24 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İr ÇKŞK <W Bo pe A Dd L Halk Şöyle Dursun, Nüfuzlu Adamlar Bile Fehimin Şerrinden Korkuyorlardı — Onun Ağ—tığı Astık Kestiği Kestikti Müuharrirl X Her Hakkı Mahfuzdur —137— — Haydi bakalım paşa.. Üç bin lira vereceksin. Diye tazyıka başlanmış. Os- man Paşa, başına geleni anladığı j için: — Dört bin liram vardı. Onu da Gani Bey zorla elimden aldı. | Asmaya — götürseniz on param yok. Bana kıymayınız. Diye yalvarıp yakarmağa baş- lamış... Fakat, etrafımı alan taş | yürekli herifler buna inanmamış- lar. Kırbaç ve usturpalarla da- yak atmağa başlamışlar. Okadar fena dövmüşler ki her tarafını ban içinde — bırakmışlar. — Za- vallı. adam — dayağın — acısına dayanamıyarak bayılmış. Oradan bir sedyeye koymuşlar. Tersanei Âmire hastanesine yollamışlar. Osman Paşa yirmi beş gün — hastanede yattıktan sonra çık- mış.. — Fakat, sakat — olduktan sonra.. * Bütün bu tasallüt ve tecavüz- ler, yalnız halka karşı yapılmı- yor; en mümtaz zevat bile Fe- him Paşa avenesinin şerrinden masun kalmıyordu. Bu güruhun en fazla musallat olduğu zat, (vzliaht Reşat Ef.) idi... Abdül- hamidin en zayıf tarafını keşfe- den Fehim Paşa, bütün kuvvet ve meharetini bu nokta etrafında topluyor, ve sık sık Abdülhami- - din evhamını tahrik edecek jur- nallar vererek ne derecede mü- teyakkız. bulunduğunu hünkâra ihsas etmek istiyordu. Reşat Efendinin sarayında altı kadın ve altı erkekten mürekkep bir tarassut şebekesi vardı. Bun- lardan üç kadın ve üç erkek . Fehim Paşanın, diğer üç kadınla üç erkek te Beşiktaş — muhafızı Hasan — Paşanın adamları — idi. Bunlar mütemadiyen Reşat Efen- di ile muhitinde bulunanları ta- rassut altında bulundurarak şüp- heli bir hareket vukuunda, derhal — efendilerine malümat veriyorlar- — mek v <A âer N — b GARÜ a KAi Car TC dı. Lâkin şu nokta mühimdir ki, Fehim Paşa ile Hasan Paşa- nin arası açık olduğu cihetle, bu tarassut kuvvetlerinin de biribirine itimadı olmadığından, bunlar da biribirini kontrol ediyor, Hasan Paşanın adamları daima Fehim Paşanın adamlarına karşı kontra — hareket eyliyorlardı. Reşat Efendi ( Mevlevi ) tari- katine mensup olduğu için, (Mevlâ- hanekapısındaki Mevlevi dergâhı postneşini Celâleddin Efendi ) yi / pek çok sever ve onunla gizlice muhabere ederdi. Bir gün, yine bu zata kendi elile bir mektup yazdı. Ve saray usülü üze- re mektubun zarfını mühürlen- için cezve içinde kırmızı mühür mumu y kaynattı. Zarh — kapadı. Erimiş mumu dökerek , Üzerine mührünü bastı. En sadık —a uğez " Bti H e r B EU İ b Bi eeei x - bendegânından olan Esvapçıba- şısı Sabit Beye verdi: — Bugün izin — gününürdür. Hem gidip konağımızda rahat ediniz, hem de bu mektabu gön- deriveriniz, Dedi... Sabit Bey, mektubu aldı. Saraydan çıktı dağruca (Haseki) de bulunan konağına gitti. Daima bu muhabere işinde kullandığı kadın vasıtasile mek- tubu Şeyh Celâöleddin Efendiye gönderdi.. Sabit B. bu tarafta, ailesi efradı arasında sakin ve müsterih bir surette vakit ge- çirerek cevap beklerken, Yıldız sarayında kıyametler kopuyordu. Çünkü Fehim Paşanın kadın memurları, mektubun yazıldığını, mumun eritildiğini, zarfın mühür- lendiğini ve Sabit Beye verildi- ğini görmüşler, derhal erkek me- murlara haber vermişler, onlar da derakap Fehim paşaya koşarak meseleyi hikâye etmişlerdi. Ara- dan çok geçmeden Abdülhamit şu jurnalı aldı: (Veliaht Reşat Ef, Avusturya sefirine bir mektup yazarak biz- zat mühürlemiş ve esvapçıbaşısı Sabit Beye tevdi etmiştir. Sabit Bey elyevm mezunen hanesinde bulunuyor. Bu mektubu bu gece sefire götürmesi — muhtemeldir. Yapılacak muamelenin irade bı- yurulması ehemmiyetle maruzdur.) Abdülhamit, bu jurnalı alır almaz, fena halde telâş etti. Derhal Fehimi çağırarak şu emri verdi : — Şimdi tertibat al. Sabit Bey Sefarethaneye — giderken yakala. Üzerindeki mektubu ba- na getir. Kendisini de dairende mahfuz bulundur. ' Fehim, bu iradeyi telâkki eder etmez, hemen sabit Beyin konağımı tarassut altına aldırdı. Kendisi de o civarda bir yere saklandı. Bu esnada meseleyi Beşiktaş muhafızı Hasan Paşa haber aldı. | Fehim Paşa avenesinin, Sabit Beyin başına bir çorap öreceğini anladı. Sabit Beyin konağına giz- lice bir adam yolladı. Sabit Beyi vaziyetten haberdar etmekle be- raber o gün ve o gece kat'iyyen sokağa çıkmamasımı tavsiyeyi de unutmadı. ( Arkası var ) 26 Eylül Çarşamba ELHAMRA sineması En çok sevilen artist MARY GLORY ile MARGUERİTTE MORENO ( Daktilonun İzdivacı ) filminde takdim edecektir. İklarbe Gidiyor | Harbe Gidiyor | —— | cak, Bir hafta ©| -Üzere umumi in- “Bu defa da ay- Amerikada İçki Yaâğ Taraftar Ve Aleyhtarları Amerika Cüm- > NS e hur Reisi inti- iğk Hat habı, ikî ay son- ra bütün şiddeti ile başlamış ola- kadar evyel A- merikanın Men eyaleti, bu va- zifesini — yaptı. Esasen bu mım- — taka, bir an'ane — hâlinde —olmak ne evvel mümes- sillerini — seçer. nı süretle mümes- sillerini — ayırdı. Fakat 50 sene- denberi Reisicüm- hur Hoverin Cü'nhuriyetperver fırkasına rey verer bu mıntaka, bu defa demokratlı rı tercih etti, onlardan mümessil seçti. Bunun sebebi Amerika buhramnı olduğu kadar içki yasağı — meselesidir. İçki yasağının kaldırılıp kaldırı- maması ciddi bir prensip hâdi- sesi olduğu için bilhassa halk arasında bu iş, — büyük alâka A LAZ — Si ai A z D uyandırıyor. Şimdi âdet olmuştur. İçki içilmesine taraftar olanlar. geceleri pencerelerinin önüne bir lâmba koyuyorlar ve bununla bu husustaki fikirlerini ifade et- | ğgünüz kadın da içki yasağının kalkmasını istiyenlerdendir. Onun için penceresinin Önüne yanmış bir lâmba yerleştiriyor. n SA daş & SK N E A Ka da —a Eylâl 24 [Çok Eski Devirlerde İstanbul ) Âsi Yeniçeriler Yangın 'Kulesine Ateş Yerdiler Bunun Üzerine Beyazıt Meydanında Bugünkü Yangın Kulesi Yapıldı Türklerin İstanbulda ilk yaptırdıkları yangın kulesinin eski Meşihat binasının yanındaki büyük köşk olduğunu dün yazmış, bir hayli tafsilât vermiştik, Bugün de bu bahsi bitiriyoruz : Bu kulede yangın bekliyen köşklünün vazifesi kulenin içinde dolaşmak, pencerelerden yangını tarassut etmek ve bir yangin gördüğü zaman da kule başağası" m uyandırmaktı. Köşklü yangını görür görmez hemen başağanın yattığı yere koşar ve aralarında şöyle bir konuşma geçerdi: — Ağa bir çocuğun oldul — Kız mı, oğlan mı? Köşklü ( kız ) derse yangının | Üsküdar, Galata, ve Boğ'şziçinde olduğu, (oğlan) derse İstanbul tarafında olduğu anlaşılırdı. (13) üncü asırda İstanbul hayatını yazan Ali Rıza Bey bu âdetin şimdiki Beyazıt kulesinde cari olduğunu söylüyorsa da bizim geçen gün görüştüğümüz şimdiki kulenin (43) senelik başağası Mehmet Şükrü Bey bunun yanlış olduğunu söylüyor ve diyor ki: “(95) yaşında ölen kulenin ilk başağası Necip babaya yetiştim. Ondan da böyle bir şey işitme- dim, * İkinci Mahmut (1241) de Ye- niçeriliği imha ederken Ağaka- | pısı (Darıfetva) ve şimdiki Darül- | fünun binasının yerinde bulunan | eski sarayı da ( Babı Sarasker! ) | yapmış ve ağakapısındaki yangın memurlarını da Babı Saraskerinin lesinin bulunduğu yere tahtadan yeni ve muazzam bir yangın tarassut kulesi yaptırmıştı. Babı Saraskerinin iülk saras kerliğine de Ağa Hüseyin Paşa tayin edilmişti. Kule ikmal edilmiş ve henüz içindeki talaşlar bile alınmamıştı. Yeniçeriliğin Şilgasma bir türlü tahammül edemiyen köşklüler bir gün Ağa Hüseyin Paşa va Baş- binbaşı Osınan gittikleri zaman kuleye ateş vere- rek yakmışlar ve Ağa Paşa ile Osman Ağa evlerinden yangına elirken öldürmeğe karar vermi lgeı-di. Fakat Ağa Hüseyin rğl:; daha tedbirli davranmış, akıbeti daha evvel haber almış olduğu için binayı muhasara ettirmiş ve asileri — öldürtmüştü.. O sırada EÇELE di İ eden ( Davul ve kös )le yangın VETE YNT « KİK BK | zaptü raptına memur etmişti. Ay- | | ni zamanda şimdiki Beyazıt ku- evlerine - L ilânı usulü de değiştirilmiştir.Şehir | Bi gi Nee ü ı Beyazıt yangın kulesi çok genişlediği için kösle halka yangını ilân etmek müşkülleş- mişti. Gündüzleri Galata kulesine bayrak ve Beyazıt kulesine sepet çekilir, geceleri de fener konurdu. Tophane Müşürü Halil Paşanın zamanında (1248) senesinde yan- ginin topla ilânı da kabul edil- miştir. Yangın, İcadiyeden (7 ) pare top atılarak ilân edilirdi. *& Mançester Fabrikalarında Mançester, 23 — Pamuk sa- nayii patronları ile işçileri ara- sında bir anlaşma temini maksadı ile yapılan müzakereler, bugün daha müsait bir şekil almıştır. Ücretlerin indirilmesi hakkındaki çetin meselenin müzakeresinde mühim terakkiler elde edilmiştir. Londrada Bir Grev Londra, 23 — Doğru malü- mat alan mehafilden öğrenildiği- ne göre, Londrada işliyen eto- büsler — müstahdemlerinin — yap- mak istedikleri grevin önü alın- mıştır. —. —- .— | CUMARTESİ | s0Gün - 24 EYLÜL - 932 hu Idi | Arabi Rumt 21- Cema.evvel. 1351 İK - Eylül-sors- 1348 Vaktt J.Enıî [mı“i Vak'ı ğEıul l vatı | Güneş | 1140 (35. 4elAakşam li —ıı&o; | Öğüe | 5. soliz ö7 | Yasaa Ji 21 |19 40 | ticmdi | 9 25 D3 se) iasiz | 102014 €7 — — M a— İAKVIM — , |

Bu sayıdan diğer sayfalar: