31 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 19

31 Mart 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

o | Edebiyat P Ham madde ve Bütün fikri istihsallerin saikı | aşktır" Onun için değil mi ki, fikrin en halis mahsulü olan | edebiyat, herkese, kalcin yanık ve divane bir feryadı gibi gelir. Paol Verlain, “Ben, sembol'sma, romantisma nedir, bilmem. Bir kuş nasıl öterse, öyle öterim.,, demiş. Lâkin, biz, bu söze, bir şakadan fazla ehemmiyet ver- miyeceğiz. Paul Verlain'in şiir- leri, mevsim ateşiyle — ötüşen kuşların — cıvıltısından büsbütün başka bir şeydir. Kuşun sesi hançereden, şai- rinki kafadan çıkar. * Evet, bizce de, şiir aşkın ev- lâdıdır. Fakat, ona gebe olan bir dişi cinsiyet uzva değil bir | er beynin müteaddi hüceyreleri- | dir, Insandaki, his, havas ve instenkt cihazının bütün unsur- ları, karışık ve bulanık bir mad- de halinde buradan geçip süzü- lür. Kâh, musalfa altın suyu, kâh, büyülü eksir olup buradan dışarı akar. Bizim gözlerimizi kamaştırıp başımızı döndüren şarkılar, cüm- Teler ve ahenkler, işte, bu süz- getin sızıntılarıdır. Bunlar, kişinin mizacına ve bünyesine göre muhtelif şekille- re ve derecelere ayırabilir. Fa- kat, ruhta gömülü ham madde- lerin nevi ve miktarı ne olursa olsun, bunların hiçbiri, zekâ de- nilen ince ve dolaşık makinada *'enmeden evvel, bedit ve ede- bi itiymetini alamaz. Beynelmilel edebiyat pazarın da, Türk - wnataruru sürüurndes c | natkârın | etmek, | mak ve onun anarşik kudretle- halkla san'atkâr kadar mahrum oluşunun başlıca sebebini burada aramak lâzim- gelir. Biz, her hususta olduğu gibi, fikir sahasında da ham madde- ciyiz. Hislerimizi, heyecanlarımızı hiçbir süzgeçten, hiçbir elekten | hiçbir dısipline tabi tutulmadan, tıpkı tabiatın verdiği gibi mey- dana atıyorur. * Halbuki, sınaatçı kadar sa- işi de, tabiatı kendi hükmüne almak, tabiatı, terbiye bit düzeltmek, yont- rini sıkı bir nizam altına sok- maktır. DA Sanatkârın sınaatçıdan farkı şudur ki, birinin iş âletleri ob- jektif, öbürününkü sübjektiftir. Sınaatçı, tabiatla teknik ve makina arasında bir vası Lâkin, sanatkâr hem tabiatın, hem teknik ve makinanın bizrat kendisidir. Ruhunun tarlasından kendi mahsulünü kendi biçer, kendi toplar. Onları, kendi öl- çüsüyle tertip tasnif eder. Kendi bünyesinin muhtelif cihazlarında eleyip öğütür; pişirip işler, * Sınaatçı gibi san'atkâr da, mevcut olmak ve vazifesini yâ- pabilmek için bir içtimai muhi- te muhtaçtır. Kemdim için ya- piyorum, diyen bir sınaatçı ta- vur etmek nederece imhân- im için yazıyorum, sanatkârın sözüne mesi kararlarmın icrasını (Baş tarafı dünkü sayımızda) Madde 121 — Temyiz sulh mahke- durdüru. maz. Temyiz neticesinde iradın tenriline| karar verilirse yukarki fıkra neticesi olarak kazazedeye veya hak sahibi ha-' leflere verilen tazminat dolayısile hu sule gelen fark müstakbel irat taksit-| lerinden mahkemece takdir edilecek nisbet üzerinden kesilir. İradın hiç ve- rilmiyeceğine karar verilirge işçiye ve ya hak sahib; haleflere birinci fıkra hükmü neticesi olarak verilen iratlar| âdi hukuk hükümlerine tevfikan bir- lik tarafından tahsll olunur. IV — Müteferrik maddeler Maâde 122 — Kanunun — neşrinden| itibaren, İktisat Vekâleti, sigorta prim lerinin tesbitine medar olacak malü-| matr ihzar etmek üzere sanayi mücs- seselerinden icap eden istatistik ma-| Iâmatını talep edebilir. İş ahipleri bu —— ——— cemiyet ve kalabalık adamıdır. | Boş bir sal önünde Hamlet'in tiradlarını okuyan aktöre hakiki | bir. deli nazarile bakmamak mümkün müdür? Sanatkârın yegâne gayesi, yı- dası, mükâfatı halkın alkişı-yani kabul ve tasdikıdır. :ılk, neyi kabul ve eder? Yalnız kollektif olan duygu- ları, heyecanları... Filân veya filânın, cılız bir saz üstünde mırıldandığı bir takım şabsft ve hususi neşvelerden, hırslardan, öfke veya ıstıraplar- dan; filân kadınla filân erkek, arasında geçen gönül macerala- mndan ona ne? Edebi mahsulâtın anası aşktır. | Fakat, aşk, edebiyat değildir. — Kadro meemuasından tasdik | 9 V İş Kanunu Lâyıhası |Belediyeler,iş evleri açmağa mecbur ediliyor ! tarihinden itibaren vermeğe mecburdur malümatı talep bir ay zarfında lar. Madde 123 — Sigorta mecburiyeti| esax mukavelenamenin Hükümetçe ka bulünü takip eden altıncı ayın iptida sından itibaren başlar. İkineci Kısım: Birinci BAP 1 Müşterek Hi 1241 — Belediyeler işçi yerleştirme evlerine intizamm muhafazası ve sağ lık koruma katdelerinin tatbiki ve mu- amelelerinin doğrulukla yürütülmesi icin işçi yerlestirme evlerini gözetir- ler, Belediyeler bu maksatla lâzım ka- rarları ittihaza salâhiyetlidir. 125 — Otelci, pansiyoncu, lokantacı| ve meyhanecilerin mücssese ve dük.- kânlarına ilâve olmak üzere isci yer leştirme evleri açmaları yasaktır. I. İşçileri meccanen yerleşlirme 126 — Belediyelerle işçi, iş sahibi veya bu ikisinin karışık olarak bulun duğu mesleki birlikler tarafından te- «is edilen meccanm! işçi yerleştirme ev- leri, iş borsaları, meccani isçi yerleş- tirme, esnaf cemiyetleri, karşrlıklı mu avenet birlikleri ve kanunt hükümlere uygun olarak teşekkül etmiş diğer bi-. lümum cemiyetler ruhaatname alma- ga mecbur değildirler. 127 — Belediyeler tarafından tesiz edilenler müsteana olmak ürere yu- karda sayılan işçi yerleştirme evleri bulundukları mahallin belediye dai- resine bir ihbarname vermeğe meec- burdurlar. Bu evlerin yerler; değiştikçe her| defasında keyfiyetin belediye dairesi- he bildirilmesi lâzımdır. 128 — Bilümum belediyelerde iş arz| ve talebini gösteren bir defter tutulur ve meceanen halkın emrine amade bu-| lundurulur. İstiyenlerin arz ve talep tekliflerine serbestce ilâve edebi leri şahsi mülâhazalar ilâve edil Beş bin veya daha fazla nüfusa ma- VAKIT 31 MARI 1736 vame linde bir, belediye İşçi yerleştirme evl yapmakla mükellefti Belediyeler vuku bulacak ihtarata rağmen bu va- zifelerini yapmadıklârı takdirde valf resen işçi yerleştirme evi açtırır. Yukardaki hükümlere uygun ola- rak açtırılacak isçi yerleştirme evlerk nin tesis ve İşletme masrafları işbu maddenin ikinej fıkrasmda söylenen belediyeler tarafından verilir. 129 — Bilâümüm vilâyetlerde birer vilâyet iş idarehanesj acılması için hususl! idareler bütçelerinin mecburf ma: kısmına kâfi tahsisat konu« lur. Vilâyet iş idarehanelerinin vazis fesi vilâyetin mülki hududu dahilinde müm belediyeler ve nahi- yelerden t sanayi ve ticaret ser best meslek işçilerile çırak ve hizmet. çileri araştırıp bulmak ve - bunları meccanen işe yerlestirmel Umumi vilâ gi kararile ays ni vilâyet d sddit iş ida« rehaneler? tesis © ir. Her vilâyet | kez ve muamelât sahası, bütçesi, lât ve faaliyeti ve memurları nine ait h lar vilüyet meelisi ka- rarile tesbit ve valinin taediki üzeri- ne infaz olunur. Birden fazla vilâyet- Jere şamil olmak üzere İş idarehanele- Jakadar vilâyetlerin umumt meclisleri arasında itilâf husulüne vabastedir. 130 — Vilüyet i& idarehanesi hudu- du icinde bir belediye işçi yerleştirme evi bulunduğu takdirde valinin karak rı ve işbu belediye laçi yerleştirme &- vinin muvafakatile vilâyet iş idareha- nesi vazifelerinin bu isci yerleştirme evine tahmil olunabilir. Belediye isçi yerlestirme — vleri ya- hut, şayet yukarıki fıkra hükümlerine n uyusulmuş ise vilâyet iş ida- i felerini gören belediye rleşlirme evleri mıntakaları ve taleplerini kayde mahsus defterler bulundururlar, — |2 —a TARİH EL KİTARI ea Cermanya etrafında — birleşmişti. Fakat şişman Şarl Parisi muhasara e- den Normanlara — karşı muharebe etmiye cesaret edemediği için hal'e- dildi. (887) Bu tarihte imparatorluk, Fransa, Cermanya, Burgunt, İtal - ya, Navar gibi kırallıklara ayrıldı. — Normanlar — Normanlar şimalden İskandinavya ve Danimarkadan - geliyorlardı. Bunlar bilhassa — gemiciydiler, Sahillere yanaşıyorlar, — yahut da nehir- ler vasıtasıyle — içerlere giriyorlardı. Bunlar zengin olan sahaları talan ediyorlardı. Ostrazya ve Nöstrazyayı vurduktan sonra Parisi de 13 ay muhasara ettiler. Nihayet Karoleni kıralları Normanlarla anlaştı ve onlara (Nöstri- ya) nn şimal kısmını brraktılar. Bu kıt'a ondan — sonra — Normandiya adını aldı. Normanların - reisi Rollan ciddt ve mhir bir adamdı. Normandiya az zamanda Fransanım en mamur yerlerinden biri oldu. Bundan sonra Normanlar mühim seferler de icra ettiler, en mühimmi fatih sıfatmı alan Giyyyom'un İngiltereyi zaptıdır. -(1066) Giyyom İngiltereye — kıral oldu. Normanlar orada Angiller ve Saksonlar- la birleşerek Ingiliz milletini vücüde getirdiler. Normanların bir kısmı şarka gitti Sarmat suyuna kadar yayıldı. Rusyayı vücude getirdi. Bir kısım Normanlar da İtalyanın cenubunda î;çll%.) ve Napoliden terekküp eden iki Siçilya kırallığını — kurdular. Bunların — Kape sülâlesi — Fransada Karolenj sülâlesi kuvvetini ve nmüfuzunu kaybederken Pariste zengin ve mühim bir aile ehemmiyet almıya başlamıştı. Bu, Fransayı Normanlara karşı müdafaa eden Rober ailesiydi. Rober Normanlarla harbederken öldü. Paris kapılarını onun oğlu müdafaa etti. Roberin torunlarından Hüg Kape son Karolenj hükümda - rını hapis ve kendisini kıral intihap ettirdi. (987) Bu sülâle 1848 se - nesine kadar Fransada hükümran oldu. Kape sülâlesinin reisleri ale - lâde derebeylerinden başka bir şey değildiler. —Mukaddes Roma-Cermen imparatorluğu— Cermanyada — Şarlman ailesina mensup kırallar — ortadan kalkın - ea, bir takım derebeylikler ve kilise malikâneleri müstakil bir hale gir « Üİ İN AİSİRĞ Dk İ AAAit Z aiikeillik ae 30z SAĞE iköp Kadri | lik adai ha < (Devam edecek) ... r, belediye hudutları dahi- .-.-. L... —HCAa TARİN EL KİTAB aaememmrmerı |230c0acı diler. Kilise malikâneleri Ren kenarındaydı. —Büyük derebeylikler de dört dükalık teşkil ediyordu: ğ 1) Suap, (Almanya) 2) Bavyer>, 3) Frankonya, 4) Saksonya d.u: kalıkları. — Bunların başında birer — |Jük) yahut (Herzag denen milli reis vardı. Dükaların kendilerine göre kanunları ve teşkilâtları mevcut - tu. Her dükalık o zaman Fransada olduğu gibi bir takım derebeylikle - rinden mürekkepti. Bu dört dükalıktan — sırasiyle bütün Cermanyaya şamil hükümdar lar yelişmiştir. Saksonyadan | inci Hanri müessis unvanını almıştır. Aa- kerleri — tensik etti. Macarlarla döğüştü. Oğlu Büyük Oto orta zamasım mühim kırallarından biri oldu. Büyük Oton dükalıkların vahdetini temin etti. — Macarları durdur - du. İtalyaya indi Lombardiya tacını aldı. Franklar ve Lombartlar kıra- İr unvanını takındı. Sonra Romaya gitti impaartorluk tacmı giydi. (962) Oton Şarlman imparatorluğunu ihyaya çalıştı. Ve hakimiyetine giren memleketlerin hepsi Mukaddes Roma - Cermen impuır.tqum:'u namını aldı. Otonun imparatorluk tacını giymesi papaların ve kilisenin nüfuzu aleyhine — bir hareketti. Bu suretle — papalarla imparatorlar ma ücadelesi başlamış demekti. Mukaddes Roma, Cermen imparatorluğu 962 den Napolyonun 1806 da imparatorluğu yıkmasına kadar sürdü. <n el İ imDtili di — Papalar ve imperatorlar mücadelesi — Papalar VIlI inci asırdan itibaren cismani hukuk sahibi olmuşlardı. Bu, Mukaddes — Roma ve Cermen imparatorlarıyle papalar arasında asırlarca — süren bir ihtilâf zemini olmuştur. İmparatorlarla papalar a- rasındaki — ithilâf iki sebebe irca olunabilir: 1) Piskoposların imparatorların müdahalesi doğruya — papalık makamından tayininin talep — edilmesidir. Çünkü Piskoposlar cismani salâhiyet itibariyle impaartora — manevi salâhi- yet — itibariyle papalığa merbuttular Bu mücadele 1129 da nihayet bul- du. olmadan doğrudan Bu mücadele papa VII inci Gregorla imparator IV üncü Hanri ara- sında pek şiddetli oldu. İmpaartor Hanri Frankonya sülâlesine mensuptu. — Frankonyalı - lar Romada taç giymektense Romadaki papaları kendi memurları haline koymuşlardı. Papas Hildebanta VII Gregoar adıyle papa olun - ca kiliseyi ıslah ve impaartorların tesirini bertaraf İlk zamanlarda hükümdarla — papa arasında itilâf hâsıl oldu. Hükümdar geldi papa « dan af diledi. Papa da onu affetti. Fakat yedi sene sonra Romaya teke rar geldi papayı kovdu fakat Hanri de oğulları tarafından hal'edildi. Ço- cuklar — paaplarla anlaştıkları için mücadelenin birinci safhası böylece nihayet buldı

Bu sayıdan diğer sayfalar: