13 Ocak 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

13 Ocak 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DA ARE , Hasan Paşa Biraz Daha Dik Durdu Hünkârın Çıldırdığına Hükmetti Kemikleri Çürüyen Ali Suavi Hiç Sağ Olur Mu? Muharrirl 4 Her Hakkı Mahfuzdur Cu — Bugün — Haydarpaşada ki mektebi Tıbbiye binasının resmi- küşadı icra edilecektir. Bazı es- baba binaen zatı şahane sizin orada bulunmanızı mahzurlu gö- rüyorlar. Buna binaen merasime iştirak etmemenizi ferman bu- yurdular. Denildi. Bu irade, Serasker Rıza Paşa- yı pok mahzun ve mütcessir etti. Tabildirki, küşat resmine de gi- demedi... Lâkin bu mes'ele onun kalbinde acı bir ukte bıraktı. Abdülhamidi pek çok sevmekle beraber: — Ne yapalım.. bu kadar çalışıp çabaladığımız bir eserde, bizim lsmimizi çok gördü. Varsın, © laşın Üstlünde ismim bulunma- mu.. fakat bu işi bilen bazı dok- torlarımız beni hayr ile yadeder- ler ya,, bu da bana kâfi... Diye, bazı mahterem dostla- rına, dert yanar; ve böylece kalben teselli duyardı. Abdülhamit, muhtelif vasıta- larla hergün kendisine takdim edilen yüzlerce jurnalın pek ço- gunu okumar, hatta — bunların zarflarımı bile açtırmazdı. Onun okudağu jurnallar, sarayın emni- yetli kanallarından geçen ve bir dereceye kadar itimada şayan adamlar tarafından takdim edi- len arizelerdi. Buna binaen jur- nalcılığı kendisine iş güç edinen adamlar bunu bilir. ve bu vas- talarla jurnal verirlerdi. İbriktarbaşı Kâmil Bey, Ab- dülhamidin ebemmiyet verdiği vasıtalardan biri idi. Onun tak- dim ettiği maruzat derhal tahki- kata havale edilirdi. Bir gün, Kâ- mil Bey akşamdan sonra huzura girdi. Abdülhamide, ( müstacel ) kaydile bir zarf takdim etti. Hünkâr zarfı açtırdı. Okur okumaz, hay- retler içinde kaldı. Çünkü, rzarfın içinden çıkan kâğıtta, şu satır- lar yazılmıştı: (1294 senesinde zati şahanelerini tahtı saltanattan iskat ve sultan Murat namındaki mecnunu iclas maksadile bir takım kesan ile Çıragan Sarayına hücüum eden meşhur Ali Süavi denilen şakinin olzaman katledildiğine dair bir şayin çıkarılmış ise de merkum katledilmiyerek berhayat olduğu- nu ve hicaza firar ile şimdiye kadar orada ihtifa ettikten sonra ahiren İstanbul'a avdetle elyevm Üsküdar'da karlık bayırında 23 numaralı banede muhtefi bulun- duğu sadakat ve ubudiyet namıma maruzdur olbapta...) Abdülhamit derin derin dü- şündü,, Ali Süavi'nin öldürüldü- güne ve hatta, kemiklerinin bile tamamen — çürüdüğüne — kat'iyen | emindi... Fakat, bu jurnal da | (Maliye Nezareti celilesi mümey- | yizlerinden ) bir zat lırıfındıııl | verilmişti. ( Mümeyyiz ) demek, | herhalde yanlışı doğrudan fark | ve temyiz edebilen bir adam demekti... bu — jurnala ehemmiyet — verdi. Tahkikata girişmek istedi. Lâkin, | da düşündükten meseleyi — dallandırmaktan çekindi. — Birhayli “sonra, zili çekti: — Beşiktaş müuhafızi Hasan Paşayı acele çağırın.. Hiç kimae ile görüşmeden doğruca bize gelsin. Dedi. Hasan Pş. o esnada gece devriyesine çıkmıştı. — Saraydan gönderilen yaver, bir saatten fazla gecikti; gelmedi. Vakit geçtikçe Abdülhamidin — vehmi artıyor, Üstüste adam göndererek Hasan Püşayı aratıyordu. Nihayet paşa, yorgun argın karakola geldi. Kendisine irade tebliğ edildi. Bu kadar sıkı ara- nıldığına hayret eden Haşan paşa hemen bir arabaya atladı. Sara- yın cümle kapısında kendisini bekliyenler vasıtasile derhal (kü- çük mabeyn ) e götürülerek hu- zura çıkarıldı. Hünkâr, şüphe ve tereddüt içinde; Hasan paşa da merak ve endişe ile mabmul bir halde karşılaşınca aralarında şu mükâ- leme cereyan etti: — Nerede idin paşa.. Bir sa- attir seni aratıyorum... Buna binaen hünkâr | — Allah ömlürler versin Efen- dimiz.. Malüm ya.. Vazife.. Gece devriyesine çıkmıştım. — Nerelere gittin?.. — Evvelâ, Çırağanın etrafın- daki nöbetçileri dolaştım. Sonra tekrar Beşiktaşa mahallesine — doğru şöyle — bir gezindim.. devriyeleri teftiş ettim. daha sonra da karakola goldim, elendimiz... — Kimlerle konuştun?.. Hasan Paşa, yavaş yavaş kızmıya başlamıştı. — Ailah.. Allah... Kimlerle konuşurum, a benim devletlim... Ağzımı açıpta, hiçbir kulla, Allah kelâmı etmedim, — Pekalâ... şimdi sana garip bir havadis vereyim de — dinle... (Ç Ali Suavi ) sağınış... Hasan Paşa, ayakta dimdik durmakla beraber, bu sözü işitir | işitmez, omuzlarını şöylece gerdi, biraz daha dikleşti. Hünkârın, çıldırdığına hükmetti Gözlerini kırpa kırpa bir iki saniye hün- kârı süzdükten sonra, sanki bu gözleri işitmemiş gibi sordu : — Ne buyurdun, efendimiz?.. — Ali Suavi.. Sağmış.. Göya © zaman ölmemiş te... Hasan Paşa, artık sabrede- medi, Hünkârın kendisine bahşet- tiği mevki ve serbestiden emin bir Jâtbalilikle: ( Arkası var ) İtfaiye Geldi, Fakat Yangın Nerede ? Yangın çıkan aparlımanın umum!? kapısı Dün bizim matbaanın biraz ötesinde çok tuhaf ve komik bir hâdise oldu. Hâdise, itfaiyenin yanlış bir ihbar neticesinde ha- rekete getirilmesinden ibaret ok makla beraber ortalığı da heye- cana vermekten — uzak kalmadı. Hâdise şudur: Yerebatan cadde- sindeki — Hacı Süleyman efendi apartımanının Üst katında oturan postahane! memurlarından İbra- him efendinin zevcesi Bahtiyar Hanım — dün sabah — erkenden * yangın var! ,, diye haykırmış, bu sesi işiten aşağıdaki bakkal çırağı hakikaten — yangın var zaanederek karakola koşmuş, it- faiyeye haber vermiştir. İtfaiye telefon haberinden — tamam Üç dakika sonra ihbar edilen yere gelmiş, fakat ortada alev ve dü- mandan eser göremeyince hayret etmiştir. Bunun Üzerine kısa bir tahkik neticesinde öğrenilmiştir ki Bahtiyar Hanım sobanın fazla yarmasından korkmuş, — yangın çıkacak zannile “ yangın var! ,, diye bağırmıştır. İtfaiye otomo- billerinin gürülsünü işiten civar halk hakikt — bir yangın çıktığı zannile heyecana gelmişler, fakat meselonin — içyüzü — anlaşıldıktan soara kahkahalar atarak dağıl- mışlardır. indim.. Dere | Halk Fırkası Halk Hatip! leri Yetiştirecek /| Halk Hati;îeri İçin Bir Talimatnamt Yapıldı, Yakında Faaliyete Geçiliyor Na Halk — Fırkasının talimatna- menin İlk kısımlarını evvelki gün ve | dün neşretmiştik. Bugün de (ılimnhıı—ı menin son kısımlarını dercediyorur. Merkezce hatiplere esas ola- cak bazı mefhumlar tanzim edip göndereceğimiz gibi fırka prog- ramımızın şerh ve izabı için de broşürler yapıp bunları da göm- dereceğiz. Bütün bunlarla beraber fiırka rücsasının ve merkezden vazife verilecek konferansçıların muhtelif vesilelerle yapacakları nutuklar ve verecekleri konfe- ranslarda hatiplerimize verilerek onların, mahallerindeki söz 2e- minleri genişletilip — zenginleşti- rilmelidir. — Zaten hatiplere fırka idare heyetlerince icabı hale göre vaxi« fe verilmesi tabiidir. Fırkaca ha- tipliğe memur edilecek arkadaş- ların bu vazifesi daimi bir hüvi- yet unvanı gibi bir mevki va hüviyet yoktur. Bu, sadece Fiır- ka arkadaşlarımıza ve kendi ara- nuzda verilmiş bir vazife demek- tir. Fırka hatipleri sözlerine (Ben fır- ka hatibiyim veya Cümhuriyet Halk Fıirkası namina söylüyorum) tarzında ima ile dabi olsa bir «öz ve fikir ilâve etmezler, Vazifelerini sadece © günün icabı olarak ve kendi te- şebbüslerile yapıyor görünürler, Fır- di ve — talimatname efkârı umumiyede fona tesirler yas pan veyahut Fırkaca verilen hatiplik veziferini menfaat hissine alet eden hatipler idare heyetlerince mütalea edildikten sonra hitabette devam ettirilemezler. KISIM VI C. H. F. Halk Hatipleri Teşkilâtı: Bu kısmı yazmadan çok mühim bir noktayı evas olerak tesbit etmek Iüzumladur. Cümhuriyet Halk Fırkasına men: sup olan ve devletin, milletim kur- tuluşunu ve — saadetinl — fırkamızın muvaffalayetlerinda gören her fırka- « arkadaş Fırkanın dalimi hatibidir. Mer fırkacı nerede va herhangi vas ziyette olursa olsun, firka pronsip- a uymiyan bir böyle bir fikir ve bir söz işllirse derha! zeminin ve yaziyetin icabına göre ve yine yazi- yetin gösterdiği bir eda İle, yani leabında sert ve lüzumunda yumuşak olarak hakikatleri izah, hataları tas- bih ve samilerde yanlış kanaat hu- sulünü menetmiye meeburdur. De- vamlı muhalif propagandalar — veya tesiri umuml! olan ai hallerde hatiplerin sözünde esas fikri teşkil edecek noktalar hakkinda merkez- den işin mahiyetine göre telgraf veya posta ile tebligat ta yapılır. Tesiri mahalli olan mühim meşe- lelerde mahalli idare heyetleri söylenecek söz zemininin esasını kararlaştırıp lüzumuna göre vilâ- yet, kaza ilâh... halk hatiplerine t bliğ eder. Meselâ — herhangi maksatla yaçılmış bir içtimada veya başkalarının verdikleri kon- Feranslarda fırkamızın hüviyetine, şerefine ve prensipine uymıyan bir ifade ve cereyan gören fır- kacı, kim olursa olsun, derhal söz alarak bildiği, gördüğü ka- dar mevcut halkı tenvir etmeli ve yine meselâ bir tiren yolcu- luğunda bir kahve #ohbetinde, bir otel, han arkadaşlığında ko- nuşanlar yanlış ve zararlı şeyler söylerlerse — dinliyenlerin hüsali telâkki edeceği bir tarıda söze halk - hatipleri ı | teşkilâtı için hazırladığı katılarak yanlışları tashib el lidir. Her halde her fırkacili” böyük fırka ideallerine zarar tirecek vaziyetlerde, — me' şerâait ne olursa olsun ce fikir mücadeleleri yapmaları bunun İçin teşebbüs almalari zımdır. Hatta böyle bir ihtijt halinde söz söylemek için düzgünlüğüne bile ihtiyaç yokt! Bu noktalar fırka mensuplarıi! hem bir vatan borcu, hem de yazifesldir. Bunun gibi buna benzer yeri vaziyetlerde, seyahatlerde, - topl! ve konuşmalarda, sohbetlerde to ve aksi telkinlerde bulun! olmasa bile her fırkacı kendili; SÖzü açarak ve makaatlara intit” ettirerek fırkamızın © zemin mana uyan bir prensibini, bir el icraatını — ortaya sürmeli herkesi memnuniyetle — inamı tarıda hakikatleri muhabbet olarak tenvir ve ifada eyli Bu vazifeler fırkamız nli mesinin ) Üncü maddesi bük olarak dahi hepimize terettüp bir borçtur. Hassatan fırka heyetleri relsi ve azalarımız bu vazifeyi ifa etmek ve arkadı da ettirmekle mükelleftirler. Fırkanın halk hatipleri teşkllâtı şöyle yapılacaktır! 1) Fırka merkerl meb'us — v fırkaya mensup diğer arkadaşlar' bir enas halk hatipleri zümresi cude getirecektir. Bu mevata talimatın ikinci kısmında zikrı vazifeler gösterilecektir. Bunlar kanın halk - hatipliğine esaslı bir olarak ve kaldeli bir surette tanf” olunacak nutuklarla kazırlanaca!l dir. 2) Her vilâyet idare he kendi muhit ve — mıntakasında talimatın üçüncü kısminda yazılı safta hatipler seçeceklerdir. İstafi İzmir, Adana, Ankara, Samasun V Balre gibi kalabalık ve hinteri geniş birçok cereyanlara sahne yerlerde her vilâyet İdare mizce $ - 15 hatip hazırlanmalıdir Fırka idare beyetl relsi azalarından hitabet evsafı ! da bu meyanda bulunabilirler. 3) Her kaza idare heyetim” yearin ehemmiyetine göre 247 hatip hazırlamalıdır. j 4) Nahiye idare heyetli 1- 3 hatibi bulunmalıdır. 5) Semt, köy ve mabet ocaklarımızın da bir iki hati olmak lâzımdır. Merkex batipler teşkilâtın? tedrisi ve nezareti altında kezde fırka hatipleri için 6 ve kurslar açılacaktır. Bu kurslar evvelâ mühiml” rinden başlanarak birkaç ten ve sonraları tedricen di vilâyetlerimizden kendileri tâ fından seçilen veyahut merkeff” uzaktan tanılıp tesbit edilen datlı zatlerden ve bu vazi filen yaparken mahallerince i) - Dttt katlarile temayüz eden arka' lar celbolunarak umumi bir te yetişlirileceklerdir. Bazı vilâyetlere nutuk ve feran& hakkında vilâyet ve Kt hatiplerini yetiştirmek Üzere $ katli arkadaşlar da gönderil tir. Vilâyetlerin de kendi hatiP | rini yetiştirmek — ve kazâ nahiye hatiplerini vetlendirmek için her f a vesileden İstifade olunur. — Kurs ve derslerle yetişti işi bittabi yavaş yavaş ve * gç lerce mekai sarfını müstelzi! SON l y7? Fünalerisadinüldim vi sadilabedbe tedricen KO7 t DĞ 7 İ d ; SEF Z

Bu sayıdan diğer sayfalar: