.A Ü. " H S < l P. sğ İ ” M ; * ., , , ) F 3 N &e 'ç L ZL h ı. hN İxi & Pi ğ a . ” 4 * ü " - Ve b - Kü .' «W .. « İ ha Ürü Hasan Paşa Biraz Daha Dik Durdu. Hünkârın Çıldırdığına Hükmetti Kemikleri Çuruyen Ali Suavi Hıç Sag Olur Mu ? Muharrirl X Her Hakkı Mahfuzdur —2dlee — Bugün — Haydarpaşada ki mektebi Tıbbiye binasının resmi- küşadı icra edilecektir. Bazı 8- baba binaen zatı şehane sizin orada bulunmanızı mahzurlu gö- rüyorlar. Buna binaen merasime iştirak -etmemenizi ferman bu- yurdular. Denildi. Bu irade, Serasker Rıza Paşa- yı pok mahzun ve müteessir etti. Tabiidirki, küşat resmine de glİ- demedi... Lâkin bu mes'ele onun kalbinde acı bir ukte bıraktı. Abdülhamidi pek çok sevmekle beraber: — Ne yapalım.. bu kadar çalışıp çabaladığımız bir eserde, bizim İsmimizi çok gördü. Varsın, o taşın Üstünde ismim bulunma- sın., fakat bu işi bilen bazı dok- torlarımız beni hayr ile yadeder- ler ya,, bu da bana kâfi... Diye, bazı mahterem dostla- riına, dert yanar; ve böylece kalben teselli duyardı. Abdülhamit, muhtelif vasıta- larla hergün kendisine takdim edilen yüzlerce jurnalın pek ço- ğunu okumaz, hatta — bunların zarflarını bile açtırmazdı. Onun okuduğu jurnallar, sarayın emni- yetli kanallarından geçen ve bir dereceye kadar itimada şayan adamlar tarafından takdim edi- len arizelerdi. Buna binaen jur- nalcılığı kendisine iş güç edinen adamlar bunu bilir ve bu vası- talarla jurnal verirlerdi. İbriktarbaşı Kâmil Bey, Ab- dülhamidin ehemmiyet — verdiği vasıtalardan biri idi. Onun tak- dim ettiği maruzat derhal tahki- | kata havale edilirdi. Bir gün, Kâ- mil Bey akşamdan sonra huzura girdi. Abdülhamide, ( müstacel ) kaydile bir zarf takdim etti. Hünkâr zarfı açtırdı. Okur okumaz, hay- retler içinde kaldı. Çünkü, tarfın içinden çıkan kâğıtta, şu satır- lar yazılmıştı: (1294 senesinde zati şahanelerînl tahtı saltanattan iskat ve sultan Murat namındaki mecnunu İclas maksadile bir takım kesan ile Çıragan Sarayına hücüm eden meşhur Ali Süavi denilen şakinin olzaman katledildiğine dair bir şayia çıkarılmış ise de merkum / katledilmiyerek berhayat olduğu- nu ve hicaza firar ile şimdiye kadar orada ihtifa ettikten sonra ahiren İstanbul'a avdetle elyevm Üzküdar'da karlık bayırında 23 numaralı hanede muhtefi bulun- duğu sadakat ve ubudiyet namına maruzdur olbapta... ) Abdülhamit derin derin dü- şündü., Ali Süayi'nin öldürüldü- ğgüne ve hatta, kemiklerinin bile tamamen — çürüdüğüne — kat'iyen emindi... Fakat, bu jurnal da (Maliye Nezareti celilesi mümey- yizlerinden ) bir zat tarafından verilmişti.. ( Mümeyyiz ) demek, herhalde yanlışı doğrudan fark ve temyiz edebilen bir adam demekti... Buna binaen hünkâr bu jurnala ehemmiyet — verdi. Tahkikata girişmek istedi, Lâkin, meseleyi — dallandırmaktan — da çekindi. Birhayli — düşündükten “sonra, zili çekti; — Beşiktaş müuhafızı Hasan ile görüşmeden —doğruca bize gelsin. Dedi. Hasan Pş. o esnada gece devriyesine çıkmıştı. — Saraydan gönderilen yaver, bir saantten fazla gecikti; gelmedi. Vakit geçtikçe —Abdülhamidin — vehmi artıyor, Üstüste adam göndererek Hasan Püşayı aratıyordu. Nihayet paşa, yorgun argın karakola geldi. Kendisine irade tebliğ edildi. Bu kadar sıkı ara- nıldığına hayret eden Haşan paşa hemen bir arabaya atladı. Sara- yın cümle kapısında kendisini bekliyenler vasıtasile derhal (kü- çük mabeyn ) © götürülerek hu- zura çıkarıldı. Hünkâr, şüphe ve tereddüt içinde; Hasan paşa da merak ve endişe ile mahmul bir halde karşılaşınca aralarında şu mlükâ- leme cereyan etti : — Nerede idin paşa.. Bir sa- attir seni aratıyorum... Dün bizim matbaanın biraz ötesinde çok tuhaf ve komik bir hâdise oldu. Hâdise, itfaiyenin yanlış bir ihbar neticesinde ha- rekete getirilmesinden ibaret ol- makla beraber ortalığı da heye- cana vermekten — uzak kalmadı. Hâdise şudur: Yerebatan cadde- O sindeki — Hacı Süleyman efendi apartımanının Üst katında oturan postahane!' memurlarından - İbra- | him efendinin zevcesi Bahtiyar Hanım — dün sabah — erkenden * yangın var! ,, diye haykırmış, bu gesi işiten aşağıdaki bakkal çırağı bakikaten — yangın var İ zamnederek karakola koşmuş, it- —Lhı—- ıı.*ı&*w"._ düel aa Kd Paşayı acele çağırın.. Hiç kimase | — Allah ömürler versin Efen- dimiz.. Malüm ya.. Vazife., Gece devriyesine çıkmıştım. — Nerelere gittin?.. — Evvelâ, Çırağanın etrafın- daki nöbetçileri dolaştım. Sonra tekrar Beşiktaşa indim.. Dere mahallesine — doğru şöyle — bir gezindim.. devriyeleri teftiş ettim. daha sonra da karakola geldim, efendimiz... — Kimlerle konuştun?.. Hasan Paşa, yavaş yavaş kızmıya başlamıştı. — Allah.. Aliah... Kimlerle konuşurum, a benim devletlim... Ağzımı açıpta, hiçbir kulla, Aliah kelâmı etmedim. — Pekalâ... şimdi sana garip bir havadis vereyim de dinle... ( Ali Suavi ) sağmış... Hasan Paşa, ayakta dimdik durmakla beraber, bu sözü işitir işitmez, omuzlarını şöylece gerdi, biraz daha dikleşti. Hünkârın, çıldırdığına hükmetti. Gözlerini kırpa kırpa bir iki saniye hün- kârı süzdükten sonra, sanki bu sözleri işitmemiş gibi sordu : — Ne buyurdun, efendimiz?.. — Ali Suavi.. Sağmış.. Göya o raman ölmemiş te... Hasan Paşa, artık sabrede- | medi. Hünkârın kendisine bahşet- tiği mevki ve serbestiden emin bir lâtbalilikle : ( Arhaıı var ) - İtfai ye Geldi, Fakat - Yangın Nerede ? Yangın çıkan aparlımanın umum! kapısı faiyeye haber vermiştir. İtfaiye telefon haberinden — tamam Üç dakika sonra İhbar edilen yere gelmiş, fakat ortada alev ve dü- mandan eser göremeyince hayret etmiştir. Bunun Üzerine kısa bir tahkik neticesinde öğrenilmiştir ki Bahtiyar Hanım sobanın fazla yapmasından korkmuş, — yangın çıkacak zannile “ yangın var| ,, diye bağırmıştır. İtfaiye otomo- billerinin gürülsünü işiten civar halk hakikt — bir yangın çıktığı zannile heyecana gelmişler, fakat mesolenin — içyüzü — anlaşıldıktan sonra kahkahalar atarak dağıl- mışlardır. | ka Halk Fırkası Halk Hati l leri Yetiştirecek Küânunusani K se N 1 Iğ'- ,l Halk Hatipleri İçin Bir 'I'aîimatnarlî'İ Yapıldı, Yakında Faalıyete Geçiliyor Halk Fırkasının. halk hatipleri teşkilâtı için hazırladığı talimatna- menin İlk kısımlarını evvelkli gün ve dün neşretmiştik. Bugün de talimatna- menin son kısımlarını dercediyoruz. Merkezce hatiplere esas ola- | cak bazı mefhumlar tanzim edip göndereceğimiz gibi fırka prog- ramımızın şerh ve izahı için de broşürler yapıp bunları da gön- dereceğiz. Bütün bunlarla beraber fırka rüesasının ve merkezden vazife verilecek konferansçıların muhtelif vesilelerle yapacakları nutuklar ve verecekleri konfe- ranslarda hatiplerimize verilerek onların, mahallerindeki aöz <xe- minleri genişletilip — zenginleşti- rilmelidir. — Zaten hatiplera fırka — idare heyetlerince icabı hale göre vaxi- fe varilmesi tabiidir. Fırkaca ha- tipliğe memur edilecek arkadaş- ların bu vazifesi daimi bir - hüvi- yet unvanı gibi bir mevki ve hüviyet yoktur. Bu, sadece Fır- ka arkadaşlarımıza ve kendi ara- mızda verilmiş bir vazife demek- tir. Fırka hatipleri sözlerine (Ben fır- ka hatibiyim veya Cümhuriyet Halk Fırkası namına söylüyorum) tarzında ima ile dahi olma bir sör ve fikir ilâve etmezler. Vazifelerini sadeca o günün icabı olarak ve kendi te- şebbüslerila yapıyor görünürler, Fır- prensiplerine ve — talimatname ahkâmına muhalif söz söyliyen veya efkârı umumiyede fona tosirler ya- pan veyahut Fırkaca verilen hatiplik vazifesini menfaat hisesine alet eden hatipler idare heyetlerinece mütalea edildikten sonra hitabette devam ettirilemezler. KISIM VI C. H. F. Halk Hatipleri Teşkilâtı: Bu kismı yazmadan çok mühim bir noktayı evas olsrak tesbit etmek lüzumludur. - Cümhuriyet Halk Fırkasına men- sup olan ve devletin, milletin kur- tuluşunu ve aaadetini — fırkamızın muvaffakıyetlerinde gören her fırka- cı arkadaş Fırkanın daimi hatibidir. #ler fırkacı nereda ve h-rhangl va- ziyette olursa olsun, fırka prensip- lerine ve esaslarına uymıyan bir sohbate şahit olur, böyle bir fikir ve bir sÖöx işitirse derhal zeminin ve vaziyetin İcabına göre ve yine vazl- yetin gösterdiği bir eda ile, yani Icabında sert ve lözumunda yumuşak olarak hakikatleri izah, hataları tas- " hih ve samilerdö yanlış kanaat hu- sulünü menetmiye Mmecburdur. De- vamlı muhalif propagandalar veya tesiri umumi olan siyasi hallerde hatiplerin gözünde esas fikri teşkil edecek noktalar hakkinda merker- den işin mahiyetine göre telgraf veya posta ile tebligat ta yapılır, Tesiri mahallt olan mühim mese- lelerde mahalli idare heyetleri söylenecek söz zemininin esasını kararlaştırıp lüzumuna göre vilâ- yet, kaza ilâb... halk hatiplerine t bliğ eder. Meselâ — herhangi maksatla yarılmış bir içtimada veya başkalarının verdikleri kon- feranslarda fırkamızın hüviyetine, şerefine ve prensipine uymıyan bir ifade ve cereyan gören fır- kacı, kim olursa olsun, derhal söz alarak bildiği, gördüğü ka- dar mevcut halkı tenvir etmeli va yine meselâ bir tiren yolcu- luğunda bir kahve #ohbetinde, bir otel, han arkadaşlığında ko- nuşanlar yanlış ve zararlı şeyler söylerlerse — dinliyenlerin hüsniül telâkki edeceği bir tarzda söze l katılarak yanlışları tashih et? ! lidir. Her halde her fırkatil büyük fırka ideallerine zarar V tirecek — vaziyetlerde, — mey6 şerâait ne olursa olsun cesâ fikir mücadeleleri yapmaları " bunun için teşebbüs almalari " zımdır. Hatta böyle bir ihtiy* halinde söz söylemek için ifaf” düzgünlüğüne bile ihtiyaç yoktt! Bu noktalar fırka mensuplarım hem bir vatan borcu, hem de vazifesldir. VÜŞ Bunun gibi buna benzer yerlef” vaziyetlerde, seyahatlerde, toplan!'” ve konuşmalarda, sohbetlerde ale)” te ve aksi telkinlerde bulun yE olmasa bile her fırkacı kendiliğind” sözü açarak ve makasatlara ll" ettirerek fırkamızın o zemin ve ? mana uyan bir prensibini, bir Bİni, İcraatını —orltaya sürmell "| ' herkesi —memnuniyetle inııdırlA ' '_; tarrda hakikatleri muhabbet mev$” olarak tenvir ve ifada eylemelidir — Bu varifeler fırkamız nixzan "î mesinin (3) Üncü maddesi hük olarak dahi hepimlza terettüp 007 bir borçtur. Hassatan fırka l heyetleri relsi ve azalarımız herf” bu vazifeyi ifa etmek ve arkadaş!!” da ettirmekle mükelleftirler. Fırkanın haik hatipleri taşkliâğtı şöyle yapılacaktır! Çi 1) Fırka imerkezli meb'us * _' & ; fırkaya mensup diğer arkadaşlard?” bir esaz halk hatipleri xümresi cüde getlirecektir. Bu mevata talimatın ikinel - kısmında xikredi vazifeler gösterilecektir. Bunlar "" 'i kanın halk hatipliğine esaslı bir " Güy » olarak ve kaldeli bir surette tanf” ç olunacak nutuklarla kazırlanacak dır. t 2) Har vilâyet İdare hayetli! . l kendi muhit ve —mıntakasında talimatın Üçüncü kısminda yazılı safta hatipler seçeceklerdir. İstand!” DoT İzmir, Adana, Ankara, Samsun T DU salre gibl kalabalık ve hinterlat” geniş birçok cereyanlara sahne 01"7 yerlerde her vilâyet Idare heyt* mizce 5 - 15 hatip hazırlanmalıdir Fırka idara heyetl reisi V azalarından hitabet evsafı olan!# da bu meyanda bulunabilirler. — ($ 3) Her kaza idare heyetim'" yerin ehemmiyetine göre 2-* hatip hazırlamalıdır. k 4) Nahiye idare heyetin 1- 3 hatibi bulunmalıdır. ; 5) Semt, köy ve mahat" ocaklarımızım da bir iki hati olmak lâzımdır. _ Merkex batipler — teşkilâtı? ' ç M tedrisi ve nezareti altında m€” y t kezde fırka hatipleri için de” ve kurslar açılacaktır. Bu kurslar evvelâ mühim!” rinden başlanarak birkaç vilâyt” P ten ve sonraları tedricen diğ” Et, “vilâyetlerimizden kendileri taf” (i; fından seçilen veyahut merke?”” uzaktan tanılıp tesbit edilen datlı zatlerden ve bu vazif filen yaparken mahallerince liy Ütt katlarile temayüz eden arkadt? - İ$ lar celbolunarak umumi bir I“'# ! te yetiştirileceklerdir. M b Bazı vilâyetlere nutuk ve K” ferans hakkında vilâyet ve K& hatiplerini yetiştirmek üzere * katli arkadaşlar da gönderil tir. ğ Vilâyetlerin de kendi hatiP | rini yetiştirmek — ve kaza nahiye hatıplemıi tedricen ' _q vetlendirmek için her fırsat * vesileden İstifade olunur. — Kurs ve derslerle yetiştir” işi bittabi yavaş yavaş ve " - lerce mekai sarfını müstel SON İm el VÜİ eeei lli | di aai Öi aha —