4 Temmuz 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

4 Temmuz 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a B Kİ BÜ 4 Temmuz Yirmi defa mükemmel traş olduktan sonra bardakta biliyerek tekrar tekrar yalnız bir adet SON POSTA Sayla 11 -— AS AN TBAŞ BıcAGILE aylarca traş olmak mümkündür. Bu fevkalâde Hasan traş bıçağının öyle meziyetleri vardır ki saymakla tükenmez. Bir adet Hasan bıçağının, bir, iki, üç, dört numaralı gayet GERMANŞAH Bilmem tanır mısınız, bizim müdür -sizden iyi olmasın amma- çok hoş bir adamdır. Zevk ve şevk ehli, kalender meşrep, —uysal, —sessiz, sakin, babacan bir adam. Tek kusuru varsa o da şatranç oyununu umuru maliyeden daha iyi bilmesi ve iskambil kâğıtlarile dairenin evrakından fazla alâka- dar olmasıdır. Dünyada sevmediği, hoşlaşma- dığı kimse yok, yalmz maliya vezirinden bir kere sıtkı sıyrılmış, adını bile işitmek istemez. İyi, hoş adam vesselâm. — Kurban, — Kermanşahtaki ana babamı bir kere göreyim, dediğim zaman hiç —üzmeden, mıirin kırın etmeden bana bir ay mezuniyet verdi. — Amma avdette bizimkilere, hele küçüklere Germanşah doku- malarından getirmeği unutmazsın diye de sıkı sıkı tenbih tti — Unutur muyum hiç? Yola çıktık. O tarihte Çar askerleri Ger- manşah ve havalisini işgal etmiş bulunuyorlardı. Kış berbattı. Her taraf karla örtülmştü. Fakat talüme, iyi bir posta arabasına, daha doğrusu bir sörücüye tesadüf etmiştim. Bu arabanın şeker gibi bir de posta kolcusu vardı. Bizim kolcu Cafer Han: — Çar da kim oluyor... Onun kazaklarından korkan kim?.. Siz gelin, ben kolcu oldukça kimse size ilişemez, diyordu.Vakıa Cafer Han mütemadiyen afyon çeki- yordu. Fakat ona yedi ceddinden bu mirastan bize ne? Nice yıldir bu yolun kurdu idi. Konak yerlerini, bütün geçit- lerin, kestirme yolların, yol üze- rindeki adamların aşinası idi, Allahtan arabada fazla kalaba- hk ta yoktu. Benden başka otuz, otuz yaşlarında Habibullah Han ıı:ıı.: de huyu yüzünden, yüzü huyundan güzel bir tacir vardı. O da Germanşaha, — sılaya gidiyordu. Dedim ya, kış kıyamet, orta- hk bembeyaz.. Mütemadiyen de kar S'.::t duruyor. sarsıla giden arabanın içinde büzüldük, abalarımıza sa- mndık, biribirimize sokulduk. Habibullah Han öyle şen, öyle lyi kalpli, okadar sıcak kanlı ki,.. Bize kâh masal söylüyor, kâh gazel okuyor, kâh Arap, Yahudi, Ermeni, Fransız taklidi yapıyor, kâh harp hikâyeleri — anlatıyor. Ka yere a yolculuğun çekilmez ezi, th ıtluiıi unutturuyor. S Bu Sütunda Hergün Yazan: Seyit Cemal zade gittik: lı-ıııır.. keskin tarafları vardır. yiniz. Birden dört numaraya kadar heş'e içinde traş olıcıhııuı. HASAN i bıçakla lâakal yirmi defa tıraş olursunuz. lııçığım kuvvetli sürterek öskisi kadar keskin bir isMiNE VE MARKASINA DiKKAT. Her bir namara ile beş gün arka arka sıra ile traş olunuz ve bir numaralı taraf körlenmeden ikinci numaraya geçme- Sonra alelâde bir bardağın içi toparlak tarafına Hasan traş hale ifrağ mümkündür. Bu suretle yalnız bir adet Hasan traş bıçağile aylarca huzur ve Bir adedi beş kuruştur. Hasan Ecza Deposu. Toptancılara tenzilât. Â YE Nıkledcıı. P... YOLCULARI yere ıl yığıyor. yerden havaya mı kalkıyor, anlıyabilene aşkok sun. Göz gözü görmüyor... Sürücü Hamzanın ise dünya umurunda değil; o da ikide bir bir nefes afyon çekiyor, sonra bütün İran sürücülerinin dillerinden düşmi- yen o meşhur iltifatı hayvanları- na yağdırıyor: — Köpoğlu... Hey.. Köpoğlu.. Araba da gidiyor, sendeliye sendeliye.. sarsıla, sarsıla, tngır, mıngır, ha bire gidiyor. Sürücü Hamza arada bir yine bağırıyor: — Kar değil ya.. taş yağsa... Hamzanın küheylânları e Ve kamçısını şaklatıyor: — Köpoğlu... Hey.. köpoğlu.. Birden yolun ortasında, ara- bamızın önüne dimdik bir karaltı çıktı. Bu, bir çar kazağı idi. Yolunu şaşırmış, tipiye tutul- müş, aç kalmış; neredeyse dona- caktı. Anlıyamadığımız Rusçasile bir şeyler söylüyor, ellerinin, ayakları- mın gözlerinin son kuvvetini sar- federek yalvarıyordu. Cafer Han, çubuğundan bir nefes daha çekti ve sürücü Ham- zaya bağırdı: — Kırpacını şaklat, arabanı çek, pedersohte ne duruyorsun? Habibullah Han hemen yerin- den fırladı ve araya girdi: — Güuşh yahu... Düşman ise yine günah... Herif soğuktan do- nacak.. bu havada yol ortasında adam bırakılır mi? Sürücü Hamza Habibullah ha- niın sözlerine kulak bile asmadı, kamçısını şaklattı, ve avarzı çıktığı kadar bağırdı: — Güpoğlu... Hey... Habibullah han bir hamlede arabadan atladı, atların önüne geçti: — Allahtan korkun - yahu... Çara da, kazaklarına da lânet ol- sun.. Fakat bu bedbaht herşey- den evvel bir insandır... Onu kur- tarmadan bir yere gidemeyiz... Ve kazak neferini kucakla- yınca arabaya aldı. Herif zangır zangır titriyordu. Habibullah ban hemen heybe- sinden rakı şişesini çıkardı, Ka- zağın ağıına dayadı, sırtından abasını çıkardı, kazağı — sardı sarmaladı... Kazak bir parça kendine ge- Hnce, İrana gelen her Çar nefe- rinin ük öğrendiği kelimeyi hâlâ titreyen dudaklarında birkaç de- fa tekrarladı: — Arkadaş... Arkadaş... Nefer bununla bütün hislerini ifade etmiş oluyordu. Teşekkür minnettarlık.. herşey. Habibullah Han ikide bir Ka- u.ı ıohıhıyuı, soruyor: ——— biraz daha iç. Karmın aç mı? IAlmanya Henüz Durulmadı Bazı Kimseler Daha Kurşuna Diziliyor ( Baştarafı 1 inci sayfada ) ahndı ve derhal silâh sesleri du- yuldu. Ayni zamanda, yabancı şahıs, koşarak köşkten çıktı, otor mobile bisdi ve otomobil derhal hareket etti. Bütün bu hâdise, birkaç daki- kada olmuştu. Jeneral, derhal öldü. Zevcesi, karnından ağır su- rette yaralanmıştı. Hastaneye gö- törülürken yolda öldü. Jeneralın (15) yaşlarında olan livey kızı aklını kaybetti. Berlin ve Brandeburg hücum kıt'aları şefi Karl Ernst'in idamı ise şu suretle oldu: Ernstin Ölümü Bir eğlence seyahati için Ba- leara gideceği esnada tevkif edi- len Ernst, Berlin civarındaki eski Lihterfele küçük zabit mektebine götürüldü. Orada evvelâ sopa- lırlı döğüldü, Sonra, bir duvar dibine sürüklendi. İdam emri verilmişti. Hiçbir muhakeme ol- mamıştı. Karl Ernst, son dakika- ya kadar musum olduğunu hay- kırdı. Cözlerine bağlanmak — iste- nilen bağı reddetti.. Ve hususi kıtalara mensup üç zabitin kur- şunlarile cesurane öldü. İntihar etmeyi reddeden yüz- başı Röhm de ayni şersit altında idam edildi. Prens Vilhelm Serbest Berlin,3(A-A.)—Hücum orduları Berlin Erkânıharbiyesine mensup olan Piens — Vilhem — bizzat M. Göring - tarafından isticvap edilerek suikast işile alâkadar olmadığı anlaşılmış ve serbest bırakılınıştır. Nevyork, 3 (A.A.) — Ame- rikanın muhtelif şehirlerinde bil- hassa Kleveland ile Şikago'da Hitler aleyhtarı nümayişler ya- lmıştır. n Valansiya, 3 (A.A.) — Alman- ya Konsolosluğu — önünde - bir bomba patlamıştır. Camlar kırıl- mıştır. Vatikan, 3 (ALA.) — Son Alıııııı bâdiselerine katolik rüe- sasının — karıştırılmak — istenmesi burada elim bir tesir uyandır- mıştır. — Keyfiyet kat't — olarak tekzip edilmektedir. Vaziyet İyileşti Londra, 3 (A.A.) — Berlinde meşrolunan en son resmi tebliğe nazaran: «Tasfiye muamelesi dün gece hitam bulmuştur. ve artık şiddetli tedbirlere devam lüzumu kalmamıştır. Bütün memlekette tam bir sükün ve bir intizam vardır.» Harbiye Nazırı Jeneral Blom- berg, orduya hitaben neşrettiği ordu emrinde, fevkalâde ahvalin bertaraf olduğunu bildirmektedir. Meseleyi Göbbels Haber Verdi Londra, 3 (A.A.) — Deyli telgrafın Berlin muhabirine göre M. Hitlerin hücum — kıtaatını dağıtmak — bususundaki çok şiddetli olmuştur. Üç yüze yakın kimsenin idam edildiği, bir © kadarının da - tevkif olunduğu zannediliyor. Suikastı, — suikastçılarla daha evvel temas etmiş olan propagan- da nazırı M. Göbbels haber ver« miştir. Mareşal Hindenburg, ihti- lâli yatıştırdıkları için M. Hitler ve Göring'i tebrik etmiştir. Londra, 3 ( A.A ) — Hariciye Nazırı, Almanya hâdiseleri hak- kında Avam kamarasında sorulan bir suale cevaben, Alman hükü- melinin resmi tebliğlerinde hâdi- seler hakkında kâfi izahst bulun- duğunu, İngiltere hükümetinin bu hâdiseleri vaktile takip ettiğini söylemiştir. Amerikada Ne Diyorlar? Vaşington, 3 (ALA.) — Gaze- teler Almanya hâdiselerini ehem- miyetle takip ediyor. “ Baltimor Sun,, gazetesi diyor ki: “ Bir suikast teşkilâtının mey- dana çıkarılmış olması muhtemel- dir. Fakat herşey, ivkisarihayale AM — z Kazak ta boyuna yiyor, içi- — O 1sinirken sen donacak- sın Habibullah Han, dedim, abanı da ona verdin, bak titriyorsun!... — Zararı yok, bele şu betbaht bir kendine gelsin. » Sabah yaklaşıyor. İmanı yok kar yağar da yağar.. rüzgâr da arttık çaartıyor. Ara- bamız Kenkâv kalesinin önünde durdu. Birkaç Çar kazağı buradaki karakoldan dışarı çıktılar.. bun- ların sesini işiten bizim kazak rusça bir şeyler bağırdı, ötekiler arabaye , ölümden kur- “kalan betbaht arkadaşlarile kol> | laştılar, öpüştüler, - eviştiler, Ve | diler, aldılar götürdüler.. İki dakika geçmedi.. tam ara- bamız hareket ediyordu. Birkaç kazak zabiti yanlarında bizim kurtardığımız -ve ısınmak için içtiği rakı ile sarhoş olmuş- nefer, arabanın yanına geldiler, Bir başka kazak neferi de elinde kos kocaman bir fener tutuyordu. Bu fenerin ışığında bizim Kazak neferi güç halle ayakta durarak, sallana sallana zabitlerine Habibullah Hanı gös- terdi. Zabitin biri de elindeki kamçıyı kaldırdı, havada salladı.. öbürü Habibullah Hanın eteğine yapıştı. — uğramış bir milletin isyan baş- tedbiri | langıcında bulunduğunu — göster« mektedir. Fon Şlayşerin ve diğer Nazi rüesasının — muhakemesiz idamları, gösteriyor ki vaziyet çok tehlikelidir. Ve Hitler, ancak bir tethiş hareketinin bu vaziyeti kurtarabileceğine kani olmuştur. *“Göring, ikinci ihtilâlin bittiğini söyliyor. Halbuki, ikinci ihtilâlin ancak yeni başlamış olması daha ziyade muhtemeldir.,, “Vaşington Poıt.. gazetesi de gşöyle yazıyor: “Hitler ve Göring kvvvetle- rini göstermek istemişlerdir, ve ancak milli sosyalistliğin inkıra- zını işlerdir. Nazilerin ıhuhwlkmdıkl ifşaat, Hitlerciliğin iktısadi ve siyasi sa- hadaki — iflâsı ile ıyııı zamana tesadüf etmektedir. , İki Kaçakçılık Pandozi isminde bir yolcu Pi- reye gitmek üzere Romanya va- puruna girerken muhafaza me- murları tarafından şüphe Üz. aranılmış, kaçak olarak ilıuhdo 21 Türk kirası bulunmuş, kendisi mahkemeye verilmiştir. * Viemna vapurile şehrimize gelen madam Rihkanın üzerinde 4 kilodan fazla ipekli kumaş bulunmuş, suçlu mahkemeye ve- rilmiştir. Spor Beynelmilel Tenis Vimbledon, 3 (A. A.) — nelmilel tenis turnuvasında, Avuş« tralyab — Crawlord — Amerikalı Staffen'i ve Amerikalı Sydney Wood Cenabt Afrikalı Kirley'i mağlüp etmiştir. (Coltins-Wilde) İngiliz çifti de (Boussus- Gentien) Fransız çiftini yenmiştir. Yurttaş! Az, çok kazancından mutlaka ta- sarrul vazilendir, borcundur. Bunu iyi bil, belle ve yap. Müllt İktusat ve Tasarruf Cemiyeti arabadan — İndirdiler, sürükleya kaleye tıktılar. Rüzgâr bir mersiye okur gibi —— inliyordu. * Habibullah Hanı — Bir çar lııngııı iın bir. maksatla ser- hoş ettiği için! - bir saat ıoıı kalanin ıılıı tarafında Çar ka- zakları merasimle kurşuna - diz- mişlerdi. * Habibullah Han bir Çar ka- zağını ölümden kurtarmasa idi bir kazak kurşunile ölmeyecekti. Fakat civarda şiddet ve göstererek lıorkııtıııkd ve Şı!" mak isteyen Çar kumandanı ek bette ki kurşunlarına bir başka hedef bulmakta küçlük çekme- yecek ve kimbilir. hangimizin eteğine ı-rı-akh. Na mwım

Bu sayıdan diğer sayfalar: