31 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 17

31 Mart 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r.ııııllll"ıu uaakr ııuuıııı1 Unüncü Sene aNGN rA KA anyziar! Sayı 15 MA gy çi HUN aa VlyyarANI) $ Parasız - verilir Kış Bahsi Tebessüm, ateş rengi dudak- larda açtığı için sıcaktır. Bu iti- barla nükte için hararetli mev zular lâım, Halbuki ben kışlan bahsedeceğim. Kardan zerafet yapmak, berbalde Nasrettin bo- ca gibi helya yapmaktan daka güç olsa gerek! Tanrının günü bir fıkra, bir makale, basılı zaman ve mekâ- na uygun bir şey yazmıya mec- bur olan kalemlerin kışa dair de birer şikâyetname yazmamaları imkânsızdır. Netekim, her kalem, bir kerre bu soğuk mevzua do- kundu. Bende hissemi alayım! Evet, bu sene kış erken gel- di ve halâda gitmedi! Cenap — Şahabettin — Beyin (Uçarken düşüp öen kelebek- lere, melek kanatlarından kop- müş tüylere, yaseminlere) ben- zettiği karlar, şimdi bana, ha- tırlanması çok güç, uzak ve sisli bir çocukluk hatırası gibi geliyor! Eski şairler, karlı bir meyda- nı, beyaz bir papatya tarlâsına benzeterek — mes'ut - olurlarmış. Şimdikilerse, beyaz bir papatya Porlâsını karlı bir meydana ben- rek yaz ortasında titreşiyor- har.. bahar|... Bu kış, gü- neşe göreceğim geldiği" kadar, evvel zamanın o göz alıcı çil çil liralarına göreceğim gelmemiş- tir! Bu sabah, karşıki komşunun bacasına yuva yapan leylekleri görünce sevindim: Ooh.. Bahar geldi! Fakat biraz sonra, sert ve acı bir rüzgâr, merhametsiz bir hal- laç gibi bulutları didik didik edip serpmiye başlayınca, ümi- Siyaset âleminde ibret Perde kurdum Dürbün Mişonaçi, elinde bir kaç dür bün, gazinoları, meyhaneleri do- laşıyordu : — Durbun var, eyi durbun!.. Adamın biri çağırdı : — Getir görelim bezirgân! Ve dürbünü alhp yahbudiye baktıktan sonra bir nükte sa- vurdu : — Ulan ... Bu dürbün adamı eşşek gösteriyor | Yabudi rica etti : — Musaade buyurur musunuz bir de ben bakayim .. Ve oda dürbünü alp müşte- rinin yüzüne baklıktan sonra tasdik etti: —Hakkiniz varmiş.. Oyle yos- teriyor ! dimde ne kadar yanıldığım:';r'ı.:— l ladım.. |— Hakikat, leyleklerin takırdayan | | gagalarında, bir neşenin ahengi | deği!, soguğ rine çarpan i dişlerin acı ve Ürpertici sesi var! l Yusut Ziya Şem'a yaklım Zoraki sohpet Bir bayram, eski Babıâli efen- dilerinden biri, ricalden bir zatı ziyarete gider. içeriye girer, otu- Tür, şekerini yer, kahvesini içer, | derken birşey söylem'ş olmak için ev sahibine sorarar: — Afiyettesiniz inşallah efen- dimiz? — Çok şükür efeddim.. şekkür ederim.. — Pederi âliniz Paşa hazret- leri üfiyettedirler inşallah.. — Elhamdülllâh., Birkaç dakika sükütten sonra, bu sefer evsabibi — Siz nasılsınız. bakalım.. Allah ömürler versin efendim.. eteklerinizi öperim.. — Mahdumunuz nasıl ? Arzı tazimat eder, ömrü dev- letinize dualar eyler efendim.. Bu sefer ev sahibide susonca tekrar müsafir söze başlar: — Biraderiniz bey efendi iyi- dir inşallah.. Ev sahibi bayretle cevap ve- Te- Sihbaltedir.. sorar: perdesl ! | ismi Cemildir.. TAKOIDI YETİNAT Gösterem zılill bayal! İsim meselesi Hanım efendi, yeni tuttuğu | hizmetçiye sorar: — Perihan.. — Aaa.. Bu olmadı.. Benim adımda Perihan. Senin admı değiştirelim.. Kocasına dönüp danışır: — Cemil,. Ne dersin?. Dilber desek münas'p mi? Bu esnada hizmetçi söze ka- | rışır : — Fakat hanımcığım, sade benim ismimi değiştirmekle ol- | mıyacak... Beyfendinin de ismini değiştirmek lâzım.. — Neden? — Şey.. Benim mışanlımın da Siz: Cemil, Ce- mil dedikçe yüreğim oynıyacak ! ril — Benim biraderim yoktur ! Misafir, biç aldırmaz : — Yana... dir?.. bender vardır efendim ! Meşhedinin Gazabı Torik Necmi, Cüce Mahmut, Eskici Salomon, Meşhedi Caferin çayer dük- kânmda oturmuş konuşuyorlardı. To- rik, bir gün, mahalle imamma nasıl | lozıp ta sarığını boynuna — doladığını anlatıyordu: — Ben, diyordu, bir kere hiddet et. tim mi, babam olsa gözüm görmerz., Alimallah, kan başıma çıkmasın yok- sâ.:. Heceey., O zaman küfürün ya- kası açılmamışını, tokatın sesi duyuk mâamışını bende dinle, bende gör!, Meşhedi, bir yudum çayından içti, bir nefes nargilesinden çokti ve söze karıştı : — Men garaha gelende, garşımdaki kişiye küfür eylemirem!.. Eskici Salamon sordu: — Doyer misin Haci baba?. — Yoh.. Men gazaba gelende, gar- şımdaki kişiyi darp ta eylemirem!. Salamon, yalancı bir hayretle gözle- rDini açtı: — Acayip.. Ya neylersin be Iki yo- Zu — Men, bir kerre gazaba gelende, mdaki kişsinin bir gılışta boynun uçurirem!.. M — Aman, aman, sman, aman..Ee. Meşeci Cafer ağa hazretleri, şimdiye kadar kaç kişiye hiddet ettin?,, Meşhedi, elini göğsüne koydu ve | gözlerini gökyüzüne kaldırrp cevap | verdiz — Hudaya şükürler ola kim şimdi. ye gaddar heç klmseye gazap etme- mişem! ÇEKİRGE , Nasıl olsun ? Bir kırtasiyeci dükkânında: Müşteri — Bana bir kurşun ka- İşm verir misiniz? Dükkâncı — Başüstüne — efen> dim.. Sert mi olsun, yumuşak mı? Müşteri — Aman sert olsun, sert. . Borçluma mektup yazaca- ğım! ..-.r...crrrrrrrrrrr.r...rrrrrrrr.rr........L.rrrrrrrrrr...r.rruu.cuscmrrurcndnrdc..ruuabrcersusrcCer. !ıııuı.,,ıııııınıım ga OK İNi OPUU LN yT y gg ggg m;ııqçh Kurtuluş Yolu Iki ahbap arasında: LN DooyggyayotA PT aa gol yyg ggg0 BB p9yggygaiİİ LN gDNY D0 yyy gç FKN ıyyy CÜN0 gggi yıooyyz Ü YENImyaygetEN — Hayrola komşu?.. Daha bahar gelmeden eşyayı araba- ya yüklemi'şsin.. Böyle ne ta- rafa?.. Adaya mı, yoksa Bo- ğaziçine mi? — Hayır azizim, Çatalca ta- rafında bir köye! — Allah, Allah.. Sebep?.. Yoksa ucuzca bir çiftlik filân mı aldın? — Hayır birader, Canımızı kurtarmak için! — Ne gibi? — Ne gibi olacak, kala ka- la ortuda bir refika ile bir ben kaldım.. Bari vaktile tenha bir köşeye çekilelim de mızı kurtaralım., — Ne diyorsun yahu?.. ğer efradı ailen ne oldu? — Ne olacak azizim, kayın valdeyi geçen gün — otomobil çiğmedi.. Mahtumun bir baca- ğinı tramvay ezdi.. Kerimenin kolunu bir kamyon kopardı.. Ortada nası'sa karımla ben sağlam kaldık.. Bari — vaktile tramvaysız, — otomobilsiz, kam- yonsuz. bir köye savuşup ba- şımızın çaresine bakalım! hayır.. canı- Di- "lıuııul““luıuılı""hW""Wuııı"""vı.J Paskalya yumurtası ve civciv! tyîî' TipgaygSl TÜ TÜT D g gğgtiDÜ D aygyggggll ON gpp EKUtayyyayıı( Dikenler Çiçekler Hayat, elemli kelimelerden dizilmiş arasına konmuş virgüller gibidir! uzun bir cümle, saadet, bu kelimcler * * & Bir kadın söz şöylerken tebessüm et, lasdik el, fakat sakın ne - söyledi- gini dinleme! * & 8 Erkeği ihtiyarlık, kadınrı cirkinlik öldürür! . . » İnsan esirini arar! * » * Akıllı bir erkek, metresinin yanine da yoşar, karısının yanında ölür! . » » İnsan tehlikeye, ekseriya kurlul- mak isterken düşer! . . Erkekler havagazi yınca ışak vermezler! . . * Çok ihtiyarla çok gencin aşkı bir- dir; Ikisi de bal:maktan başka bir yey yapamaz! z . . * » Tesadüf, taliin namtmüstearıdır! » * * Akş ölmez, itiyat halini alır? YETİNTİM aa “Wıınııl""hıııMıuU“"lw—mlJ ÖLit yi gada

Bu sayıdan diğer sayfalar: