2 Temmuz 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

2 Temmuz 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— SON “POSTA: —..7 KIRILMAYAN BAR 3 ..5 t | _/x Terbiyesiz Muallim ders veriyor, dünya Bzerindeki taşları, toprakları anla- ftıyordu. Kürsünün üzerinde kum, kil, granit, ve saire cinsten taşlar vardı.. Muallim dersini anlatırken Afacan —yavaş —yavaş kürsüye yaklaştı. Taşlar arasına, soküktan aldığı adi bir taş koydu. Sıra kürsüdeki taşları anlatmaya gel- mişti. Muallim taşları eline aldı. — Bu, dedi. Kumdur çocuk- lar, bu da kil, işte şu da granit numunesi... Adi taşı eline alan muallim, baktı ve muzipliği anladı: — Bu da dedi terbiyesizliğin bir numunesidir çocuklar. Afacan kıpkırmızı olmuştu. Ucuz Babasile Afacan çarşıya çık- | tılar.. Öteberi alacaklardı. Öğle oldu.. Karınları çok fena bir hal- de gırlamaya başladı. — Açtılar. Derhal Sirkecide bir lokantaya girdiler. Gözleri kararmış bir halde yediler, yediler.. Sürü sürü yemek yediler.. Nihayet garson hesabı getirince ikisinde de şafak attı: 362 kuruş. Afacan mırıldandı: — İnsan buraya tok geldiği zaman muhakkak ki çok ucuz karnını doyuruyor. — Bir insan ölünce yıldızı düşer oğlum.. — Senin yıldızın gök yüzüne — Ben Sana iktısat et oğlum dedim.. Yine ekmeğine hem te- reyağı, hem reçel sürmüşsün. — İyi ya işte anne.. Ekmekten iklısat ediyorum. Olamazdın Babası Afacana darıldı: — Çok yaramazlık ediyorsun, ben çocuk olsam hiç yaâramazlık etmezdim! KaR — Yaramarzlık etmörsen ça- cuk - olmazdın ki.. Şahadet- name Gingöz mek- tebi bitirecekti. Fakat daha - iki ayı vardı. Birgün başmu- yanına « çıktı: — Efendim, bana bir şaha- detname verir- misiniz? — Niçin evlâ- dım? — Mekteb bırakmak mi is- tiyor sun? — Hayır.. —O halde.. giderken — alsan olmaz mı? — Belli olmaz muallim bey bel- ki giderken desiz bana: “Sen bütün sene çok yoruldun, bu sene aınıfta kal da istira- Saklanamamış Afacan bir çocuğun başını | yarmıştı. Polisler Afacanı yakaladı, karakola getirdi. Komiser dik dik Afacanın yüzüne baktı : — Sen bir çocuğun kafasını yarmışsın. — Hayır amca, yarmadım. — Kim yardı ? — Bilmiyorum. — O halde, bak bu polis seni bir ağacın arkasına sakla- nirken yakalamış. Afacan ağlamasına devam etti: — Elbette, efendi amca, incecik bir şeydi. Kalın değildi. yalan, ben _ınklırıırııadım. ğ v Abi::.îı'— Köpeğimin yem:;— d ayna Üstün, =h'im. Zavalhcık bir kemiği iki | görür, iştihası açılır. * İ âııt;ı Memleketlerin Afacanları — Sınıfı geçtin mi çocuğum?.. — Bilmem, anlıyamadım anneciğim.. Numara okunurken muallim onlarla | — Dün gece diş ağrısından | saatlerce uyuyamadım. — Dişin mi ağrıyordu? — Benim değil, annemin dişi ağrıyordu. Sınıfta Minik —Ali yanındaki sıra | arkadaşına sordu: | — Gazeteler hep Fransa dev- let adamlarının altmışlık olduk- larını yazıyor. Acaba neden? — Seksenlikler ölmüş olacak ta ondan.. Ayaz Arabın annesi çok çirkindi. Bir sabah bahçede babası ile çiçek- leri. — sularken, saksı — içindeki *zun ay çiçekle- ini gösterdi: — Bak, dedi, Bunları — gecele- yin ayaza bırak- tım, ne kadar güzelleştiler! O sırada Arap da annesinin ya- nında İdi.. bu SÖzü işitince gül- dü: — Sen niçin beraber | kalmadın anne- Dolma Kalem Mektepte hırsız. bir. çocuk vardı. Bir gün ortadan bir dok ma kalem kayboldu.. Nihayet çocuğu tuttular.. Akşam üstü, çocuk eve gek di.. Babasına mektepten bir kâ- ğit getirdi. Babası kâğıdı okur okumaz köpürdü: — Bu ne? Dedi... — Babacığım.. Güya ben hır- sızlık yapmışım.. Habuki kimseyi inandıramadım.. On arkadaşım benim lehimde şahadette bulun- du yazı mallimimiz beni müdafaa etti. Dolma kalemin çalındığı saatte benim bahçede oynadığımı söylediler.. — O halde niçin sana hırsız diyorlar? Çocuk yutkundu: — Aksilik olacak babacığım.. Üzerimi ararlarken dolma kalem cebimde çıktı. Bekleme Yeri Afacan babasile Eminönünde | tramvay bekliyorlardı. Fakat bir türlü tramvay gelmiyordu. Hasan Bey kızmıya başladı.. — Bu ne rezalet.. İki saatten beri tramvay beklemekten — canı- mız çıktı. Bu olüur mu? Alacan biraz düşündü; #onra cevap verdi: — Öyle deme baba?. Eğer tramvay sık sık gelmiş olsaydı, bu bekleme yerini yaparlarmıydı? Beklemek olmasa burası ne işe — Eskiden insanlar ölünce lokma dağıtırlardı evlâdım.. — Neden şimdi kimse ölmi - vermezsinizl.. hat et !..,, Dedi. ciğim!,. Dedi. Si eĞ d âyeleri —Dev Gibi Köpık a kakılı mı büyük anne ?.. —— » Ik Ahbap Çıvuş!a:_rr iğroninek x Odanın kapısını açan Tey- zehanım, Afacanı tuvalet ma- sası başında buldu ve kö- pürdü: — Ne?l.. Benim diş fır- çamla — tırnaklarının — kirini çi b a temizliyorsun ha ?. j a X j Afacan omuzlarını kaldı- Çöpbacak — bir Öyle yal Hiç Fakat köpî rarak cevap verdi : Eve misafir — git- İıöıı:ıkle kîenber :».ı_ı î:kiştîh pı&ıı;ık- Bi arı çıkılır miy- n ardı. s'ı;'.”:;:.,; ": :::. ganeciğim. mı"â; Küpeğı:l â'ıl? Soçnrı onun)l'ı I:îcığ':: ırkııındı:l K merdiven parmak- | ÇAU Gtmezler miy- koca parmaklıkla lığına bağladı. di?. koştu. B Palabıyıkla Sı- rik bir. kamyonda şofördüler. Bir gün yolda giderlerken &l bir kıza ras- geldiler, ' Güzel kız datlarına — yetişti. Kamyonu atomobi- line bağladı ve böylece iki aptalı şehire getirdi. İkisi de aptal | aptal kıza bakar- | larken yollarını şa- şırdılar, Kamyon “Küüüt!,, Diye bir direğe çarptı. —at ZĞÜ İN el n e a

Bu sayıdan diğer sayfalar: