5 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

5 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

u C 5 Eylâl — SAt FPiRT* TİMURLENK w 75— BAA Muharriri : Tevekkül, Bunu Sizden Beklemezdim Diyordu O çekilirken Timur da yürü- yordu, adımları sessizdi, yürüdüğü | #deta belli olmuyordu, kendisin- den evvel nefesi, korkak mahlü- ku sıkıştırıyor, terletiyor ve - tit- retiyordu. Biri, daha geri - gide- ( miyerek, Söbürü de son adımı atarak durdukları vakit ilk muha- vereyi gözler yaptılar. Timur, sert ve — kuvvetli bakışlarile tek lâhzada uzun bir ruh neşidesi okudu. Kız, ayni Tâhza içinde Böşvutsuzluğunu, telâşını kaykırdı, Kaplanla ceylân anlaşamamış- lardı, biribirlerinin dilinden biha- ber görünlüyorlardı. Biri hudut- suz iştihalar terennüm — ediyordu, | diğeri ancak korku ve ıstırap kekeliyordu. Kaplan, bu anlaşa- mamaz'ıktan — sıkılmış gibi — idi. Yüzünü ekşitmişti. Fakat Tic'at etmeyi düşünmüyordu, kuvvetine güvenerek başka türlü hamleler yapmağı — tasarlıyordu. Ceylân, tırnağına kadar akıp giden titr& yişler içinde kuvvetim acze aşılıya- geldiği buhranları geçiriyordu. Timur, kısa bir teenniyi mü- teakıp elini uzattı, güzel Tevek- külün kollarını yakaladı, incite- cek sürette siktı ve - kizin ağı- zından — bir şikâyel — kelimesi çıkmasına, yahut menfi bir ha- reket yapmasına meydan ver- meden onu ta başmın üstüne kaldırdı, hararetli bir meftuniyetle her tarafını gözden geçirniye daldı. Şimdi kız, yerden kapılıp göğe çıkarılan zayıf bir. kuş gibi bunalmıştı, kendini kaybet- mişti. O bir metreden az fazla irtifa, zavallınım gözünde birkaç minare boyu kadar yüksekleşi- yordu ve Timurun kınalı saçları © yüksekliğin arasında - tel tel olmuş kızıl bir bulut gibi - içine baygınlık — getiriyordu. Kendini tutan — pençeler açılsa, — cansız bir cüsse gibi yere — düşe- cekti, o kadar şuursuzlaşmış- ti Fakat © pençe, avını yuvasına kadar gölürmek istiyen bir kar- tal eli gibi sıkı İdi, açılmıyordu ve her saniye bir başka ateşle parlıyan gözlerin bunaltıcı füsu- nu da ayrı bir tazyik yapıyordu. Zavallı kız, kollarının stırabiaı baygın bir teslimiyet içinde haz- | adia ve Halk Yevmi, Siyasi, H Zaptiye ağı 25-1 Posta kutuşu; İstanbul - 741 Telgraf: İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene 2700 Kr 750 . G Ay 1400 , İ 400 » 3 » G0 | 150 » | « 300 » | Gelen evrak geri verilmez Hanlardan — mes'ullyot ahnmaz İ cevap için mektuplara (6) kuraşluk dul ilâvasi Tâzımdır. Aüres doğiştirilmesi (20) kuruştur. Gözetemlzde çıkan ve yazların bütün hakları mahfus ve gözelemize alitir. İSON POSTA DA L D ASA İ mederken o füsunun alevlerinden kurtulmak için gözlerini kap- | yordu. Timur, belki beş dakika bu vaziyeti muhafaza etti, sonra na- zik ve muatlar hamulesini yavaş yavaş yere indirdi. Semavi bir girdaptan kurjuluşa benziyen bu iniş sırasında Tevekkülün gözleri yine kapalı idi. İçine, uzaklaşan bir tehlikenin hazzı yayılıyordu. | Ölçmekten âciz olduğu korkunç irtifadan kurtulup ta yere ayak basar basmaz kaçacaktı. Haya- linde uzayıp giden mesafeyi işte | bu hulya ile aşıyordu. Kız, bir kış gecesi kadar uzun Süren iniş saniyesinin son ânna ermek üzere idi, ayakları nerede ise yere değecekti, ruhunun tâ derinliğinden kopup gelen bir *oh!, dudaklarına — yapışmıştı, onu püskürür püskürmez işkence dakikası da tükenmiş olacaktı. İşte bu sırada yüzüne bir alevin çarptığım duydu ve feci bir he- yecana kapıldı. Bu alev, sağ yanağında ta- hammül edilmez bir yanık yarat- mıştı. O, hem bu ateş darbesini, hem biraktığı yanığı vuzüh ile bissetmişti, fakat darbenin nere- den — doğduğunu — anlamamıştı. Cebren ve bir hamlede çıkanıl- mış olduğu — tehlikeli — irtifadan geri atılırken cehennemi bir ku- şun kanadı mı yüzüne — çarp- mıştı, yoksa o irtifalarda yaşıyan şimşeklerden birine mi temas etmişti? Bunu bilmiyordu, yalnız yüzünde kalan yanığı du- yuyordu. Ayağı yere bastığı anda ve gözleri yine kapalı iken o hain alev, yüzünün öbür tarafını da yakmışlı ve bu sefer, alevde tubaf bir ümnet, ürkütücü bir ses te vardıl! Tevekkül, — kollarının bırakıl- masını müteakıp gözlerini açınca odayı değil, ancak Hân Hazret- lerinin sakalını gördü. Bu uzunca kıl kümesi, kızıl bir tül gibi yü- zünü örtüyordu ve gözlerini per- deliyordu. O vakit, işte o vakit yüzünün iki tarafını da yakan alevlerin bu kıl perdenin bir ye- rinden doğduğunu anladı ve hır- çın bir hareketle geri sıçrıyarak haykırdı: — İstemenm, böyle şey İste- mem ! Tevekkül, ellerini yüzünden çekti, muğber ve çok muğber bir bakışla Hakanı süzdü: — .- — Bunu, dedi, sizden Bükle- mezdim. Çok fena yaptınız. — Ne yaptım küçük? Söyle de znlayım! — Ne yaptığınızı siz daha iyi bilirsiniz. Fakat yapmamalıydınız, beni incitmemelidiniz. Timur gülümsedi. — Hakikaten toymuşsun. Eli- ne güzel bir bağ geçiren adam, ağzını tatlılatmak için bir tek üzüm de mi yemez? — Başkasının bağına girmek günahtır. —Sen başkasınin mısın, benim deği!'misin! ( Arkası var ) SON 'POSTA İslık Ve Yuha Sedaları Arasında SON- FAŞA 'e M. Venizelos Selânikte Muhalifler Ta- rafından Fena Bir Şekilde Karşılandı Yunan Başvekili Nutkunu Güçlükle İrat Etti Selânik ( Hu- susi )— İntihabat mücadelesi müna- sebetile nihayet Kberal fiırkanın şefi M. Venize- losta intihabat propagandası se- yahatine çıktı. Bu seyahat dört gün sürecektir. Yapılan prog- rama nazaran 29 ağustos — sabahı M. Venizelos re- fakatinde sabık nazırlardan Zana, Dingas, Valavas, oğlu Sofoklis ve | diğer meh'uslar ve fırka erkânı bu- landuğu halde “ İyami , vapurile selâniğe muvasalat ve Beyazkule iskelesinden şehre e Burada l'd. Ves':;rhükü- met ve fırka erkânı ve halk ta- rafından samimi bir şekilde is- tükbal edilmişlir. M. Venizelos, vapurdan çıktıktan sonra pek az bir müddet iskele üzerinde durmuş, jandarmaların, hükümet erkânının teşkil ettikleri bir halka dahilin- de yavaş yavaş yürüyerek nutku- nu irat edeceği Beyazkule tiyat- rosu binasına dâhil olmuştur. Tiyatro binası dahilinde da- ha sababın sekizinden itibaren gelen kalabalık bir halk kütlesi M. Venizelosa intizar etmekte idi. Bura venizelist telerinin neşriyatında — Başvekili istikbale gelen halkın adedi yirmi binden 'azla olarak gösterilmekte ise de azami üöç bimi tecavüiz etmiyordu. M. Venizeloş tiyatro kapısın- dan içeri girer girmez zito seda- ları ve alkışlarla beraber kulak- ları tırmalıyan ıslıklarla karşılan- dı. Ahali bir dalga halinde sah- neye doğru akıyordu. M. Venize- losu, refakatinde bulunan zevat, müşkülâtla — sahneye — çıkardılar. Alkışlar arasında gürültü, patırdı ve ıslık sedaları bütün kuvvetile devam ediyor! Bu şekilde M. Venizelosun söz söylemesine değil, orada dur- masına bile imkân yoktu. Sahne üzerinde enizelosun yanında bulunan sabık nazırlardan M. Zana ve diğer bir meb'us hançe- relerini çatlatır. derecede bağıra- rak ahaliyi sükünete davet etmi- ye çalışıyorlar.. Fakat ne müm- kün... Bir taraftan zitolar, diğer ta- raftan ıslıklar tiyatroyu inletiyor.. islık çalmak — takdire delâlet etmiyeceği cihetle bunu yapan- ların araya i&ı—m: olduğu « .M. Venizelosun siması fevka- lhde sararmıştı.. Elleri titriyordu. Bu defa onu görenler çok zayıf "W"w Bütün bu gürültü ve patırdı kat akını ve jandarmalarla olan şid- detli mücadelesi ve el'an devam eden ıslık sadası karşısında oku- mak imkânını bulamiyordu. Bu hal karşısında M. Venize- los hayret ifade eden bir ta- vırla hafifçe ayağa kalktı ve ellerini yanlarına doğru açarak ahaliye hitaben : a — Beni öldürmek mi istiyor- sunuz? dedi. Bu bitap üzerine sükünet bir z e Selânikten İkl manzara parça iade edilir. gibi oldu ve M. Venizelos ta nutkunu okumıya başladı. Fakat dört beş dakika sonra ayni gürültü ve patırdı ve aslık sadaları yeniden bütün şid- detile devam etmiye başlayınca M. Venizelos nutkumu keserek e: _y Yoksa bana söz söyletmek istemiyor musunuz? diye bağırdı. Bu esnada M. Zana da söze karışarak yüksek sesle gürültüye devam edildiği takdirde herkesi dışarı çıkartacağımı — ve Başveki- lin yalnız başına radyo mikrofo- nu karşısında nutkunu irat ede- ceği tehdidinde bulundu. Bunun üzerine yine arada mra gürültü olmakla beraber sükünet iade edilebildi ve M. Venizelos'ta uut kunu okudu. — M. Venizelosun nutkunun her taraftan işitilmesini temin için sahne Üzerinde radyo tertibatı yapıldıktan maada, Be- yazkule bahçesine de üç hopar- 1ör konulmuştu. M. Venizelos bu — nutkunda 1928 senesinden 22 eylâl 1931 senesine kadar olan variyeli ik- tısadiyeyi hulâsa ederek bugün- kü vaziyetin gösterdiği vehameti tevlit eden saikleri cihan buhra- Maraşta Bir Tğş—yyı Rasimesi nmnda aramak (4- zımgeldiğini izah ettikten — sonra kendisinden evvel gelen kabineleri ve bilhassa her üç kabine de Ma- liye Nazırı olarak bulunan Kafan- daris'in — maliye siyasetini şirldet- le tenkit ederek Yunan maliyesi- nin bu derece bozukluğunun a- sıl müsebbiplerinin bunlar olduğunu — söyledi, bunu ispat edecek birlakım rakamlar zikrederek nutkuna nihayet verdi. M. Venizelos saat on bir buçukta başladığı nutkunu tam saat yarımda ikmal etmiştir. M. Venizelos diğer hususat | hakkındaki tenkitlerini ve hükü- mete ait ieraatı Mediteranedeki ziyafette ve uğrıyacağı diğer yerlerde vereceği nutuklarla izah etmiye çalışacaktır. M. Venizelos nutkunu irat eder etmez, Makedonya Valil Umumisi Jeneral Gonatas ile | birlikte Yallardaki vali konağına azimet ederek irtirahate çekilmiş ve ziyaret kabul etmemiştir. Ge- ceyi de konakta geçirmiştir. M. Venizelosla Valii Umumt Gonatas ve diğer fırka rüesası | arasında cereyan eden müzakere neticesinde Makedonya — meb'us mamzetlerinin — isimlerinin — tesbit edildiği ve bu hafta zarfında ilân edileceği söylenmektedir. Bugünlerde hürriyetperverlerle bir hâdise olmuştur. Buna Veni- zelistler fevkalâde — ehemmiyet vermektedirler. Tahsilini Alman- yada — yapmış olan Kozananın Meşhur ve genç avukatların- dan M. Varviti namında bir xat bu son günler zarfında Çaldaris fırkasından istifa ederek Venize- fistlere jltihak ' etmiştir. Bu- zat, Kozanada — fevkalâde — nafizdir. Söylendiğine nazaran bu zatın hürriyetperverlere iltihakı umum Kozananın da iltibakı şeklindedir. Bu defa Selânikte kendisile ko- nuşan M. Venizelosun genç avu- kata iltifatta bulunarak “ Seni beş Venizelist meb'uşa tercih ederim ,, dediği rivayet edilmek- tedir. İntihabat propagandası seya- hati yapan M. Papaanastasiyuda iki gün evvel Atinaya avdet et- miştir. — Pertev Ferit —a Maraş (Mususi)— Valimiz Bekir Sami Bey vilâyetimizde bir buçuk sene süren muvaffakıyetli bir vazife devresi geçirmiş, fakat son gönlerde Yozgat valiliğine nakledilmiştir. Burada çok hayırlı işler gören ve iyi hatıralar bırakan Bekir Sami Bey şehrimizden ayrılırken tezahüratına ait bir intiba: canlandırmak!. hararetle teşyi edilmiştir. derdiğ'im resim teşyi —AR j j e aei

Bu sayıdan diğer sayfalar: