı anlatır: | — Geçen gün gölde müthiş | bir balık avladım. On köylü güç- î lükle balığı sürükliye bildiler. | Öbürü daha baskın çıkar: — Bende denizde öyle bir balık avladım ki sudan çıkarılınca, | denizin seviyesi bir metre indi. Bromural «Knoll» tabletleri dünyada en ziyade mütermmim Asap müsekkini ve münevvimdir. Bu müstahzar milyon- larca vakada tecrübe edilmiştir ve hergün binlerce doktor. lar tarafından tavsiye olunmaktadır. Atındıktan 20 dakika geçer geçmez, şayanihayret olan müsekkin tesirini gösterir. Uzun zaman alınsada hiç bir zararı yoktur. — Eczanelerde 10 veya 20 tabletlik cam tüplerde satılır. — Fabrikası Alman. yada Rhein üzerinde Ludwigshaten, d& KNOLL AO dir. bittanzim | MUSTAFA ADNAN Sahra sıhhiye mületti- | bir kan da, Kaymakam m Hastanası | | Farzedelim ki DAKTİLO Bugünün Romanı Annem, bütün — anlattıklarımı sonuna kadar dinledikten sonra | sordü: — Bu adamı burada hiç ta- nıyan yok mu - imiş.. Bir kere | de onlardan sorup sual etmek lâzım değil mi?.. Derhal anneme cevap verdim: — Buna ne lüzum var anne?. Amca Bey, otel müdüründen | tahkik etmiş. elindeki pasaportu ve sair evrakı, gayet dürgümüş. Bu, iâfi değil mi?.. Annem, tekrar sordu: — Ya buda öteki gibi mem- | leketinde evli, barklı bir adamsa... Buna da derhal cevap verdim: — İlâhi şeye bak... Varsın olsun.. karısının Üstüne almak,ona tercih etmek demektir. Tercih edilen şüphesiz höş tu- tulur... Sen paraya bak anneci- ğim, paraya... Şurada, üç buçuk kuruşla dört kişi idare oluyoruz. Bu adam, binlerce lira varidatla iki karıyı idare edemiyecek mi?.. Hatta Zülbahar Beye benden karış karış izin. Tek beni hoş tutsun da Üüstüme birkaç tane — daha — evlensin.. — Ben öyle ortaklarım kıskanacak kadar — budala — değilim. Ba- na rahat, üzüntüsüz ve biraz insanca geçen bir hayat lâzım... yarın — öbürgün Hacı Bey bana : — Artık hizmetinize kalmadı. Kendinize yer arayınız. Deyiverse ne yapacağım?.. Yine sokak sokak dolaşacak... yine kapı kapı gezecek.. yine... az kalsın, Zülfü Beyin hanesinde kırdığım camları ve hokka muharebesini - söyleyive- recektim. ihtiyaç bir başka yazı- 18 Kânunusanı 1979 O kadar meşgulüm ki, tarif edemem. Terziden terziye, ğgazadan mağzaya koşuyoruz. Yarın öğleden evvel Hacı Beylerde — nikâhımız — olduktan sonra, hep beraber (Tarabya) ya gideceğiz. Orada Zülbahar Bey yirmi kişilik bir nikâh ziyafeti verecek... ma- 19 KAnunusani 1929 Yorgunluğuma ve uykusuzlu- ğuma rağmen yine — erkenden kalktım. Henüz sabah oluyor. Annem ayağındaki takunyaları mutfağın taşlarında hafif hafif sürükliyerek dolaşıyor, sabah namazını kılımak için abdest almıya hazırlanıyor. Üç saat sonra, bu sefil ve harap evi ebediyen terkedeceğim. Bunun için, kalbimde gizli bir ıstırap var. Vakıâ ben, bu çetin hayattan kurtuluyorum. Seneler- | denberi annem ve kardeşlerimle paylaştığım acı mahrumiyetlerden uzaklaşıyorum. Lâkin onları bu- | rada, sefalet ve meşakkatle ge- çen hayat içinde yalnız bırakıyo- rum. Bunun için de kalbimde bir sızı düyüyorüum. Zülbahar Bey, çok cömert bir dam olduğu için, ailemin fakir olduğunu hisseder etmez anneme karşı muavenelte bulunmak iste- | di. Fakat annem, bu teklifi red- detti. Beni mverezeğim her şeyi de reddedeceğine eminim. Onun için Z. Şakir ben sadece kardeşlerime yardım edeceğim. * Evvelki gün Zülbahar Beyle gittik; Bebekte bir pansiyonun üst katını tamamen kiraladık, Bugün Tarabyadan — doğruca döneceğiz — balayımızı — orada geçireceğiz. Bu müddet bitam bulduktan sonra, istersek, ikametimizi baharın sonuna ka- dar temdit edeceğiz; — istersek ( Viyana - Paris - Marsilya ) ta- rikile Mısıra gideceğiz. Muhakkak olan bir şey varsa, Mısırda çok kalmıyarak yazı behemehal ( e- ânac. Düşündüğün | “S'S) de geçirecöğiz: Beni | Artık hayattan memmin ve mes'udum. O kadar acı ve me- şakkatli günlerden sonra beni karşılıyan bu müstesna ikbal ve saadet, şüphesiz sabır ve tevek- külümün bir mükâfatıdır. Zevcim Zülbahar Bey, tam manasile bir salon adamı... Şimdiye kadar kar- şıma çıkan zelil ve riyakâr, müfsit ve küstah ve şımarık ve züppe, bar- bar ve mütecaviz hetta, Avni gibi dessas ve hain insanlara mukabil bu adam; zarif, herkese karşı hürmetkâr, —ağırbaşlı, — bilhassa cömert.. Ve sonra, çok temiz ve kibar giyiniyor. Otuz beş yaşında olmasına rağmen yirmi yaşında bir gencin taravet ve zindegisine malik.. Eh, bir kocada bunlardan başka nme meziyet aranabilir. Bundan sonra, halime şükre- dip bütün hayatımı, onu mewnux etmiye vakfedeceğim. ( Arkası var ) Istanbul m—iîlîal;a;i;ndın Beyoğlu ile Galata beyninde tahteları Demir yolu Türk Anonim şirke- tinin tahvilât hâmillerine ilân Tahvilât üzerinde yazılı metindeki (2 inci ve 3 üncü fıkralar ) şarilara tevfikan, tedavülde kalan — tekmil tahvilât bedellerinin 1 teşrini el 193 den itibaren ve aşağıda göste rildiği veçhile —tediyesine Meclisi idarece karar verilmiş elduğu latan- bu! mülbakatından Beyoğlu ile Ga- lata beyninde tahtelarz Demir yolu Türk Anonim şirkel'nin tahvilâ hâ- millerine bildirilir. Mezkür metne tevfikan, mevzu- de tahvilât 1 teşrinievvel 1932 den itibaren faiz getirmiyecek ve bedek leri - tediye edilmek için 1 teşrini. evvel 193? de vadeleri hulül ectme- miş olan — bütün kuponları hâmil olacaktır. Aksitâkdirde, noksan ku- ponlar bedeli tediye olunacak meb- lâğdan tenzil edilecektir. Vadesi hulül etmiş kuponların beş sene zarfında müruru zamana tâbi olarak hükümsüz kaldığı bu münasebetle hatırlatılır. Bundan maada, tahvilât hâmilleri arzu ederlerse, 1 teşrinlevvel 1932 vadesini beklemekten 1 nisan 1932 den - itibaren tahvillerini — tediyeye ibraz edebilmelerine Meclisi idare karar vermiştir. Bu takdirde, tabvilât bedeli ile beraber, son kuponun tediye tarihi olan 1 nisan 1932 den itibaren — tahvillerin tediyeye ibrazı gününe kadar işliyen faizler dabi kendilerine tediye olunacaktır. Tahvilât tediye edilmek üzere, Şirketin Beyoğlunda Tünel meyda- nında Metro hanında kain Merkezi idaresine veya Galatada Osmanlı Bankasına veyahut Galatada — Selâ- nik Bankasina ibraz - olunmalıdır. Dr. Aristidi Emrazı zühreviye tedivihanesi Emindal Haz ( Sabık Kerakaş ) Ne £

Bu sayıdan diğer sayfalar: